Filtra per genere
- 175 - 89. FECR suresi Hasan Basri Çantay sesli Kur'an meali
Fecr Suresi (Arapça: سورة الفجر), Fecr Suresi, Kur'an-ı Kerim'in otuzuncu bölümünde yer alan seksen dokuzuncu suredir ve Mekki surelerinden biridir. Fecr, surenin ilk ayetinde Allah'ın yemin ettiği şafak anlamına gelir. Ad Kavmi'nin, Semud ve Firavun kavminin tarihine, onların bozgunculuk ve isyanlarına değinmekte ve insanların ilahi bir imtihandan geçtiğini bildirmektedir; Ancak bazı insanlar Allah'ın nimetini unuttukları için bu imtihanda başarısız olurlar. Fecr Suresi, İmam Hüseyin (a) Suresi olarak da anılmakta olup, hadislerde "emin nefs" anlamı, son ayetlerinde İmam Hüseyin (a) olarak tanıtılmaktadır. Rivayet edilen hadislerde, kim bunu on gece okursa Allah onu bağışlar, geri kalan günlerde okursa, Kıyamet gününde nur onun yanında olur. Fecr Suresi, İmam Hüseyin'in (a) şu anki türbesinde (H. 1391'de kurulan) kazınmış surelerden biridir. Fecr Suresi Fecr Suresi, ilk ayette Allah-u Teâlâ’nın fecre (tan yerinin ağarması ve şafak) yemin etmesinden dolayı bu adı almıştır. “Ve’l Fecr” : Tan yerinin ağarmasına andolsun. Fecr Suresi'nin ayet sayısı, Kufe karilerine göre 30, Basra karilerine göre 29, Hicaz karilerine göre 32 ve diğer bazı karilerin görüşlerine göre ise, 33’dür. Ancak birinci görüş daha meşhurdur. Sure 139 kelime ve 584 harften oluşmaktadır. Mekke’de nazil olan bu sure, Mushaf’taki resmi sırası itibarıyla 89. ve iniş sırasına göre ise, Kur’an’ın 10. suresidir. Lafız ve hacim bakımından Mufassal surelerden olup, Evsat sureleri grubundandır. Ayrıca yeminle başlayan surelerin on altıncısıdır. (Birinci ayetten dördüncü ayete kadarki bölümde 5 önemli konuya yemin edilmiştir.) Konuları Fecr Suresi'nde "Ad kavmi" ve aynı şekilde "İrame zati’l İmad" (yüksek sütunlu sarayları olan İrem’e), "Semud" ve "Firavun" kavimlerinin akıbetine ve onların işlemiş oldukları fitne ve tuğyanlara işaret edilmiştir. Ayrıca insanın ilahi huzurda nimetlerle imtihana tabi tutulduğu hatırlatılmaktadır. Daha sonra imansız insanların bu ilahi imtihanda başarısızlıklarının nedenin beyan etmekte ve imansızların cehennemin eserlerini görünce yaptıklarını hatırladıkları, ancak bu hatırlamanın gecikmiş ve faydasız olduğu güne, yani ceza (kıyamet) gününe işaret edilmektedir. Fecr Suresi'nin sonunda ise, "Nefsu’l Mutmeinne"ye (Ey huzura kavuşan can!) hoşnut olarak Rabbine dön ve artık (seçkin) kulların içine katıl ve cennete gir denmektedir
Sun, 21 Jan 2024 - 02min - 174 - 79. Naziat suresi (Arapça: سورة النازعات), KHMK Hasan Basri Çantay sesli meali
Nazi'at Suresi (Arapça: سورة النازعات), ilk ayette Allah-u Teâlâ’nın naziata (Andolsun (kâfirlerin ruhunu) şiddetle söküp çıkaranlara) yemin etmesinden dolayı bu adı almıştır. Bu sure lafız ve hacim bakımından “Mufassal” surelerden; yani Kur’an-ı Kerim’in kısa surelerindendir. Yeminle başlayan surelerin on üçüncüsü olan Naziat Suresi'nde, beş yemin birbiri ardınca zikredilmektedir. Naziat Suresi, ilk ayette Allah-u Teâlâ’nın naziata yemin etmesinden dolayı bu adı almıştır. Vennazi'ati ğarka; (tercüme: Andolsun (kâfirlerin ruhunu) şiddetle söküp çıkaranlara). Bu surenin ayet sayısı Kufe karilerinin görüşüne göre 46 ve diğer karilerin görüşüne göre ise, 45'dir; ancak ilk görüş daha meşhurdur. Sure 133 kelime ve 553 harften ibarettir. Mushaf’taki sırasına göre yetmiş dokuzuncu ve iniş sırasına göre ise, seksen birinci suredir. Sure Mekke’de nazil olmuştur. Bu sure lafız ve hacim bakımından “Mufassal” surelerden; yani Kur’an-ı Kerim’in kısa surelerinden ve Nebe Suresi'nden sonra 30. cüzün başlarında yer almaktadır. Yeminle başlayan surelerin on üçüncüsü olan Naziat Suresi'nde, beş yemin birbiri ardınca zikredilmiştir. Konuları Hz. Musa’nın (a.s) hikayesi, Firavun’un bu dünya ve diğer dünyadaki akıbeti, ceza gününün kesin vuku bulacağı, o günde insanların durumu ve insanın bu dünyadaki ömrünün ahiret hayatına göre çok kısa ve değersiz olduğunu hatırlatmak, bu surenin konularından bazılarıdır.
Fri, 27 Oct 2023 - 04min - 173 - 78. Nebe (Amme) Suresi HDKD/ES Kartal okuması
Meali Şerifi Neden soruşturuyorlar? O büyük nübüvvet haberinde 1 Ki onlar onda ıhtilâfa düşüyorlar 2 Hayır ileride bilecekler 3 Hayır, hayır ileride bilecekler 4 Değilmi ki biz arzı bir döşek yaptık 5 Ve dağları birer kazık 6 Ve sizleri çift çift yarattık 7 Ve uykunuzu bir sübat yaptık 8 Ve geceyi bir libas yaptık 9 Ve gündüzü bir meaş yaptık 10 Ve üstünüze yedi sağlam bina çattık 11 Ve içlerine şa'şaalı parıl parıl bir kandil astık 12 Ve o mu'sıralardan şarıl şarıl bir su indirdik 13 Çıkaralım diye onunla taneler ve otlar 14 Ve sarmaş dolaş bağlar bağçeler 15 Şübhesiz ki o fasıl günü bir miykat olmuştur 16 O gün ki sur üfürülür derken gelirsiniz fevcâ fevc 17 Semâ da açılmış olmuştur ebvab 18 Ve dağlar yütürülmüş olmuştur serab 19 Şübhesiz ki Cehennem olmuştur mırsad 20 Azgınlar için bir meâb 21 Devirlerce içine kalacaklar 22 Ne bir serinlik tatacaklar ne de bir şarab 23 Ancak bir hamîm ve bir gassak 24 Bir ceza ki bervechi vifak 25 çünkü ummazlardı onlar hiç bir hisab 26 Âyetlerimizi tekzîb ede ede kesilmişlerdi kezzab 27 Her şey'i ise biz ıhsa etmiş bir 28 kitaba geçirmişiz 29 Artık tatınız, artık size azâb artırmaktan başka bir şey yapacak değiliz 30 Şübhesiz ki korunanlara halâs ve kâm var 31 Hadîkalar var, üzümler var 32 Ve turunç sîneli yaşıtlar var 34 Ve bir dolgun peymâne var 33 Orada ne boş bir lâf işitirler ne de bir tekzîb 35 Bir karşılık ki rabbından atâ, yetermi yeter 36 O Göklerin ve Yerin ve bütün aralarındakilerin rabbı, Rahman, bir hıtaba malik olamazlar ondan 37 O günkü Kıyama duracak Ruh ve Melâike saf saf 38 Bir kelime söyliyemezler, o kimseden başka ki o Rahman ona izin vermiş o da savabı söylemiştir 38 O günkü haktır, o halde dileyen Rabbına varacak bir yüz edinsin 39 Çünkü biz size yakın bir azâbı ıhtar ettik, o gün ki kişi ellerinin ne takdim ettiğine bakacak ve diyecek ki kâfir: ah nolaydı ben bir türâb olaydım 40
Sat, 07 Oct 2023 - 04min - 172 - Sabah duaları Ed'iye ve Ezkar (Dualar ve Zikirler)Thu, 21 Sep 2023 - 24min
- 171 - 88. Gaşiye Suresi (Arapça: سورة الغاشية), Hasan Basri Çantay sesli meali. KHMK
Kur’an-ı Kerim’in Mekke’de nazil olan surelerindendir. Mushaf’taki sırasına göre 88. ve iniş sırasına göre ise, 68. suredir; 26 ayetten ibarettir. Gaşiye SuresiDosya:Gaşiye Suresi.png AnlamıHer şeyi saran, kaplayan, dehşeti her şeye ulaşan (kıyamet günü)Başka İsmi-SınıfıMekkiNüzul Sırası68Sure Numarası88Cüz30Sayısal BilgilerAyet Sayısı26Kelime Sayısı92Harf Sayısı382 v t e Bu sureye, "Gaşiye" (Kıyamet) gününden söz etmekle başlamasından dolayı, "Gaşiye Suresi" adı verilmiştir. Gaşiye Suresi'nde cennet ve cehennemin özelliklerinden; münkirlerin (kıyametteki) hal ve akıbetlerinden; müminlerin doğruluk, mutluluk ve hoşnutluklarından söz edilmektedir. Gaşiye Suresi Gaşiye Suresi, Gaşiye (Kıyamet) hikatesinden söz ettiğinden dolayı bu adı almıştır. “Hel etake hadisu’l Gaşiyeh.” (tercüme: Dehşeti her şeyi kapsayacak olan kıyametin haberi sana geldi mi?) İsmi fail olan "Gaşiye" kelimesi “Gaşev” ve “Gaşeve” kökünden türemiştir. Gaşiye kelimesinden maksat kıyamettir. Bu sure 26 ayet, 92 kelime ve 382 harften ibarettir. Mushaf’taki resmi sırası itibarıyla 88. ve iniş sırasına göre ise, Kur’an’ın 68. suresidir. Sure, Mekke’de nazil olmuştur. Lafız ve hacim bakımından “Mufassal” surelerden olup, Evsat sureleri grubundandır. Konuları Gaşiye Suresi'nde cennet ve cehennemin özelliklerinden; münkirlerin (kıyametteki) hal ve akıbetlerinden; müminlerin doğruluk, mutluluk ve hoşnutluklarından söz edilmektedir.[1
