Filtrar por género
- 109 - Rusya Ukrayna - İsrail Gazze ve Çok Kutuplu Dünya'da Türkiye | Banu Avar - Mahir EsenSat, 09 Mar 2024 - 58min
- 108 - “Üs demek ‘Ben sana baskın yaparım’ demektir!” | BAŞIMIZ SAĞ OLSUN!
“Üs demek ‘Ben sana baskın yaparım’ demektir”Art arda şehitler verdik. Ellerimiz böğrümüzde, yürekler alev alev!
Oturacağımıza ‘Neden?’ sorusunu sormalıyız. Youtube: https://youtu.be/PVxMC7UUwZ4
Mon, 15 Jan 2024 - 03min - 107 - 2024'e Girerken : DURUM ve ÇÖZÜM ...Fri, 29 Dec 2023 - 10min
- 106 - Atatürk'ün Arap Politikası - "Türk ile Arap'ı İngiliz Düşman Etti!"
Atatürk'ün Arap Politikası...
Tamamını İzleyin...
Youtube: https://youtu.be/3I2lBixHFPw
Onu her an anıyoruz, ama bugün kalbimiz daha fazla kanıyor. Bu nasıl bir aşk ki gün geçtikçe çoğalıyor. Ve tüm milleti birleştiren bir çığ gibi büyüyor. Düşmanlarını delirten bu olmalı. Dört bir yanımız ateş ve emperyalizm tıpkı onun yüzyılında olduğu gibi her yanı kana boyuyor. Filistinli 75 yıldır kan kaybediyor ve bir kez daha soykırıma uğruyor. Bazı aklıevvellerin etrafı saran yorumlarına cevap olsun diye Mustafa Kemal Atatürk'ün Arap politikasını dikkatinize sunmak istedim...
“TÜRK’LE ARAP’I İNGİLİZ DÜŞMAN ETTİ”
Bu cümle Attila İlhan’a ait. 1979 yılında yazdığı bir makalesinin başlığı. Ben tam da bugünlerde bu makaleyi Atatürk’ten alıntılarla özetlemek istiyorum.
Mustafa Kemal Paşa'nın Arap politikası onların bağımsızlıklarını kazanması ve daha sonra bağımsız Arap devletleri ile emperyalizme karşı bir bütün olması şeklinde özetlenebilir.
Atatürk'ün stratejisi emperyalizmin hedefindeki tüm bu coğrafyada birlik ve beraberliğin sağlanmasıdır.
Onun önceliği her zaman bölge çıkarları için karar verebilecek aklı öne çıkarmaktır.
Ruhun şad olsun paşam!
Banu AVAR
10 Kasım 2023Fri, 10 Nov 2023 - 07min - 105 - Babam Bahattin Avar... Ruhun Şad Olsun...
BABAM RUHUN ŞAD OLSUN… Youtube: https://youtu.be/7z_63vNqo3k
Babam Mehmet Bahattin Avar, Cumhuriyetin ilk yıllarında Himaye-i Etfal Cemiyeti’nde beden eğitimi öğretmeni ve çocuk bahçeleri sorumlusu olarak çalışmış. Bu bahçeleri kazma kürekle inşa etmekten, atlıkarıncalarını eliyle yapmaya kadar, folklor gruplarından, gösteri grupları oluşturmak ve tören hazırlamaya kadar büyük emek sarf etmiş. 1975 yılında sonlanan yaşamının her dönemini çocuklara adamış. 60 yaşında bir kez daha baba olmuş. 20 yaşındaydım onu kaybettiğimde. Ekimin 15’inde… O kısacık zamanda bana ne çok şey kattığını yeni fark ediyorum. En sık aklıma gelen anılardan birini paylaşayım. Uzun yürüyüşlere çıkardık. Yakacık tepelerinden Marmara denizine, adalara tepeden bakardık. Babam yol boyu gördüğümüz birçok hayvan ve bitkiyle ilgili bana hikâyeler anlatırdı. Bir gün telaşlı bir karınca topluluğunun yanına çömeldi. ‘Bak’ dedi. ‘İzle, nasıl yardımlaşıyorlar…’ Bir toprak tümseğindeki inanılmaz faaliyete bakakalıyorum… Sesi kulaklarımda gözlerimi hiç ayırmıyorum: “Dünya var olduğundan beri karıncalar bir arada yardımlaşarak ve birbirlerini tamamlayarak yaşarlar, onlar için ‘ben’ yok, ‘biz’ var’ diyor. İşçi karıncalar, avcı karıncalar, temizlikçi karıncalar, anne karıncalar var. Hepsi kendiişlerini mükemmel yapıyor ve birbirleriyle yardımlaşarak yaşıyorlar.” O gece rüyamda çalışkan karıncaları dans edip halay çekerken görüyorum. -İşleri bitmiş olmalı- diye düşünüyorum. Ah babam, çok özel bir zamanın yolcularıydınız sizler… Çanakkale madalyası takmış, kurtuluş için savaşmış, cumhuriyetin ilk yıllarında kendini çocuklara adamış; bilimde, sanatta sınır tanımayan bir kuşağın temsilcileriydiniz. Ruhun şad olsun. Sana layık olmaya çalışıyorum. Banu AVAR, 15 Ekim 2023
Sun, 15 Oct 2023 - 03min - 104 - İNGİLİZ PRENS EDWARD , Kabataş Lisesi'ni Neden Ziyaret Etti?!Sat, 30 Sep 2023 - 04min
- 103 - Gün Zafer Günüdür! - 30 Ağustos Zafer Bayramı
"GÜN ZAFER GÜNÜDÜR!" 30 Ağustos Zafer Bayramı Kutlu Olsun!
Mustafa Kemal ATATÜRK savaştan 2 yıl sonra Dumlupınar’ı ziyaret etti. 1924 yılı 30 Ağustos günü, Dumlupınar’da bir buçuk saat süren, çok duygulu bir konuşma yaptı.Metin Aydoğan bu söylevi analiz etmiş ve özetlemiştir. Derki: “Atatürk’ün Başkomutanlık Savaşı’nın geçtiği alanda söylediği sözler, yalnızca savaşa ait duyguların dile getirilmesi değil, onunla birlikte tarihe aktarılan kalıcı bir belgedir. Bu söylevle, Türk ulusuna ve gelecek kuşaklara olduğu kadar, dünyanın ezilen uluslarına seslenmiş, onları “dünyanın despotlarına” karşı bağımsızlık ve özgürlük savaşına çağırmıştır.”Bugün Metin Aydoğan’ı hasretle yâd ederken Atatürk’ün 1924 30 Ağustos söylevini onun özetinden size aktarmak istedim.
Dinleyin:https://youtu.be/nIYfkXDBRZE
Tue, 29 Aug 2023 - 08min - 102 - KIBRIS BARIŞ HAREKATI ve BUGÜN! - 20 Temmuz 1974
KIBRIS BARIŞ HAREKATI ve BUGÜN! - 20 Temmuz 1974 Neredeyse yarım asır geçti üzerinden, yıl 1974 Türkiye Kıbrıs’taki katliama dur dedi. Adaya asker çıkardı. Harekâttan önce başkent Lefkoşa ortasından ikiye bölünmüştü. Magosa ve kırsal alanlardaki Türkler tam anlamıyla kuşatma ve tecrit altında yaşıyordu. Seyahat EDEMİYORLARDI. Ticaret ve üretim Rumların kontrolündeydi. Büyük yoksulluk ve yokluk içindeydiler. Baskınlar, suikastlar, adam kaçırmalar, dayak, şiddet, işkence ‘ADİ VAKA’ SAYILIYORDU.Batılı devletler, 300 yıllık Osmanlı idaresinin ardından Kıbrıs’ın bir Rum adası olması için büyük gayret gösterdiler. Amerikan Başkanı Roosevelt, bu adayı elinde bulunduran gücün, Ortadoğu Kafkaslar ve Balkanları kontrol edeceğini söylemişti.YILLAR SONRA BİR BAŞKA AMERİKAN BAŞKANI BUSH “ORTADOĞUNUN ANAHTARI KIBRIS’TADIR” DEMİŞTİ.Avrupa Birliği Belgelerinde tek bir Cumhuriyetin adı geçmekteydi: Kıbrıs Cumhuriyeti! Adayı Rumlar temsil edecekti.Adanın yarısı Avrupa Birliği Hukuku ihlal edilerek Birliğe alınmış ve bir bütün olarak kabul edilmişti. “Sınırlar Arasında” belgeselini yaparken çeşitli ülkelerin en üst düzey yetkililerine aynı soruyu sormuş hep aynı sessizlikle karşılaşmıştım.“Avrupa Birliği Yasalarına göre problemli ülkeler birliğe kabul edilemez ama Kıbrıs’ta bu böyle olmadı. Sorunları olan iki toplumlu bir adanın bir tarafı birliğe kabul edildi. Bu AB Yasalarının ihlali anlamı taşımıyor mu?” diye soruyordum.Onlar da “evet hımmmm iç sorunlar var…” diyorlardı. Konuşma bitiyordu.İç sorunu yaratan kendileriydi. İç sorun yaratmak için elinden geleni yapan Karen Fogları, Desotoları ananları nasıl unuturuz!Yakın tarih, Kıbrıs’ta nasıl bir kumpas kurulduğunun örnekleriyle dolu!1960’ta tarihin ilk bağımsız ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ kuruldu. Kurulduktan sadece 3 yıl sonra Cumhurbaşkanı Makarios, Türkleri ‘azınlık’ durumuna düşüren teklifi hazırladı.Kendi devletinin anayasa mahkemesini yok sayarak Türklerin alınmadığı bir parlamento oturumunda teklifi onaylattı.Birleşmiş Milletler, Rum yönetimini ödüllendirerek Kıbrıs’ın meşru hükümeti olarak tanıdığını açıkladı.Türklere ölümlerden ölüm beğen politikası 1974’e kadar sürdü. Türkiye adadaki katliama müdahale etti. Rauf Denktaş sık sık şu cümleyi tekrarlardı: BATI ‘Barış Harekâtı’nı AFFETMEDİ!Tıpkı Kurtuluş Savaşı’nı unutamadıkları gibi!15 Kasım 1983’de, KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ kuruldu. Ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bu devleti ayrılıkçı bir hareket olarak tanımladı!
Thu, 20 Jul 2023 - 06min - 101 - Son Nato Zirvesi ve Montrö! - Türkiye bir kez daha masada kaybetti!
Son NATO Zirvesi ve Montrö! Türkiye bir kez daha masada kaybetti!
Batılı devlet başkanları ve NATO Genel Sekreterinin aşırı laubali tavırları ve dalga geçen bakışları, ortada sahipsiz dolaşan Zelenski huzurunda Erdoğan İsveç’in NATO üyeliğine yani Rusya’nın kuşatılmasındaki bir halkaya daha “he” dedirtildi ve zirvenin üzerinden sadece 1 gün geçtikten sonra arkasından dil çıkaranlara baka kaldı. NATO zirvesi kapanışından bir gün sonra İsveç Yüksek Mahkemesi Türkiye'nin iadesini istediği iki teröriste sahip çıktı. Sınır dışı edilmelerini engelleyen bir karar açıkladı. Resmen Türkiye’yle dalga geçti!Türkiye, NATO Vilnius zirvesinde son yıllarda sürdürdüğü denge politikasına son verdiğini dosta düşmana ilan etti. Rusya ile Batı arasındaki denge politikasını bırakmış U dönüş yapmıştı. PKK ve NATO destekçisi Batı dünyasının arkasında yer aldığını açıklamış oldu. Ya da Cem Gürdeniz amiralin dediği gibi “TÜRKİYE'NİN MALİ KRİZİ ÖNLEMEK için JEOPOLİTİK SERVETİNİ KULLANMA YOLUNU SEÇTİ”. Montrö’nün 87. Yıldönümünde durum bu!
Youtube'dan İzleyin:https://youtu.be/tmR3NWvHqG4
Wed, 19 Jul 2023 - 06min - 100 - KOMPRADOR AYDIN ve GERÇEK AYDIN | Banu AVAR
KOMPRADOR AYDIN ve GERÇEK AYDIN | Banu AVAR
Youtube : https://youtu.be/PN_9YMp9Sw0
Daha önceki bir yayında Attila İlhan’ın ünlü komprador aydın tanımını anlatacağımı söylemiştim ya, 11 haziran Pazar günü İstanbul Kartal Kitap Fuarı'nda da bu konuya değineceğim. Yeri gelmişken hepinizi Pazar günü saat 15'te Kartal Meydanına Kitap Fuarı'na beklerim. Komprador aydın demiştik.. Bugün gelin, Attila İlhan’a ait bu tanımı kurcalayalım, Attila abi “Emperyalizmin etki alanı altında bulunan Türk toplumunun komprador bir ekonomisi ve komprador bir burjuvazisi var” derdi. Yani Türk toplumu olarak komprador bir kültür içinde yaşamaktayız ve emperyalizm bu kültürü sürekli olarak yeşertmekte!. Ne demek bu Komprador? Attila İlhan şöyle açıklıyordu: Sömürgecilik dünyaya yayılmaya başlayınca "Bu yayılmada biz nasıl bir yol kullanacağız" tartışmaları doğmuş, emperyaller güzel bir yol bulmuşlar. Üzerine hakimiyet kurmak istedikleri toprakları tespit ediyorlar. Buralara misyonerleri yolluyorlar, ardından misyoner okulları kuruyorlar. Bizdeki Robert Kolej gibi... Vee yanı sıra da bazı büyük şirketler oralarda acentelar açıyor ve ticaret başlıyor. Bu ticareti geliştirebilmek için de bir takım büyük ticaret firmalarının temsilcileri o ülkelere gidiyorlar. Ama yerli halkla ilişki kurmakta güçlük çekiyorlar. Bu güçlüğü aşmak için misyoner mekteplerinde Hıristiyanlaştırdıkları yerlilere kendi dillerini kendi kültürlerini öğretiyorlar. Ortaya yeni bir tip insan çıkıyor. Bu yeni tip insan ana kültürüyle baba kültürüyle yerli; fakat misyonerlerden aldığı eğitimle yabancı. İlk defa bunlara "kompradore" diyorlar; Kompradore, doğrudan doğruya bir yerli halkın içinden seçilmiş, dini, dili ve kültürü değiştirilmiş, yani kültürsüzleştirilmiş birinin emperyal ülkeye tâbi bir insan olarak kulanılması anlamına geliyor.” Attila abi Komprador burjuvaziyi böyle tanımlıyor. Komprador burjuvazi çıkarlarıyla sisteme bağlı bir insan tipi. Yaşama biçimi de bağlı olduğu sistemle aynıdır. GELELİM KOMPRADOR AYDIN’A. Komprador aydın, KOMPRADOR BURJUVAZİYLE işbirliği yaparak halkı aldatan aydın tipidir. İğdiş edilmiştir. Komprador burjuvaziye karşı direnen halkı yanıltmakla görevlidir! Halk direnirken aydınlarla bütünleşerek başarıya ulaşabilir. İşte komprador aydın burjuvazinin yanında durarak bunu önler. Emperyalizm kendi kültürünü benimsettiği komprador aydını öyle güzel kullanır ki halkla aydının arası açılır, tehlikeli bir önderlik de böylelikle engellenmiş olur. Daha da önemlisi komprador aydın komprador burjuvayla aynı yaşam biçimini benimsediğinden bunun adı İLERİCİLİK olur ve sömürü düzeni betonlaşır. 300 yıldır Türklerin yaşadığı budur. Attila abi bunu ilk anlatan altını çizen ve bizi uyaran aydındır.. “Jöntürklerden bu yana" ilerici Türk aydını BATILI EMPERYALİST KÜLTÜRÜN ADAMIDIR” demiştir . Bu aydın tipi KOMPRADOR BURJUVAZİYLE UYUMLU ama kendi HALKIYLA UYUMSUZDUR! VE ‘İlerici’yim diyen iki farklı tip Türk aydınını şöyle anlatır: Birincisi bir yandan komprador ekonomiye karşı çıkan, öte yandan ilericilik adına komprador kültürü savunan yani sömürenlerin kültürünü savunan bir aydın tipi,, İkincisi , sorunu çağdaş bir çözüme ulaştırmak yerine duygusallıkla geçmişe sığınan , muhafazakar çağdışı Osmanlıcılığa sarılan aydın tipi. Oysa Osmanlı bu kültürel yozlaşmayı başımıza bela edendir. Ondan da bihaberdirler! Attila İlhan’ın en önemli tespitlerinin başında gelir Komprador aydın sorunu… Lütfen sizler de bu tanımı sık sık sorgulayın.. Türkiye ekonomik olarak tutsak yaşadıkça ulusal burjuvazisini doğuramıyor ve kültürde de ulusallaşamıyor demiştir Attila İlhan. Şu ÇÖZÜMÜ söylemiştir: Komprador kültüre ancak ulusal kültürle karşı çıkılır ki, ulusal kültür ancak ezilen sınıflarla bütünleşmiş aydınlarca yaratılır. Yani Komprador olmayan aydınlarla! Yani gerçek halkla!
Sat, 10 Jun 2023 - 05min - 99 - Türk ekonomisine çökenler: Kemal DERVİŞ ve Mehmet ŞİMŞEK | Banu AvarWed, 07 Jun 2023 - 06min
- 98 - “Emperyalizm ekonomik bağımsızlığa düşmandır!” - Banu AVAR
“Emperyalizm ekonomik bağımsızlığa düşmandır!” - Banu AVAR
Youtube'dan İzleyin: https://youtu.be/kzAGErQElOQ
Attila İlhan, Mustafa Kemal Atatürk’ü belki de en iyi anlamış ve anlatmış fikir ve sanat adamlarından biriydi. Atatürk’ün batıya bakışını ve emperyalizmin hedeflerini ortaya koyuşunu defalarca özetlemiştir. Gerçi bu konuda kulağı tıkalı olanlara ulaşabilmiş midir kuşkulu ama defalarca belgelerle bu konunun üzerinde durmuştur. 15 HAZİRAN Attila İlhan’ın doğum günü. Onu 2005'te bence vakitsiz kaybettik, fikirleri romanları ve şiirleriyle yaşıyor ve benim gibi onu çok seven ve sayanlar fikirlerini okumaya tartışmaya ve yaymaya devam ediyor. Doğum günü yaklaşırken ben de onun yazılarından örnekler sunmaya devam edeceğim.
Bir yazısında ‘Atatürk, Emperyalizmin her şeyden önce altyapıya yani ekonomik bağımsızlığa musallat olduğunu saptamıştır’ diyor ve devam ediyor: “Bu yüzden Türkiye Cumhuriyeti'nin kalkınmasını kamu sektörü öncülüğünde bağımsız bir sanayileşmeye bağlamıştır.”
Atatürk'ün İzmir İktisat Kongresi'ndeki sözlerine dikkat çekiyor: “Efendiler bu kadar kesin bir zaferden sonra bile bizi barışa kavuşmaktan engelleyen nedenler. Doğrudan doğruya ekonomik nedenlerdir, ekonomik düşüncelerdir . Çünkü bu ulus ekonomik egemenliğini sağlarsa öylesine güçlü bir temel üzerine yerleşmiş ve gelişmeye başlamış olacak ki artık onu yerinden oynatmak mümkün olamayacaktır. İşte düşmanlarımızın rıza gösteremedikleri budur.”
Attila abi, demokratik bir devrimden doğan Türkiye Cumhuriyeti'ni ve önderini anlattığı 'Hangi Atatürk' kitabında Atatürk’ün bağımsızlığı ve özgürlük idealini şöyle anlatıyor: “Atatürk, yeni devleti demiryollarından başlayıp deniz yollarına, madenlerin işletmesinden ilk sanayi girişimlerine kadar her alanda bir kamu iktisadi teşebbüsleri şebekesine yöneltmişti.”
KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ ŞEBEKESİ. İnsan bu tanımı duyarken bile ürperiyor. Bir de gerçekleştirilmesini, buna tanık olanları, benim ailem gibi devlet demiryollarında deniz yollarında çalışma gururu yaşayanları düşünün.
Bu girişimler özgürlük ve bağımsızlığın teminatıydı!
Tarih 1 Kasım 1933 Meclis açılış konuşmasında Mustafa Kemal Atatürk ‘Memleketin temel sanayisinin kurulması bitmedikçe yürek istirahati duymamıza imkan yoktur’ diyor.
