Podcasts by Category

Şiir

Şiir

Furkan Özdemir

şiir şifâdır. YouTube: https://www.youtube.com/user/frkanozdemir

86 - İbrahim Tenekeci - Öbür Divan
0:00 / 0:00
1x
  • 86 - İbrahim Tenekeci - Öbür Divan

    İnsanlar anlaşıldı.
    Cihânın da sırrı yok.

    Ümitvâr olunuz...

    Şair: İbrahim Tenekeci
    Yorum: Furkan Özdemir
    Müzik: Çalıkuşu
    Fotoğraf: Adrian

    Mon, 24 Aug 2020 - 01min
  • 84 - Yavuz Bülent Bâkiler | Şaşırdım Kaldım İşte

    "Ve hiç bilmedin ellerimin soğuğunu. Eylül'dü." - Zafer Akkaş

    Bilmem ki nemsin...

    Yeri doldurulamayan bir kale inşa ediyorum sanırım içimde. Tarihte yapılan kaleler yıkılıp gitti de bu beyhûde kaleyi yıkamadım gönül kafesimde. Kapıların ardında beklerken hangi sancının miadını dinliyorum ki gözlerim böyle alev ırmağı. Hani bakamazsın o kapının ardından ve gidemezsin de. Nasıl bir dilemma... Düşünüyorum o halde varım diyorsun ya Decartes bir şeyi unutuyorsun; düşünebiliyorsan zaten varsın ancak ben düşündüğüm hâlde yokum bunu bilmiyor kimseler. Bazı şeyleri yaşayabilseydim çok farklı olacaktı. Nereye dönsem Rabbim beni biliyor bu ferahlıktır içimi ılıtan. Güz sancılarını duymuştum, güz sancılarını ölümün arifesine benzetirdim. Cânânını kaybettikten sonra doğan evladının sevincini yaşayamamış bir baba kırıklığı.


    Şair: Yavuz Bülent Bâkiler

    Mon, 24 Aug 2020 - 03min
  • 83 - Sohrab Sepehri - Duman Yükseliyor

    kopartılmış yapraklarımdan ibaretti hüzün
    dedim rahmet yağar ben yürürken
    gece benim ardımda
    taşıdım kara gençliğimi dağların damarında

    İsmet Özel, Yaşamak Umrumdadır.

    Duman yükseliyor yalnızlık köşemden
    Kim, nasıl haberdar olacak ki viranemden?
    Söyleyeceklerim var yanmış gönlüme
    Ne zaman sona erecek efsanem.

    Çektim elimi gecenin eteğinden
    Seherin zülüflerinden tutmak için
    Suya attım kendimi sahilden
    Lakin habersizim denizin derinliğinden.

    Duvarlardaki desenler bozuldu
    Kimse bir renk görmedi artık burada
    Hayal, gözünü dikiyor gece-gündüz
    Kalbimdeki umut resmine.

    Ayak bastığımdan beri buraya
    Kurtuldum kervanın gürültüsünden
    Aslında canım içre yanıyorum bu ateşten
    Lakin gönül vermişim bu yanışa ben.

    Karanlık çekiliyor çatılardan
    Şehrimin yoluna gülümsüyor sabah
    Hâlâ duman yükseliyor yalnızlık köşemden
    Söyleyeceklerim var yanmış gönlüme.


    Şair: Sohrap Sepehri
    Yorum: Furkan Özdemir

    Mon, 24 Aug 2020 - 02min
  • 78 - Sezai Karakoç - Çocukluğumuz

    ÇOCUKLUĞUMUZ

    Annemin bana öğrettiği ilk kelime

    Allah, şahdamarımdan yakın bana benim içimde

    Annem bana gülü şöyle öğretti

    Gül, Onun, o sonsuz iyilik güneşinin teriydi

    Annem gizli gizli ağlardı dilinde Yunus

    Ağaçlar ağlardı, gök koyulaşırdı, güneş ve ay mahpus

    Babamın uzun kış geceleri hazırladığı cenklerde

    Binmiş gelirdi Ali bir kırata

    Ali ve at, gelip kurtarırdı bizi darağacından

    Asyada, Afrikada, geçmişte gelecekte

    Biz o atın tozuna kapanır ağlardık

    Güneş kaçardı, ay düşerdi, yıldızlar büyürdü

    Çocuklarla oynarken paylaşamazdık Ali rolünü

    Ali güneşin doğduğu yerden battığı yere kadar kahraman

    Ali olmaktan bir sedef her çocukta

    Babam lambanın ışığında okurdu

    Kaleler kuşatırdık, bir mümin ölse ağlardık

    Fetihlerde bayram yapardık

    İslam bir sevinçti kaplardı içimizi

    Peygamberin günümüzde küçük sahabileri biz çocuklardık

    Bediri, Hayberi, Mekkeyi özlerdik, sabaha kadar uyumazdık

    Mekkenin derin kuyulardan iniltisi gelirdi

    Kediler mangalın altında uyurdu

    Biz küllenmiş ekmekler yerdik razı

    İnanmış adamların övüncüyle

    Sabırla beklerdik geceleri

    Şimdi hiçbirinden eser yok

    Gitti o geceler o cenk kitapları

    Dağıldı kalelerin önündeki askerler

    Çocukluk güzün dökülen yapraklar gibi

    Sezai KARAKOÇ

    Mon, 24 Aug 2020 - 03min
  • 76 - Cahit Zarifoğlu - Çölde Gizli Bezginler

    Bir çiçek bahçesinde geceye durgun kalışın yağmur sıcağı gibi
    öptüm sonsuz gidişinden. Saçlarının seyriyle seni

    yolları aşklara davul çalıp çağrılmış yalnızlarla dolduran
    akrepleridir duygunun. Karanlık ordulara güneşsiz sokulan

    bunlar canlanınca ne ateş kirli taşlar ne böcek
    şakakların sıcağında kuytu bir büzülüp ölecek

    sabahsız kuşlara koşarsa durur mu evreni omuzlarında
    bahar şenlikleriyle. Sürdüren ellerini yangın borularında

    şaşkınlıkla başladı bu atlar bu savaşlar insan buluşlarından
    burda biter düğün. Gidilir mi evin soğuğuna çölün sıcağından

    gemilerimiz saklanır. Ağzımızda bir aşk kaçışı vardır buluşmaların
    saplandık tadına. Durduk alnında yüreğe vuruşların

    yollar sellere gider. Açılır parklar artık kuşlar dağılır
    bir aşkı gözyaşlarıyla bulvara çağırmak hiç keseye mi kalır

    çizildi yalnızlar. Senin gelişin ne de süvari köprünün diplerinde
    geçer üstümüzden yağmur alan donanmalar. Kürek sesleriyle

    koşu bitince aşk bir yorulmadır kaçılmaz kırbacından
    sayılır günü geçmiş anlar boşalan hangi tüfeğin arkasından

    oturur iki bakış ormanından gerilip bir masaya kollar
    uzayıp uzaya giden akrebe katlanıp zincire gelmeyen yolcular

    bu bizim sesimiz denizlere ateş gibi eller açılır ortasından
    su konuşmaz toplanmaz kuşlar. Ne kazandık yaşamamızdan

    biz harcandık anam hem kelimesiz kapandık
    sevgi ektik. Sonsuz seçtik. Beğendik. Ama toprağı kazandık

    sevinçle kaçın kurtulun ölümlerinizle. Yalnızlıkla ben kaldım
    sevindiniz işte alın koşturun. Aha size son atım…

    Cahit Zarifoğlu

    Mon, 24 Aug 2020 - 03min
Show More Episodes