Tue, 19 Sep 2023 - 02min - 170 - 87. A'la suresi (Arapça: سورة الأعلى), HKMK Hasan Basri Çantay meali Kur'an meali
A’la Suresi (Arapça: سورة الأعلى), Kur’an-ı Kerim’in Mekke’de nazil olan surelerinden olup, Mushaf’taki resmi sırası itibariyle 87. ve iniş sırasına göre ise, 8. suresidir. Bu sure, yüce Allah'ı tesbih etme emriyle başladığından dolayı bu adı almıştır. İbn-i Mesud’un rivayeti esasınca A’la Suresi'nin ilk ayetinde, rükû ve secde zikrinin tesbih olduğu ve namazın bu iki (rükû ve secde) yerinde (Subhanallah ile) Allah’ın tespih edilmesi gerektiğini beyan eden fıkhi bir hüküm bulunmaktadır. Ayrıca bu surenin 14 ve 15. ayetlerinde de Ramazan bayramı hakkında iki fıkhi hüküm dile getirilmiştir. A’la Suresi A’la Suresi, yüce Allah'ı tesbih etme emriyle başladığından dolayı bu adı almıştır. “Sebbihi’sme Rabbike’l A’la.” (tercüme: Yüce Rabbinin ismini tesbih et.) Ayetlerinin sayısı hakkında hiçbir görüş ayrılığı bulunmayan bu sure, 19 ayet, 72 kelime ve 296 harften ibarettir. Mushaf’taki resmi sırası itibariyle 87. ve iniş sırasına göre ise, Kur’an’ın 8. suresidir. Bu sure Mekke’de nazil olmuştur. "Lafız" ve "hacim" bakımından “Mufassal”(geniş) surelerden olup, "Evsat" sureleri grubundandır. Allah’ı tesbih ifadesiyle başlayan ve “Müsebbihât” diye bilinen yedi surenin sonuncusudur. Konuları İbn-i Mesud’un rivayeti esasınca A’la Suresi'nin ilk ayetinde, rükû ve secde zikrinin tesbih olduğu ve namazın bu iki (rükû ve secde) yerinde (Subhanallah ile) Allah’ın tesbih edilmesi gerektiğini beyan eden fıkhi bir hüküm bulunmaktadır. Ayrıca bu surenin 14 ve 15. ayetlerinde de Ramazan bayramı hakkında iki fıkhi hüküm (Ramazan Bayramı ve Ramazan Bayramı fitresi) dile getirilmiştir. A’la Suresi, Allah’tan korkanların öğüt aldığını ama şekavet yolu üzere olanların ise, öğüt ve nasihatten kaçtığını zikrederek Allah Resulüne (s.a.a) öğüt ve nasihatin faydası ve gerekliliğini beyan etmektedir. Daha sonra, katı kalplilerin ahiretteki durumundan bahsederek, temiz kalplilerin doğru yol üzere olduklarını müjdelemektedir.[1]
Wed, 06 Sep 2023 - 02min - 169 - 86. Tarık suresi Hasan Basri Çantay sesli meali
Mekke döneminde inmiştir. 17 âyettir. Sûre, adını birinci âyetteki tarık kelimesinde alır. Ric'ili semadan sad' (fay) lı arzdan bahseder. Zelzeleler fay hareketleri, fay kırılması değil fay çatlaması olduğundan sad' kelimesin çatlak olmasına da dikkat edilmesi gerekir. Sad'ı Ekber en büyük fay hattı Atlas okyanusu kıyılarında olup Halka-i nar yani ateş halkası olarak geçer. Fay hareketleri semanın ric'i ile alakalıdır. Hollandalı deprem kahini Frank Hoogerbeets semadaki hareketlerden Pazarcık depremini nokta göstererek 2 gün öncesinden uyarmıştır. Sert bir suredir. Korkutucudur. Uyarıcıdır. Tarık- Sema - Necm- Necm-i sakıp - Nefs . Nefis . Küllü nefs . Hafiz . Nazar . Bakmak . Neden yaratıldı? . Mai dafiq . İhrac .beyn .sulb . teraib . rac' - . kadir . tüblesserair . Tüble . Serair . Sır . Kuvvet . Nasır . Sema-ı rac' .Arzı- sad' . Sad' Kavl-i fasl . Fasl . Fasıl . Hezl .Keyd . Mehil - Mehil-i kafir . Rüveydâ
Sun, 09 Jul 2023 - 01min - 168 - 85. Buruc Suresi (Arapça: سورة البروج), Hasan Basri Çantay Kur'an-ı Hakim Meali Kerim sesli meali
Buruc Suresi yada Burçlar suresi (Arapça: سورة البروج), burçları olan gökyüzüne “Buruc”a yeminle başladığından, bu adı almıştır. Bu sure boyut ve hacim bakımından “Mufassal” surelerden olup, yeminle başlayan yirmi üç surenin on dördüncüsüdür.Buruc Suresi, burçları olan gökyüzüne “Buruc”a yemin ederek başladığından, bu adı almıştır. Ayetlerinin sayısı noktasında hiçbir görüş ayrılığı bulunmayan Buruc Suresi, 22 ayet, 109 kelime ve 468 harften ibarettir. Mushaf’taki sıralamaya göre, seksen beşinci ve nüzul sırasına göre ise, yirmi yedinci suredir. Sure Mekke’de nazil olmuştur. Lafız ve hacim bakımından “Mufassal” surelerden olup, yeminle başlayan yirmi üç surenin on dördüncüsüdür (birinci ayetten üçüncü ayete kadarki bölümde dört önemli konuya yemin edilmektedir). Konuları Buruc Suresi, burçları olan gökyüzüne, kıyamet gününe ve vaat edilmiş gün olarak o günün mutlaka gerçekleşeceğine yemin ederek başlamakta, müminlere eziyet eden ve kendileri helak olan Uhdud Ashabının akıbetinin beyanından sonra, müminlerin saadetli akıbetlerine ve ceza günündeki ecirlerine işaret edilmektedir. Ayrıca Allah’ın fiil ve sıfatlarına; kısaca da Firavun ve Semud kavminin kıssasına değinilmektedir. Buruc Suresi Allah’ın ilmi, Allah’ın insanların hareket, amel ve niyetlerine ilmi ihatasına ve Kur’an’ın azamet, asalet ve itibarına işaretle son bulmaktadır.[1
Fri, 28 Apr 2023 - 03min - 167 - 84.İnşikak Suresi (Arapça: سورة الإنشقاق) Hasan Basri Çantay sesli Kur'an meali KHMK
İnşikak Suresi (Arapça: سورة الإنشقاق), birinci ayetin başında kıyametin vuku bulması ve göğün yarılmasından söz ettiği için bu adı almıştır. Bu sure lafız ve hacim bakımından "Mufassal" ve “İza” ile başlayan “Zamaniye” surelerindendir. Kelime Sayısı 108 Harf Sayısı 444 İnşikak Suresi birinci ayette kıyametin vuku bulması ve göğün yarılmasından söz ettiği için bu adı almıştır; “İze's-Semau'n-Şakkat.” (Gök, yarılıp parçalandığı zaman). Bu surenin diğer ismi de “İnşakkat” Suresi'dir. 25 ayetten oluşan İnşikak Suresi, bazı karilerin görüşüne göre 23 ve diğerlerine göre ise 24'dür; ancak birinci görüş daha meşhurdur. Sure 108 kelime ve 444 harften ibarettir. İnşikak Suresi, Kur’an-ı Kerim’in Mekki surelerinden olup, Mushaf’taki resmi sırası itibarıyla 84. iniş sırasına göre ise Kur’an’ın 83. suresidir. Lafız ve hacim bakımından "Mufassal" surelerden ve “İza” ile başlayan “Zamaniye” surelerdendir. İnşikak Suresi'nin 21. ayetinde müstehap secde bulunmaktadır. Surede ayrıca üç yemin ayeti de yer almaktadır. Konuları Bu surenin asıl ve ana teması, önceki iki surede (İnfitar Suresi ve Tekvir Suresi) mead tefekkürü, ahiret ve kıyametten etkileyici tasvirleri sunan Mekki surelerde olduğu gibi ve kıyametin vuku bulacağı zaman göklerin yarılacağı örneğinde de olduğu gibi evrenin değişeceğini işaret etmektedir. Daha sonra bu surede iki grubun durumu anlatılmaktadır; birinci grup amel defterleri sağ tarafından verilen “Ashabı Yemin” ve diğer grup ise amel defterleri sol tarafından arkalarından atılan “Ashabı Şimal”.