Attila İlhan, Atatürk’ün Fransız gazeteci Maurice Pernot’ya 1923’te verdiği demeci hatırlatıyor. Fransız gazeteci Mustafa Kemal’e yabancı düşmanlığı konusunu açıyor. Gazi Paşa da adama gereken cevabı şöyle veriyor:
“Eğer ecnebi düşmanlığından, o kadar pahalı elde edilen bir bağımsızlığa gölge düşürebilecek herşeyden nefret etmek anlamı çıkarılırsa evet bizim ecnebi düşmanı olduğumuz söylenebilir. Evvelce Türkiye'deki ecnebi girişimleri ve amaçlarının içimizde uyandırdığı kaygılar tümüyle ortadan kalkmış değildir. Eğer ihtiyatlı hareket ediyorsak, aşırı derecede kuşkulu davranıyorsak, bize çok pahalıya malolan özgürlüğümüzü kaybetme korkumuzdandır.”
Ne yazık ki özgürlük ve bağımsızlığımızı kaybetme korkumuzu bile elimizden alma girişimleri toplumun belli kesiminde başarılı oldu. Özellikle de komprador aydın kesiminde... O da ne demek mi? Konuya bir sonraki bölümde Attila abinin sözleriyle devam edeceğiz.
Sun, 04 Jun 2023 - 04min - 97 - SİYASİ PARTİLER VE TARİKAT GELENEĞİ - Attila İlhan | Banu Avar
SİYASİ PARTİLER VE TARİKAT GELENEĞİ Youtube: https://youtu.be/BRPcvovmzlU Bugün siyasi partiler konusunda Attila İlhan’ın düşüncelerini hatırlatma günü olsun. Partilerin bölünerek ya da kurularak çoğalması sayılarının 100'lere varmasına tanıklık ettiğimiz bugünlerde Attila abiyi anmanın tam zamanı derim.. Üstelik partileşme son seçim sonrası hız kazanacak gibi… Attila İlhan 1980 darbesi sonrası ardarda açılan partileri, Anadoludaki tarikat geleneğine bağlardı. Abdülkadir Gölpınarlı'nın Mezhepler ve tarikatlar kitabını okumamızı hepimize tavsiye eder. Anadoluda tarikatların nasıl onlarca kola bölünmüş olduğuna çarpıcı örnekler verirdi: Kadıriyye tarikatının 10 kolu, Rıfai tarikatının 13 kolu vardı, kurulmuş bölünmüş siyasi partilerimiz de kesinlikle tarikat geleneğinden örnek alıyor gibiydi. Bölündükçe bölünüyor, kuruldukça kuruluyor sonra yine bölünüyorlardı ve hep aynı kişilerle oyun yeniden kuruluyordu.. Parti kurmak adlı makalesinde yazmıştı: “Siyasal faaliyetin yasaklandığı Abdülhamit döneminde sayısı belirsiz ‘komitalar’ kurulmuştu. Hürriyet ilan edilir edilmez sürü sepet fırka açılıvermişti. İkinci meşrutiyette 13 fırka kurulmuş işin ilginci hepsi birbirinin içinden çıkmıştı. Partiler amipler gibi bölünerek çoğalıyor herhalde tarikatlardan örnek alıyorlardı” (...) Siyasi parti demek ayrı bir ekonomik tabanı olan, siyasal bilince sahip, akıllı bir örgütlenme planı güdenlerin birliği demektir. Bugüne kadar böyle bir parti görmedik siyasi tarihimiz tarikat benzeri partilerle dopdolu… Bakalım bu kadim topraklar önümüzdeki zorlu süreçte sınıfsal tabana dayalı, belli ideolojisi olan ve aklı öne çıkaran örgütlenmelere sahne olacak mı? Dinleyin...
Thu, 01 Jun 2023 - 04min - 96 - 23 Nisan 1920! Milletin Egemenliği'nden Tek Adam Rejimi'ne ... | Banu AVAR
23 Nisan 1920! Milletin Egemenliği anlayışından Tek Adam Rejimi'ne...
Mi̇lleti̇n mecli̇si̇ Ankara'da açılmış. Meşruti̇yet fi̇i̇len bi̇ti̇yor, cumhuri̇yet başliyor. Mi̇llet tam olarak anlamasa da 600 yıllık bi̇r reji̇m deği̇şi̇yor.
Atatürk mi̇lleti̇ ezen i̇ki̇ faktörden bahsedi̇yor. Bi̇ri̇ saray, di̇ğeri̇ emperyali̇st devletler. Türk mi̇lleti̇ bu i̇ki̇ balyoz arasında kalmış, ezi̇lmi̇ş, suyu çıkmış durumda!
Ve en yakın mücadele arkadaşları bi̇le saray konusunda Atatürk'ü yalnız bırakıyorlardı. Cumhuri̇yet fi̇kri̇ni̇ kafasında bi̇r sır olarak uzun zaman taşıyacaktı:
Nutuk’ta şöyle di̇yordu: “Ben mi̇lleti̇n vi̇cdanında ve geleceği̇nde hi̇ssetti̇ği̇m büyük geli̇şme yeteneği̇ni̇, mi̇lli̇ bi̇r sır gi̇bi̇ vi̇cdanımda taşıyarak yavaş yavaş bütün bi̇r topluma uygulatmak zorundaydım.”
En başından beri̇ sultanların boyunduruğunda bi̇r mi̇lleti̇n haki̇mi̇yeti̇ne el konduğunu düşünüyordu. 23 ni̇san 1920'de mi̇llet mecli̇si̇ni̇ açtı ve mi̇lleti̇n üzeri̇nde hi̇çbi̇r güç ve kuvvet olmadığını kayda geçi̇rdi̇!
İlk anayasada da "Egemenli̇k kayıtsız şartsız mi̇lleti̇ndi̇r" sözünü i̇lk maddeye koydu.
Aradan bi̇r asır geçti̇ ve sözüm ona bi̇r referandumla mecli̇s kuklalaştı ve tek adam reji̇mi̇ne geçi̇ldi̇!
Bugün 23 ni̇sanı kutlamanın tek yolu mi̇lleti̇n mecli̇si̇ni̇ yeni̇den kurmak, mecli̇si̇ parti̇ baronlarının deği̇l mi̇lleti̇n doğrudan seçeceği̇ veki̇llerle doldurmanın yolunu bulmaktır. Aksi̇ halde daha uzun yıllar mi̇lleti̇n egemenli̇ği̇ hayal olarak kalacaktır. 23 Ni̇san Ulusal egemenli̇k Bayramımız kutlu olsun! Çocuk mecli̇si̇mi̇zi̇n kuruluşunu gururla anıyor, çocuklarımıza en güzel yarınları di̇li̇yoruz…
Youtube : https://youtu.be/I0X0QrHLgLoSat, 22 Apr 2023 - 02min - 95 - SEÇİM SÜRECİNDEKİ TEHLİKELER, Propaganda Savaşları, Savaştan Beslenen Batı EmperyalizmiSun, 05 Feb 2023 - 55min
- 94 - Uğur Mumcu ve Gaffar Okkan ! 8 yıl arayla katledilen iki vatan evladı!
UĞUR MUMCU VE GAFFAR OKKAN! UĞUR MUMCU 30 YIL ÖNCE KATLEDİLDİ!
Youtube : https://youtu.be/Wt1g-uW80VY
Fai̇li̇ belli̇ aslında tüm ci̇nayetler gi̇bi̇! Uğur Mumcu ci̇nayeti̇ni̇n de fai̇li̇ belli̇! Bu yıl katli̇am üzeri̇nden 30 yıl geçti̇! Sanık olarak ufak tefek adamları topladılar ama teti̇ğIi çekti̇ren önemli̇. Teti̇ği çekti̇renler yakalanmadı. Bi̇rçok aydın 90’lı yıllarda katledi̇ldi̇. Gaffar Okkan, Uğur Mumcu Iile 8 yıl arayla aynı gün katledi̇ldi̇. Efsane Di̇yarbakır Emni̇yet Müdürü Gaffar Okkan’ın neden katli̇ vaci̇pti̇? Aslında Mumcu ile benzer sebeplerle teti̇k çeki̇lmi̇şti̇. Gaffar Okkan, Hi̇zbullah'ın çökerti̇lmesi̇nde çok önemli̇ bi̇r rol oynamıştı! PKK ile mücadelede halkı teröre karşı örgütlemesi̇yle di̇kkat çekmi̇şti̇. Tüm Di̇yarbakır halkı ve çevre illerde halk onu bağrına basmıştı. Bu tavır oyunu bozardı. Halk bi̇r araya geli̇yor, etni̇k farklılık kayboluyordu. Ortadan kaldırılmalıydı! Gazeteci̇ Uğur Mumcu’nun da benzer sebeplerle hayatına son veri̇ldi̇! Küresel çeteleri̇n en önemli̇ fi̇nans kaynağı si̇lah ve uyuşturucu ti̇careti̇di̇r. Belgelerle bunların terörle ili̇şki̇si̇ni̇ ortaya koymuştu. "Kürt-İslam Ayaklanması 1919-1925" adlı ki̇tabı ölümünden 2 yıl önce yayınlanmıştı. Ölümünden 4 ay önce Musa Anter ci̇nayeti̇yle ilgi̇li̇ Di̇psi̇z Kuyu adlı bi̇r makale yazmıştı. "Ortadoğu, terör örgütleri̇ Iile çeşitli̇ isti̇hbarat örgütleri̇ni̇n kanlı ve ki̇rli̇ oyunlar oynadığı karanlık di̇psi̇z bi̇r kuyudur!” di̇yordu . Katli̇nden sadece 2 hafta önce yazdığı Mossad ve Barzani̇ adlı makale fai̇li̇ işaret edi̇yordu! İsrai̇l İsti̇hbaratı Mossad ile Kürt li̇der Barzani̇ arasındaki̇ ili̇şkileri̇ belgelemi̇şti̇. Ayrıca Barzani̇’ni̇n Ameri̇kan İsti̇hbaratı'yla Iili̇şki̇leri̇ni̇ de yazmıştı. 1972'de Cia tarafından “Kürdi̇stan Demokrati̇k Parti̇si̇”ne üç yıl içinde 24 mi̇lyon dolar gönderi̇ldiğini̇ yazmıştı. İran'a veri̇len Sovyet si̇lahları Tahran'daki̇ İsrai̇l Elçili̇ği ve Mossad ajanları tarafından barzani̇ye veri̇li̇yordu. Uğur Mumcu tüm bu ili̇şki̇leri̇n onlarca yıldır sürdüğünü anlatıyordu. Ve can alıcı soruyu soruyordu: “Kürtler sömürgeci̇li̇ğe karşı bağımsızlık savaşı yapıyorlarsa ne işi var Cia ve Mossad‘ın kürtler arasında?” di̇yordu!! Yoksa cia ve mossad, anti̇emperyali̇st savaş veri̇yorlar da dünya bu savaşın farkında değil mi̇? di̇ye sormuştu!!! Uğur Mumcu gerçek gazeteci̇lere işaret feneri̇ oldu.O,vatan için mi̇llet için çalışan, bi̇ri̇leri̇ne el avuç açmayan aydınların kıymeti̇ni̇ önemi̇ni̇ gösterdi̇. Karanlık güçler, di̇psi̇z kuyularda ne yaparlarsa yapsınlar. Gelen aydınlığa engel olamayacaklar! Gaffar Okkan, Uğur Mumcu asla unutulmayacak. Bıraktıkları eserler kadar, ölümleri̇yle bi̇le bi̇ze ders verdi̇ler. Ruhları şad olsun!
Tue, 24 Jan 2023 - 04min - 93 - Seçime Giden Türkiye | Batı'nın Eşkıyalık Düzeni Son Bulacak! - Suriye'le İlk Temas | 4 Ocak 2023
4 Ocak 2023'teki söyleşimizi dikkatinize sunuyoruz...
Youtube'dan İzleyin : https://www.youtube.com/watch?v=IoJUwx2PPyY
Seçime Giden Türkiye...
*"Batı'nın Eşkıyalık Düzeni Son Bulacak!"
* Türkiye Batı'nın Deli Gömleği'ne Nasıl Girdi?
*Türkiye Neden Nato'ya katılmıştı?
*Suriye'le 11 Yıl Sonra İlk Temas!Sun, 08 Jan 2023 - 1h 12min - 92 - 2022'YE VEDA EDERKEN... Cumhuriyetin 100. Yılı hepimize ışık olsun! (31.12.2022)
2022'YE VEDA EDERKEN... Cumhuriyetin 100. Yılı hepimize ışık olsun!
Youtube'dan İzleyin : https://youtu.be/kl6eXCV_zis
2023 cumhuriyetin 100. Yılı ve ne ilginç ki aynı 100 yıl öncesi gibi dünya bir paylaşım savaşının içinden geçiyor. Aynı 100 yıl öncesi gibi türkiye paylaşım coğrafyasının ortasında yeralıyor..
Ve aynı 100 yıl öncesinde gibi ateşten bir çember içindeyiz.
Dünya ve Türkiye nereye gidiyor diyen genç kardeşlerime kısa bir özet yaptık...
*Dünya sadece paylaşım savaşlarında bu ölçüde kutuplaşır. Bugün de bunu yaşıyoruz!
*2022'ye veda ederken Türkiyede seçim rüzgarları esmektedir.
*Millet iktidar ve muhalefet arasındaki çekişmeyi izleyemeyecek kadar aç biilaçtır.
*Sağlıklı beslenmek, barınmak, ısınmak, temizlenmek, eğitim, seyahat, spor, kültürel faaliyetler milletin yüzde 99'u için lükstür.
*Halkın gündemi işsizlik ve yoksulluktur!
Kendi insanlarımıza, çocuklarımıza, gençlerimize sahip çıkabildiğimiz bir yıl olsun 2023!
Dünya kaosta küreselleşme iflastadır... Karma ekonomiden bahsedenlere kulak veriniz!
Hepimize nefes alabileceğimiz bir yıl diliyorum… Cumhuriyetin 100. Yılı hepimize ışık olsun! 2023, aklı ve bilimi öne koyduğumuz bir yıl olsun.
Sun, 08 Jan 2023 - 12min - 91 - Atatürk, Efsane Bir Örgütleme Dehasıydı ! - 10 Kasım Özel
Atatürk, Bir Örgütleme Dehasıydı !
Youtube'dan İzleyin: https://youtu.be/l3d6dChOJf8
Atatürk’ün ölümünden sözetmekten nefret ediyorum.. O bizlerde yaşıyor bunu biliyorum. Bugün O’nu anarken onun en büyük ustalığı olan örgütlenme faaliyetlerinden söz edelim istiyorum. Bence o efsanevi bir örgütlenme ağı kurmuştu ve bu dikkatle incelenmesi gereken
konulardan biri. Metin Aydoğan’dan özetleyelim:
"Mustafa Kemal Paşa gizli örgütlenmeyi yaparken üzerinde işgal güçlerinin koyduğu idam cezası vardı .. Buna rağmen her kesime her gruba sızıyordu.. Yabancı elçiliklerde bile adamları vardı. Gizli faaliyetin ustasıydı..Tüm gizli direniş örgütleriyle ilişkisi vardı..."
Milli mücadeledeki örgütlenme Mustafa Kemal Atatürk’ün dehasının en belirgin göstergelerinden biridir ve Türk milletine ders olmalıdır.. Çünkü ölümlerden ölüm beğen
denilen bir millet, bir dehanın önderliğinde sadece 5 yılda örgütlü bir direnişi gerçekleştirmiş ve kurtuluşun kitabını yazmıştır! Er ya da geç ona layık olacağız. Bu bir zaruret. Ruhu şad olsun!Wed, 09 Nov 2022 - 06min - 90 - 9 EYLÜL İZMİR'İN KURTULUŞU! 100 yıl önce bugün!
9 EYLÜL İZMİR'İN KURTULUŞU! 100 yıl önce bugün!
9 Eylül günü Türk tarihinde en özel günlerden biridir. Büyük Taarruz başlamış, hedef konmuştu. Hedef Akdeniz’di. O da İzmir demekti. Bir avuç arpa tayınla savaşan bir millet yedi düvele meydan okumuştu.
Bugünkü cıvık siyaset ve belli bir kesimdeki yılışıklık düşünüldüğünde o dönemin asaleti daha açık ortaya çıkar!
9 eylül 1922 Kurtuluş Savaşı'na son noktanın konulduğu gündür… 9 Eylül asla unutulmamalıdır!
Youtube'dan İzleyin: https://youtu.be/EXU0oegeir8
Thu, 08 Sep 2022 - 05min - 89 - Emperyalizm,Taşeron Devlet: Yunanistan ve Türksüz Dünya Düşleri! | 15.06.2022 - Sınırsız Tv
Emperyalizm,Taşeron Devlet: Yunanistan ve Türksüz Dünya Düşleri! | Banu AVAR
Youtube'dan İzleyin : https://youtu.be/9RHKHYqMxiw
Dün(15 Haziran 2022) Sınırsız Tv'de Mahir Esen'in canlı yayın konuğuydum. Konumuz Türk-Yunan ilişkilerinde Mafya devletlerin rolüydü. Bugün bir Amerikan üssüne dönüşen Yunanistan'ın nasıl bugünlere geldiğini, Atatürk dönemindeki Türk-Yunan ilişkilerini, Yunanistan'ın neden yıllardır bir taşeron devlet olmaktan kurtulamadığını konuştuk.
Thu, 16 Jun 2022 - 55min - 88 - #86 - Üretilmiş Sahte Muhalefet!
"Üretilmiş" Sahte Muhalefet! - Banu AVAR
Üretilmiş Muhalefet Gerçek Muhalefet'in oluşumunu nasıl engeller?
Youtube'dan İzleyin: https://youtu.be/gWN9zX3-XOA
Fri, 13 May 2022 - 08min - 87 - Rusya-Ukrayna Savaşı'nın Sonuçları Ne Olacak? Ukrayna ve Yeni Dünya Düzeni | Banu AVAR - 14.04.2022Sun, 17 Apr 2022 - 23min
- 86 - #85 - Annem Gülten Avar... Onu kaybedeli 3 yıl oldu...
22 Mart 2019 ... Bugün annemi kaybedeli 3 yıl oldu.
Yokluğuna alışılır denir ama ben gittiğine bile inanamıyorum.
Gülten Avar çok özel bir ruhtu. Her yaştan birçok kişi buna tanık oldu.
Beni tanıyanlar bilir, aileme, dostlara ve tanıdıklara günce tutmalarını, hatırat yazmalarını
söylerim. Anneme de yıllarca anılarını yazması için ısrar etmiştim. Bir gün çekmecesinden bir
defter çıkarttı. Yazmıştı… Öylesine duru bir anlatımdı ki başlayınca bırakamadım. 1930
doğumluydu, bir cumhuriyet kadınıydı. Zor yılların tanığıydı.
Umarım her birimiz ailesinden anılar biriktirir ve cumhuriyetin ilk yıllarından bu yana sıradan
insanların yaşadıklarını kayda geçirirler. Bu cefakâr, fedakâr insanlara olan borcumuzu ancak
anılarını canlı tutarak ödeyebilir, ruhlarını şad ederiz. Nur içinde yatsınlar.
Yaşam öyküsünü yazdığı defterden bir bölümü okudum sizlere... İyi seyirler...
Youtube'dan izleyin: https://youtu.be/Gp6L84HE33c
Mon, 21 Mar 2022 - 04min - 85 - #84 - Çanakkale Zaferi!
18 MART VE MİLLİ RUH ! ÇANAKKALE ZAFERİ!
Youtube'dan izleyin: https://youtu.be/wIzBkOb7870
İlk paylaşım savaşı… 1914 Kasım ayında Çanakkale’ye dayanmış İngiliz Fransız donanması…
Osmanlı Almanya’yla aynı kanatta… Alman komutanlar Osmanlı ordusunda.
Çanakkale cephesi komutanı Alman Liman Von Sanders Paşa!
18 Mart’ta 16 gemilik düşman filosu Boğaz’da ilerlemeye başlıyor. Küçücük bir mayın gemisinin marifetiyle döşenen mayınlara çarpan üç düşman gemisi batıyor. Top ateşi ile üç gemi daha haklanıyor. Ve düşman çekiliyor. Tüm bunlar 7-8 saat içinde oluyor.
