Filtra per genere

Hizmetten

Hizmetten

Hizmetten

Hizmetten.com ailesi olarak sizden aldığımız destek ve dualarla yayın hayatına başladık ve her gün daha da güçlenerek yolumuza devam ediyoruz. Dünyanın dört bir yanında görev yapan hizmet gönüllülerinin gerçekleştirdiği faaliyetler artık hizmetten.com ‘ da yer alacak. Hizmetten.com sitesinin haberlerinden haberdar olmak istiyorsanız lütfen Safari, Chrome ve Firefox internet tarayıcılarınızda bulunan “zil” işaretine tıklayarak ücretsiz abone olun. Bizimle paylaşmak istediğiniz haberler için e-posta adresimiz: sizdengelenler@hizmetten.com #FethullahGülenHocaefendi #FethullahGülen #Hizmetten

2118 - Bu musibetler onları yollarından alıkoyamadı! | M.Fethullah Gülen Hocaefendi
0:00 / 0:00
1x
  • 2118 - Bu musibetler onları yollarından alıkoyamadı! | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

    Bir cefâkeş aşıkem, ey Yâr, Senden dönmezem!..” *Unutmamamız gereken husus: Her zaman “Gelse Celâlinden cefa / Yahut Cemâlinden vefa / İkisi de cana safa.. / Lütfun da hoş, kahrın da hoş!..” deyip ilahî takdîri rıza ile karşılamak, ciddi bir metafizik gerilimle iradenin hakkını vermek, kavlî-fiilî duada ısrar etmek ve aktif sabrın gereğini sergilemektir. *Nahoş bir şey varsa, o da O’ndan gelen musibetlere karşı şikâyet tavrı içinde olmaktır. O, tecellileriyle esse savursa, ateşlere atsa kavursa, yine “Senden dönmezem!..” demelidir. “Bir cefâkeş aşıkem, ey Yâr Senden dönmezem / Hançer ile yüreğimi yar Senden dönmezem / Ger Zekeriya tek beni baştan ayağa yarsalar / Başıma koy erre Neccâr Senden dönmezem / Ger beni yandırsalar, toprağımı savursalar / Külüm oddan çağırsalar Settâr Senden dönmezem.” (Nesîmî) *Hakk’ın makbul ibâdı, Allah’la münasebetlerini başlarına gelen bela ve musibetlerle değerlendirmişlerdir. Nitekim Peygamberlik semasının güneşi Efendiler Efendisi de أَشَدُّ النَّاسِ بَلَاءً اَلْأَنْبِيَاءُ ثُمَّ الْأَمْثَلُ فَالْأَمْثَلُ “Belânın en zorlusuna maruz peygamberlerdir; sonra da derecesine göre diğer makbul insanlar.” buyurmuşlardır. *Bazen küfür, bazen ilhad, bazen zulüm, bazen makam tutkusu, bazen dünya sevgisi ve bazen de küfre eşdeğer hased ve kıskançlık sebebiyle muzır mahlûklar gerçekten inanmış insanlara musallat olurlar. “Allah bize yeter. O ne güzel vekildir!” *Kur’an-ı Kerim’de, iman kuvveti ve Allah’a teslimiyet sayesinde asla sarsıntı yaşamayan mü’minler sena edilmekte, ezcümle şöyle denmektedir: الَّذِينَ قَالَ لَهُمُ النَّاسُ إِنَّ النَّاسَ قَدْ جَمَعُوا لَكُمْ فَاخْشَوْهُمْ فَزَادَهُمْ إِيمَانًا وَقَالُوا حَسْبُنَا اللَّهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ “Onlar öyle kimselerdir ki halk kendilerine, ‘Düşmanlarınız olan insanlar size karşı ordu hazırladılar, aman onlardan kendinizi koruyun!’ dediklerinde, bu tehdit onların imanlarını artırmış ve ‘Hasbunallahu ve ni’me’l-vekil – Allah bize yeter. O ne güzel vekildir!’ demişlerdir.” (Âl-i İmrân, 3/173) *Sonraki ayet-i kerimede de şöyle buyurulmaktadır: فَانْقَلَبُوا بِنِعْمَةٍ مِنَ اللّهِ وَفَضْلٍ لَمْ يَمْسَسْهُمْ سُوءٌ وَاتَّبَعُوا رِضْوَانَ اللّهِ وَاللّهُ ذُو فَضْلٍ عَظِيمٍ “Sonra da, kendilerine hiçbir fenalık dokunmadan, Allah’tan (önemli sonuçlara açık) bir nimet ve fazladan lütuflarla döndüler; Allah’ın rızası istikametinde hareket etti onlar. Allah, çok büyük fazl sahibidir (karşılıksız lütf u ihsanda bulunmada pek cömerttir).” (Âl-i İmrân, 3/174) *O mü’minler bela ve musibetlerin çehresinde, Cenâb-ı Hakk’ın kendilerine bakışını okudular. Sağanak sağanak musibetlerin çehresinde Allah maiyyetini, inâyetini, riâyetini, kilâetini okudular ve teselli oldular. Bu açıdan da ne bela ve musibetlerin şiddeti, dehşeti, ürperticiliği ne de bazılarının çekememezliği, hazımsızlığı, sindirememesi onları yürüdükleri yoldan alıkoyabildi. Bu musibetler onları yollarından alıkoyamadı, günümüzün mü’minlerini de alıkoyamamalıdır. Bu video 06/12/2015 tarihinde yayınlanan “Sıra Bizde” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...