Fri, 28 Apr 2023 - 02min - 166 - 83. Mutaffifin Suresi ( Arapça: سورة المطففين), Hasan Basri Çantay sesli Kur'an meali KHMK
Mutaffifin Suresi (Arapça: سورة المطففين), "Mutaffifin" kelimesiyle başlamasından dolayı bu adla adlandırılmıştır. Lafız ve hacim bakımından Kur’an’ı Kerim’in “Mufassal” surelerindendir. Mutaffifin Suresi'nin ilk ayetinden üçüncü ayetine kadarki bölümünde, ölçü ve tartıda başkalarının hakkının eksik verilmesinin haram ve büyük günahlardan sayıldığını belirten, fıkhi bir hükme işaret edilmektedir. Mutaffifin Suresi adını, ilk ayetinde geçen “Mutaffifin” kelimesinden almıştır; “Veylu’n li’l-Mutaffifin” (tercüme: Ölçü ve tartıda başkalarının hakkını eksik verenlerin vay hâline!) Bu sureye “Tatfif” Suresi de denmiştir. “Mutaffifin” ismi fail ve “Mutaffaf” kelimesinin çoğuludur ve “Tatfih” mastarından türemiştir. Özellikleri Mutaffifin Suresi 36 ayettir ve ayetlerinin sayısı noktasında görüş farklılığı bulunmamaktadır. Sure 169 kelime ve 751 harften ibarettir. Mushaf’taki sırasına göre 83. ve iniş sırasına göre ise, Kur’an-ı Kerim’in 86. suresidir. Sure, Mekke’de nazil olmuştur. Bu sure lafız ve hacim bakımından “Mufassal” surelerdendir. Konuları Mutaffifin Suresi'nin ilk ayetinden üçüncü ayetine kadarki bölümünde, ölçü ve tartıda başkalarının hakkının eksik verilmesinin haram ve büyük günahlardan sayıldığını belirten, fıkhi bir hükme işaret edilmiştir. Bu surede mead, ölümden sonraki diriliş ve ahiret hayatının özelliklerini belirtmenin yanı sıra, “ebrar” ve mukarrebleri (iyileri) ve “fuccar” ve mücrimleri (kötüleri) tanıtarak, bu dünyada kâfirlerin alaycı bir şekilde müminlere gülmelerine ve kıyamette ise, müminlerin kâfirlere güleceğine değinilmektedir
Fri, 28 Apr 2023 - 03min - 165 - 82.İnfitar suresi khmk Hasan Basri Çantay sesli Kur'an meali
İnfitar Suresi (Arapça: سورة الإنفطار), birinci ayetinde göğün yarılması manasına gelen “infitar”dan bahsettiği için bu isimle anılmıştır. Bu sure lafız ve hacim bakımından “Mufassal” surelerden; yani Kur’an’ı Kerim’in kısa surelerinden olup, “İza” ile başlayan “Zamaniye Surelerinin” dördüncüsüdür. Mekke döneminde Nâziât sûresinden sonra nâzil olmuştur, on dokuz âyettir. İnfitar Suresi, birinci ayetinde göğün yarılması manasına gelen “infitar”dan bahsettiği için bu isimle anılmıştır; “İze’s-Semau’n-Fetarat” (Gök yarıldığı zaman). Bu surenin diğer ismi olan “İnfetarat” kelimesinin kökü ve mastarı ise “İnfitar”dır. Bütün müfessirlerin ortak görüşüne göre 19 ayetten oluşan İnfitar Suresi, 81 kelime ve 333 harften ibarettir. Mushaf’taki sırasına göre 82. iniş sırasına göre ise Kur’an-ı Kerim’in 82. suresidir. Sure, Mekke’de nazil olmuştur. Bu sure lafız ve hacim bakımından “Mufassal” surelerden; yani Kur’an’ı Kerim’in kısa surelerinden olup, “İza” ile başlayan “Zamaniye Surelerinin” dördüncüsüdür .İnfitar Suresi'nde, kıyametin vuku bulması, şartları ve alametleri beyan edilmektedir. Ayrıca insanları “ebrar” (iyiler) ve “fuccar” (kötüler) olarak iki gruba ayırıp, her iki grubun akıbet ve makamları hakkında söz etmekle birlikte, değerli yazıcıların (meleklerin) her insanın amellerini (Kiramen katibîn) yazdığına değinmektedir. Fâsılaları ت، ك، م، ن، هـ harfleridir. Adını ilk âyette geçen “yarılmak” anlamındaki infitâr kelimesinden alır. Sûrenin nazmı ve âyetleri arasındaki insicam bir defada nâzil olduğu izlenimini vermektedir. Sûrenin ilk bölümünde (âyet 1-5) yer ve gökle ilgili bazı kıyamet olayları tasvir edilerek göğün yarılacağı, yıldızların etrafa saçılacağı, aradaki engeller kaldırılarak deniz sularının birbirine karıştırılacağı ve kabirdekilerin dışarıya çıkarılacağı belirtilir. İkinci bölüm (âyet 6-8) kınama üslûbunun ağır bastığı soru ifadesiyle başlamaktadır: “Ey insan! Seni kerem sahibi rabbine karşı aldatan nedir?” Hz. Peygamber’in, Übey b. Halef veya Velîd b. Mugīre hakkında nâzil olduğu belirtilen bu âyeti okuduktan sonra, “Onu cehaleti aldattı” dediği nakledilir (Kurtubî, XIX, 245). Sorunun ardından, gerektiği şekilde şükretmeyen insana kendisini en güzel şekilde yaratan rabbine karşı sorumlulukları hatırlatılır. Sûrenin daha sonraki bölümünde (âyet 9-16) inançsızların yalanlamalarına dikkat çekilir. Âhiret sorumluluğu üzerinde durularak yazıcı meleklerin (Kirâmen Kâtibîn) kişinin yaptıklarının hepsini kaydettiği ve iyilerin cennete, kötülerin cehenneme gidecekleri ifade edilir. Daha sonra hesap gününün büyüklüğü tasvir edilir, Hz. Peygamber’e yöneltilen soru cümleleriyle âhiret gününün dehşeti tekrar vurgulanır ve herkesin bütün gücünden soyutlandığı o günde yalnızca Allah’ın emrinin geçerli olduğu belirtilir (âyet 17-19). İnfitâr sûresi, Resûl-i Ekrem’in cemaatle kılınan namazlarda okunmasını tavsiye ettiği sûreler arasında yer almış, Nesâî’nin zikrettiği bir hadise göre (“İftitâḥ”, 70) Muâz b. Cebel’in bir gün kıldırdığı yatsı namazını çok uzatması üzerine Resûlullah, “Fitne çıkarmayı mı arzu ediyorsun ey Muâz? Sebbihi’sme rabbike’l-a‘lâ, ve’d-duhâ, ize’s-semâün fetarat sûreleri neyine yetmiyor?” demiştir. Hz. Peygamber’in, İnfitâr sûresinde tasvir edilen kıyamet sahnelerinin dehşetine işaret ederek, “Kıyamet gününü kendi gözleriyle görmek isteyen kimse Tekvîr, İnfitâr ve İnşikāk sûrelerini okusun” (Tirmizî, “Tefsîr”, 81); “Beni Hûd, Vâkıa, Kıyâme, Mürselât, ize’ş-şemsü küvvirat (Tekvîr), ize’s-semâün şekkat (İnşikāk) ve ize’s-semâün fetarat (İnfitâr) sûreleri ihtiyarlattı” buyurduğu rivayet edilmiştir (Abdürrezzâk es-San‘ânî, III, 368). İnfitâr sûresinin fazileti hakkında rivayet edilen (meselâ bk. Zemahşerî, IV, 229), “Kim İnfitâr sûresini okursa Allah onun için gökten inen her yağmur damlası ve her kabir sayısınca bir iyilik yazar” anlamındaki hadisin uydurma olduğu kabul edilmiştir (Muhammed b. Muhammed et-Trablusî, I, 1036).
Fri, 21 Apr 2023 - 02min - 164 - 81. Tekvir Suresi (Arapça: سورة التكوير), Hasan Basri Çantay KHMK sesli Kur'an meali
81. Tekvir Suresi (Arapça: سورة التكوير), Kur’an-ı Kerim’in Mekki surelerinden olup, Mushaf’taki resmi sırası itibarıyla 81. iniş sırasına göre ise Kur’an’ın 7. suresidir. Bu sureye, ilk ayetinde Tekvir’den (güneşin kararması-dürülmesi) bahsedildiği için Tekvir Suresi adı verilmiştir. Tekvir Suresi Küçük resim oluşturmada hata: Dosya eksik Anlamı Dürmek Başka İsmi "Kuvvirat" Sınıfı Mekki Nüzul Sırası 7 Sure Numarası 81 Cüz30 Sayısal Bilgiler Ayet Sayısı29 Kelime Sayısı104 Harf Sayısı434 Kıyametin özelliklerini anlatarak başlayan bu surede, kıyametin gerçekleşmesinden önce hilkat âleminde vuku bulacak değişiklikler ve Allah Resulünün (s.a.a) “Resul-ü Kerim”; yani Cebrail’le yaptığı görüşme konu edilmektedir. İsimleri Tekvir Suresi, ilk ayetinde güneşin kararması ve dürülmesine (Tekvir) değinildiğinden dolayı bu adı almıştır. Fiili mazi olan “Kuvvirat” kelimesi “Tekvir” mastarından türemiştir ve bundan dolayı da bu surenin ikinci ismi olarak zikredilmiştir. Özellikleri Tekvir Suresi, 29 ayet, 104 kelime ve 434 harften ibarettir. Mushaf’taki sırasına göre seksen birinci, iniş sırasına göre ise yedinci suredir. Sure Mekke’de nazil olmuştur. Bu sure lafız ve hacim bakımından “Mufassal” surelerden; yani Kur’an-ı Kerim’in kısa surelerinden olup, 30. cüzün ilk hizbinin sonlarında yer almaktadır. “İza” ile başlayan “Zamaniye Surelerinin” üçüncüsüdür. Surenin dört ayetinde yemin edilmiştir. “Fela uksimu bilhunnes.” (tercüme: Hayır, yemin ederim geri kalıp gizlenenlere.) “Elcevarilkunnes.” (tercüme: O akıp-akıp gizlenenlere) “Velleyli iza 'as'as.” (tercüme: Ve geçmeye başladığı dem geceye.) “Vessubhi iza teneffes.” (tercüme: Ve nefes almaya başladığı zaman sabaha.) Konuları Kıyametin özelliklerini anlatarak başlayan bu surede, kıyametin gerçekleşmesinden önce hilkat âleminde vuku bulacak değişiklikler ve Allah Resulünün (s.a.a) “Resul-ü Kerim”; yani Cebrail’le yaptığı görüşme konu edilmektedir.[1
Fri, 14 Apr 2023 - 02min - 163 - 80.Abese Suresi (Arapça: سورة عبس), Hasan Basri Çantay sesli Kur'an meali KHMK