Çanakkale geçilemiyor!
20 Ocak 1915’te 19.Tümen Komutanlığına atanmıştır. Ve Çanakkale Kara savaşlarında Türkiye’nin kaderi değişmiştir!
Osmanlı Ordusunun komutası Alman bir ‘Paşa’da… Müttefik Almanya’nın planı çok başka!
Neydi Almanya’nın planı? Yarım milyonluk düşman kuvvetleri Çanakkale’de oyalanacak, Almanya böylece zaman kazanacaktı. İşte bu nedenle Osmanlı Ordusuna komuta eden Alman komutanlar, düşmanı Çanakkale kıyılarında ya da denizde tasfiye etmektense karaya çeken planlar yapmışlardı. Yarbay Mustafa Kemal Paşa ‘Arıburnu Raporu’nda; Alman komutanın sahilin müdafaası fikrine olumlu bakmadığını yazmıştı.
Karada savaşma kararı Osmanlı kurmaylarının değil, Berlin’in kararıydı. Türkiye’deki Alman ‘müttefiklerin’ görevi Türkiye’yi derhal savaşa sokmak ve Türk cephelerine olabildiğince çok İngiliz ve Rus kuvveti çekmekti…
Atatürk 1918’de “Benim Kanaatime göre düşman, çıkarma girişiminde bulunursa iki noktadan çıkardı. Biri Seddülbahir ve Kabatepe”
Yapacağı iş kafasında netti: Düşmanı karaya çıkartmadan, bu, sahil bölgeleri savunulacaktı…
(...)
İsmet Görgülü Çanakkale kitabında diyor ki: ‘Kıyı savunması yapılsaydı İngiliz ve Fransızlar karaya çıkamazlardı. Karaya çıkamayınca Çanakkale cephesi açılmazdı. 500 bin İngiliz, Fransız askeri buraya bağlanamazdı… Dolayısıyla Alman niyeti gerçekleşemezdi. Ve Çanakkale ilk günde biterdi!’
Bitmedi… 57 bin şehidin sebebi YABANCI komutanların savaş düzeneğiydi! Bir devlet kendi savunmasını Batılı komutanlara teslim ederse bu kaçınılmazdı. Bugün de tam da bu nedenle NATO gibi bir örgütün içinde yer alarak kendimizi koruyacağımızı zannedenler büyük yanılgı içindeler…
(...)
Devamını videodan dinleyin...
Fri, 18 Mar 2022 - 03min - 84 - #83 - İstanbul'un İşgali! (16 Mart 1920)
İSTANBUL'UN İŞGALİ! 102 YIL ÖNCE İSTANBUL İŞGAL EDİLDİ!
Youtube'dan izleyin: https://youtu.be/XVO1DcgmkyI
102 yıl önce , 16 Mart 1920'de sabaha karşı İngiliz Fransız, İtalyan ve Yunanlı deniz piyadeleri, İstanbul'u işgale başladılar. Harbiye ve Bahriye Nazırlıkları başta olmak üzere tüm hükümet binaları, telgraf merkezleri, Türk Ocağı Binası, karakol ve kışlalar, silah depoları ele geçirildi. Şehzadebaşı Karakolunda 6 er şehit edildi, 15'i yaralandı. İstanbul ve çevresinde sıkıyönetim ilan edildi. Gazeteler yasaklandı. Beykoz'da çeteci diye 27 taş ocağı işçisi öldürüldü. Direnişçi örgütlere üye olma ya da yardım etmeye ölüm cezası getirildi. Yalnızca Türkler'i yargılayacak özel askeri mahkemeler kuruldu. İngiliz birlikleri 16 Mart akşamı Meclis'i sardılar. Hüseyin Rauf ve Kara Vasıf Bey ve 85 milletvekili tutuklandı! 11 Nisan 1920'de Osmanlı Meclisi kapandı.
Bugün de gerek İslam’ı gerek Sol’u gerekse Türkçülüğü KULLANARAK batıyla el ele bu vatana ihanet edenler vardır. Bir işgal olsa mutluluk çığlıkları atacak olanlar vardır. Dışarıya ruhunu satmış devlet yöneticileri vardır.
Onlara Sait Molla gibilerin sonunu hatırlatmak isteriz…
İngiliz Muhibi Sait Molla ve diğer işbirlikçiler Paris’te, Roma’da Atina’da, Kahire’de dolanmışlar, batılı devletler adına ajanlık faaliyeti yapmışlar, vatansız ve şerefsiz olarak tarihin derinliklerinde yok olmuşlardır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘naçiz bedeni’ 83 yıl önce toprak olmuştur ama düşünceleri en taze şekilde bizlere yol göstermektedir.
O bizde yaşamaktadır ve bizimledir!
‘Siz ölürseniz biz n’aparız?’ diyen köylüye ‘Atatürk sensin!’ demiştir.
Dinleyin...
Wed, 16 Mar 2022 - 04min - 83 - #82 - 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü ve Bizim Kadınlarımız!
8 Mart Emekçi Kadınlar Günü ve Bizim Kadınlarımız!
Youtube'dan İzleyin : https://youtu.be/92gWjfg2Nv0
‘Dünya’ kadınlar Günü.. İlan eden Birleşmiş Milletler. Yani Irak’ta, Afganistan’da, Libya’da, Yemen’de yüzbinlerce kadının katledilmesine sessiz kalan yapı…ABD güdümündeki bu yapı, Dünya Kadınlar Günü’nü, 1857’de bir fabrikada yanarak ölen Amerikalı işçi kadınların anısından çalmıştı.
Bu topraklar Batının aksine komutan kadınların yaşadığı topraklardır. Tomrislerin yaşadığı topraklardır.
Devlet yöneten kadınların tarihe ad yazdırdığı topraklardır.
Bugünün sınıfsal yönü yok edilmiştir. Gününüz kutlu olsun emekçi kadınlar!
Mon, 07 Mar 2022 - 04min - 82 - #81 - Ukrayna Krizi ve Atatürkçü Bakış
UKRAYNA KRİZİ VE ATATÜRKÇÜ BAKIŞ
Youtube'dan İzleyin: https://youtu.be/axL0uTHilOE
“Dış politikaya nasıl bakıyorsunuz?”diye soruyorsunuz. Ben tüm gelişmelere ‘Türkçe’ bakıyorum. Türkiye’den bakıyorum. Türkiye çıkarlarına hangi adımlar, hangi stratejiler uygun, hangileri uygun değil bunu yazıp çiziyorum. Benim için şu kesin bilgidir:
“Türkiye Atatürk’ün vefatı sonrası kendi çıkarlarını koruyamamıştır!”
Dış politikada Türkiye çıkarları aleyhine birçok adım atılmıştır. Atatürkçüyüm diyenler Atatürk’ün en önemli dış politika adımlarını
unutmuşlardır. Atatürk’ün dış politikasını yasladığı 3 ayak vardır. Balkanlar’da nüfus sahibi olmak böylece Batı’ya mesafe koymak, bu çerçevede ‘Balkan Paktı’ imzalanmıştır. Doğu’da İran’la, Irak’la,
Afganistan’la dostluk ve iş birliği anlaşması ‘Sadabad’ imzalanmıştır ve en önemlisi Sovyetler Birliği ile ‘Dostluk Anlaşması’ Atatürk’ün en önemsediği anlaşmadır. Bu sayede Türkiye sırtını sağlama almıştır.
Bugün NATO’ya bağlılık yemini eden sözüm ona Atatürkçüler şu sözleri hatırlıyorlar mı? Bakın okuyorum:
“Türk ve Rus halklarının yakınlaşmasının temelinde, kapitalist düzenin kurucusu olan, Batı emperyalizmine karşı yürüttüğümüz mücadele vardır.” Atatürk’ün sözlerini okuyorum.
Moskova anlaşmasında, tarihi ve Türkiye’nin yerini sımsıkı belirleyen ifadeler görüyoruz. Ne diyor: İki ülkenin “Emperyalizme karşı mücadelede” dayanışma içinde olacağı söyleniyor.
“Bir devletin karşılaşacağı zorluğun diğerini de ilgilendireceği” ifadesine yer veriliyor ve
“Her iki milletin karşılıklı çıkarlarının” sürekli olarak gözetileceği açıklanıyor!
Anlaşmada “Taraflardan biri, diğerinin tanımadığı uluslararası bir anlaşmayı tanımayacak!” deniyor. Ardından Sovyet hükümeti, “Ankara’nın misak-ı milli sınırlarını, Türkiye olarak kabul ettiğini ve Sevr’i tanımadığını!” açıklıyor. Atatürk’ün dış politikasında 1922’den 38’e kadar on beş yıl boyunca Mustafa Kemal Atatürk Sovyetlerle dostluktan söz etmeyi gelenek
haline getiriyor.
Celal Bayar’a söylediği sözlerin tam tersi hayata geçirilmiştir. O sözler şöyleydi: “Sovyetler
Birliği’ne karşı, asla bir saldırı politikası gütmeyeceksiniz. Doğrudan ya da dolaylı, Sovyetlere yönetilmiş herhangi bir oluşuma girmeyecek, böyle bir anlaşmaya imza koymayacaksınız! Türkiye tarafsız kalmalıdır, bir ittifak içine girmemelidir.”
Ama ölümünden 10 yıl sonra Türkiye her türlü pisliğin döndüğü Atlantik örgütlerine balıklama dalmıştır. Daha doğrusu o örgütler tarafından ‘oltadaki balık’ yapılmıştır!
Bugün Ukrayna meselesinde yapılan konuşmalar nafile konuşmalardır.
Banu AVAR , 23 Şubat 2022
Wed, 23 Feb 2022 - 03min - 81 - #80 - Ukrayna Krizi'ne Nato Kafasıyla Bakanlar!
UKRAYNA KRİZİNE NATO KAFASIYLA BAKANLAR!
Youtube'dan İzleyin: https://youtu.be/U_Ud1SYA_sc
Ortalık Batı gözlükleri̇yle Ukrayna meselesi̇ni̇ değerlendi̇renlerden geçIilmi̇yor. Türki̇ye çıkarlarını düşünen beyni̇ bulanmamış herkes şu gerçeği görür:
Rusya çevreleniyor. Bu Türkiye'nin de çevrelenmesi demektir. Rusya'nın batı sınırlarının tümünde füze kalkanları, Nato ve Ameri̇kan üsleri̇ var.
Rusya son NATO toplantısında bu durumdan rahatsızlığını di̇le geti̇rdi̇ ve istekleri̇ni̇ sıraladı. Yazılı garanti̇ İstedi̇. Ukrayna'ya büyük bi̇r si̇lah sevki̇yati var ve bu beni̇ tehdi̇t edi̇yor, dedi̇. 'Beni̇m için hayati̇ önemde olan Karadeni̇z'i̇n NATO deni̇zi̇ olmasına izi̇n vermeyeceğIim, dedi̇. Çin'le olan strateji̇k işbi̇rli̇ğİni̇n altını çizdi̇.
'Beni̇ tehdi̇t etti̇ğini̇z zaman seyretmekle kalmam, cevap veri̇ri̇ri̇m, Gürci̇stan ve Kırım'da bunu yaptım!', dedi̇.
Bi̇zdeki̇ Nato ve Atlanti̇k aşıkları cellatlarına aşık olduklarını 15 Temmuzda bile anlayamadılar!
1992'de Nato tatbi̇katında Muavenet gemi̇mi̇zin Ameri̇kan füzeleri̇yle vurulmasından bi̇le ders çıkaramadılar.
Kıbrıs Barış Harekatı'nda Atlanti̇kçileri̇n uyguladığı si̇lah ambargosu bi̇le aklımızı başımıza geti̇rmedi̇. Ameri̇ka ve Nato, Pkk'ya yüzlerce tır si̇lah gönderdi̇. Türki̇ye yine bi̇r şey demedi̇. 1949’da kurulan Nato, Avrasya'ya karşı güç konuşlandırmak için kurulmuştu.
Tek taraflı bakışlar Türki̇ye'ni̇n aleyhi̇ne sonuçlara yol açar, bunu unutmayalım. Devamını videodan dinleyebilirsiniz...
Tue, 22 Feb 2022 - 03min - 80 - #79 - NATO’da 70 Yılımız Geçti!
NATO’da 70 Yılımız Geçti!
Youtube'dan İzleyin: https://youtu.be/oBCB0bGaKe0
Türkiye Kuzey Atlantik Anlaşması örgütü yani kısa adıyla NATO’ya 1952 yılının Şubat ayında kabul edildi. NATO güya bir savunma örgütü olarak kuruldu. Ama güya (!).
Türkiye bugün olduğu gibi iki dünya arasında sınır ülkelerden biridir. Sovyet’lerin komşusuydu ama Amerika’yı temsil eden Amerika’nın ve Batı çıkarlarının koruyucusu askeri bir örgütün içine girmiştir. Üstelik bu örgüt Türkiye’yi her daim düşman bellemiştir.
Amerika NATO'yu kullanarak Türkiye'ye yerleşmiştir!
NATO uluslararası bankerlerin, silah baronlarının, petrol krallarının çıkarları doğrultusunda güç göstermekteydi. Kurulduğu 1949 yılından itibaren gizli örgütler kurdu, örtülü operasyonlar yaptı. 1991’e kadar güya komünizme karşı dünyayı korudu. 1990’da Sovyetler ve Doğu Bloku tarihe karıştı. Varşova Paktı dağıldı. NATO hemen yeni düşmanlar buldu; ‘yeni strateji’sini 1991’de açıklamıştı. Komünizm bitti ama tehditler sürüyor demişti: Yani Amerika’nın sevmediği her ülke tehditti. Kendi denetiminde olmayan ülkeler tehditti… Kısacası NATO Amerika demekti. Amerika’nın yanında ya da ona karşı devletler vardı ve NATO Amerika’nın karşıtı olanlara haddini bildirirdi.
Bu coğrafyayı birbirine katmaya çalışan, ülkelerde darbeler düzenleyen, ülkeleri silahlarla çevreleyen, savaş baronlarının yönettiği bir sistem içindeyiz. Başını Amerika’nın çektiği bir karanlık düzenek bu! NATO da onların oyuncağı, birleşmiş milletler de… “Uluslararası Camia” diye bir laf uydurmuşlar. Libya’da, Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da, Yemen’de, Filistin’de o camianın yediği haltlar ortada!
Devamı için videoyu izleyin ...
Thu, 17 Feb 2022 - 07min - 79 - #78 - Eşref Bitlis Komutan!
Eşref Bitlis Komutan!
Youtube'dan İzleyin : https://youtu.be/j4Gi3Hwmlow
Eşref Bitlis Komutan 29 yıl önce katledildi. 1993’ün bir şubat günüydü, Uğur Mumcu
cinayetini Eşref Bitlis’in uçağının düşürülmesi takip etti. Sebebi gayet açıktı. Her ikisi de çekiç
güç denilen Amerikan kolposunun ‘ne olduğunu’, ‘neye evrileceğini’ çok önceden görmüştü.
Çekiç güç adı verilen operasyonun amacı kukla Kürdistan ya da 2. İsrail’in kurulmasıydı! Eşref
Bitlis bu yüzden katledildi. Aile dostumuzdu. Eşi annemin en sevdiklerindendi… Kıbrıs’da
görev yaparken annem sık sık ziyaretlerine gitmişti.
Katlinden bir yıl evvel Turgut Özal’a yazdığı mektupta: “Çekiç Güç PKK ile hareket ediyor!”
demişti… Aynen bugün olduğu gibi Amerikan askerleri Irak’a yerleşir yerleşmez PKK’yı en
yakın müttefikleri ilan etmişlerdi.
Eşref Bitlis, kukla Kürdistan devleti kurulması sürecini deşifre etmişti ayrıca özel kuvvetler
içindeki işbirlikçilerin isim isim bilen bir komutandı. Yani ortadan kaldırılmalıydı!
Hatırlayın 1991’deki körfez savaşı, İncirlik’e Çekiç Güç’ün yerleşmesiyle sonuçlanmıştır. İsrail
istihbaratı, CIA ve bunların maşaları PKK, Barzani ve ilintili ‘iş’ adamları ve siyasiler bir dizi
katliama imza atmışlardır.
Çekiç Güç’e karşı çıkan asker, sivil, aydın birçok kişi faili meçhul cinayetlerle yok edilmiştir.
Güneydoğuda Jandarma Bölge Asayiş Komutanları Hulusi Sayın, İsmail Selen Çekiç Güç’e karşı
çıkan iki korgeneraldir. Eşref Bitlis gibi onlar da öldürülmüşlerdir. Cem Ersever ve Mustafa
Deniz ve Tuğgeneral Bahtiyar Aydın da katledilmiştir. Ortak özellikleri; Çekiç Güç’e karşı
olmaları ve emperyalist hedefi açıklamış olmalarıdır.
Kanları yerde kalmayacaktır!
Tarih laboratuarı bize gösteriyor ki tek dünya devleri baş aşağı gelmektedir. Dünyanın gidişi
farklı yöndedir.
Wed, 16 Feb 2022 - 02min - 78 - #77 - Sevgililer Günü ve İşgal Altında Golan Tepeleri!
Sevgililer Günü ve İşgal Altında Golan Tepeleri! | Banu AVAR
Youtube'dan İzleyin : https://youtu.be/jxWzRgXDkJ0
Hani şu sevgililer günü çılgınlığı var ya ... Ben de 14 Şubat'ın bana hatırlattıklarını paylaştım sizlerle. 1982'den beri İsrail işgali altında olan Golan Tepeleri'nde insanlar, her 14 Şubat'ta iki tepe arasında hoparlörle birbirleriyle konuşmaya çalışırlar. Bu insanlık ayıbı 40 senedir sürmekte! 2005'te o tepelerdeydik. Bu insanlık ayıbını görüntülemiştik...
Belgeseli izlemek isteyenlere:
Suriye- Golan İşgal Altında(2005) : https://youtu.be/XloaqbJH9N4
Sun, 13 Feb 2022 - 08min - 77 - #76 - KIBRIS KAHRAMANLARI : Bereketçiler ve Mukavemetçiler
KIBRIS KAHRAMANLARI : Bereketçiler ve Mukavemetçiler
Youtube'dan İzleyin: https://youtu.be/NYEVNiLWvdE
13 Şubat Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin kuruluşunun 47. yıldönümü.
Ne badirelerden geçti Kıbrıs! Ve ‘Kıbrıslı Türkler nasıl bir direnişin kahramanıdır’ genç kardeşlerimle bir kez daha paylaşmak isterim.
Kıbrıs Türklerine bir cumhuriyet armağan eden bereketçilerin ve
mukavemetçilerin lideriydi Rauf Denktaş. Onlar kimler miydi?
Anlatalım…
Ada İngiliz sömürgesiydi. İngiliz baskısı ve kanlı operasyonları halkı inletiyordu. Önce Rumlar silahlandı. 1955’de ada halkı ayaklandı ve İngilizler geleneksel İngiliz anahtarını devreye soktu.
Neydi o?
Böl ve yönet!
O güne kadar sorunsuz yaşayan iki halk düşman edildi.
Türklerde ‘taksim’, Rumlarda ‘enosis’ düşüncesi yerleşti!
Yunanistan Kıbrıs’a tanklar toplar yığdı. Köylerde kıyım başladı…
Türkler köylerden göç etmeye zorlandı. Ada her gün ölümlere sahne oldu. İşte bereketçiler böyle bir ortamda doğdu! ‘Bereketçi’ Vehbi Mahmutoğlu’yla bir Kıbrıs seyahatimde tanıştım. Köylerini nöbetleşe beklemeye başlamışlardı. Koca köyde tek bir tabanca bir de av tüfeği vardı. Rum askeri enselerindeydi. Silah lazımdı, getirmek kolay değildi.
Hiç unutmuyorum şöyle demişti:
“İngiliz bizi yakalasa idam edilirdik. Rum yakalasa kurşuna dizerdi.”