    Thu, 08 Jun 2023 - 06min
  • 2117 - Kendini tenkide vermiş, tenkide kilitlenmiş insanların akıbetinden endişe ediyorum.

    *Kardeşlerini çok tenkit eden bunlar iş yapamıyor, iş beceremiyor, yanlış iş yapıyorlar deyip sürekli onların yanlışlarını nazara veren çok yakın bir gelecekte kendi yanlışları altında kalıp, ezileceğinden endişe ediyorum. Hatta Hafizanallah herkesi tenkit ediyor, herkeste kusur arıyorsa bir gün dalalete yuvarlanacağı endişesini taşıyorum. Kendini tenkide vermiş, tenkide kilitlenmiş insanların akıbetinden endişe ettiğimi tekrar ediyorum. Hafizanallah bu, küfre ve dalalete düşeceklerinden endişe ediyorum demektir. Bu açıdan arkadaşlarımız ağızlarını kirletmemelidirler. *Ağzın kirlenmesi biraz kalbin kirliliğinden olur. Fesad-ı Kalp olmasa Fesad-ı Lisan olmaz. İçi bozuk olanlardır ki, dilleri sürekli tenkitte ve gıybettedir. Kalp temizliği temiz kelime üretir, temiz düşünce üretir. Yapıcı alternatif olumlu düşünceler üretelim ve düşüncelerimizi toplum içerisinde meşveret meclislerinde ortaya koyalım. Usulüne uygun münazara adabına uygun, onların müdafaasını yapalım. Hüsnü kabul görmediği zaman bir başka zaman yeniden onu bir başka üslupla anlatalım. Fakat gıybet ve tenkit etmeyelim.

    Wed, 07 Jun 2023 - 02min
  • 2116 - Zekat verilmeyince... | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