Abese Suresi (Arapça: سورة عبس), Kuran’ı Kerim’in Mekki surelerinden olup, Mushaf’taki resmi sırası itibarıyla 80. iniş sırasına göre ise 24. suresidir. Abese kelimesiyle başlamasından dolayı Abese Suresi adını almıştır. Abese Suresi'ne, Abese kelimesiyle başlamasından dolayı bu ad verilmiştir; “Abese ve tevella.” ( Surat astı ve yüz çevirdi.) Bu surenin diğer ismi (ikinci ayette geçen a’ma kelimesinden dolayı) A’ma Suresi olarak bilinmektedir; “En caehul'a'ma.” (tercüme: Yanına o kör geldi diye.) Abese Suresi'nin 15. ayetinde zikri geçen sefere (insanların amellerini yazan melekler) kelimesinden dolayı, bu sureye Sefere Suresi de denmiştir. “Bi eydi seferah.” (tercüme: Kâtiplerin ellerindedir.) Özellikleri Abese Suresi'nin ayet sayısı Hicaz ve Küfe karilerine göre 42 ve diğer karilerin görüşüne göre ise 41 yâda 40’tır; ancak birinci görüş daha meşhurdur. Bu sure 133 kelime ve 553 harften ibarettir. Mushaf’ta ki sırasına göre sekseninci, iniş sırasına göre ise yirmi dördüncü suredir. Abese Suresi Mekke’de nazil olmuştur. Lafız ve hacim bakımından “Mufassal” surelerden; yani Kur’an’ı Kerim’in kısa surelerinden olup, 30. cüzde yer almaktadır. Konuları Abese Suresi'nin başında, Allah Resulünün (s.a.a) yanına gelen bir kör şahıstan bahsedilmektedir; o esnada Allah Resulü (s.a.a) Kureyş büyükleri ile müzakere etmekle ve onları İslam’a davet ile meşgul olmasından dolayı, kör şahsa gereken ilgiyi gösteremediğine işaret edilmektedir. Ancak Şii mütekellim ve müfessirler bu tefsiri kabul etmeyerek, ilahi kınama ve azarlamanın Allah Resulü (s.a.a) hakkında olmadığını belirtmişlerdir.[1] İnsanların Allah’a yönelmesi, nimetlere şükran ve teşekkür kastıyla ilahi nimetlerin bazılarının sayılması, insanlara karşı güler yüzlü ve saygılı davranma, insanın gaflet, gurur ve kibirden uzak durması kastıyla insana neden (temiz olmayan bir sudan ve nütfeden) yaratıldığının hatırlatılması, kıyametin kesinlikle vuku bulacağının vurgulanması, cennet ve cehennem ehlinin özellikleri gibi konular bu surenin temel konularından bazılarıdır
Sun, 09 Apr 2023 - 03min - 162 - 79. Nazi'at Suresi (Arapça: سورة النازعات) Hasan Basri Çantay sesli Kur'an meali KHMK
Nazi'at Suresi (Arapça: سورة النازعات), ilk ayette Allah-u Teâlâ’nın naziata (Andolsun (kâfirlerin ruhunu) şiddetle söküp çıkaranlara) yemin etmesinden dolayı bu adı almıştır. Bu sure lafız ve hacim bakımından “Mufassal” surelerden; yani Kur’an-ı Kerim’in kısa surelerindendir. Yeminle başlayan surelerin on üçüncüsü olan Naziat Suresi'nde, beş yemin birbiri ardınca zikredilmektedir. Naziat Suresi, ilk ayette Allah-u Teâlâ’nın naziata yemin etmesinden dolayı bu adı almıştır. Vennazi'ati ğarka; (tercüme: Andolsun (kâfirlerin ruhunu) şiddetle söküp çıkaranlara). Bu surenin ayet sayısı Kufe karilerinin görüşüne göre 46 ve diğer karilerin görüşüne göre ise, 45'dir; ancak ilk görüş daha meşhurdur. Sure 133 kelime ve 553 harften ibarettir. Mushaf’taki sırasına göre yetmiş dokuzuncu ve iniş sırasına göre ise, seksen birinci suredir. Sure Mekke’de nazil olmuştur. Bu sure lafız ve hacim bakımından “Mufassal” surelerden; yani Kur’an-ı Kerim’in kısa surelerinden ve Nebe Suresi'nden sonra 30. cüzün başlarında yer almaktadır. Yeminle başlayan surelerin on üçüncüsü olan Naziat Suresi'nde, beş yemin birbiri ardınca zikredilmiştir. Hz. Musa’nın (a.s) hikayesi, Firavun’un bu dünya ve diğer dünyadaki akıbeti, ceza gününün kesin vuku bulacağı, o günde insanların durumu ve insanın bu dünyadaki ömrünün ahiret hayatına göre çok kısa ve değersiz olduğunu hatırlatmak, bu surenin konularından bazılarıdır.[1
Sun, 09 Apr 2023 - 04min - 161 - 78. Nebe' Suresi (Arapça: سورة النبأ), KHMK Hasan Basri Çantay sesli Kur'an meali
Nebe' Suresi (Arapça: سورة النبأ), adını ikinci ayette geçen “Nebei’l Azîm” kelimesinden almıştır. Lafız ve hacim bakımından “Mufassal” surelerden; yani kısa surelerden olup, Kur’an-ı Kerim’in son cüzünde (30. cüzünde) yer almaktadır. İşte bundan dolayı bu cüz bu surenin ismiyle (amme cüzü) meşhur olmuşturNebe Suresi, ikinci ayette geçen “Nebei’l Azîm” (kıyamet haberi) kelimesinden söz ettiği için bu adı almıştır. Bu sureye “Amme yetesaelûn” cümlesiyle başlamasından dolayı “Amme” ve “Tesaelu” suresi de denmiştir. Bu surenin dördüncü ismi ise (bu surenin 14. ayetinde geçen) “Mu’sirat”tır. Özellikleri Nebe Suresi'nin ayet sayısı Mekke ve Basra karilerine göre 40 ve bazı karilere göre ise, 39’dur; ancak birinci görüş daha meşhurdur. Sure 174 kelime ve 797 harften ibarettir. Mekke’de nazil olan bu sure Mushaf’taki resmi sırası itibarıyla 78. ve iniş sırasına göre ise, Kur’an’ın 80. suresidir. Lafız ve hacim bakımından “Mufassal” surelerden; yani kısa surelerden olup, Kur’an-ı Kerim’in son cüzünde (30. cüzünde) yer almaktadır. İşte sırf bundan dolayı bu cüz bu surenin ismiyle (amme cüzü) meşhur olmuştur. Konuları Nebe Suresi, büyük bir haber ve hadise hakkında; yani kıyametin vuku bulması ve onun azameti noktasında bir soruyla başlamaktadır. Sure insanları iyi amellere, yüce makamlara ve ebedi cennete teşvik etmek için, takva ehlinin yeri olan cennetin ve sayısız nimetlerinin özelliklerini anlatmakla birlikte, cehennem azabı, şiddeti ve ehlinin pişmanlığını hatırlatarak son bulmaktadır.[1]
Mon, 03 Apr 2023 - 04min - 160 - 77. Mürselat Suresi (Arapça: سورة المرسلات), KHMK Hasan Basri Çantay sesli Kur'an meali
Mürselat Suresi (Arapça: سورة المرسلات), “Mürselat” kelimesiyle başlamasından dolayı bu adı almıştır. Bu surenin en belirgin özelliklerinden birisi, bir ayetinin (O gün, yalanlamakta olanların vay haline!) sure genelinde tam 10 kez tekrarlanmasıdır. Mürselat Suresi Küçük resim oluşturmada hata: Dosya eksik AnlamıGönderilenlerBaşka İsmi"Uref"SınıfıMekkiNüzul Sırası33Sure Numarası77Cüz29Sayısal BilgilerAyet Sayısı50Kelime Sayısı181Harf Sayısı841 v t e İsimleri Mürselat Suresi, ilk ayetinin “Mürselat” kelimesiyle (tercüme: Andolsun birbiri ardınca gönderilenlere.) başlamasından dolayı bu adı almıştır. Bu surenin diğer ismi yine ilk ayette geçen “Uref” tir. Özellikleri Mürselat Suresi bütün müfessirlerin ortak görüşüne göre 50 ayet, 181 kelime ve 841 harften ibarettir. Mushaf’taki sırasına göre yetmiş yedinci ve iniş sırasına göre ise, otuz üçüncü suredir. Sure, Mekke’de nazil olmuştur. Lafız ve hacim bakımından “Mufassal” surelerden; yani Kur’an-ı Kerim’in kısa surelerinden olup, 29. cüzün son kısımlarında yer almaktadır. Ayrıca yeminle başlayan (ilk beş ayeti) surelerin on ikincisidir. Mürselat Suresi'nin edebi özelliklerinden biri, bir ayetinin (O gün, yalanlamakta olanların vay haline!) sure genelinde tam 10 kez tekrarlanmasıdır. Kıyametin gerçekleşeceğinin vurgulanması ve vuku bulma alametleri, Allah’ın beşere verdiği nimetlerin zikri, mücrim ve takva sahiplerinin özellikleri ve her ikisinin akıbeti bu surenin konularından bazılarıdır.[1
Sat, 04 Mar 2023 - 04min - 159 - 76.İnsan Suresi (Arapça: سورة الإنسان), KHMK Hasan Basri Çantay sesli Kur'an meali
İnsan Suresi (Arapça: سورة الإنسان), Kur’an-ı Kerim’in Medine’de nazil olan surelerinden olup, Mushaf’taki resmi sırası itibarıyla 76. iniş sırasına göre ise Kur’an’ın 96. suresidir. Bu sureye, birinci ve ikinci ayette “insan” kelimesinin kullanılmasından dolayı İnsan Suresi adı verilmiştir. İnsan Suresi Anlamı-Başka İsmi"Hel Eta", "Dehr" (zaman), "Ebrar" (iyiler)SınıfıMedeniNüzul Sırası96Sure Numarası76Cüz29Sayısal BilgilerAyet Sayısı31Kelime Sayısı243Harf Sayısı1089 v t e Şia ve Ehlisünnet müfessirlerinin görüşüne göre ayette geçen, nezirlerini yerine getiren, kendi yemeklerini iftar vaktinde üç gün boyunca yoksula, yetime ve esire yediren (bağışlayan) “Ebrar”dan (iyiler ve iyi amelliler) kastın; Hz. Ali (a.s), Hz. Fatıma Zehra (s.a), İmam Hasan (a.s), İmam Hüseyin (a.s) ve hizmetkârları “Fizze” olduğudur. İsimleri İnsan Suresi'ne, birinci ve ikinci ayetinde “insan” kelimesinin kullanılmasından ve bu surenin ana temasının insan olmasından dolayı bu ad verilmiştir. Ayrıca “Hel Eta” kelimesiyle başladığından bu sureye “Hel Eta” Suresi de denmiştir. Bu surenin üçüncü ismi yine ilk ayette geçen “Dehr”dir, dördüncü ismi ise beşinci ayette zikredilen “Ebrar”dır. Sure 18. ayetinden 22. ayete kadar “ebrar”ı (iyileri) tanıtarak onların özelliklerini beyan etmektedir ve bu surenin yarıdan çoğunda da onların konu ve hallerinin şerhine yer verilmiştir. Özellikleri İnsan Suresi ayet sayısı hakkındaki ortak görüşe göre 31 ayet, 243 kelime ve 1089 harften ibarettir. Medine’de nazil olan bu sure Mushaf’taki resmi sırası itibarıyla 76. iniş tertibine göre ise Kur’an’ın 96. suresidir. Lafız ve hacim bakımından “Mufassal” surelerden; yani Kur’an’ı Kerim’in kısa surelerinden olup, 29. cüzün dördüncü hizbinin ortalarında yer almaktadır. Konuları Şia ve Ehlisünnet müfessirlerinin görüşüne göre ayette geçen, nezirlerini yerine getiren, kendi yemeklerini iftar vaktinde üç gün boyunca yoksula, yetime ve esire yediren (bağışlayan) “Ebrar”dan (iyiler ve iyi amelliler) kastın; Hz. Ali (a.s), Hz. Zehra (s.a), İmam Hasan (a.s), İmam Hüseyin (a.s) ve hizmetkârları “Fizze” olduğudur. İnsan Suresi, insanın yaratılışı, genel imtihan ve insanın özgür iradeyle seçme hakkının olduğunu belirtmekle başlamakta ve Allah’ın rahmetine nail olan insanlar ve yine Allah’ın gazap ve azabına nail olan insanlar olmak üzere insanların iki kısma ayrılmasıyla son bulmaktadır.[1