1958 Ağustos’unda “Türk Mukavemet Teşkilatı” kuruldu. Dr. Fazıl Küçük ile birlikte Rauf Denktaş teşkilatın başındaydı.
Silah lazımdı, kayık lazımdı, silah sevkiyatı için Türkiye kıyılarına ulaşmak şarttı. Küçücük sandallarla 24 saatte Türk kıyılarına ulaşmışlardı. Anamur, Tarsus, Taşucu’ndan bereket yani ‘silah’ bulup geri dönüyorlardı.
Türkiye kıyılarına vardıklarında da her şey kolayca hallolmuyordu. Yakalanıp soruşturmaya alınıyorlar, kim olduklarını ispatlamak için günlerce uğraşıyorlardı. Geri dönerken İngiliz sahil botlarına yakalanmamak için motoru durdurup saatlerce kürek çekerek kutsal emanetlerini çanak denilen evlere ulaştırıyorlardı.
Eski tüfek Kıbrıslılar bereketçiliği bana şöyle anlatmışlardı:
“Getirdiğimiz silahlar gömülürdü. Onlar bereketti! Getirene de “bereketçi” denirdi.” Anlattığı ikinci bir kurtuluş savaşı destanıydı.
Banu AVAR
Sat, 12 Feb 2022 - 03min - 76 - #75 - Gazetecilik Merkezleri Kimin Kontrolünde?
Youtube'dan izleyin:https://youtu.be/NDnazd7iFx8
Dikkatinizi çekmiştir özellikle Batı’da gazetecilerin çoğu sanki aynı fabrikadan çıkmış gibidir. Ana akım medyada haberler birbirinin benzeridir. Çünkü aynı orkestra tarafından yönetilirler ve aynı merkezlerde eğitilirler . Ben İngiltere’de City University Gazetecilik bölümünde okudum ve bu benzerlik ilk o zaman dikkatimi çekmişti. Özellikle 2 merkez gazeteciler için referans niteliğindeydi .
Bu merkezlerden biri Avrupa Gazetecilik Merkezi . Bu örgüt gazetecileri eğitiyor, eğitim kitapları yayınlıyor, her ülkeden gazetecilerle proje çalışmaları yapıyor , sponsor oluyor vs
Diğeri tüm gazetecilere referans gösterilen bir haber sitesi ve medya örgütlenmesi. Adı Project Syndicate: proje sendikası. 150 ülkede 500 medya kuruluşu ağıyla ilişkide olan bir etki ajanı. Sitede amacını medya özgürlüğünün desteklenmesi için çalışır cümlesiyle açıklıyor. Devamında da şöyle diyor: “Küresel görüşlere erişimin artması için çalışır.” Web sayfasında yazar listesinde Kemal Derviş’ten tutun da Dış İlişkiler Konseyi(CFR) Başkanı Richard Haas’a ; açık toplumcu George Soros’a, Avrupa Birliği memurlarından Joschka Fisher’den eski Japon başbakanı Shinzo Abe’ye kadar birçok küresel ismi görebilirsiniz. Onların küresel yazılarına erişen küresel gazeteciler, küresel haberler yapmayı öğrenmekteler!! Bir de ombudsmanlık örgütlenmesi var. Birileri İsveç’in medya ombudsmanı Caspar Opitz’le konuşmuş. Röportajı okurken epey güldüm. Ombudsman’a sorulmuş: “Bu çalışmalarınızda bağımsızlığınızı ve tarafsızlığınızı nasıl koruyorsunuz? diye ... Cevap vermiş “Dört basın kuruluşu ve dört yayın şirketi tarafından finanse ediliyoruz” demiş. Bunlar : İsveç Gazeteciler Birliği, Ulusal Basın Kulübü, İsveç Radyosu (sr), İsveç televizyonu vesaire sıralamış. Biliyorsunuz Trt’den atılmamda rol almış olan büyükelçilerden biri de İsveç’inkiydi ve İsveç televizyon müdürü, İsveç tarihi ile ilgili sorumu beğenmediği için görüşmemi sonlandırmış ve hakkımda şikayette Bulunmuştu. İşte bu adamlar Ombudsmanlar olarak basın özgürlüğü havariliği yapanlar. İyi akşamlar!
Mon, 07 Feb 2022 - 03min - 75 - #74 - Rusya VE Çin'in Gövde Gösterisi...
RUSYA VE ÇİN'İN GÖVDE GÖSTERİSİ...
Youtube kanalımızdan izleyin: https://youtu.be/26YUrZRY96U
Batı Dünyasının Uygurlara zulüm nedeniyle boykot ettiği Pekin Olimpiyatları başladı.. Ve açılış, çok önemli bir gövde gösterisine sahne oldu. Putin 2 yıl sonra Çin Devlet Başkanı Şi ile karşı karşıya geldi. Tarihe geçecek ortak bir bildiri imzalandı ve ortak bir çağrı yapıldı. Önce ortak çağrıyı söyleyelim: Rusya Çin’le beraber her iki ülkeyi de kuşatma hamleleri yapan Amerika ve Nato’ya dur ’ diyor. Rusya ve Çin omuz omuza Amerika’ya karşı ilk kez bu kadar net tavır alıyor. Washington’un füze sistemlerini dünyanın çeşitli bölgelerine konuşlandırma planlarını endişe verici buluyor. Rusya ve Çin devlet başkanları Pekin’de ortak bir bildiri imzaladılar ve bildiride bugüne kadar çok sık rastlanmayan ifadeler yer aldı. Bildiride “Uluslararası İlişkiler yeni bir döneme giriyor” deniyor. İki ülkenin birlikte büyük bir güç odağı olduğunun altı çiziliyor ve “ahlaki ilkelere ve sorumluluğa bağlı kalma ve çok kutupluluğu teşvik etmek ve adil bir dünya inşa etmek ve birlikte yeni bir tür uluslararası ilişkiler yaratma niyeti” bu ifadeler bildiride yer alıyor… Dünya dolar Baronlarını yerinden hoplatacak bir açıklama da geldi. Putin ve Şi ticaret yaparken ödemelerin Rus veya Çin para birimiyle yapılacağını ve bunun yaygınlaştırılacağını açıkladılar. Bu zirve Batı’ya karşı son zamanların en önemli gövde gösterilerinden biri. Daha fazlasını videodan dinleyebilirsiniz...
Efendim 20 Şubat’ta bitecek olimpiyatlara Türkiye’den katılan 7 sporcumuz var. 6’sı kayak 1’i patende olmak üzere 7 sporcumuz Pekin’de: Özlem Çakıroğlu, Berkin Usta, Fatih Arda İpçioğlu, Özlem Ceren Dursun, Ayşenur Duman, Yusuf Emre Fırat, Furkan Akar’a buradan başarılar diliyoruz.
Fri, 04 Feb 2022 - 04min - 74 - #73 - Netflix,Disney... Eğlence Platformları Kimin Elinde?
Netflix,Disney... Eğlence Platformları Kimin Elinde? | Banu AVAR
Youtube'dan izlemek için : https://youtu.be/4kThd07wtuI
Selamlar, bugün size büyük eğlence platformlarının bir numarasından bahsetmek istiyorum. Silicon Vadisin’de doğan Hollywood’da gelişen bir şirket Netflix. 200 milyona yaklaşan abone sayısına sahip, bu sayıyla dünyada 1. sırada. Netflix ve benzerleri mesela “Disney Plus” gibi platformlar artık televizyonun yerini alıyor. Yapay zekâ izlediklerinize göre izleyeceklerinizi önünüze seriyor.
Netflix’in kurucusu ve CEO’su Reed Hastings, gençliğinde Amerikan hükümeti tarafından Afrika’ya ‘barış gönüllüsü’ olarak gönderiliyor. (Barış gönüllülerini bir başka bölümde anlatacağız.)
Hastings barış gönüllüsü olarak Swaziland’de yerlilere matematik öğretiyor. Memlekete dönüp Stanford Üniversitesine giriyor. “Bilgisayar Bilimleri” bölümünden mezun oluyor. Silikon Vadisi’ne kapağı atıyor.
1997’de DVD dağıtımı yapan bir şirket kuruyor. 10 yılda inanılmaz bir ivme kazanıyor, Bill Gates ile ortak işlere giriyor. Mikrosoft ve Facebook’ta yönetim kurulunda yer alıyor. 2013’den sonra Netflix kendi dizilerini çekmeye başlıyor. İlk yapımlarından biri “House Of Cards!” skandallarla dolu bir dizi… Esrar çeken bir Amerikan başkanı, Beyaz Saray’da cinsel fantaziler vs.
2016’da “Beyaz Baretler” adlı belgesel filmle yine adından söz ettiriyor. Belgeselin ya da propaganda filminin bütçesi Hollywood film bütçelerinin üzerinde! Biliyorsunuz, Beyaz Baretler Suriye’yi kan gölüne çeviren Amerikan ve İngiliz istihbaratının ortak çocuğu. Netflix vasıtasıyla dünyaya iyilik meleği olarak lanse edildi. Netflix dizilerinin en önde gelenleri kartel ve mafya dizileri… Ayrıntıları videodan dinleyebilirsiniz...
Konuya devam edeceğiz…
Sat, 29 Jan 2022 - 03min - 73 - #72 - Hangi Medya?
Hangi Medya organına daha çok güvenilir? En çok bu soruyla karşılaşıyorum. Ve genellikle cevabım "Hiçbiri!" şeklinde .Hepsini izleyin, okuyun ; sonra kime ait olduklarını bulun ve sorgulayın. Mesela +90 adlı bir Youtube kanalı var. Sloganı "Tarafsız Gündeme Bağlan" Ortakları Alman Deutche Welle,İngiliz BBC, Fransız F24, Voice of America yani Amerika'nın Sesi... Bu ortaklardan nasıl tarafsız bir haber çıkar , bunu sorgulamalısınız. Dikkat çektiğimiz nokta burası. Bu yayın kuruluşları kendi istihbarat servislerinin istekleri doğrultusunda yayın yapan kanallardır. Bu kanallar ve bağlı oldukları devlet mekanizmaları benim gibi başka bir ülkenin devlet televizyonunda çalışan birini bile attırmışlardır,gayet iyi biliyorsunuz. Dünya medyası sahipli mecralardır. İstihbarat servislerine bağlıdır. Batı'ya ekonomik ve siyasi olarak bağlı Türkiye gibi ülkelerin medyaları da Batı medyasına, sanat kültür eğlence sanayiine bağımlıdır.
Youtube'dan izleyin: https://youtu.be/aU9oDIH-MNk
Fri, 28 Jan 2022 - 03min - 72 - #71 - Uğur Mumcu ve Gaffar Okkan!
UĞUR MUMCU VE GAFFAR OKKAN!
Öyle bir gün ki 24 Ocak, 8 yıl arayla aynı gün iki vatan evladını şehit verdik. Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ın katlinin üzerinden 21 yıl geçti. 1997’de Diyarbakır’a atanmıştı. Hizbullah’ın çökertilmesinde çok önemli bir rol oynamıştı. PKK ile mücadelede halkı teröre karşı örgütlemesiyle dikkat çekmişti. Diyarbakır ve tüm Türkiye hala kaybına ağlıyor. Böyle bir emniyet müdürü az görülmüştü. Çocuk, yaşlı, genç, herkese bir iyiliği dokunmuştu ve bu tavrıyla oyun bozuyordu. Asla unutulmayacak ve mesleğindekilere örnek olacak bir polis müdürüydü. Ruhu şad olsun!
Gazeteci Uğur Mumcu da 8 yıl önce aynı uğursuz günde 24 Ocak'ta katledildi!
20 yaşında gazeteciliğe başlamıştı. 27 yaşında hukuk fakültesinde akademisyenliğe adım attı.
12 Mart Darbesi sonrası tutuklanıp 1 yıl hapis yattı. Askerliğini ‘sakıncalı piyade’ olarak cezalı yaptı.
Uzun bir zaman Cumhuriyet'te “Gözlem” adlı köşesinde yazacaktı. 36 yaşında ilk tiyatro oyunu “Sakıncalı Piyade”yi yazdı. Sonra “Sakıncasız” adlı bir oyun daha yazdı. İşte ben onu o yıllarda tanıdım. Senaryosunu Aytunç Altındal ile birlikte yazıyorlardı. Biz bir grup genç Altındal’ın kurduğu “Havass” yayınlarında çalışıyorduk. 1980 darbesi herkesi ezip geçmişti. Yayınevi kapanmıştı.
Uğur Mumcu kimsenin gözünün yemediği konuları cesaretle incelemişti.
Amerikan, İngiliz ve İsrail istihbarat örgütleri ile Molla Mustafa Barzani ilişkisini Türkiye’de ilk o yazmıştı. Yarım kalan kitabının adı “Kürt Dosyası”ydı. Terör örgütlerinden sürekli tehditler alıyordu. Ölümünden 2 hafta evvel, 7 Ocak 1993 tarihinde Cumhuriyet’te “Mossad ve Barzani” başlıklı yazısı yayınlandı. Bu yazıda, İsrail istihbaratı Mossad’ın Barzani ile ilişkilerini belgelemişti.
O gerçek bir gazeteciydi. Piyasa gazetecisi değildi. O gerçek bir vatanseverdi, ‘miş’ gibi yapanlardan değildi. Batı’nın çok önemsediği konuları masaya yatırdı. O nedenle katledildi!
Şöyle yazmıştı: “Yazdığım hiçbir konuyu yalanlayamadınız. Öyleyse vurun, parçalayın, her parçamdan benim gibiler, beni aşacaklar doğacaktır.” Öngörüsü doğru çıktı. Bugün birbirinden değerli genç gazetecilerimiz var. Daha da olacak.
Ruhu şad olsun!
Youtube: https://youtu.be/n2zGhXXfqYcSun, 23 Jan 2022 - 05min - 71 - #70 - Kazakistan'dan Sonra , Transdinyester Mi Sırada?
KAZAKİSTAN'DAN SONRA TRANSDİNYESTER Mİ SIRADA?
Stratejist Thierry Meysann Amerika Rusya arasında tırmanan gerilime değinen 2 makale yazdı.Sizin için özetlemeye çalışacağım. Meysann,Rusya’yı kışkırtmak ve zayıflatmak için plan proje üreten Amerikan RAND teşkilatının projelerine değiniyor.
RAND şirketi, 2019 yılında Rusyaya karşı atılacak adımları bakın nasıl sıralıyor..
1. Ukrayna silahlandırılacak;
2. Suriye’de cihatçılara verilen destek arttırılacak;
3. Belarus’ta rejim değişikliği teşvik edilecek;
4. Güney Kafkasya’daki gerilimler takip edilecek ;
5. Orta Asya’daki Rus etkisinin azaltılması için çalışılacak ;
6. Moldova’nın Transdinyester bölgesindeki Rus varlığıyla mücadele edilecek.
Geçen buluşmamızda altını çizmiştim. Çevrelenen Rusya kadar Türkiyenin de içinde olduğu coğrafya! Transdinyester, Romanya, Moldova, Ukrayna, Rusya kıyıdaşlarımız. O nedenle Washington’un Rusyaya yönelik kuşatmasının Türkiye’ye etkileri iyi anlaşılmalı ve ciddi tedbirler alınmalıdır.
Devamını videomuzdan dinleyin... İyi seyirler...
Youtube: https://youtu.be/bc4_DrGCVE8
Thu, 20 Jan 2022 - 08min - 70 - #69 - Restleşme:Rusya-Amerika Son Görüşmeleri
RESTLEŞME : Rusya-Amerika Son Görüşmeleri
Geçtiğimiz hafta Rusya ile Amerika burun burunaydılar. Rusya ile Amerika heyetleri önce Cenevre'de buluştular, ardından NATO ile Rusya Konseyi Brüksel'de bir araya geldiler. Bu görüşmeleri sizi aktaran ana ve yavru medyalar adeta NATO'nun sesi olarak yakalandılar. O nedenle bu konuda konuşmak istedim.
Çünkü dünya bambaşka bir yere gidiyor ve bazıları devekuşu pozisyonunu seviyor.
Hafta boyunca süren toplantıların özeti şu:
Rusya "Güvenlik endişelerimiz var." diyor. "NATO askeri birlikleri sınırlarıma dayandı." diyor ve silahlanmanın durdurulmasını istiyor. Doğu Avrupa'daki NATO üslerinin geri çekilmesini istiyor. Amerika Rusya'nın burnunun dibine gelince bu bizi de ilgilendiriyor.
Nato Ülkesi Yunanistan son aylarda silah yığınına döndü. Dedeağaç'a silahlı birlikler indirildi.
NATO ve Amerika, Suriye'nin kuzeyinde PKK ile içli dışlı, oraya da yüzlerce tır silah gönderildi.
Yani Rusya ile birlkte Türkiye de çevrelenmekte ve Amerika'nın hedefindeler.Bu uzun zamandır böyle! Bu son gelişmeleri kısaca özetlediğimiz bir video çektik.
İyi seyirler...
Youtube kanalımızdan izleyin : https://youtu.be/_SUJm6LBstISun, 16 Jan 2022 - 07min - 69 - #68 - Yok Olan Hayatlar!Sun, 16 Jan 2022 - 02min
- 68 - #67 - Kazakistan'ın Dünü ve Bugünü! Kazakistan'da Neler Oluyor?
Bugün, son gelişmeler ışığında Kazakistan'da dünden bugüne yaşananları bir göz atacağız.
Kazakistan'daki olayların basındaki yansımasını izliyorum. Batı basını "canavar Nazarbayev" rejimini hedefe koyan röportajlar çekiyor. Batıya hayran ayran budalası bizdeki sahte muhalifler de Kazakistan'daki harekete alkış tutuyor. Birileri de Rusya ve Amerika el ele , Kazakistan'ı işgal ediyor gibi bir zırvalığı öne çıkarıyor. Birileri 'Yoksul halk zamları protesto ederken araya kafa uçuran ağır silahlı birileri girdi' diyor. Evet aynen öyle oldu!
Lpg zamlarına karşı çıkan sıradan vatandaş yokluk ve yoksulluğa karşı yürüdü. 24 saat geçmeden Kazakistan Hükumeti gelmekte olanı fark edip zamları geri çekti ve istifa etti ama oluk oluk kan akmaya başladı ve ağır silahlar ortaya çıkmaya başladı. Olaylar başka bir noktaya evrildi. Dünyanın ve Orta Asya'nın en stratejik noktalarından birinde yaşanan olayları, ara ara geçmişe de dönerek özetlemeye çalıştık... İyi seyirler...
Videonun bağlantısı : https://youtu.be/DyFehMS9KSQ
Mon, 10 Jan 2022 - 11min - 67 - #66 - 2021'den Kalanlar : Hali Pür Melalimiz ve Dünyadaki Durum
2021'e veda ederken, yeni bir yılın eşiğinde geçtiğimiz yıla kısaca bir göz attık. Türk Milleti'nin içinde bulunduğu durumu , Türkiye'yi çevreleyen coğrafyada Avrupa'da Asya'da olan bitenleri özetlemeye çalıştık. Bir gecede dolar kuruyla oynayarak zengin olanlar, işsizlik ve yoksulluğa mahkum edilmeye çalışılan Türk Milleti , Türkiye'nin adasından petrol çalan Yunanistan ve ses çıkarmayan bir iktidar , Batı ülkelerinin kurduğu ittifaklar ve Batı'ya karşı ittifaklar oluşturan Avrasya ülkeleri...
Youtube : https://youtu.be/x_sWaKMbf04
Fri, 31 Dec 2021 - 11min - 66 - #65 - Hürriyet ve Bağımsızlık benim karakterimdir!