    Zekât verilmeyince, işin yümün ve bereketi belki bütünüyle zâyi oluyor. Toplumun değişik kesimleri arasında kopmalar meydana geliyor. Servet sahipleri ile fakr u zaruret içinde bulunanlar iyice kopuyor. Sosyal ihtilaller tarihine baktığınız zaman, asırlarca Avrupa’da kapitalistlerle işçi sınıfı arasında yaşanmış mücadeleleri görürsünüz. Bu iki zümrenin birbirinden kopması, aralarındaki bütün köprülerin yıkılması ve tarafların birbirine düşman haline gelmesi, Doğu’da ve Doğu’nun da doğusunda bir kısım felaketlere sebebiyet verecek şekilde çok farklı sistemlerin oluşmasına yol açmıştır. İki sınıf arasında, Hazreti Pir’in ifadesiyle, yukarıdan aşağıya hep baskı olmuştur; aşağıdan yukarıya da mızrak sallama, top atma, gülle fırlatma ve düşmanlık duygularını coşturma gibi şeyler vuku bulmuştur. *Hazreti Üstad, zekât müessesesinin işletilmemesinin neticesini şu sözlerle ifade eder: “Bu yüzdendir ki, aşağı tabakadan yukarı tabakaya ihtiram, itaat, muhabbet yerine ihtilâl sadaları, hased bağırtıları, kin ve nefret vaveylâları yükselir. Kezalik yüksek tabakadan aşağı tabakaya merhamet, ihsan, taltif yerine zulüm ateşleri, tahakkümler, şimşek gibi tahkirler yağıyor. Maalesef tabaka-i havastaki meziyetler, tevazu ve terahhuma sebeb iken, tekebbür ve gurura bâis oluyor. Tabaka-i fukaradaki acz ve fakirlik, ihsan ve merhameti mûcib iken, esaret ve sefaleti intac ediyor. Eğer bu söylediklerime bir şahid istersen âlem-i medeniyete bak, istediğin kadar şâhidler mevcuddur.” (İşaratü’l­İ’caz, Sayfa 49) Haccın ve ondaki hikmetlerin ihmali, sadece musibeti değil, gazap ve kahrı da celb eder! *Bilindiği gibi hac ibadeti Müslümanlar arasında yapılan yıllık bir kongre ve bir kurultay niteliğini taşır. Hac vazifesini eda edenler, aynı zamanda âlem-i İslâm’ın kaderini düşünerek evrensel bir kongre akdediyor olma şuurunda bulunsalar, haccın teşriindeki çok önemli esaslardan birini daha yerine getirmiş olacaklardır. Fakat maalesef zamanımızda bu kongrede, eda edilmesi gerekli ibadetlerin yanında, gözetilmesi lazım gelen meseleler gözetilmediğinden, yeryüzünde tam bir İslâmî heyetin oluştuğu söylenemez. *Hacdaki ihmalin ve onun cezasının büyüklüğüne dikkat çeken Hazreti Üstad, şöyle buyurmaktadır: “Haccın ve ondaki hikmetin ihmali, musibeti değil, gazap ve kahrı celb etti. Cezası da keffâretü’z-zünub değil, kessâretü’z-zünub oldu. Haccın bahusus taarrüfle tevhid-i efkârı, teavünle teşrik-i mesaiyi tazammun eden içindeki siyaset-i âliye-i İslâmiye ve maslahat-ı vâsia-i içtimaiyenin ihmalidir ki, düşmana milyonlarla İslâmı, İslâm aleyhinde istihdama zemin ihzar etti.” Her ibadetin pek çok hikmeti ve her muâmelenin de taabbudî derinliği vardır. *İslam’da amelî hükümler, ibadetler ve muâmelât olmak üzere iki başlık altında toplanabilir. Sözlükte, boyun eğme, itaat etme, tapınma, kullukta bulunma manalarına gelen ibadet, Allah rızasını kazanmak için yapılan, Allah’a yakınlık kazandıran ve şekli/esasları Allah tarafından belirlenmiş bulunan, namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek gibi şuurluca ortaya konan fiillere denir. Muâmelât ise, evlenme, boşanma, akit, ceza, miras, şahitlik, alış-veriş ve davalar gibi, ibadetlerin dışında kalan ve insanların gerek birbirleriyle gerekse toplumla olan münasebetlerini düzenleyen hususları ihtiva eden hükümlerdir. *Taabbudîlik; ibadetleri sadece ubudiyet anlayışı ve kulluk şuuruyla yerine getirme, ibadetlerin arkasında emr-i ilahîden başka değişik sebepler aramama, onları zamanına, şekline ve keyfiyetine riayet ederek ifa etme ve neticesini de ahirette Allah’tan beklemeli... Bu video 13/12/2015 tarihinde yayınlanan “İbadetlerin İhmali ve Savaş Endişesi” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...

    Wed, 07 Jun 2023 - 07min
  • 2115 - Ahlâkî Mülâhazalar - Ahlâk Serisi | Vaaz-14 | Fethullah Gülen Hocaefendi

    5 Eylül 1980 -Bornova/İzmir - Hak ve hakikatin mübelliğ Nebîlere başkaldırmak büyük bir cinnettir. - En büyük cinnet: 'İnkar' - Meşru dairedeki rızıklar keyfe kafidir. - Kibir ve zilletin orta yolu: 'Vakar' - Hayatımızı dizayn etmede üstadımız Hz. Muhammed'dir (sav) - Allah Rasûlü'nün (sav), kibirli Kureyş büyüklerine verdiği cevap! - Fani ve zâil olan kibrin saikleri. - Ruh ve kalb, bilgiyle doğru orantılı yükselmez ise insan gülünç hala düşer. - Efendimizin (sav) ve İslam büyüklerinin tevazuu..