Sat, 04 Mar 2023 - 05min - 158 - 75. Kıyamet Suresi (Arapça: سورة القيامة) KHMK Hasan Basri Çantay sesli meali
Kıyamet Suresi (Arapça: سورة القيامة), Allah Teâlâ’nın kıyamet gününe yemin etmesiyle başlamasından dolayı bu adı almıştır. İki yeminle başlayan Aksam surelerinin on birincisidir. Lafız ve hacim olarak da “Mufassal” surelerdendir. Kıyamet Suresi Küçük resim oluşturmada hata: Dosya eksik AnlamıKıyametBaşka İsmi"La Uksimu"SınıfıMekkiNüzul Sırası31Sure Numarası75Cüz29Sayısal BilgilerAyet Sayısı40Kelime Sayısı164Harf Sayısı676 v t e İsimleri Kıyamet Suresi, Allah-u Teâlâ’nın kıyamet gününe yemin etmesiyle başlamasından dolayı bu adı almıştır; “Kıyamet gününe yemin ederim” bundan dolayı bu sureye “La Uksimu” Suresi de denmiştir. Özellikleri Kıyamet Suresi iki yeminle (birinci ayette “Kıyamet gününe yemin ederim” ve ikinci ayette “Kendini kınayan (pişmanlık duyan) nefse yemin ederim (diriltilip hesaba çekileceksiniz”) başlamaktadır. Küfe karilerine göre ayet sayısı 40, diğer karilere göre ise 39’dur; ancak Küfe karilerinin görüşü daha meşhurdur. Kıyamet Suresi 164 kelime ve 676 harften ibarettir. Mekke'de nazil olan bu sure, Mushaf’taki resmi sırası itibarıyla 75. iniş sırasına göre ise Kur’an’ın 31. suresidir. Lafız ve hacim bakımından “Mufassal” surelerden olan Kıyamet Suresi, 29. cüzün son hizbinde yer almaktadır. Konuları Kıyamet Suresi, Mead’ın kesinlikle gerçekleşeceği, kıyamet gününün durum ve hallerini beyan etmekle birlikte ahirette insanları iki farklı gruba ayırmaktadır; birinci grup parlak yüzlü ve nurani, ikinci grup ise üzüntülü ve ekşi yüzlüdür. Daha sonra insanların dünyayı peşin olarak aldıklarını, ahireti ise unuttuklarını ve o gün pişman olacaklarına işaret etmektedir. Ayrıca insanın her ne kadar bahane üretip inkâr etse de kendi yaptıklarını bildiğini ve kendi nefsine basireti olduğu noktasına değinmektedir. En sonunda ise inkârcılara "Peki (bunları yapan) Allah'ın, ölüleri tekrar diriltmeye gücü yetmez mi?" diye söylemektedir.[1
Sat, 04 Mar 2023 - 04min - 157 - 74. Müddessir Suresi (Arapça: سورة المدثر),KHMK Hasan Basri Çantay sesli meali
Müddessir Suresi (Arapça: سورة المدثر), Kur’an-ı Kerim’in Mekke’de nazil olan surelerinden olup, Mushaf’taki resmi sırası itibarıyla 74. ve iniş sırasına göre ise, Kur’an’ın 14. suresidir. Bu sureye, Allah Resulüne (s.a.a) hitapla “Ya eyyuhe’l Muddessir” kelimesiyle başladığından dolayı “Müddesir” adı verilmiştir. Müddessir Suresi Küçük resim oluşturmada hata: Dosya eksik AnlamıÖrtünüp, BürünenBaşka İsmi-SınıfıMekkiNüzul Sırası4Sure Numarası74Cüz29Sayısal BilgilerAyet Sayısı56Kelime Sayısı256Harf Sayısı1036 v t e Hitapla başlayan Muhatabat surelerinin onuncusu olan sure, lafız ve hacim bakımından “Mufassal” surelerden; yani Kur’an-ı Kerim’in kısa surelerindendir. 56 ayetten oluşan Müddessir Suresi bazılarına göre 55 ayettir; ancak ilk görüş daha meşhurdur. Müddessir Suresi 256 kelime ve 1036 harften ibarettir. Mekke’de nazil olan Müddessir Suresi, Mushaf’taki resmi sırası itibarıyla 74. ve iniş sırasına göre ise, Kur’an’ın 4. suresidir. Bu sure, hitapla başlayan ve “Muhatabat” diye bilinen surelerin onuncusudur. Lafız ve hacim bakımından “Mufassal” surelerden; yani Kur’an-ı Kerim’in kısa surelerinden olup, 29. cüzde yer almaktadır. Ayrıca bu surede üç yemin ayeti (32 ila 34 ayetler; ay, gece ve sabah vaktine and edilmiştir) bulunmaktadır.
Sat, 04 Mar 2023 - 06min - 156 - 73. Müzzemmil Suresi (Arapça: سورة المزمل) KHMK Hasan Basri Çantay sesli meali
Müzzemmil Suresi (Arapça: سورة المزمل), birinci ayetinin “Ya eyyuhe’l Muzzemmil” kelimesiyle başlamasından dolayı bu adı almıştır. Bu surenin 1 ila 8. ayetinde gece namazının hem Allah Resulü (s.a.a) ve hem de sahabeye farz olduğu hükmü belirtilmektedir. Daha sonra Allah-u Teâla bu surenin son ayetinde gece namazının farz oluş hükmünü Hz. Peygamberin (s.a.a) dışında, diğerlerinden kaldırmıştır. Müzzemmil Suresi Küçük resim oluşturmada hata: Dosya eksik AnlamıÖrtünüp, Bürünen SınıfıMekkiNüzul Sırası3 veya 4Sure Numarası74Cüz29Sayısal BilgilerAyet Sayısı20Kelime Sayısı300Harf Sayısı853 v t e Müzzemmil Suresi Müzzemmil Suresi, birinci ayetinin “Ya eyyuhe’l Muzzemmil” (Ey örtünüp bürünen (Resûlüm)!) kelimesiyle başlamasından dolayı bu adı almış ve burada vahyin başlaması nedeniyle ruhi sarsılma ve bedensel (soğuk algınlığındaki gibi hissedilen) titremeyle eşine üstünü örtmesini söyleyen Allah Resulüne (s.a.a) işaret edilmiştir. Bu sure 20 ayetten oluşmaktadır. Ama bazıları bu surenin ayet sayısının 19 veya 18 olduğuna ve bazıları ise 21 ayetten oluştuğuna inanmaktadır; ancak birinci görüş (20 ayet) daha meşhurdur. Müzzemmil Suresi 300 kelime ve 853 harften ibarettir. Mekke’de nazil olan bu sure, Mushaf’taki resmi sırası itibarıyla 73. ve nüzul tertibine göre ise, Kur’an’ın 3 veya 4. suresidir. Lafız ve hacim bakımından “Mufassal” surelerden, yani Kur’an’ı Kerim’in kısa surelerinden olan Müzzemmil Suresi, 29. cüzün üçüncü hizbinin orta bölümünde yer almaktadır. Allah Resulüne (s.a.a) hitap ile başlayan ve Muhatabat diye bilinen on bir sureden biridir. Konuları Müzzemmil suresi'nin 1 ila 8. ayetinde gece namazının hem Hz. Peygamber (s.a.a) ve hem de sahabeye farz olduğu hükmü belirtilmektedir. Daha sonra Allah-u Teâlâ bu surenin son ayetinde gece namazının farz oluş hükmünü (fakih ve müfessirlerin görüşlerine göre) Hz. Peygamberin (s.a.a) dışında, diğerlerinden kaldırmıştır. Mead ve ölümden sonra diriliş, Firavunun tuğyanı ve sonu hikayesi, zorluklar karşısında sebat ve sabırlı olma, Müslüman ve Allah Resulünün (s.a.a) yaranlarını övmenin yanı sıra Kur’an tilaveti, namaz kılma, zekât verme ve borç verme gibi Müslümanlar için birkaç destur bu surenin konularından bazılarıdır.[1
Sat, 04 Mar 2023 - 04min - 155 - Kayılar (Kailar) muhacirlerinden Fatime Yukarıkayalar
Fransız işgali, Alman işgali, İtalyan işgali ve Yunan işgalini anlatıyor. Kailar bir dönem Manastıra, bir dönem Serfiçeye, bir dönem de Selanike bağlı Kayılar kazası muhacirlerinden Fatime Yukarıkayalar'ın aksansız konuşması. Balkanlarda İstanbul Türkçesiyle konuşan tek bölge ahalisindendir.
Sat, 28 Jan 2023 - 4h 00min - 154 - 72. Cin suresi (Arapça: سورة الجن) KHMK Hasan Basri Çantay sesli meali
Cin Suresi (Arapça: سورة الجن) ana temasının cinler hakkında olmasından dolayı bu adı almıştır. Bu surede insanların cinler hakkındaki bazı batıl inançlarına değinilmekte ve onlara cevap verilmektedir. Daha sonra da İslam Peygamberinin (s.a.a) davetinin hem insan ve hem de cin taifesine yönelik olduğunu hatırlatmaktadır
Mon, 09 Jan 2023 - 09min - 153 - 71. Nuh suresi (Arapça: سورة نوح) KHMK Hasan Basri Çantay sesli Kur'an meali
Nuh Suresi (Arapça: سورة نوح) Hz. Nuh’un (a.s) adıyla başlamasından ve surenin ana temasında Hz. Nuh’un (a.s) hikayesinin anlatılması ve beyan edilmesinden dolayı bu adı almıştır. Bu sure “Mufassal” surelerden, yani Kur’an-ı Kerim’in kısa surelerindendir. kazanmanın yollarından biri olarak tanımlamaktadır. [5] Bu ayet-i kerimelerin altında zikredilen rivayetler de Allah’ın rahmet ve menfaatini celp etmeyi, Allah’tan bağışlanma talebinde bulunmaya bağlamaktadır. [6] Meşhur Ayetler Nuh Suresi 4 ve 28. ayet-i kerimeler, ölümün geciktirilmesi, insanın kendisi ve müminler için bağışlanma talebinde bulunması gerektiğini belirten en meşhur ayet-i kerimelerdendir. İnsanın Eceli’nin Geciktirilmesi يَغْفِرْ لَكُم مِّن ذُنُوبِكُمْ وَيُؤَخِّرْكُمْ إِلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى إِنَّ أَجَلَ اللَّـهِ إِذَا جَاءَ لَا يُؤَخَّرُ لَوْ كُنتُمْ تَعْلَمُونَ Suçlarınızı yarlıgasın ve sizi, muayyen bir vakte dek geciktirsin. Şüphe yok ki Allah'ın takdir ettiği vakit geldi mi, gecikmesine imkân yoktur, eğer biliyorsanız. İnsanın ecelinin geciktirilmesi ve ne zaman öleceği en önemli inanç konularından biridir. Nuh Suresi 4. ayet-i kerime bu konuya değinmektedir. [7] Bu ayet-i kerimede müşriklere hitaben şöyle denilmektedir: Hz. Nuh’un (a.s) davet ettiği 3 ilkeye iman ettiğiniz takdirde günahlarınız affedilecek ve ecelleriniz geciktirilecektir. Birçok Şii tefsirci, bu ayet-i kerime esasınca insanın ecelini “Ecel-i Müsemma” ve “Ecel-i Nihayi”, başka bir tabirle “Yakın Ecel” ve “Uzak Ecel” veya “Şartlı Ecel” ve “Mutlak Ecel” olarak iki kısma ayırmıştır. Bu ayrıştırmaya göre, “Ecel-i Müsemma” birçok nedenden dolayı, özellikle de istiğfar yoluyla geciktirilebilir. “Ecel-i Nihayi”, diğer bir adıyla ‘‘Ecel-i Allah’’ kesindir ve hiçbir şekilde geciktirilmez.