"Mustafa Kemal Atatürk’ü 83 yıl önce kaybettik. Onu andığımız her an düşüncelerini anlamaya, adımlarını takip etmeye çalışsaydık bugün içinde bulunduğumuz durumda olmazdık. (...) O, yabancı sermayesine karşı, tam bağımsız ekonomiyi ve tabii ki sanayileşmeyi ilk hedef yapmıştı. Sonrasında ne oldu? Özgürleştik! Özgürleştikçe ve sözüm ona demokratikleştikçe Batı’ya köleliğe doğru yol aldık. Kapılarımız ardına kadar yabancı sermayeye açıldı. Yabancı sermayeyi teşvik kanunu çıkardık. Petrol kanunu çıkardık, tam bağımsızlığımız için savaştığımız ülkelerle ikili anlaşmalar yaparak boynumuza prangalar taktık! Milli ekonomi dönemi bitti, yarı sömürge dönemi başladı. Attila İlhan sürekli bu konunun altını çizerdi. “Demokratik özgürlükler!” derdi. “Ekonomik bağımsızlık olmazsa hiçbir işe yaramaz!” Ekonomik bağımsızlık ise ‘sanayileşme’ ile olur. Atatürk’ü politika esnaflarının çamuruna bulanmadan analım bu bir, ikincisi buradan da duyurayım 10 Kasım günü İskenderun Yükseliş Kolejinde öğrencilerle buluşacağım. Bunu sosyal medyada duyurduğumda, belli bir çevre diyelim, galiz yorumlarla cumhuriyete ve Atatürk’e saldırdı. Bu zavallı zevat Gazi paşaya küfrederken onlarca yıllık bir oyunun piyonlarıydı. Kuklacının parmakları ucundaki bu kuklalar ipin ucunda kıvrıla büküle hayatlarını borçlu oldukları atalarına bir süre daha küfür ettirilecekler. Sonra yavaşça tarihin karanlıklarına sinip ortadan kaybolurlar! 10 Kasım 2021'de İskenderun'da buluşmak umuduyla...
Tue, 09 Nov 2021 - 05min - 65 - #64 - Cumhuriyet Batı’nın Deli Gömleğinde! | 29 Ekim Özel
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Kutlu Olsun!
Bugüne özel yayınımız :
Banu Avar'la Yorum 64.Bölüm : Cumhuriyet Batı’nın Deli Gömleğinde!
"Özetle, Türkiye uzun zamandır bağımlı bir ülkedir. Batı’nın iki dudağı arasında
kararlar almak zorundadır ve bu Türkiye’nin yöneticileri eliyle
gerçekleştirilmiştir.
Cumhuriyetimiz 98 yaşında…
Büyük bir sınavdan geçiyor. İnanılmaz uçurumların kenarında dolaşılıyor ama
cumhuriyet aşkı halkın kalbinde yaşıyor.
Bir gün Cumhuriyetin demokrasisini kuracağımız günler de gelecektir."
Youtube:https://youtu.be/pESKZtj9laQThu, 28 Oct 2021 - 07min - 64 - #63 - Atatürk'ün 26 Ekim Halep Müdafaası!
Banu Avar'la Yorum'un 63.Bölümü : ATATÜRK'ÜN 26 EKİM HALEP MÜDAFAASI
26 Ekim 1918 Halep Müdafaası, 29 Ekim 1923’ün Tohumlarının Atıldığı Yerdir!
Mustafa Kemâl Paşa, 1918 Ağustos’unda Filistin’de bulunan 7. Ordu Komutanlığı’na tayin edildi. İlk paylaşım savaşı bitmek üzereydi. Osmanlı İmparatorluğu’nun son demleriydi. Ordu darmadağınıktı ve başında Alman subaylar vardı.
(...)
25 Eylül’de Amman düştü, 30 Eylül’de İngilizler Şam’daydı. 1 Ekim’de Fransız ve İngiliz kuvvetleri Beyrut’u da işgal etti. …Ve Yıldırım Orduları 6 Ekim’de Halep’in güneyinde bir araya geldi. Suriye Cephesi Komutanı 7. Ordu Komutanı Mustafa Kemâl’di.
(...)
26 Ekim 1918 günü Türk Kuvvetleri’nin geri çekildiğini sanan Arap ve İngilizler, saldırıya geçtiler. Mustafa Kemâl’in aldığı düzenek karşısında şiddetli bir direnişle karşılaştılar, perişan edildiler. İngiliz Süvari Ordusu ve silahlı Arap çeteler darmadağın edildi ve 1. Dünya Savaşı’nın son savaşı ‘Katma Meydan Savaşı’ kazanıldı! Mustafa Kemâl Paşa bu zaferden sonra, “Bir hat tespit ettim ve sınırladım. Kuvvetlerime emir ettim ki; düşman bu hattın ilerisine geçmeyecek.” demişti. Dediği gibi oldu!
(...)
Vatan savunusu için kurulacak müdafaa-i hukuk örgütlenmesinin ilk oluşumu burada başladı! Türklerin kendi toprakları için savaşacaklarını öngörerek bölge halkına silah dağıtmış ve çete harbi için milis kuvvetleri kurulmasını planlamıştı. Kısacası, 26 Ekim 1918 Halep müdafaası, 29 Ekim 1923’ün tohumlarının atıldığı yerdir. Bu unutulmamalı!
Youtube : https://youtu.be/McuwtFfFT1g
Mon, 25 Oct 2021 - 06min - 63 - #62 - Kurtuluş Savaşı'nda Hainler - 30 Ağustos Özel
‘Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır! Ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır!’
Böyle demişti. Çevresine ve tüm vatana sızmış solucanların O’nun ölümünden sonra hızla faaliyete devam edeceklerini biliyordu. Aynı zamanda bu milletin azmine ve İRADESİNE sonuna kadar inanıyordu.
Bugünküne çok benzer şartların içinden geçmiş, hıyanetin her çeşidiyle yüz yüze gelmişti…
Anadolu fiilen işgal edilirken, aynı zamanda çeşitli ‘cemiyetler’ vasıtasıyla içten çökertme operasyonu da devreye girmişti.
İngiliz Muhipleri Cemiyeti bunlardan biriydi. O yıllarda da İngilizlere muhabbet duyanlar para ve güce “âşık” olanlar İngilizlerle el ele vermişti.
İngiliz Muhiplerini ve diğer Kurtuluş Savaşı'ndaki hainleri anlattık bu bölümde.
Zafer Bayramımız kutlu olsun!
Youtube'da görseller eşliğinde izlemek için : https://youtu.be/udIZ59Nsklg
Mon, 30 Aug 2021 - 08min - 62 - #61 - Kabotaj Bayramı Özel
Avrupa’nın en uzun sahil şeridi bizim,toplam 8272 kilometre uzunluğunda bir sahil ! Ama kullanılamayan bir sahil.
Üç tarafı deniz olan ülkemizde Osmanlı İmparatorluğu döneminde denizlerimizde şehir hatları vapurlarından tutun da tüm yük ve yolcu taşıma hakları yabancılara aitti.
Osmanlı devleti, yabancı devletlere KAPİTÜLASYON hakkı vererek tüm taşıma haklarını yabancı bandıralı gemilere devretmişti.
Yani kıyıları, karasuları göl ve akarsularında yürüttüğü tüm denizcilik faaliyetlerini, yani kabotaj hakkını devretmek zorunda kalmıştı.
Türklere deniz ticareti de, yolcu taşımacılığı da, kendi karasularını kullanmak da yasaktı!
Gemiler eski ve küçüktü. Yapılmış liman yoktu. Limanlar ve deniz taşımacılığı büyük oranda yabancı şirketlerin elindeydi.
1923’te önce denizcilikle ilgili yönetim yapılanması gerçekleştirildi.
11 Nisan 1926’da Kabotaj Kanunu kabul edildi.
1 Temmuz 1926’da Kabotaj Hakkı yasalaştı!
1923 yılında, yelkenliler dahil 34 bin ton olan deniz taşıma gücü, 1927’de 130 bin tona çıkarıldı. 1933 ‘de çıkarılan bir yasayla deniz taşımacılığının büyük bölümü ve limanların tümü devletleştirildi.
1937’de Denizbank kuruldu, özel taşımacılığa son verildi.
80 yıl sonra denizlerde Osmanlı Kapitülasyon şartlarına geri dönülmüştür!
Yük ve yolcu taşıması yabancı bandıralı gemilerle yapılmaktadır. Yabancı bayraklı gemilerle taşımacılık özendirilmiş, Türk bayrağıyla işletmecilik zulüm haline getirilmiştir.
Hemen hemen tüm limanlarımız yabancıların eline geçmiştir.
Güney sahillerinde İngiliz, Alman, Fransız şirketlerinin hükmü sürmektedir. Denizbank artık bizim değildir.
Hani 1923‘te İzmir İktisat Kongresinde ticaret erbabı bir manifesto yayınlamışlardı ve şu sözleri etmişlerdi ya “Yabancı sermayeli firmalar, Ermeni ve Rumları kullanarak sahillerimizde çalışıp, kemiklerimizi emerek, paramızı alıyorlar!’’
100 yıl önce böyle demişlerdi. Durum yine o merkezdedir.
Kabotaj Bayramını gerçekten kutlayacağımız günlere diyelim.
Wed, 30 Jun 2021 - 03min - 61 - #60 - Kim Bu Adamlar? Mafyokrasi Nedir?
Sezgin Baran Korkmaz'dan Sedat Peker'e , Hashim Taci'den PabloEscobar'a yerli ve yabancı orta sınıf mafyatik isimler üzerinden Mafyokrasiyi anlattık.
Bu sistem organize suç şebekeleriyle el ele yürür. Bakın BM Uluslararası Uyuşturucu ve Suç Ofisi zaman zaman uyuşturucu trafiği rotalarını açıklıyor. Ve ne ilginçtir ki, bu rotalar savaş çatışma ayaklanma olan coğrafyalarla çakışıyor. 1 trilyon dolarlık bir para uyuşturucu bağlantılı olarak dünyayı dolaşıyor. E bununla ilgilenmeyen bir oligark bir para babası bir mafyoz ya da suç şebekesi olabilir mi ?!
Kapitalizm mafyokrasinin ta kendisidir. Saygın siyasiler mafyanın derinlikleriyle nefes alır. En lüx hayatları var eden en rezil bağlantılardır. Ve tüm bunlara son verecek olan azimli ve kararlı halklardır.
https://youtu.be/go7mzLh5JK0
Thu, 24 Jun 2021 - 10min - 60 - #59 - Amasya Genelgesi 'Kurtuluş'un Şifresiydi
Atatürk dâhice çarelerini sadece yaşadığı gün için değil, çok sonrası için de formüle etmişti. 1920’de durumu söyle saptıyordu: “Batılı devletler, ancak, zayıf ve kararsız hükümetler sayesinde amaçları doğrultusunda ilerleyecekler, zayıf ve kararsız hükümetler, dış baskılara boyun eğerek, iç kuvvetlerin gelişmesini kısıtladıkları gibi, kamuoyunu da devamlı surette korku ve endişe içinde tutarak, resmi ya da gayrı resmi kararların alınmasına engel olacaklardır.”
Düşman devletlerin özellikle İstanbul’da işbirlikçi zevat vasıtasıyla, yanlış telkinlerle halkın yönlendireceğini, Türkiye’nin içeriden kuşatılacağını ve son aşamada, milli güçlerin geniş çapta tutuklamalara uğrayacağını, susturulacaklarını ve ‘idam hükmü taşıyan barış şartlarının tebliğ edileceğini’ söylemişti.
Ocak 1920’de bugünü tarif ediyordu!
İşte bu koşullarda halkın örgütlenmesi, makûs talihine karşı “Yeter!” demesi için harekete geçilmişti: Hareketin ilkeleri, 6 ay önce, Haziran 1919’da Amasya Genelgesi’nde kâğıda dökülmüştü:
İşte 102 yıl önceden kurtuluşun şifreleri… Durumun doğru tespiti ve çözüm!
1- Yurdun bütünlüğü, ulusun bağımsızlığı tehlikededir.
2- İstanbul'daki hükümet, üzerine aldığı sorumluluğun gereklerini yerine getirememektedir. Bu durum ulusumuzu yok olmuş gibi gösteriyor.
3- Ulusun bağımsızlığını yine ulusun azim ve kararı kurtaracaktır.
4- Ulusun durumunu ve davranışını göz önünde tutmak ve haklarını dile getirip bütün dünyaya duyurmak için her türlü etkiden ve denetimden kurtulmuş ulusal bir kurulun varlığı çok gereklidir.
5- Anadolu'nun her yönden en güvenli yeri olan Sivas'ta ulusal bir kongrenin tezelden toplanması kararlaştırılmıştır.
6- Bunun için bütün illerin her sancağından, halkın güvenini kazanmış üç delegenin olabildiğince çabuk yetişmek üzere hemen yola çıkarılması gerekmektedir.
7- Herhangi bir kötü durumla karşılaşılabileceği düşünülerek bu iş, ulusal bir sır gibi tutulmalı ve delegeler gereken yerlere kimliklerini gizleyerek gelmelidirler.
Mon, 21 Jun 2021 - 05min - 59 - #58 - Metin Aydoğan Anısına: Onsuz Bir Yıl Geçti.
Onsuz bir yıl geçti. O kadar özledim ki tarifi imkânsız. Yıl 2000’di. O sıra çalıştığım kanal TV 8’de tanışmıştık. Beni en çok heyecanı etkilemişti. Çocuk ruhluydu, değişkendi ama o karaktere uymayan bir özelliği vardı: Çok ama çok disiplinliydi. Çok çalışkandı. Çok mütevazı ve çok yardımseverdi.
Anadolu’nun dört bir yanına on binlerce kitabını dağıttı.
Metin ve eşi Müzeyyen’in yaşamları örgütlü mücadele içinde geçmişti, son derece hızlı bir ritimde yaşamışlardı. Hastalık yaşamlarına kara bir bulut gibi girmişti. Yine de pes etmedi!
Gençlerle, emekçilerle tanışmak onu en mutlu eden, heyecanlandıran durumdu.
Sadece siyasi konular değil özel yaşam, eşler, çocuklar, insanlar arasındaki ilişkiler, sevdiğimiz ve sevmediğimiz kişiler ve daha pek çok konuda saatlerce konuşurduk. Hiç bıkmadan uzun saatleri birlikte geçirir, başkalarına saçma gelebilecek şeylere gülerdik.
Son görüşmemizde yine tekrarlamıştı: “Yaşam öykünü bekliyorum unutma ha!” “Ölmeye yakın yazacağım da!” demiştim. Gülmüştük. Ah Metin... Bıraktın gittin.Bak bir yıl geçiverdi bile! Bu millet seni unutmuyor, unutmayacak! Emeklerin heba olmayacak.
https://youtu.be/unLcXxyPOQk
Tue, 15 Jun 2021 - 07min - 58 - #57 - Biden 'El' Biz 'Eldiven' !
Biden iş başına gelişinin 5.ayında Erdoğan ile 40 dakika görüştü diye havaya sıçrayanlar var.
Bu 40 dakikalık görüşmede hiçbir şeyin görüşülemediği ve en önemli 3 konuda her şeyin masada olduğu gibi durduğu açıktır. Erdoğan birkaç dakika evvel bu durumu açıklamıştır.
Daha farklı bir şey de beklenemezdi. Birincisi Türkiye her şeyiyle ABD’ye borçlu hem de onyıllardır.
O zaman da Amerika'nın PKK YPG ittifakına karşı en ufak bir yaptırım yapamıyor. Şikayet edip duruyor o kadar!
Amerika da PKK’ya yardımı tanklarla da taçlandıracağını açıklayıveriyor. Bizimkilerde tıs yok!
Hala Amerika'nın Büyük Kürdistan hayalinin vazgeçilemez olduğunu anlayamıyorlar!
Biden-Erdoğan görüşmesini kısaca değerlendirdim...
Mon, 14 Jun 2021 - 04min - 57 - #56 - "Sen de mi Peker?!"
Cumhurbaşkanı bir suç örgütü liderinin açıklamalarını dikkate alanlara ateş püskürüyor . Ama esas yapılması gereken iddiaları araştıran bir komisyonun oluşturulması!!! Bundan şiddetle kaçınılıyor.
Peker eski İçişleri Bakanı’nın oğlunun evinde çıkan para kasalarından giriyor, ünlenivermiş gazetecilerin mafya otellerinde beleş tatillerinden çıkıyor! O gazeteciler birden sırra kadem basıyor. Ortalık toz duman! Mehmet Ağar’ın Yalıkavak Marina'daki benzin istasyonunda mazot kaçakçılığını yönettiğini iddia ediyor, Süleyman Soylu ile ilgili iddiaları arşa değiyor. Medya patronlarının Türk milletinin milyarlarca lirasına ne şekilde el koyduğunu belgeliyor. Yetkililer susuyor. Demokratmış gibi yapan ülkelerden birinde olsak (Almanya İngiltere vs) en azından bir soruşturma komisyonu bağırsakları temizlermiş gibi yapardı. En azından birilerini yerinden oynatır belli bir kesimi rahatlatırdı. Burada o da yapılamadı.
Bu bölümde Roma'dan bu yana devam eden mafyokrasiden bahsedeceğiz. Dinleyin...
Fri, 11 Jun 2021 - 09min - 56 - #55 - Peker ve Diğerleri - “Her şey değişti ama hiçbir şey değişmedi”
Mayıs ayının büyük kısmını Sedat Peker videoları muhabbetiyle geçirdik. Peker haziranda da milleti oyalayacak gibi. Bu videolarda çoğumuzun yıllardır bildiği şeyler ortaya döküldü. Herkes konuştu, şaşıranlar oldu, şaşırmış gibi yapanlar oldu. Sedat Peker videoların muhalefete olan açlığın simgesi oldu... Videoların izlenme rekorları kırması, yaşı müsait olanları 25 yıl geriye götürüyor. 80'lerin sonunda birinci ve ikinci MİT raporlarını hatırlıyorum. Günlerce gazetelere yapışmıştık...
Genç arkadaşlar için küçük bir özet yapmaya çalışacağım.
Mon, 31 May 2021 - 06min - 55 - #54 - Bugün 19 Mayıs!
19 Mayıs kutlu olsun!
"Dünün şartları bugünle birebir aynı mı ki dünden feyz alalım?" diye soran arkadaşlar bir anlamda haklı. Tarih laboratuarı, değişen koşulları akıl ve bilim ışığında değerlendirenlerin başarıya ulaştığını kanıtlıyor. Ama genel durum ve batılı devletlerin stratejileri büyük benzerlik taşıyorsa, geçmişten ders alıp bugünün koşullarıyla sentezleyecek olanlar kesinlikle kazanacaktır...
Bugünkü koşullar 100 yıl önceki koşullara çok benzemektedir.. Batılı devletlerin Ortadoğu ve asya paylaşımı için gırtlaklaşmalarından tutun da bölge ülkelerindeki iktidarların bir taraftan diğer tarafa savrulmaları, fakirleşen halklar ve satılan iktidarlar, faşizmin giderek artan ayak sesleri o döneme çok benzemektedir…
Çürümüş Osmanlı imparatorluğu öyle bir dönemin sonunda tarihe karışmıştır..
19 Mayıs günü Milli direnişin sembolüdür!
https://youtu.be/KO0V2Zytzv4
Wed, 19 May 2021 - 10min - 54 - Hararet.org Söyleşisi | Ömür Boyu Gazeteci: Banu Avar'ın Meslek HayatıMon, 17 May 2021 - 1h 20min
- 53 - #53 - Bayramlar ve Filistinli Dostlar
Bayramınız mübarek olsun... Moşe Dayan, 1967 savaşından sonra niyetlerini çok açık söylemişti:
“Ey Filistinliler! Bizden size çözüm gelmez.Daha da kötü şartlarda yaşayacaksınız! İsteyen çeker gider, giden kurtulur, kalan çeker!!!’
Ve kalanlar çekti. Ayrıca bu gibi şartlar altında kalan birçok coğrafyada olduğu gibi ayrıştılar, birbirine düşürüldüler.İstihbarat teşkilatlarına yem oldular.Hamas ile El fetih gibi iki farklı cenah birbirini yedi.
Liderler cellatlarına yanaştı,gizli toplantılarla dış istihbaratların oyuncağı oldu ve olan Filistinliye oldu.
Oradaki dostları tanışları düşündükçe, evlerine konuk olduğumuz asil ruhlu çok özel Filistinli aileleri yadederken içim kan ağlıyor. Ama unutulmasın Filistinliyi yok edemediler, yepyeni bir kuşak var..Yeniden kurtuluş diyorlar.Farklı bir bakışları var!! Hepimizin bayramı mübarek olsun…
Wed, 12 May 2021 - 08min - 52 - #52 - Kıbrıs ve İngiliz Oyunları
Bugün 'Kıbrıs'ta ne oluyor' diyenlere küçük özet yapmak istiyorum. Çünkü garip bir değişim var tam da bugünlerde. Birden bire sinsi politikaların krallığı İngiltere iki devletli çözümden söz etmeye başladı. Ya da söz ettirmeye. Önce İngiliz Bulvar gazetelerinde Türkiye’nin haklılığı, Kıbrıs’ta iki devletli çözümün kaçınılmaz olduğu haberleri çıktı. Ardından Dışişleri Eski Bakanı Jack Straw ve İngiliz uzmanlar "İki devletli çözüm" dediler. Bu Rauf Denktaş'ın yıllar önceki tezidir. Birden bire adada federasyon, söyleminden iki devletli çözüm söylemine geçilmesi ilginçtir.