    Tue, 06 Jun 2023 - 1h 01min
  • 2114 - İbadetlerdeki ihmaller, değişik musibetlere davetiyedir! | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

    İbadetlerdeki ihmaller ve işlenen günahlar değişik musibetlere davetiyedir!.. *Hazreti Bediüzzaman meseleye öyle bakıyor ve özellikle Sünuhat Risalesi’nde bu husus üzerinde genişçe duruyor. Şöyle diyor: “Zira yirmi dört saatten yalnız bir saati, beş namaz için Hâlık Teâlâ bizden istedi. Tembellik ettik; beş sene yirmi dört saat talim, meşakkat, tahrikle bir nevi namaz kıldırdı. Hem senede yalnız bir ay, oruç için nefsimizden istedi. Nefsimize acıdık; kefâreten beş sene oruç tutturdu. Ondan, kırktan yalnız biri, ihsan ettiği maldan zekât istedi. Buhl ettik, zulmettik; O da bizden müterakim zekâtı aldı.” *Belli günahlar, kaht kelimesiyle ifade edilen kıtlık, kuraklık, susuzluk, yağmurun kesilmesi ve açlık gibi değişik musibetlere davetiye mahiyetindedir. Şu anda İslam dünyasında da böyle musibetler yaşanıyor. Merceğe veya teleskoba lüzum yok; kendi ülkenize baktığınız zaman her gün değişik yerlerde farklı felaketler olduğunu göreceksiniz. Aslında yağmur, kar, dolu hep gökten geliyor ve rahmet olarak iniyor; fakat masiyetlerimiz onlara kendi renklerini ve boyalarını çalıyor; dolayısıyla bu nimetler rahmet iken nıkmet haline dönüşüyor ve değişik felaketlere sebebiyet veriyor. Ayrıca, zelzeleler oluyor, yoksulluklar yaşanıyor, toplumda herc ü merc meydana geliyor ve değişik fitneler başgösteriyor. Kısacası, İnsanlığın İftihar Tablosu’nun (sallallâhu aleyhi ve sellem), âhir zamanın ve kıyamete yaklaşmanın alameti olarak ifade buyurduğu, hadis kitaplarında Kitâbü’l-fiten ve’l-melâhim bölümlerinde haber verilen hemen her hadise İslam dünyasında cereyan ediyor. En büyük musibet, musibetin musibet olduğunu görememektir!.. *Bu musibetlerden daha büyük bir musibet varsa, o da bu musibetlerden bir ders çıkarmama musibetidir. Zelzele, sel, tsunami birer musibettir. İnsanların birbirine düşmeleri ve birbirine güve olmaları da bir musibettir. Fakat bunlardan daha büyük bir musibet vardır o da musibetlerin musibet olduğunu görmeme musibetidir. *Namazın terkedilmesinin çağırdığı bir çeşit musibet vardır. Allah (celle celaluhu) boş yere yatırtır kaldırtır sizi, Cihan Harbi’nde olduğu gibi. Cepheden cepheye koşturur durursunuz “musibetleri bastıracağız” diye. Her bastırma hareketiniz değişik komplikasyonlara sebebiyet verir, yeni musibetler hortlar ondan. “Falan musibeti bastıralım!” dersiniz. Bastırma esnasındaki yanlış tavır, davranış ve günahlarınızdan dolayı o bastırma işi kine nefrete dönüşür, daha büyük bir musibet haline gelir ve siz kendinizi bir musibetler sarmalı içinde bulursunuz. Yirmi sene, otuz sene, kırk sene mücadele edersiniz ona karşı fakat Allah sizi yatıp kalkmaya mahkûm etmiştir, çünkü namazınız namaz değildir. Bu video 13/12/2015 tarihinde yayınlanan “İbadetlerin İhmali ve Savaş Endişesi” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel...

    Tue, 06 Jun 2023 - 07min
Mostra altri episodi