Tue, 03 Jan 2023 - 04min - 152 - 70. Me'aric Suresi (Arapça: سورة المعارج) Seele suresi Vaki suresi KHMK Hasan Basri Çantay sesli mea
70.Me'aric Suresi (Arapça: سورة المعارج) adını üçüncü ayette geçen "Me'aric" kelimesinden almıştır. Bu sure, Allah-u Teâlâ’dan kendisi için azap isteyen bir kimsenin hikâyesi ile başlamaktadır. Ardından da kısaca müminlerin vasıf ve hallerine değinip, kâfirlerin durumlarını beyan ettikten sonra o günün kâfirlere vaat edilen hesap ve ceza gününün olduğu hatırlatılarak son bulmaktadır. altını çizerek, mallarını iki pay etmeleri gerektiğini hatırlatıyor. Birincisi kendilerinin tanımış olduğu fakirler ikincisi ise, kendilerinden yardım isteyen fakirler. İmam Sadık’a (a.s) «حَقٌّ مَعْلُومٌ» (malum hak) hakkında bir soru sordular. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurdu: Bu hak farz olan zekâttan ayrı bir şeydir. Maksat Allah’ın insana vermiş olduğu servetin bir kısmını ayırması ve onunla Sıla-i Rahim yapması ve yakınlarından meşakkat ve zorlukları bertaraf etmesidir. [4] Fazilet ve ÖzellikleriAna Madde: Surelerin Faziletleri Bu surenin fazileti hakkında Allah Resulü’nden (s.a.a) şöyle bir hadis-i şerif nakledilmiştir: Allah-u Teâlâ, Me'aric Suresi’ni okuyan kimseye, “emanete riayet eden ve namazlarına ehemmiyet veren” kimsenin sevabını verir. [5] İmam Bakır’dan (a.s) şöyle bir rivayet nakledilmiştir: Her kim bu sureyi okumak da süreklilik gösterirse, Allah-u Teâlâ kıyamet günü onun günahlarını sormaz ve onu cennette Allah Resulü (s.a.a) ve Ehlibeyt (a.s) ile sakin eder. [6] El-Burhan Tefsiri’nde bu surenin özellikleri hakkında şöyle yazmaktadır: Esirlerin ve mahkûmların düğümleri çözülür ve hacetler reva olur. [7]
Tue, 13 Dec 2022 - 04min - 151 - 69.Hakka Suresi (Arapça: سورة الحاقة),
69. Hakka Suresi (Arapça: سورة الحاقة), ilk üç ayetinde "Hakka" (kıyamet gününün isimlerinden) kelimesinin üç defa zikredilmesinden dolayı, bu adı almıştır. Bu sure lafız ve hacim bakımından Mufassal surelerden, yani kısa surelerden olup, Âd ve Semûd kavimlerinin yanısıra Firavunun kıssasına işaret etmektedir. Bu sureye, ilk üç ayetinde "Hakka" (kıyamet gününün isimlerinden) kelimesinin üç defa zikredilmesinden dolayı, "HakkaSuresi" adı verilmiştir (Elhakkah. Melhakkah. Ve ma edrake melhakkah.). "Hak" kökünden türeyen "Hakka" kelimesi, kesin olan hak ve hakikatler (gerçekleşeceği kesin olan şeyler) için kullanılmaktadır. Bu manadan (ve kesin gerçekleşeceğinden) dolayı kıyamet gününe "Hakka" denmekte ve "hakka" kelimesi kıyamet gününün isimlerinden biri olarak sayılmaktadır. 52 ayet olan Hakka Suresi, Basra ve Şam karilerine göre 51 ve diğer karilerin görüşüne göre ise, 50 ayettir. Ancak belirtilen ilk görüş (52 ayet) meşhurdur. Bu sure, 261 kelime ve 1133 harften oluşmaktadır. Mekki olan bu sure Mushaf’taki resmi sırası itibarıyla 69. ve iniş tertibine göre ise, Kur’an’ın 78. suresidir. Lafız ve hacim bakımından “Mufassal” surelerden, yani kısa surelerden olan Hakka Suresi, yaklaşık yarım hizbdir ve 29. cüzün ikinci hizbinin başında yer almaktadır. Yemin ayetleri (38 ve 39. ayetler) içeren surelerdendir. Konuları Hakka Suresi, Âd ve Semûd kavimlerinin yanısıra, Firavunun kıssasına (başlarına gelenlere) işaret etmekte ve kıyamet günü, cehennem ehli ve onların azap edilme durumlarını anlatarak, iki grubun durumunu beyan etmektedir. Yani, kitabı (amel defterleri) sağ tarafından verilen ve "biz bu günü bekliyorduk" diyen “Ashab-ı Yemin” ve kitabı kendisine sol tarafından verilen ve "Keşke kitabım bana verilmeseydi" diyen “Ashab-ı Şimal”. [1] Meşhur Ayetler وَلَوْ تَقَوَّلَ عَلَيْنَا بَعْضَ الْأَقَاوِيلِ لَأَخَذْنَا مِنْهُ بِالْيَمِينِ ثُمَّ لَقَطَعْنَا مِنْهُ الْوَتِينَ "Eğer peygamber bize atfen bazı sözler uydurmuş olsaydı, elbette onu kıskıvrak yakalardık. Sonra onun can damarını koparırdık." Bu ayet-i kerime, Allah Resulü’nü (s.a.a) tehdit ediyor ve şöyle diyor: Eğer Peygamber (s.a.a) Allah’a yalan isnat ederse, Allah ondan intikam alacaktır. Yani bu ayet-i kerimelerden de anlaşıldığı üzere, maksat Allah Resulü’nün (s.a.a) böyle bir şey yapmayacağıdır. Öyleyse Allah Resulü (s.a.a) söylediklerinde doğru sözlüdür ve söyledikleri Allah’ın kelamıdır. [7] El-Burhan Tefsiri’nde şöyle bir rivayet nakledilmektedir: Allah Resulü (s.a.a) Gadir-i Hum günü «مَنْ كُنْتُ مَوْلَاهُ فَعَلِيٌّ مَوْلَاه» "Men kuntu mevlahu fe Aliyyun mevlahu",‘‘Ben kimin mevlasıysam Ali’de onun mevlasıdır’’ hadisini okuduğunda, ‘‘Advi’’ şöyle dedi: Bu sözü Allah söylemedi; Peygamber Allah’a yalan isnat etti!!! İşte tam da o sırada «وَلَوْ تَقَوَّلَ عَلَيْنَا...» "...velev tegule aleyna" ayet-i kerimesi nazil oldu. [8] Fazilet ve Özellikleri Peygamber Efendimizden (s.a.a) şöyle bir hadis-i şerif nakledilmiştir: "Her kim Hakka Suresi'ni okursa, Allah-u Teâlâ onu kolay hesaba çekecektir." [9] İmam Bakır’dan (a.s) şöyle bir rivayet nakledilmiştir: "Hakka Suresi'ni çok okuyunuz. Zira farz ve müstehap namazlarda okunması, okuyanın Allah’a ve peygamberine olan imanının göstergesini ortaya koymaktadır. Çünkü bu sure, İmam Ali ( a.s) ve Muaviye hakkında nazil olmuştur. Her kim Hakka Suresi'ni okursa, Allah ile mülakat edeceği güne dek dinini muhafaza etmiş olacaktır." [10] Şiaya göre 12. Ayet İmam Ali için Nazil Oldu. Rivayette nakledildiğine göre, Hakka Suresi'nin 12. ayet-i kerimesi nazil olduğunda, لِنَجْعَلَهَا لَكُمْ تَذْكِرَةً وَتَعِيَهَا أُذُنٌ وَاعِيَةٌ ‘‘Bu, size bir öğüt ve ibret olsun ve belleyip unutmayan kulaklarda kalsın diye’’ Allah Resulü (s.a.a) İmam Ali’ye (a.s) hitaben şöyle buyurdu: "Ayet-i kerimede geçen kulaklardan maksat, senin kulaklarındır". [3] İmam Ali’den (a.s) de şöyle bir rivayet nakledilmiştir: "O unutmayan kulaklar, benim". [4] Bazı Ehlisünnet müfessirleri de ayet-i kerimenin İmam Ali (a.s) hakkında nazil olduğuna in
Tue, 13 Dec 2022 - 05min - 150 - 68. Kalem Suresi (Arapça: سورة القلم) Nun suresl KHMK Hasan Basri Çantay sesli meali
Kalem Suresi (Arapça: سورة القلم) adını birinci ayette geçen “Kalem” kelimesinden almış olup, yaygın olarak da bu adla anılmaktadır. Bu sure lafız ve hacim bakımından “Mufassal” surelerden olup, mukatta harfleri ile başlayan yirmi dokuz surenin sonuncusudur. Kalem Suresi adını, birinci ayette geçen “Kalem” kelimesinden almıştır. Zira Allah-u Teâla bu surede kaleme ve yazdıklarına yemin etmiştir; “Andolsun kâleme ve yazdıklarına”. Mukatta harflerden “Nun” harfi ile ve daha sonra “Kalem” kelimesi ile başlamasından dolayı bu sureye “Nun” veya “Nun ve Kalem” Suresi de denmiştir. Özellikleri Kalem Suresi kari ve müfessirlerin ortak görüşüne göre 52 ayet, 301 kelime ve 1288 harften ibarettir. Mekki olan bu sure Mushaf’taki resmi sırası itibarıyla 68 ve iniş tertibine göre ise, Kur’an’ın 5. veya 2. suresidir. Bu sure lafız ve hacim bakımından “Mufassal” surelerdendir ve yaklaşık yarım hizbdir. Kalem Suresi mukatta harfleri ile başlayan yirmi dokuz surenin sonuncusu, and ve yeminle başlayan surelerin ise onuncusudur. Konuları Kalem Suresi Allah-u Teâlâ’nın kalem ve yazdıklarına yemin etmesiyle başlamaktadır. İkinci ayette ise, İslam düşmanlarının mecnun ve deli diyerek peygamberle alay etmeleri karşısında, Allah Resul-ünün (s.a.a) Allah tarafından övülmesiyle mecnun olmadığına işaret edilmektedir. Bu surenin başka bir ayetinde ise “imhal” konusuna, yani kâfir ve sitemkârlara “onların daha fazla zararı ile sonuçlanan mühlet verme” konusundan söz edilmekte ve daha sonra günah, fesat ve Allah’tan gaflet etmelerinden dolayı Ashabe’l Cennet’in (buradaki manası bahçe sahipleri) başına gelen belayı ve hikayesini nakletmektedir. Kalem Suresi'nin sonunda da nazar ayeti olarak meşhur olan ve göz değmesini def eden “ve in yekad” ayetine değinilmektedir.