Gerçi İngiliz yetkililerin bu konuda resmi bir açıklaması olmadı ama hükümete yakın bulvar gazetelerinde sonrasında da eski bakanlardan ve siyasi uzmanlardan iki devletli çözüm söylemini duyduk.
Bu Ada İngilizler için, 50 yıl önce ne kadar hayatiyse, bugün daha da fazla öyle! Başbakan Macmillan, “Mısır’ı kaybettik ama Kıbrıs, alternatif üstür” demişti. “Kıbrıs Adası’nı kim elinde tutarsa, İskenderun limanını ve Türkiye’nin arka kapısının kontrolünü de elinde tutar.” diye eklemişti. Bunu hiç aklımızdan çıkarmayalım. Yayınımızı dinleyin...
Thu, 06 May 2021 - 11min - 51 - #51 - 1 Mayıs Kutlu Olsun Tüm Emekçilere!
Bugün 1 Mayıs İşçi Bayramı... Çoğunlukla emekçi sınıfın 1 Mayıs’tan haberi bile olmaz. Genellikle hak hukuk tanımayanlarca o gün de çalıştırılırlar. Ya da salgın falan diye eve kapatılırlar. 10 yıl önce bir yazı yazmıştım. “SAHTE 1 MAYIS” başlıklı bir yazıydı. İçi boşaltılan ve bölücülerin bayram ettiği sahte bir ‘1 Mayıs Bayramı’ndan söz etmiştim. 10 yıl geçti. Bugün de farklı bir oyunun içindeyiz artık yok sayılan bir ‘1 Mayıs’ var. İşçi ve emekçinin artık bir dilim ekmeğe muhtaç olduğu, tüm kanunların çiğnendiği, sendikaların yasaklandığı, işten atılmaların yaygınlaştığı kısacası orman kanununun hâkim olduğu günlerdeyiz. Salgın da işin tuzu biberi...
İşçi ve emekçilerin meydanları dolduracağı ve emeği kutlayacağı günleri görebilmek dileğiyle 1 Mayıs kutlu olsun TÜM EMEKÇİLERE!
Sat, 01 May 2021 - 03min - 50 - #50 - Banu Avar'la Soru Cevap-1
Bugün 50.yayınımızı yapıyoruz . 10 Kasım'dan beri sizlerle haftada 2 kez Youtube,Spotify ve diğer sosyal mecralardan buluşuyoruz.
50.bölümü sizlerden gelen sorulara ayırmak istedik. İç politikaya ve dış politikaya dair sorular,kişisel sorular gibi gruplara ayırdık. Bazıları çok kapsamlı sorulardı. Onlar ayrıca bir programı hak eden sorular. O sebeple daha sonraya bırakıyoruz o soruları.
Bazılarına bu yayında cevap bulacaksınız. İlginize ve sevginize çok teşekkür ederim. Daha nice 50 programlara!
Fri, 30 Apr 2021 - 12min - 49 - #49 - Batı'nın Sözde "Ermeni Soykırımı" Kartı
23 nisan 2014’te başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan bir ilke imza atmıştı. Açıklaması şöyleydi:
“20. Yüzyıl başındaki koşullarda hayatlarını kaybeden Ermenilerin huzur içinde yatmalarını diliyor torunlarına taziyelerimizi iletiyoruz .”
Geçen yıl 24 nisanda da Erdoğan, Ermeni Patriğine bir mektup yolladı ve 1. Dünya Savaşı'nda hayatını kaybeden Osmanlı Ermenilerini saygıyla anıyorum’ demişti.
2015’te ilk kez bir hükümet mensubu sözde Ermeni Soykırımının 100.Yıl ayinine katıldı ve taziyelerini sundu. Avrupa Bakanı Volkan Bozkır Kumkapı'daki kilise ayininde kameralara "1916’dan beri bu ayine katılan ilk bakanım." dedi ve 'bundan onur duyuyorum' dedi. Çanakkale'de papazlara ayin yaptırıldı. Prens Charles huzurunda Ermenilere taziye dilendi yani aslında Türkiye yapmadığı soykırım için özrünü diledi!
O nedenle Biden’ın ne yaptığının hiç önemi yok!
Mon, 26 Apr 2021 - 12min - 48 - #48 - 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız Kutlu Olsun!
23 Nisan’ın çocuk bayramı olması düşüncesinin fikir babası Atatürk’tür.[1] TBMM’nin açıldığı 23 Nisan 1920 gününün akşamı, Yunus Nadi, Ruşen Eşref, Hacı Feyzullah Efendi ve Mazhar Müfit Bey’in hazır bulunduğu bu sohbette soruyorlar: “Paşam! Bugün Büyük Millet Meclisi’ni açtık. Bunu bütün milletimize ve İtilaf Devletleri’ne ilan ettik. Fakat bugünün adı ne olsun?”
Atatürk şu cevabı veriyor : “Efendiler! Osmanlı İmparatorluğu, 600 yıl bu milletin kaderine hâkim olmuştur. Bugün Osmanlı İmparatorluğu kısmen dağılmış olmasına rağmen İstanbul’da bir hükümeti mevcuttur. Osmanlı İmparatorluğu’nun yanında, bugün bizim açtığımız meclis çocuk kalır. Onun için, bugünün adına çocuk bayramı diyelim. Bu çocuk büyüsün, kendi zaferini kendisi ilan etsin.” Atatürk’ün bu sembolik “çocuk bayramı” düşüncesi yine bizzat Atatürk’ün hamiliğini yaptığı bir Cumhuriyet kurumu olan Himaye-i Etfal Cemiyeti’nin öncülüğünde zamanla gerçekten bir “çocuk bayramı”na dönüşmüştür..
Bunları Tarihçi Sinan Meydanın Panzehir kitabından okudum.. Mutlaka okuyunuz..
23 Nisanınız kutlu olsun!
Thu, 22 Apr 2021 - 06min - 47 - #47 - Üç Atatürkçülük ve 23 Nisan Haftası
23 nisan haftasına Attila İlhan’ı anarak başlamak istiyorum...
Tam 31 yıl önce, 1990'da yazdığı "Üç Atatürkçülük" başlıklı bir makalesi vardır. Bu makalede son derece önemli tespitler art ardadır. Bu yayınımızda çok önemsediğim bu makaleyi sizlere sunmak istiyorum. Atatürk’ün ilke ve inkılâplarının bir özetini isterseniz dinleyiniz.
Mon, 19 Apr 2021 - 04min - 46 - #46 - Ukrayna: Rusya’nın Eteğinde Amerika'ya Piyon Olmak!
Haritaya iyice bakalım. Karadeniz'in ortasına uzanan kırım yarımadası. Kuzeyde Ukrayna, doğusunda Rusya ve Rusya-Ukrayna sınırında son günlerde sık sık adından söz edilen Donbas Havzası...
Amerika ile Rusya arasındaki restleşmenin öznesi işte burası. Ukrayna Rusya'nın eteklerinde Amerika'yla Nato'yla cilveleşirken ateş hattında olan bir bölge Donbas..
Donbas bölgesindeki Donetsk kentinin girişinde "Donbas Ukrayna'nın kalbidir" diye yazar.. Bu bölge Avrupa'nın dördüncü büyük maden bölgesi. Donetsk Havzası’ndaki kömür rezervinin 100 milyon ton civarında olduğu tahmin ediliyor.
Rusya’nın savunma sanayi bu bölgeye bağlı.. Bu bölge de Rusya’ya…
Rus tankları Donbas’da çıkarılan bir demir cevheriyle üretiliyor. Rus savaş helikopterlerinin motorları Donbas’taki fabrikalarda yapılıyor.
İşte böyle bir bölgeden söz ediyoruz...
(...)
Biden yönetimi, “Sözde müttefiktir şudur budur ama Türkiye’yi Rusya’ya itmeyelim, Atlantik’te tutalım” diyor. Ukrayna krizinin Türk-Rus iş birliğini de çökertmesini hesaba katıyor. Mesela Erdoğan yönetiminin Ukrayna'ya İHA satışından Kırım’a verdiği desteğe kadar uyguladığı politikanın Rusya'yı kızdıracağı malum… Ayrıca NATO tatbikatının ve devamının Rusya ile Türkiye’nin arasını iyice soğutacağı hesaplanıyor.
Thu, 15 Apr 2021 - 08min - 45 - #45 - Batı'nın Deli Gömleği'nde Türkiye!
Mayıs ayında Avrupa'yı Savunma - Defender Europe 21 adlı tatbikat yapılacak.
Amerika, Balkanlar ve Karadeniz üzerinden Rusya’ya karşı büyük bir savaş tatbikatı için kolları sıvadı. 1 Mayıs’ta başlayacak ve 14 Haziran’a kadar sürecek bir tatbikat bu ve NATO'nun son 25 yılda yaptıklarının en büyüğü. On binlerce asker bölgeye akıyor. Montrö Anlaşması nedeniyle yabancı askeri gemiler boğazlardan geçmeyecek ancak Amerikan Birlikleri gerek Yunanistan'ı kullanarak Ege'ye, gerek Romanya'yı kullanarak Karadeniz'e girebiliyor. Karadeniz’e sınırı olan Ukrayna, Bulgaristan, Romanya savaş gemilerine ABD ve diğer NATO ülkelerinin askerleri yerleşebiliyor. Karadeniz’e kıyıdaş olan NATO üyesi ülkelerinin donanmaları Karadeniz’de sürekli ortak tatbikatlar da yapıyorlar. Rusya'ya gözdağı tatbikatına Türkiye dahil 21 NATO üyesi katılıyor.
Ayrıca NATO üyesi olmadıkları halde "Defender Europe 21"e katılan ülkeler var. Amerika'ya parmak kaldıran ülkeler: Bosna-Hersek, Kosova, Moldavya, Ukrayna ve Gürcistan. Rusya bu tatbikatı dikkatle takip ediyor. Takiple kalmıyor; askeri hareketliliği, sınırlara konuşlandırdığı birlikler dikkat çekici. Böyle bir durumda; dünya böylesine sıkışmışken Türkiye artık bir karar vermeli, kendi jeopolitik konumunu belirlemeli.
Özetle şartlar Türkiye'nin batının deli gömleğinde kıvranmasına müsait değil!
Mon, 12 Apr 2021 - 08min - 44 - #44 - Montrö ve Amiral Cem Gürdeniz'den Dersler
Cem Gürdeniz’i ve ailesini 20 yıldır tanırım. 2001 de Tv8'de Denizciler belgeselini yaparken tanışmıştık. O Deniz Kuvvetleri Komutanının Özel sekreteriydi ve belgeselin tüm koordinasyonunu o yapmıştı. İnanılmaz bir kurmay ve komutandır. Bölücü kesimin ve Türkiye’deki belli mihrakların nefret ettiği Mavi Vatan kavramının isim babasıdır ve deniz konusunda en kapsamlı bilgiye haiz isimlerden biridir. 2010'da Ergenekon,Balyoz sürecinde Fetö kumpasıyla içeri alınmış, 4 yıl tutuklu kalmış sonrasında beraat etmiştir. Tutukluluğu sırasında Silivri’de yaptığımız söyleşinin bir kısmını sizlerle paylaşmak istedim…
Thu, 08 Apr 2021 - 09min - 43 - #43 - Amiraller Bildirisi ve Montrö!
Amerika'nın Türkiye Büyükelçisi Ross Wilson Montrö Anlaşmasını Türkiye'de gündeme oturtan isimdi! 3 Mart 2006’da gazetecilere; “Montrö Antlaşması oldukça açık. Ve biz Karadeniz’in uluslararası sularda bulunmasından kaynaklanan haklarımızdan yararlanmak istiyoruz. Yani gerektiğinde gemilerimiz buraya girebilir” demişti!
ABD’nin Montrö Antlaşmasını ortadan kaldırmak için yaptığı atağın sebebi her tonaj, tür ve sayıda ABD gemisinin Karadeniz’e denetimsiz girmesini istemesiydi. Amerika'nın en büyük hayali Rusya'yı çevrelemek. Bunun en önemli kısmı Karadeniz'i denetimde tutmak, askeri gemilerini Karadeniz'e sokmak... Bu tartışmalardan 5 yıl sonra 2011 yılında Erdoğan "Türkiye Hazır Hedef 2023" adını verdiği bir basın toplantısında Karadeniz'i , Marmara'ya bağlayacak ve Kanal İstanbul adını alacak ikinci bir su yolu açılacağını açıklamıştı. Bu açıklama tüm Batı basınında manşete çıkmıştı. AFP, Reuters, Associated Press ve Bloomberg haber ajansları kanal projesini flaş haber olarak vermişti. Kanal İstanbul ile Montrö'yü ilişkilendirenlerden biri olarak, Kanal İstanbul’un Atlantik ötesinin isteği olarak gündeme geldiğini Amerika'nın Rusya'yı çevreleme planının parçası olduğunu ifade etmiştik. Amaç Montrö Sözleşmesinin diplomasi masasına gelmesi ve Karadeniz’e yabancı askeri gemilerin rahatça girip çıkmasıdır. Dünya 3. kez çatışma noktasındadır. Denizlerde ve karalarda hakimiyet savaşı daha da hızlanacaktır.
Mon, 05 Apr 2021 - 06min - 42 - #42 - Devlet Demiryollarımız ve İki Ekol
Ailemde birçok devlet demiryolcu vardır. Bizim için Devlet Demiryolları kutsaldır. Annem çocukluğunu Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) kara trenlerinin lokomotiflerinde geçirdiğini kazanda pişen şeker pancarlarının nefasetini anlatırdı. Ben daha 6-7 yaşındayken trenle İstanbul’dan Ankara’ya halama yalnız gönderilirdim ve Nazım Hikmet şiirlerini ilk kez yemekli vagonda tanıştığım büyüklerimden duymuştum.
O nedenle son gelişmeler acı verici! Bu millet için efsane olan TCDD eritiliyor ve davul halkın boynunda, tokmak taşeron şirketlerin elinde.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçenlerde Ekonomi Reform PAKETİ'ni AÇIKLADI .
Hacmi 280 milyar lirayı geçen Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT) yeniden yapılandırılacakmış!
Thu, 01 Apr 2021 - 05min - 41 - #41 - “Ulusumu esir edenlerin amansız düşmanıyım!”
Herkes bilsin ki Kemalizm,Tanzimatçılığın anti–tezidir. Yani Kemalizm Batıcılığın antitezidir!
Kendisini Atatürkçü olarak tanımlamasına karşın Avrupa Birliği’ni savunan ve ona katılmak için egemenlik haklarından, ulusal bağımsızlıktan ödün verilebileceğini söyleyenler, Atatürk’ün şu satırlarını bir daha düşünsünler!
“Milletimin ve ülkemin yararları gereği, tüm insanlığı oluşturan uluslardan her biriyle, uygarlık gereği dostluğa dayalı ilişkilere büyük değer veririm. Ancak, benim ulusumu tutsak etmek isteyen herhangi bir ulusun, bu isteğinden vazgeçinceye kadar amansız düşmanıyım”.
Mon, 29 Mar 2021 - 11min - 40 - #40 - Türk'üm, Doğruyum, Çalışkanım! Vamık Volkan ve Andımızın Kaldırılması!
Yıllardır dayatılan YENİ ANAYASA’da ‘Türklüğün yok edilmesi isteniyordu, hala isteniyor!
Amerikalı Türkiye ‘uzmanı’, Henri Barkey,‘Demokratik açılım, bu anayasa değişmeden yapılamaz!’demişti.
‘Yeni anayasa’ ‘kürt meselesi’ni ‘halledecekti’! Kürt açılımına uygun bir anayasa, asıl hedefti.
İşte andımızın yasaklanması bu süreç içinde ele alınmalı.
8 EKİM 2013'te Erdoğan:"Bal diyerek ağız tatlanmaz" demişti , "Her gün doğruyum diyerek doğru, her gün çalışkanım diyerek de çalışkan olunmaz" diye devam etmişti . Andımızın yazarı Reşit Galip’e ırkçı demişti
O gün bugün uyutulan konu Danıştay'daki kurul üyelerinin değiştirilmesi sonucu gündeme geldi ve yasaklama kararı 13 Mart 2021’de alındı!
Cumhuriyetimizin simgelerinden birine daha sessiz sedasız veda ettik!
Thu, 25 Mar 2021 - 06min - 39 - #39 - Onu Kaybedeli 2 Yıl Oldu
Bugün annemi kaybedeli 2 yıl oldu. 2 yıldır ıssızım, bir parçam eksik... Gülten Avar çok özel bir ruhtu. Her yaştan birçok kişi buna tanık oldu.
Beni tanıyanlar bilir; aileme, dostlara ve tanıdıklara günce tutmalarını, hatırat yazmalarını söylerim. Anneme de yıllarca anılarını yazması için ısrar etmiştim. Bir gün çekmecesinden bir defter çıkarttı, yazmıştı! Öylesine duru bir anlatımdı ki başlayınca bırakamadım...
Sun, 21 Mar 2021 - 06min - 38 - #38 - 18 Mart ve Milli Ruh
İlk paylaşım savaşı… 1914 kasım ayında Çanakkale’ye dayanmış İngiliz Fransız donanması…
Osmanlı Almanya’yla aynı kanatta.. Alman komutanlar Osmanlı ordusunda..
Çanakkale cephesi komutanı Alman Liman Von Sanders Paşa !18 Martta 16 gemilik düşman filosu Boğazda ilerlemeye başlıyor.. Küçücük bir mayın gemisinin marifetiyle döşenen mayınlara çarpan üç düşman gemisi batıyor.. Top ateşi ile üç gemi daha haklanıyor. Ve düşman çekiliyor… Tüm bunlar 7-8 saat içinde oluyor..
Çanakkale geçilemiyor…Yarbay Mustafa Kemal, tarihe ‘mucize’ olarak geçecek bir savunmaya imza attı. 33 yaşındaydı. Kendi kararlarıyla savaştı. MİLLİ ruh onun yanındaydı. 8,5 ay boyunca bir gün bile dinlenmeden hem dışardan hem içerden kuşatılmış bir ülkeye ZAFERİ tattırdı. Yedi düvelin ‘Mucize’ diye adlandırdığı şey aslında MİLLİ RUHTU! Mustafa Kemal o ruhu şöyle anlatmıştı: ‘Karşı siperler arasında mesafe 8 metre, yani ölüm muhakkak… ki muhakkak. Birinci siperdekiler hiçbiri kurtulmamacasına tümüyle düşüyor, ikincidekiler onların yerine gidiyor. Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, en ufak bir tereddüt bile göstermiyor. Okuma bilenler ellerinde Kuranı Kerim cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler Kelime-i Şehadet çekerek yürüyorlar.. Çanakkale muharebesini kazandıran bu yüksek ruhtur!’
Wed, 17 Mar 2021 - 06min - 37 - #37 - 101 Yıl Önce Bugün İstanbul İşgal Edildi!
101 yıl önce bugün, 16 Mart 1920'de sabaha karşı İngiliz Fransız, İtalyan ve Yunanlı deniz piyadeleri, İstanbul'u işgale başladılar. Harbiye ve Bahriye Nazırlıkları başta olmak üzere tüm hükümet binaları, telgraf merkezleri, Türk Ocağı Binası, karakol ve kışlalar, silah depoları ele geçirildi. Şehzadebaşı Karakolunda 6 er şehit edildi, 15'i yaralandı. İstanbul ve çevresinde sıkıyönetim ilan edildi. Gazeteler yasaklandı. Beykoz'da çeteci diye 27 taş ocağı işçisi öldürüldü. Direnişçi örgütlere üye olma ya da yardım etmeye ölüm cezası getirildi. Yalnızca Türkler'i yargılayacak özel askeri mahkemeler kuruldu. İngiliz birlikleri 16 Mart akşamı Meclis'i sardılar. Hüseyin Rauf ve Kara Vasıf Bey ve 85 milletvekili tutuklandı! 11 Nisan 1920'de Osmanlı Meclisi kapandı.