[1] Tarihi Öyküler Ashab-ı Cennet'in Öyküsü Kalem Suresi, 17. ayet-i kerimeden sonra Yemen’de yemyeşil bağları olan bir grup zenginin öyküsünü anlatmaktadır. O bağ, yaşlı bir adamın bağıydı. Yaşlı adam, ihtiyacı olduğu kadarını kullanır ve fazlasını ihtiyaç sahiplerine verirdi. Yaşlı adamın ölmesinin ardından, çocukları bağın tüm mahsulünü kendileri için ayırmaya ve ihtiyaç sahiplerini bu nimetten mahrum etmeye karar verdiler. Yaşlı adamın çocuklarının sergilediği bu cimrilikten dolayı bağa yıldırım düştü. Yıldırımın düşmesiyle yanan bağdan eser kalmadı. Yaşlı adamın çocuklarından biri, kardeşlerini Allah’ davet etti. Tüm kardeşler, yapmış oldukları işten pişman olup tövbe ettiler. Surenin 33. ayet-i kerimesi, öykünün sonunda ihtiyaç sahiplerini unutanların ve gururlananların böyle bir akıbete duçar olacaklarını hatırlatmaktadır. [3] Meşhur Ayetler وَإِن يَكَادُ الَّذِينَ كَفَرُوا لَيُزْلِقُونَكَ بِأَبْصَارِهِمْ لَمَّا سَمِعُوا الذِّكْرَ وَيَقُولُونَ إِنَّهُ لَمَجْنُونٌ وَمَا هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ لِّلْعَالَمِينَ Ve az kalmıştı ki kâfirler, Kur'ân'ı duydukları zaman seni gözleriyle yiyip helâk etsinler ve derlerdi ki: Şüphe yok, bu, bir deli elbette. Hâlbuki o, ancak âlemlere bir öğüttür. (Kalem Suresi / 51 ve 52) Nazar Ayeti Kalem Suresi, 51 ve 52. ayet-i kerimeler, Nazar veya Ve in yekad Ayeti «و ان یکاد» Nazar ayeti olarak meşhurdur. Birçok insan, bu ayet-i kerimenin yazılı olduğu tabloları satın alarak ev ve işyerlerine asmaktadır. Zira bu ayet-i kerimenin nazarı defedeceğine inanılmaktadır. Buna karşılık Üstat Şehit Mutahhari, nazarı kabul etmekle birlikte bu ayet-i kerimenin ev ve işyerlerine asılmasının, nazarla bir ilgisi olmadığı görüşünü savunmaktadır. [4] Ahlak Ayeti وَإِنَّكَ لَعَلى خُلُقٍ عَظِيمٍ Ve şüphe yok ki sen, pek büyük bir ahlâka sâhipsin elbette. (Kalem Suresi / 4) Bu ayet-i kerimenin tefsirinde şöyle bir açıklamada bulunulmuştur: Bu ayet-i kerime gerçi Peygamber Efendimizin (s.a.a) güzel ahlakına değiniyor olsa da daha çok onun toplumsal ahlakının güzelliğine işaret etmektedir. Örnek verecek olursak sırasıyla bazılarını şöyle sayabiliriz: İnsanlarla olan ilişkilerde güzel ahlak, hak yolunda sağlam durmak, insanlardan gelecek olan eziyetlere ve tehlikelere kar
Tue, 13 Dec 2022 - 11min - 149 - 67. Mülk (Tebareke) suresi. Hasan Basri Çantay meali 29 cüz. Sayfa 561 KHMK sesli meal
Mülk Suresi (Arapça: سورة الملك), ilk ayette geçen “mülk” kelimesinden dolayı “Mülk Suresi” adını almıştır. Fakat çeşitli diğer isimleri de bulunmaktadır. Bu surenin farklı unvanlarla isimlendirilmesinin sebebi, bu sureyi okuyan ve amel edenleri cehennem azabından koruyacağından ve ateşin bedenlerine ulaşmasına engel olacağından dolayıdır.
İsimleri
Bu sureye, birinci ayette geçen “Mülk” kelimesinden (Bütün mülk ‘‘mutlak egemenlik’’ elinde olan Allah, bereket kaynağıdır ve O'nun her şeye gücü yeter.) dolayı “Mülk Suresi” adı verilmiştir. Kur’an-ı Kerim’in bazı sureleri başladığı ilk kelimeyle adlandırıldığı gibi, bu sure de “Tebareke” kelimesiyle başladığı için “Tebareke” Suresi olarak da adlandırılmıştır.
Bu surenin diğer isimleri ise şunlardan ibarettir: “Mani’a” engelleyen, “Vakiye” önleyen, “Munciye” kurtarıcı ve “Menna’e” aşırı önleyendir. Mülk Suresi'nin farklı unvanlarla isimlendirilmesinin sebebi, bu sureyi okuyan ve amel edenleri cehennem azabından koruyacağından ve ateşin bedenlerine ulaşmasına engel olacağından ötürüdür.
Özellikler
Mülk Suresi 30 ayet ve bazılarına göre ise, 31 ayettir; ancak birinci görüş meşhurdur. Mekki olan bu sure Mushaf’taki resmi sırası itibarıyla 67. ve iniş tertibine göre ise, Kur’an’ın 77. suresidir. Lafız ve hacim bakımından “Mufassal” surelerden olan Mülk Suresi, yaklaşık yarım hizbdir ve 29. cüzün başında bulunmaktadır.
Konuları
Mülk Suresi, mutlak kudret, hükümranlık ve egemenlik elinde olan Allah’ı tebrik ve tahsin ile başlamaktadır. İkinci ayette, amel bakımından kimin daha iyiyi seçeceği, ilahi imtihan doğrultusunda ölümü ve hayatı yarattığını, 9. ayette ise cehennem bekçilerinin cehennem ehline “dünya hayatında sizin için bir uyarıcı gelmedi mi?” diye sorduklarında, onların teessüfle; “bize gerçekten bir uyarıcı geldi, fakat biz yalanladık” dediklerini zikretmektedir.[1
Mülk Suresi'nin İçeriği[2]
İkinci Nişane
Kuşların gökyüzünde uçması Ayet 19İnsan hayatı ve cihan üzerinde Allah’ın tedbir ve egemenliğiBirinci Söz
Evren üzerinde Allah’ın egemenliğinin delilleri Ayet 1-5İkinci Söz
Allah’ın rububiyetine inancın insanın alın yazısında ki etkisi Ayet 6-14Üçüncü Söz
İnsan hayatında Allah’ın tedbir nişaneleri Ayet 15-30Birinci Delil
Dünyanın sürekli olarak Allah’ın inayetine bağımlılığı Ayet 1Birinci Konu
İlahi rububiyeti inkâr edenlerin cezalandırılma sebepleri Ayet 6-11Birinci Nişane
İnsanın faydalanması için dünyanın hazırlanması Ayet 15-18İkinci Delil
İnsan hayatı ve ölümünün hekimane yaratılışı Ayet 2İkinci Konu
İlahi rububiyete inananların mükâfatı Ayet 12Mon, 05 Dec 2022 - 06min - 148 - 66. Tahrim Suresi ( سورة التحريم) Lime Tuharrimu”, “Mutaharrim" suresi KHMK Hasan Basri Çantay meali
Tahrim Suresi (Arapça: سورة التحريم) adını, Allah Resulünden (s.a.a) “Eşlerinin hoşnutluğunu elde etmek için neden Allah’ın helal kıldığı şeyleri kendine haram ediyorsun?” diye sorulan birinci ayetteki “Tahrim” (haram kılmak) kelimesinden almıştır. Lafız ve hacim bakımından küçük surelerden olup, Kur’an’ın Mufassal surelerindendir ve “Ya eyyuhe’n-Nebi” (Ey peygamber!) ile başlayan ve “Muhatabat” diye bilinen surelerin sekizincisidir. Lime Tuharrimu”, “Mutaharrim" (haram olmayan şeyi kendine haram kılmak) İsimleri Tahrim Suresi adını, Allah Resulü’nden (s.a.a) “Eşlerinin hoşnutluğunu elde etmek için neden Allah’ın helal kıldığı şeyleri kendine haram ediyorsun?” diye sorulan birinci ayetteki “Tahrim” (haram kılmak) kelimesinden almıştır. Tahrim mastarından türeyen “Tuharrimu” kelimesi, bu surenin ilk ayetinde gelmiş ve bu surenin asıl içeriği olan tahrim hükmünü; yani Allah’ın helal kıldığı şeylerin haram kılınması konusunu beyan etmiştir. Bu sureye ilk ayette geçmesinden dolayı “Lime Tuharrimu” süreside denmiştir. Bunun yanında “Mutaharrim” Suresi de denilmiştir; zira mutahharim, insanın aslında haram olmayan bir şeyi bazı durumlardan dolayı kendine haram etmesine denir. Bu sure, Allah Resulü’nü (s.a.a) bu amelden men etmiş ve Allah’ın helal kıldığı nimetlerden istifa etmesi için teşvik etmiştir. ayetlerinin iniş sebebi hakkında farklı bir görüş öne sürerek, Tahrim Suresi ilk ayetlerinin surenin diğer ayetleriyle bağdaşmadığını beyan etmiştir. [7] Bazı rivayetlere göre, Aişe ve Hafsa, Peygamber Efendimize (s.a.a) neden Maria’nın evinde ikamet etmesine itiraz etmeleri üzerine, Allah Resulü (s.a.a) bir daha onun evine yaklaşmayacağına dair yemin etti. Bu ayet-i kerimeler de bu olaydan hemen sonra nazil oldu. [8] Meşhur Ayetler يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا قُوا أَنفُسَكُمْ وَأَهْلِيكُمْ نَارًا وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ Ey inananlar, koruyun kendinizi ve ailenizi o ateşten ki yakacağı şeyler, insanlardır ve kibrit taşlarıyla da harâreti ve alevi çoğalıp durur… (Tahrim / 6) Allame Meclisi, bu ayet-i kerimenin açıklamasında şöyle yazmaktadır: İnsan kendisini ve ailesini ateşten korumalıdır. Öyle ki Allah’a itaat etmede, günahtan kaçınmada, şehvetine uymama noktasında sabırlı olmalı ve ailesini Allah’a itaat etmeğe davet etmeli, farzları onlara öğretmeli, onları kötülüklerden sakındırmalı ve hayırlı işlere teşvik etmelidir. [9] .Fazilet ve Özellikleri Allah Resulü’nden (s.a.a) şöyle bir hadis-i şerif nakledilmiştir: Her kim, Tahrim Suresi'ni okursa, bir daha günah işlemeyecek şekilde tövbe etmeye muvaffak olur. [10] İmam Sadık’tan (a.s) şöyle bir rivayet nakledilmektedir: Her kim Talak ve Tahrim Surelerini farz namazlarında okursa, Allah-u Teâlâ onu kıyamet günü korkudan, hüzünden ve kederden âmânda kılar; ateşe atılmaktan muaf eder ve onu bu iki sureyi devamlı olarak okuduğundan dolayı cennete götürür. Zira bu iki sure Peygamber Efendimize (s.a.a) aittir. [11] Tahrim Suresi'nin özellikleri hakkında eğer sureyi onun için yazacak olsalar, can vermekte olan kişinin çok kolay bir şekilde canını teslim edeceği ve ölülerin azabını hafifleteceği nakledilmiştir. [12] Yine aynı şekilde ıztırabı uzaklaştırır ve borçlu kimsenin bu sureyi sürekli olarak okuması halinde inşallah faydalı olur .