Mon, 15 Mar 2021 - 06min - 36 - #36 - Tıbbiyeli Hikmet! - Tıp Bayramı Özel
14 mart Tıp Bayramı ilk kez Kurtuluş Savaşı'nın ortasında, 1919’da, işgal altındaki İstanbul'da tıp öğrencileri tarafından kutlandı. Bu bir kutlama değil bir isyandı!
O öğrenciler arasında biri vardı. Çok özel bir öğrenci. Adı Hikmet’ti. Soyadı Boran. Hani ünlü Orhan Boran’ın babası olan Tıbbiyeli Hikmet adıyla maruf Hikmet Boran.
1901’de doğmuştu.Dünya en keskin dönemecini yaşıyordu.1945’te dünyanın en keskin 2.dönemecinde ölmüştü. Bir paylaşım savaşının ortasında büyümüş, 2. Paylaşım Savaşı sonunda ölmüştü. ..Bir tıp talebesiydi. 14 mart 1919’da İstanbul işgal altındayken ve gece gündüz vatanseverler düşman askerleri tarafından ‘avlanırken’, bir grup arkadaşıyla, fakülte binasına koca bir Türk bayrağı asmıştı. O bir öğrenci lideriydi ve henüz 18 yaşındayken, Sivas Kongresi'ne davet edilmişti. Vatan topraklarının kurtarılması için KONGRELER/ŞURALAR düzenlenmesi kararı alınmıştı ve Tıbbiyeli Hikmet 1919’da yurdun dört bir yanından gelen, 38 delegeden biri olarak tarihe geçti. Bu süreç BUGÜN için hayati önemdedir. Tıbbiyeli Hikmet'i anlamak da yol göstericidir.
Tıbbiyeli Hikmet kısacık hayatı boyunca durup dinlenmeden vatan için çalıştı. Vatan için de öldü. 44 yaşındaydı. Sarıkamış’taydı. Karda mahsur kalan Mehmetçiklere ulaşmaya çalışmış, ciğerleri soğuğa dayanmamış, vereme yakalanmıştı. Ne yazık ki kurtarılamadı... O Atatürk’ün anlattığı Türk gençliğinin anıtıydı. 14 Mart Tıp Bayramları balo salonlarında değil, onun yaptığı gibi düşmana bayrak dikerek kutlanmalı!
Tüm doktorlarımızın sağlık çalışanlarının Tıp Bayramı'nı kutluyoruz. Ben şahsen o kadar özel doktorlarla hemşirelerle hasta bakıcılarla karşılaştım öyle yardımlar aldım ki içim minnetle dolu. Annem yıllarca Yakacık Sanatoryumu idaresinde çalıştı. Çocukluğum hastane koridorlarında geçti. Yaşamım boyunca Tıbbiyeli Hikmet ruhunu yaşatan birçok doktorla karşılaştım. Onlara selam olsun. Onları asla unutmayacağım!
Sat, 13 Mar 2021 - 05min - 35 - #35 - Biden'ın Elçisi Papa ve Pulu
Papa Françis 5 Mart'ta bir Cuma günü Irak’a ayak bastı. Irak’ta ne işi vardı diye soruyorsunuz. Papa bu! Vatikan'ın yani dünyanın en karmaşık en zengin dini şirketinin başı. Ayrıca Amerika'nın Kennedy'den sonra tarihteki 2.Katolik başkanı Biden’ın dini elçisi.
Biden papaya ne diyor? : Umudun simgesi! Bunun tercümesi : Ortadoğu'yu parça pinçik etmek için atanan dini görevli. Biden koltuğuna oturur oturmaz hatırlayın ne demişti? "Savaşlardan ziyade hedef coğrafyaya demokratik müdahale!" İşte Barzani'nin bastırdığı hatıra pulu ve parçalanmış Türkiye haritası üzerindeki papa profili bunların simgesi. Biden’ın umudu tam da bu! Barzani ile barışmış bir YPG-PKK yönetimi ve 4 ülkeden koparılmış parçalardan oluşan Büyük Kürdistan!
Thu, 11 Mar 2021 - 05min - 34 - #34 - 8 Mart ve Bizim Kadınlarımız Kara Fatmalar!
Dünya kadınlar Günü.. İlan eden Birleşmiş Milletler. Yani Irak’ta, Afganistan’da, Libya’da, Yemen’de yüzbinlerce kadının katledilmesine sessiz kalan yapı… ABD güdümündeki bu yapı, Dünya Kadınlar Günü’nü, 1857’de bir fabrikada yanarak ölen Amerikalı işçi kadınların anısından çalmıştı. Bu topraklar Batının aksine komutan kadınların yaşadığı topraklardır. Tomrislerin yaşadığı topraklardır. Devlet yöneten kadınların tarihe ad yazdırdığı topraklardır. Bacıyan-ı Rum (Anadolu bacıları) örgütlerinin var olduğu topraklardır. Batıda cadı avları yapılırken kadın, Dede Korkut hikayelerinde kutsal varlıktır.
Bu vatan
-Kara Fatma,
-Nezahat Onbaşı,
-Kılavuz Hatice,
-Tayyar Rahime,
-Şerife Bacı,
-Gördesli Makbulelerin
erkeklerinin yanında bazen de onların önünde savaşarak kurdukları vatandır. Kızlarımız kendilerine öncüler ararken tarihe bakmalıdırlar. Tarihimizde küresel medyanın örnek olarak önümüze koyduğu robotlardan çok daha gerçek kişilikler vardır.
Ve en zorlandığımız dönemde hatıraları bile elimizden tutup bizi ayağa kaldırıverirler! Bu özel günde sadece birkaç örnekle onları anmak istedim!
Mon, 08 Mar 2021 - 08min - 33 - #33 - Paramparça Edilmiş Devrim Yasaları
Paramparça edilen devrim yasaları…
Dün (3 Mart) çok önemli devrim yasalarından üçünün 97. Yıl dönümüydü. O nedenle 3 Mart’ı yayın günümüz olan bugün (4 Mart) anmak istiyorum..
Yıl 1924. Tam 97 yıl önce 3 Mart günü din ve devlet işleri birbirinden ayrıldı.
Kanuna “Türkiye Cumhuriyeti'nde halkın işleri ile ilgili yasaları yapmaya ve yürütmeye yalnız Türkiye Büyük Millet Meclisi ile hükümet yetkilidir” ifadesi konuldu.
3 Mart tarihinde kabul edilen ikinci kanun, Tevhid-i Tedrisat Kanunudur yani Eğitimin birliği kanunudur.İlkokuldan başlayarak “eğitim birliği” ilkesine bağlı kalınacak , cumhuriyetimizin temel niteliklerine bağlı kuşakların yetiştirilmesi sağlanacaktır. Bu ikinci devrim yasasıydı.
3 Mart tarihli üçüncü kanun ise Hilafetin kaldırılmasıdır.
3 Mart 1924 günü Urfa Milletvekili Şeyh Saffet Efendi ve elli arkadaşının verdiği yasa önerisi kabul edilmiştir. Bu yasa önerisi Hilafetin kaldırılmasıyla ilgilidir. Dört yüz yıllık bir kurumun varlığına son verilmiştir.
Metin Aydoğan o dönemdeki durumu ve tarihsel geçmişi çok güzel özetler.
Çok farklı yönetim geleneklerine sahip Türklerin, tarihsel olarak Hilafet işleyişiyle bir ilişkisi yoktu ve olamazdı. Kurdukları devletler; güçlerini ruhanî dayanaklardan değil, yaşamın içinden ve katılımcılıktan alıyordu. Ancak, Fatih’ten sonra Türk yönetim geleneklerinden uzaklaşmaya başlayan Osmanlılar, yayılma ve daha büyük iktidar gücü peşine düşmüşlerdi. Güçlenme adına, dini devlet işlerine soktular ve yarı teokratik bir devlet haline geldiler. Geçmişleriyle çelişen bu eylem, devleti güçlendirmediği gibi, bozulmasının başlangıcı oldu.
2014 yılında yani yasalaştığı tarihten 90 yıl sonra ortadan kaldırılan Tevhid-i Tedrisat yani Öğretimde Birlik Kanunu da 3 Mart'ta hayata geçirildi.
Mustafa Kemal, 16-21 Temmuz 1921’de Ankara’da toplanan Birinci Maarif Kongresi’nde yaptığı konuşmada; “Bir ulusu, özgür ve bağımsız, ya da tutsak ve yoksul yapan eğitimdir”; “Ulusları kurtaranlar, yalnız ve sadece öğretmenlerdir” demişti.
Ordularımızın kazandığı zafer,eğitim ordusunun zaferi için yalnızca ortam hazırladı. Gerçek zaferi öğretmenler kazanacak, yaşatacak ve kesinlikle başarıya ulaştıracaktır.
Bursa'da öğretmenlere böyle demişti.
3 Mart 1924’te çıkarılan 430 sayılı yasayla, eğitimde Öğretim Birliği (Tevhid-i Tedrisat) ilkesi kabul edildi.
Öğretim Birliği Yasası, yalnızca mektep-medrese ikiliğini ortadan kaldırmadı. Yabancı okulların ve cemaat okullarının tümünü denetim altına aldı.
Bu kısa ve öz anlatımı 16 Haziran 2020'de kaybettiğimiz sevgili dostum , arkadaşım Metin Aydoğan’ın çalışmasından aldım. Onu okuyunuz. Kuramsal Aktarım adlı bloğu takip ediniz. : http://kuramsalaktarim.blogspot.com
Ne yazık ki bu temel devrim yasaları ters yüz edilmiş, paçavraya çevrilmiştir. Ama gün gelir hesap döner!
Thu, 04 Mar 2021 - 06min - 32 - #32 - Türkiye'nin Bidencıları ve İdeolojik Taarruz
Bizim pek bilmiş kibir abidesi uluslararası ilişkiler uzmanları ekranlarda diyorlar ki: " Vakit daraldı, Biden 'ya bizdensin ya onlardansın' diyor! Amerika Avrupa ittifakında yer almalıyız. Rusya'dan, Çin'den, İran'dan uzak durmalıyız! Batı ittifakına sığınmalıyız! S-400'leri hemen elden çıkarmalıyız. Biden ne diyorsa onu yapmalıyız."
Söylediklerinin özeti bu! Cici çocuk olmak, Biden ne diyorsa yapmak zorundayız. Bu zavallı ekibe göre 'demokrat' olmak demek Biden'a ve Avrupa'ya biat etmek demek. Bu arada bu kadar okumuş yazmış insanların belli başlı soruları hiç sormamaları ne kadar ilginç!
Yahu neden herhangi bir güç odağı ya da Biden efendi bir takım ülkelere demokrasi, insan hakları, özgürlükler getirmek istesin? Neden? Dünyanın bir köşesindeki demokrasi yokluğu Biden'ı niye gersin?
Mon, 01 Mar 2021 - 07min - 31 - #31 - Gerileyen Hegemonya ve Kuşatılan Türkiye
Amerika'nın Yunanistan üzerinden Türkiye'yi kuşatmasına bir göz atın. Geçen yüzyıl başında İngiltere'nin Yunanistan'ı kullanma stratejisinin aynısı. Amerikan donanması Egedeki neredeyse bütün adalarda üs kurma hevesinde. Yunanistan'la askeri anlaşmalarında Yunanistan'ın tüm askeri tesislerini kullanma hakkı istedi. Bu anlaşmalar Hem Yunanistan'ı hem Türkiye'yi hedef alıyor.
Aynı anda European Defender 2021 tatbikatı başlıyor. Bu yıl büyük bir katılımla gerçekleşiyor! Tatbikat Karadeniz ve Balkanlarda yapılacak. Bu çerçevede 23 şubat Salı günü Yunanistan'daki Dedeağaç ABD üssüne 1800 zırhlı araç, 150 saldırı helikopteri ve 20 bin asker geleceği basında yer aldı. ABD Türkiye sınırına 50 km olan Dedeağaç üssüne 7 ayrı seferde dev sevkiyat yapmayı planlıyor.
Tatbikat senaryosu olarak belirlenen konu: Orta ve Doğu Avrupa'da Rus tehdidi. Güneybatımızda Girit Adasında da tarihte örneği görülmemiş derecede bir askeri yığınak yapılıyor. ABD'li Neocon yazar, hani şu 15 temmuz darbesini 5 ay önce yazan Micheal Rubin, Girit'i Amerika'nın en büyük üslerine benzetiyor! Ve makalesinde Girit ve Dedeağaç'taki, askeri yığınağın Türkiye kadar Rusya ve Çin'e yönelik olduğu mesajını veriyor.
Thu, 25 Feb 2021 - 07min - 30 - #30 - Lobiler ve Ajanlar
Geçenlerde basında bir haber: "Türkiye, F-35 programına tekrar dahil olabilmek için Amerika'nın en prestijli hukuk bürolarından birisiyle anlaştı. Arnold & Porter ile 6 ay için 750.000 $'lık bir anlaşma imzalandı."
Haberi okuyunca tüm lobi hikayeleri aklıma geldi. Amerika bir lobiler ülkesi; aklınıza gelen tüm ekonomik ve siyasi manevralar, dedikodu, halkla ilişkiler, rüşvet ve şantaj karışımı bu oluşumlarla yapılıyor, hayata geçiriliyor.
Amerika'yı en iyi tanıyan dış politika yazarlarından Yılmaz Polat Lobiler ve Ajanlar adlı kitabında Lobiciliğin bir sanayii olduğundan söz eder. On binlerce kişinin çalıştığı ve kasasına her yıl milyarlarca doların aktığı bir sanayi... Türkiye, özellikle Yahudilerin egemen olduğu lobilerle içli dışlıdır. Özellikle Tayyip Erdoğan'ın yakın ilişki sürdürdüğü bu lobiler Amerikan gizli servisleriyle de iç içe çalışırlar. Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde Türk hisse senetleri bile biraz önce adını zikrettiğimiz Arnold and Porter adlı Yahudi lobi şirketi tarafından pazarlanmıştır.
Mon, 22 Feb 2021 - 08min - 29 - #29 - Eşref Bitlis Komutan ve Çekiç Güç
Amerika'nın hayalini 2006 yılında Oslo'da arabuluculuk yapan bir profesör net ortaya koymuştu. Ünlü Prof. Johan Galtung 3 aşamalı Kürdistan modelinin aşamalarını şöyle açıklamıştı:
Birinci aşamaya İNSAN HAKLARI adını vermişti. İnsan hakları aktivizminin tavana çıkarıldığı ilk aşamada Kürtlerin yaşadığı dört ülke Türkiye, Irak, İran ve Suriye'de insan hakları mücadeleleri hız kazanmalıydı!
İkinci aşama Özerk eyaletler aşamasıydı. Türkiye, Suriye, Irak ve İran'da özerk otonom Kürt bölgeleri yaratılacaktı. Son aşamada ise dört Kürt özerk eyaleti bir araya gelerek Kürdistan Konfederasyonunu oluşturacaktı.
Meraklısı incelesin: http://www.calpeacepower.org/0201/galtung_transcend.htm
Kısacası 'Kürt Konfederasyonu' için özerk parçalar oluşturulması düşünülen 4 ülkeden Irak, Türkiye'nin emperyalizme verdiği eşsiz destekle parçalanmış ve bir Kürt özerk bölgesi, Türkmen, işbirliği yapmayan Kürt ve Arap aşiretlerin kanı pahasına kurulmuştu.
1991'deki Körfez savaşı, İncirlik'e Çekiç Güç'ün yerleşmesiyle sonuçlanmıştır! İsrail istihbaratı CIA ve bunların maşaları PKK, Barzani ve ilintili 'iş' adamları ve siyasiler bir dizi katliama imza atmışlardır. Çekiç Güç'e karşı çıkan asker, sivil, aydın birçok kişi faili meçhul cinayetlerle yok edilmiştir. Güneydoğuda Jandarma Bölge Asayiş Komutanları Hulusi Sayın, İbrahim Selen Çekiç Güç'e karşı çıkan iki korgeneraldir. Eşref Bitlis gibi onlar da öldürülmüşlerdir. Cem Ersever ve Mustafa Deniz ve Tuğgeneral Bahtiyar Aydın da katledilmiştir. Ortak özellikleri Çekiç Güç'e karşı olmaları ve emperyalist hedefi açıklamış olmalarıdır.
Thu, 18 Feb 2021 - 05min - 28 - #28 - Gara Barzanistan ile Sincar arasındadır!
Gara bölgesinde 6 yıldır rehin tutulan 13 vatandaşımız şehit edildi. Tam da Amerika'nın Irak'tan Suriye kuzeyine yani Barzanistan'dan Sincar'a bir koridoru kalıcılaştırma çabası varken. O zaman acaba bu başımıza gelen dost ve müttefik ülkeden bir mesaj mı?!
Çünkü Amerikan heyetinin, Bret Mc Gurk'ün ve sahada çalışan diğer memurların yol haritası belli. Saygı Öztürk dünkü yazısında dile getirmiş: Barzani çatısı altındaki 6-7 bin ENKS Peşmergesinin, Irak'tan Suriye kuzeyine gönderilmesi ve Suriye'de tüm Kürt oluşumların tek çatı altında birleşmesi ve özerk yapının ilanı hedefleniyor. Hatta çok ilginç bir başka laf da var; Suriye'deki Bu Kürt oluşumuna 'Arap gücü' adı altında IŞID elemanları da katılacakmış. Malum onlar da Amerika'nın sahadaki memurları, iş bitiricileri. PKK, IŞID, Barzani vs sonuçta hepsinin sadakat göstereceği yer Washington'dur, bilmeyenlere duyurulur!
Mon, 15 Feb 2021 - 06min - 27 - #27 - Yeni Bir Anayasa Yapılamaz
Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevleri ve yetkileri arasında yeni bir anayasa yapmak yoktur.
Milli Merkez Genel sekreteri Haluk Dural önemli bir noktayı dikkatimize sunuyor:
Milletvekilleri Mecliste yemin ederken "...Anayasaya sadakatten ayrılmayacaklarına dair..." namusları ve şerefleri üzerine ant içerler. Bu durumda eğer milletvekilleri "yeni anayasa" yapmaya kalkarlarsa yeminlerini çiğnerler ve her şeye rağmen yine de yeni anayasa yaparlarsa, kendilerinin milletvekili seçilmelerini sağlayan yürürlükteki "anayasayı ilga etmiş olurlar. Bu durumda kendi meşruiyetleri, milletvekillikleri de ortadan kalkar!
Sonuç olarak; TBMM ve Meclisteki milletvekilleri mevcut anayasanın amir hükümleri çerçevesinde "Yeni Anayasa" yapamazlar.
Haluk Dural’ın Makalesi: https://www.dunya48.com/haluk-dural/32676-bu-meclis-yeni-anayasa-yapamaz
Thu, 11 Feb 2021 - 05min - 26 - #26 - Örümcek ve Deniz Yıldızı
Anladığım kadarıyla okullarda üniversitelerde bulunan çeşitli kulüpler topluluklar içine çeşitli partiler sızıyor ve gençler mutlaka bir partinin militanı haline getiriliyor sonunda da buna uymayan topluluk dışında kalıyor. Bu gibi topluluklara farklı amaçlarla yaklaşan dışardan kişiler veya öğretim üyeleri yüzünden gençlerin çoğu bu gibi topluluklardan uzak durmaya çalışıyor. Geçenlerde yayınlanan anketlerde bu ve benzer nedenlerden dolayı gençler arasındaki örgütlenme düzeyinin yüzde 5'lere kadar düştüğü görülüyor. Geçen akşamki dertleşme beni çook gerilere kendi gençliğime o dönemin tartışmalarına götürdü. O yıllarda Türkiye yine bir ateş topunun içinden geçiyordu. Sokaklarda kıyamet kopuyordu. 71'de askeri Amerikan darbesi sonucu 3 genç asılmıştı! 10 binden fazla kişi gözaltına alınmıştı. yaşadığımız travmayı düşünün!
Mon, 08 Feb 2021 - 10min - 25 - #25 - Öğrenciye Terörist Yaftası
18-20 yaşlarındaki genç insanların/öğrencilerin Cumhurbaşkanı tarafından terörist olarak nitelenmesini, İçişleri Bakanlığından Diyanete, tüm yetkililer tarafından hedef tahtası haline getirilmelerini, ülkeyi kutuplaştırma ve birbirine kırdırma politikasının bir adımı olarak değerlendirdiğimi söylemiştim.
70'lerde bizim kuşak en büyük, en kanlı öğrenci olaylarının içinden geçtik. Boykotlar, çatışmalar, bir çok yaralanma ve ölümü birebir yaşadık. Bizlerin gençliği bir travmalar bütünüdür. O dönemde devreye giren provokatör sayısı inanılmazdı. Hükümetler bu yaşananlardan pek ders almışa benzemiyor. Eğer olaylar içine karışan teröristler, provokatörler varsa Hükümet İçişleri Bakanlığı ve güvenlik güçleri bunları bulmak ve öğrencilerin arasından çıkarmakla yükümlüdür. Sabah akşam, çoluk çocuğu terörist olarak yaftalamak asıl teröre davetiye çıkarmaktır.
Thu, 04 Feb 2021 - 10min - 24 - #24 - Psikolojik Savaş ve Clinton’ın PKK Aşkı
Hillary'nin kanal kanal dolaşıp tanıtımını yaptığı kitabı adı Kobani'nin Kızları. Ahh çok dokunaklı! "PKK'lı kahraman kadınlar IŞID'a karşı cansiperane savaştı" konulu kitap işte böyle bir hanımın kitabı. Bunu ekrana aktaracak olan da eli kanlı eski Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ve kızı. Film ve dizi piyasasına tepeden dalan sadece onlar değil.
Eski başkan baba Clinton da medyayla hayli içli dışlı. "Başkan Kayboldu" isimli romanı filme çekilecekti. Pandemi dolayısıyla çekimler ertelendi. O da ikinci romanına hız verdi. Kitap birkaç ay sonra raflarda yerini alacak.
Gelelim diğer eski başkan ve hanımına: Barack ve Michelle Obama. Onlar da 2018'de bir film şirketi kurmuştu. Şirketin adı Higher Ground Production / Yüksek zemin Yapım. Netflix'e film ve belgesel üretmek için bir anlaşma imzaladılar. Obama prodüksüyon şirketinin "dünya insanları arasında daha fazla empati ve anlayışı teşvik etmesini" amaçladıklarını söyledi. New York Times'ta çıkan röportajında da iktidarları doğrudan eleştirmek yerine topluma ilham verici hikayeler sunarak etki yaratmaktan söz etmişti.*Psychological Strategy Board
Mon, 01 Feb 2021 - 09min - 23 - #23 - Davos ve Büyük Sıfırlanma
Amerikan ve Avrupa Yeşil Anlaşması Yeni Dünya Düzeninin yeni adı. Bu dünyayı bu hale getiren, kaynakları sömüren, yok eden, zehre boğan, ölüm tohumları eken, süper zengin aileler yine iş başında! Bu kez iyilik meleği, doğa koruyucusu, iklim hamisi falan pozunda. Bunun için şizofren bakışlı küçük kızları kullanmakla kalmıyorlar; tüm toplumların üzerine kendi suçlarını yıkıyorlar. 4. endüstri devriminden anladıkları tüm teknolojik değişimlerle sarılı insanın her aldığı nefesin izleneceği ve denetleneceği.
Prof. Schwab Google, Facebook, Twitter gibi yeni kuşak teknolojilerin hükümetlere toplum denetimi konusunda yeterli aracı sağladığını söylüyor. Artık hepimizin ne düşündüğünü, ne yapacağını biliyor, izliyorlar! Schwab ayrıca diyor ki; 4. Endüstri Devrimi, bizi fiziki biyolojik ve dijital bir karışıma sürükleyecek ve bunlar arasında çok konuşulan insan vücuduna yerleştirilecek mikroçiplerden de söz ediyor.
Thu, 28 Jan 2021 - 09min - 22 - #22 - Attila İlhan ve Perspektif Gazeteciliği
Sanatçılığı kadar gazeteciliği ile de öne çıkan Attila İlhan'ı anmak istedim.
TV 8 zamanı. Vefatından 1 yıl önce falan. Mutad Salı, Perşembe saat 15:00 buluşmalarında hayatımızı değiştirecek konulara değinip geçerdi. Zamanla o konuları düşünmeye başlar hazmederdik. Türkiye'de Batı hayranlığı, özenti duruştan söz ediyorduk. "Medeniyet nedir ki?" diye sormuştu. Ve cevaplamıştı: "Üç ayağı vardır 'Medeniyet'in: Akıl, metot ve sentez." Önce kendimizi tanıyacağız diyordu. Ülkemizi, milletimizi... Nasıl yapacağız bunu? Aklımızı kullanarak. Kendimizi tanıdıktan sonra sıra "metod"u bulmaya gelir. hangi metotla yola çıkacağız? Metodu bulduktan sonra sentez yapabiliriz. Akılla Metodu birleştirip senteze ulaşamadıkça orijinal üretim yapamayız demişti. Batıya bağımlı özenti olarak kalırız. Çünkü aklımızı kullanmıyoruz. Metot bize ait değil, sentez de ortada yok; yani Ürün Türk değil!
Mon, 25 Jan 2021 - 08min - 21 - #21 - Gaffarlar ve Uğurlar Ölmez
Öyle bir gün ki 24 ocak 8 yıl arayla iki vatan evladını o gün şehit verdik! Gaffar Okkan'ın katlinin üzerinden 20 yıl geçti. Diyarbakır ve tüm Türkiye hala kaybına ağlıyor. Çocuk yaşlı genç herkese bir iyiliği dokunmuştu. Ve bu tavrıyla oyun bozuyordu! Asla unutulmayacak ve mesleğindekilere örnek olacaktır. Ruhu şad olsun.
Gazeteci Uğur Mumcu da 8 yıl önce aynı uğursuz günde 24 ocakta katledildi! Gerçek bir gazeteciydi. Hani bugün bu mesleğin çokça sahtesi var ya... 1993 yılıydı evinin önünde öldürüldü. Ölümünü isteyenler belliydi. Son 6 ayda yazdıklarını okuyun demişti ağabeyi Ceyhun Mumcu. İlgi alanı Ortadoğu özellikle de istihbarat servisleri ile iç içe geçen etnik gruplar dinci gruplardı. Amerikan ve İsrail istihbarat örgütleri ile Molla Mustafa Barzani ilişkisini Türkiye'de ilk o yazdı...
Sat, 23 Jan 2021 - 06min - 20 - #20 - Biden'ın Adamları ve İsrail Arap Hattı
Bugün Beyaz Saray'da Biden'ın ilk 24 saati bitti. Türkiye ve bölgeye tavrı daha ilk gün içinde kendini belli etti. Birileri ekranlardan Biden ve ekibini güzellemek için ne yapacağını şaşıradursun, Biden'ın Dışişleri Bakanı Adayı Antony Blinken 'SÖZDE STRATEJİK ORTAK TÜRKİYE' diyerek S-400'lerle konuya girdi. Antony Blinken 15 Temmuz'dan sonra Türkiyeyi ziyaret eden Obama'nın Dışişleri Bakan Vekili ve Ulusal Güvenlik Danışmanıydı. Saldırgan dış politikaların mimarı olarak öne çıkan bir isim. Pentagon ile büyük şirketler arasında askeri projelerde aracılık yapan bir şirketin adamı Blinken. Daha göreve gelmeden Türkiyeye karşı takındığı tehditkar tavır hiç de şaşırtmadı.
Biden'ın Savunma Bakanlığı koltuğu için önerdiği Lloyd Austin ise İran'ı tehdit ederek işe başladı. Henüz koltuğuna oturmadan İran'ın Amerika ve müttefikleri için tehdit olduğunu söyledi İran'ın ilk hedef olduğunu ima etti! Ulusal Güvenlik Danışmanlığına getirilen Jake Sullivan Libya ve Suriyede örtülü operasyonun planlayıcılarından biri Hillary Clinton'ın yardımcısıydı ve yine Biden'ın Dış İşleri ekibinde bir hanım var; Birleşmiş Milletlere Büyükelçi olarak düşünülen Linda Thomas Greenfield. Özellikle Afrikadaki müdahalelerin mimarlarından biri. Biden'ın dışişleri çevresindeki tüm isimler Libya, Suriye, Irak'ta kan operasyonlarında dahli olan isimler. Mesela Nicholas Burns Afganistan ve Irak işgalinde NATO'da Amerika'nın elçisiydi. 2008'den beri Amerikan Ordusu adına lobi faaliyeti yapıyor. Epeyce kadın var Biden kadrosunda. Mesela Avril Haines, Obama döneminde Merkezi Haberalma Teşkilatı (CIA) Başkan yardımcısıydı. Oldukça karanlık bir sicili var.
Samantha Power bir başka Libya ve Suriye'de kan akması için çok çabalamış bir hanım. Obama'nın İnsan Hakları Direktörü ve BM Büyükelçisiydi. Yemen Savaşına destek verenlerden. Yüzbinlerce insanın ölümünden sorumlu bir hanım.
Susan Rice Obama dönemi BM Büyükelçilerinden bir hanım daha! Libya ve Suriye işgalinin mimarlarından. Sahte belgeler düzenleyerek Libya'yı, Suriye'yi kana boğanlardan o da! Ha bir de 2014 İsrail'in Gazze bombalamasını savunanlardan biri bu hanım ve tabi şu Bret McGurk den de sözetmeliyiz. Obama'nın IŞID ile Mücadele Özel Temsilcisiydi. Hani şu PKK'lılarla boy boy fotoğraf çektiren, onlara ödüller takdim eden, Hollywood kaçkını pozlar veren özel temsilci... Biden döneminde Ortadoğu ve Kuzey Afrika masasının başına getiriliyor.
İşte Biden'ın dışişleri ekibi bunlar. Kısacası Biden'ın kadrosu Pentagonsever bir kadro. İşgal ve örtülü operasyonları seven bir kadro. Ve bu kadronun Ortadoğu öncelikleri Trump dönemiyle aynı. Şimdi Amerikanın dışpolitikalarındaki ana başlıklara bakalım:
Thu, 21 Jan 2021 - 09min - 19 - #19 - Amerika'nın Suriye Kürdistan'ı Hayali
Barzani peşmergeleri Amerikan yardımları sonucu kanları iyice bitlenen Suriye PKK'sından hiç memnun değil. Kendi alanını korumakta zorlandığını hissediyor... YPG'nin Suriye'den Irak topraklarındaki kamplara giriş çıkışına dayanamıyor ve sık sık silahlar konuşuyor. Gülünç olan Barzani yönetiminin suriye PKK'sını sıksık Amerika'ya şikâyet ediyor olması. Barzani Amerikalılardan PKK-YPG'nin geçişlerini önlemek için Habur Sınır Hattına asker konuşlandırmasını bile istedi! İki Kürt grup arasında alan hakimiyeti için çatışmalar hızlanırken Amerika da Rusya da "aaa kuş geçiyor" durumunda. Amerika'nın Irak'taki Kürt Gruplar arasındaki çatışmalara bakışı "yesinler birbirini, kalan sağlara bakarız" şeklinde. İşin ilginci Amerika Irak'taki Kürt grupların çatışmasını körüklerken Suriye'deki Kürt gruplara birleşmeyi telkin ediyor...
Bahsi geçen Haber Türk Yayını: Akılda Kalan - 1 Eylül 2016 (Banu Avar-Ersan Şen)ᴴᴰ
Mon, 18 Jan 2021 - 08min - 18 - #18 - Amerikalı Albay Steele!
Adı James Steele! Albay Steele olarak bilinir... Amerikan ordusunun üstün hizmet madalyalı albaylarından biri. Vietnam'dan İran'a Orta Amerika'dan Irak'a onlarca gizli operasyona karışmış eli kanlı biri. Neden bize durup dururken Amerikan ordusunun en nam salmış katillerinden birini anlatıyorsun diyebilirsiniz. Çünkü bunlardan bizim coğrafyamızda çok var. Onları tanımak Amerika'nın yurtdışı operasyonlarını anlamak için gerekli.
Thu, 14 Jan 2021 - 07min - 17 - #17 - Hangi Medya Hangi Gazeteci?
Hangi medya, hangi gazeteci, hangi iletişim? İletişim çağındayız ve dışarıdan gelen teknolojilerle iletişimimizi en üst seviyeye getirdik derken birileri Whatsapp'ın aslında istihbarat örgütlerine bilgi topladığını ya da şirketlerle bilgileri paylaştığını falan keşfetti ve yeni mecralara yelken açmaya başladık. E Günaydın; bu başından beri belli değil mi?
Öte yandan bugün güya dünya çalışan gazeteciler günü! Dünya ve gazeteciler yanyana gelince aslında akla Amanpour, Arwa Damon Clarissa Ward gibi medya şeytanları ya da ölüm melekleri geliyor! Onlar en yakın tarih Suriye’de gördüğümüz gibi Pentagonun emrettiği haberleri yaratmakla görevli memurlardır. Gazetecilikle ilgileri bu kadardır.
Size Yürütme yasama ve Yargıdan sonra DÖRDÜNCÜ KUVVET olarak tanımlanan batı medyası ile ilgili küçük bir derleme sunmak istiyorum. Şunu herkes kafasına soksun ki artık medya "sahiplerinin sesi"nden başkasına yer açılamayan bir mecra haline gelmiştir. Batıda 14 medya grubu tüm haberleri şekillendirmektedir:
21st Century Fox Bertelsmann CBS Corporation Comcast Hearst Corporation Lagardère Group News Corp Organizações Globo Sony Televisa The Walt Disney Company Time Warner Viacom Vivendi gibi isimler var bu 14 şirket arasında…Sun, 10 Jan 2021 - 05min - 16 - #16 - Amerikan Sonbaharı
Dün akşam saatlerinde Amerikan demokrasisinin simgesi Kongre Binası Capitol Hill Trump taraftarlarınca saldırıya uğradı. Olaylar sırasında 4 kişi hayatını kaybetti. Washington DC’de Sokağa çıkma yasağı başladı. Amerika kaynıyor. Uzun bir zamandır Amerika'yı sarsan ekonomik ve sosyal gerilim artık iyice yüzeye vuruyor. Sistem gaz kaçırıyor. Mesele Trumpcıların seçim kaybı, Biden’ın kazanması ya da Cumhuriyetçiler ile Demokratların birbirini yemesi değil...
Thu, 07 Jan 2021 - 05min - 15 - #15 - Libya Onu Hasretle Anıyor
Libya deyince aklıma vahşi hayvanların avlarını çekiştirdikleri sahneler geliyor. Libya haritasını gözünüzün önüne getirin. Üzerine hayvan belgesellerinde gördüğünüz sırtlanların çakalların kan içindeki avlarını çekiştirerek midelerine indirdikleri görüntüleri koyun. Libya'da durum bu! Libya gazı ve petrolü dünya cellatlarının paylaşım savaşının nedeni. Hani 4 şirket var ya "Mahşerin 4 atlısı" diyorlar onlara: Nerede savaş var, altından onlar çıkar.
Exxon-Mobil, Chevron-Texaco, BP Amoco, ve Royal Dutch-Shell'dir. Savaş Libya'da hangi rafinerileri hangi şirket ve bağlı ülkeler kapacak, bununla ilgili. Ölenler mi? Kimin umurunda! Hatta hiç Libyalı kalmasa küresel efendiler için daha iyi!
Mon, 04 Jan 2021 - 07min - 14 - #13 - Yeni Bir Yıla GirerkenThu, 31 Dec 2020 - 05min
- 13 - #14 - Ömür Kurt'la 5 Soru 5 Cevap - Konuk: Banu Avar - Özel Bölüm
Ömür Kurt'un "5 Soru 5 Cevap" yayınının konuğu gazeteci yazar Banu Avar.
Feminist hareketlerden çeşitli sivil toplum kuruluşlarına, beyin göçünden küresel elitin dayatmalarına ve kültürel soykırıma uzanan bu sohbet 21 Aralık 2020'de instagram'da yer almıştı.
Video: https://www.instagram.com/p/CJElHYqlUwT/
Sun, 03 Jan 2021 - 58min - 12 - #12 - 2020'den Kalan
Öncelikle şu salgın meselesiyle ilgili bir raporu dikkatinize sunmak istiyorum, uzun zamandır medyada. Türk basınında da söz edildi, tam 10 yıl önce yazılmış bir rapor; Rockefeller Vakfıyla bağlantılı Global Business Network kuruluşunun yayınladığı 2010 RAPORU. Raporun adı: Uluslararası Kalkınma ve Geleceğin Teknolojisi Senaryoları. (Scenarios for the Future of Technology and International Development) (Rockefeller Foundation / Global Business Network) Rapora ulaşmak için:
bit.ly/3hmdbbXNe diyor bu raporda? Bir salgından bahsediyor. Çok sıkı hijyen ve güvenlik önlemleri alınacağından sözediliyor. Bir nevi Orwell 1984 anlatılıyor...
Bahsi geçen kitap:
The Pentagon's New Map: War and Peace in the Twenty-First Century - amzn.to/3mUjBAbMon, 28 Dec 2020 - 08min - 11 - #11 - CAATSA ve Düşman Tanımı
Malum ekranlar 'İçimizdeki Amerikalılarla' dolu! "E canım Türkiye de Rusya'ya yaklaşmasaydı. S-400 almasaydı" ya da "Allah'tan Amerika da Türkiye de NATO üzerinden yaptırım pazarlığına başladılar. NATO ile pazarlık sonucu S-400'ler bir kenarda atıl kalır, Amerika ile arayı düzeltiriz" gibi zavallı yorumlardan geçilmiyor…
Thu, 24 Dec 2020 - 10min - 10 - #10 - Kamala ve DiğerleriMon, 21 Dec 2020 - 08min
Podcasts similares a Banu Avar ile Yorum
- Hayati İnanç — Can Veren Pervâneler Ahmet Çadırcı
- Timurtaş Uçar — Vaaz Ahmet Çadırcı
- Alem FM Alem FM
- Anlatamadım Ayşe Balıbey, Cem İşçiler via karnaval.com
- Kendine İyi Davran Beyhan Budak
- Biraz Konuşabilir miyiz? Biraz Konusabilir miyiz?
- Cübbeli Ahmet Hoca Cübbeli Ahmet Hoca
- Mesnevi'den Hikayeler - Hz. Mevlana Celaleddin Rumi darknimbus
- Kur'an Yolu Meali Diyanet Dijital
- Kafa Radyo Podcast Kafa Radyo
- Metro FM - Aragaz Karnaval.com
- Virgin Radio - Mesut Süre ile Rabarba Karnaval.com
- Kuran Dinle Kuran Dinle
- Meksika Açmazı Mesut Süre, Anlatanadam, Fazlı Polat via Karnaval.com
- NOW Haber NOW Haber
- Barış Özcan ile 111 Hz Podbee Media
- Radyo Tiyatrosu Keyfi Radyo Tiyatrosu Keyfi
- Serdar Gökalp Serdar Gökalp
- Sesli Kitap Dünyası Sesli Kitap Dünyası
- Radyo Tiyatrosu TRT Dinle
- Burda Olan Burda Kalır Zafer Algöz Can Yılmaz
Otros podcasts de Sociedad y Cultura
- Radio Turquie Türkiye Radio Turquie
- TED Talks Daily TED
- Global News Podcast BBC World Service
- Nasıl Olunur Storytel
- روائع المسلسلات الإذاعية Podcast Record
- Parlons-Nous RTL
- ألف ليلة وليلة Podcast Record
- سوالف طريق - ابو طلال الحمراني ابو طلال الحمراني
- Radyo Tiyatrosu NTVRadyo
- L'Heure Du Crime RTL
- أغرب القضايا Podcast Record
- Juha | جحا Sowt | صوت
- Radyo D Ceyhun Yılmaz Radyo D
- Hondelatte Raconte - Christophe Hondelatte Europe 1
- Hepsi Psikolojik Wand Media Network
- Haddini Aşan Yaşam Rehberi Podbee Media
- BBC Earth Podcast BBC Earth
- Qehwe û Felsefe Qehwe û Felsefe
- Moordzaken Carrie & Eddie
- الأعمال الكاملة لـ د. أحمد خالد توفيق Podcast Record