Wed, 30 Nov 2022 - 07min - 147 - 65. Talak suresi Hasan Basri Çantay sesli meali Kur'an-ı Hakim Meal-i Kerim
Talak Suresi (Arapça: سورة الطلاق), ilk ayetinden itibaren yaklaşık üçte ikisinin tamamının boşanma hükümleri, boşanma iddeti ve boşanmış kadınlara ait konuları içermesinden dolayı, “talak” (boşanma) ismini almıştır. Bu sure lafız ve hacim bakımından “Mufassal” ve “Ya eyyuhe’n-Nebi” (Ey peygamber!) ile başlayan ve “Muhatabat” diye bilinen surelerdendir. Talak suresine “Suretu’n-Nisau's-Suğra” da denilmiştir. Küçük resim oluşturmada hata: Dosya eksik AnlamıBoşanmaBaşka İsmiNisau's-SuğraSınıfıMedeniNüzul Sırası99Sure Numarası65Cüz28Sayısal BilgilerAyet Sayısı12Kelime Sayısı289Harf Sayısı1203 v t e Talak Suresi Talak Suresi, ilk ayetinden itibaren yaklaşık üçte ikisinin tamamının boşanma hükümleri, boşanma iddeti ve boşanmış kadınlara ait konuları içermesinden dolayı “talak” (boşanma) ismini almıştır. Bundan dolayı bu sureye “Nisau's-Suğra” (yani Kur’an’ın dördüncü suresi olan Nisa Suresi ile karıştırılmaması için, küçük Nisa Suresi) Suresi de denmiştir. Talak Suresi karilerin çoğunluğu nezdinde 12 ve Basra karileri nezdinde ise, 11 ayettir; ancak birinci görüş sahih ve meşhurdur. Sure 289 kelime ve 1203 harften oluşmaktadır. Medine’de nazil olan bu sure, Mushaf’taki sıralamaya göre 65. ve nüzul sırasına göre ise, Kur’an’ın 99. suresidir. Bu sure lafız ve hacim bakımından “Mufassal” surelerdendir. Diğer surelere nispeten küçük surelerden olan Talak Suresi, 28. cüzün dördüncü hizbinde yer almaktadır. “Muhatabat sureleri” diye bilinen “Ya eyyuhe’n-Nebi” (Ey peygamber!) ile başlayan hitap surelerindendir. Konuları Talak Suresi'nde boşanma hükümleri, boşanma iddeti, boşanmış kadınlar, hamile ve boşanmış kadınlar, bekleme müddeti ve onların nafaka meselesi, süt verme hükümleri, süt içen çocuklar, süt veren kadın ve hukuku konularının yanı sıra, gelecektekilerin ibret alması için geçmiş ümmet ve toplumların akıbetlerine işaret edilmiştir. Ayrıca Tevhit, Nübüvvet ve Mead konularına değinip, muttakilerin özelliklerini belirterek, halka takvalı olmayı tavsiye etmektedir.[1] Meşhur Ayetler Talak Suresi 2. ve 3. ayet-i kerimelerden وَمَن يَتَّقِ اللَّـهَ يَجْعَل لَّهُ مَخْرَجًا وَيَرْزُقْهُ مِنْ حَيْثُ لَا يَحْتَسِبُ Ve kim çekinirse Allah'tan, ona sıkıntıdan bir kurtuluş vesîlesi yaratır. Ve onu, hesaplamadığı yerden rızıklandırır. Talak Suresi 2. ayet-i kerimenin son kısmı ve 3. ayet-i kerimenin ilk kısmı genellikle birlikte okunmaktadır. Tefsirciler, bu ayet-i kerimenin iniş sebebi ve tefsiri hakkında çokluca bahsetmişlerdir. Bu ayet-i kerimelerin iniş sebebi hakkında birçok rivayet de nakledilmiştir. [3] Mecmau’l-Beyan tefsirinde Allah Resulü’nden (s.a.a) şöyle bir hadis-i şerif nakledilmektedir: Her kim takvalı olursa, Allah-u Teâlâ onu dünyadaki şüphelerden, kıyametin ve ölümün zorluklarından korur. Mecmau’l-Beyan tefsirinde yazıldığına göre, İmam Sadık (a.s) şöyle buyurdu: Her kim takvalı olursa, Allah-u Teâlâ onun mal varlığına bereket verir. [4] Allame Seyyid Hüseyin Tabatabai el-Mizan tefsirinde şöyle yazmaktadır: Her kim haram işlerden kendini uzak tutarsa, Allah-u Teâlâ ona hayatın zorlu dönemeçlerinde ve çıkmazlarında mutlaka bir kurtuluş kapısı açacaktır. Neden mi? Zira Allah’ın göndermiş olduğu din, insan fıtratı esas alınarak uyarlanmıştır. Din, insanı fıtratının gereksinimi olan dünya ve ahret saadetini garanti altına alacak şeylere yönlendirmektedir. Öyleyse mümin insan, takvalı olduğu takdirde “Bu dünyadaki saadetli yaşamdan mahrum olacağım” diye bir endişeye kapılmamalıdır. [5] Fazilet ve Özellikleri Allah Resulü’nden (s.a.a) nakledilen bir hadis-i şerife göre, her kim Talak Suresini okursa, Resulullah’ın sünneti üzerine ölecektir. [6] Şeyh Saduk, İmam Rıza’dan (a.s) şöyle bir rivayet nakletmiştir: Her kim farz namazlarda Talak ve Tahrim surelerini okursa, Allah-u Teâlâ onun kıyamet günü korkmasına ve mahzun olmasına engel olur ve o, cehennem ateşinden âmânda olur. Allah-u Teâlâ onu bu iki sureyi okumasından dolayı cennete götürür; zira bu iki sure Allah Resulü’ne aittir.
Tue, 25 Oct 2022 - 05min - 146 - Canan Yurdu - Safahat - Mehmet Akif Ersoy Yusuf Ziya Özkan
YENİŞEHİR WİKİ YENİŞEHİR WİKİ Cânan Yurdu - Mehmet Akif Ersoy - Safahat DEĞİŞTİR ←EzanlarSafahat  Mehmet Akif ErsoyBir Mersiye→   Safahat / Cânan Yurdu Eyvâh, ıssız diyâr-ı dilber ... Her hatvesi bir mezâr-ı muğber! Uçmuş da içindeki terâne Kalmış sessiz bir âşiyâne. Yer yer medfûn durur emeller... Gûyâ ki kıyâm-ı haşri bekler! Yâ Rab! Niye böyle bir yığın hâk Olmuş yatıyor o buk’a-i pâk? Yâ Rab, ne için o lem’a nâbûd ? Yâ Rab, ne için bu sâye memdûd ? Yâ Rab, ne demek harîm-i cânan Üstünde bu perde perde hicran? Lâkin görünen kimin hayâli? Cânan gibi tıpkı yâl ü bâli... Gîsû-yi siyâh-ı târumârı, Altında cebîn-i lem’adârı, Zulmetler içinde subh-i mahmûr; Yâ gözbebeğinde nazra-i nûr; Yâ ebr-i bahâr içinde cevvâl Bârân şeklinde dürr-i seyyâl; Yâ sînede her zaman coşan yâd, Yâ kayd-i bedende rûh-i âzâd. Ey tayf-ı nigeh-firîbi yârın, Olmaz mı bir ân için karârın? Heyhât, serâb-ı şavka döndün... Karşımda parıldamanla söndün... Kimden sorayım ki nerde dilber? Makber gibi samt içinde her yer. Cânan! Cânan!.. dedim, arandım... “Bir aks-i nidâ” dedikçe, yandım! Yâ Rab, neye hem sağır, hem ebkem, Dağlar, dereler, bütün şu âlem? Ey sevdiğimin sevimli yurdu, Hâlin bana şimdi pek dokundu! Aç sîneni; yâd-ı nükhetinden Bir şemmeye kâilim bugün ben. Bir vakt o şemîm-i nâz-perver Tâ subha kadar yanımda bekler, -Ümmîde verip bekâ sabûhu - Sermest-i safâ ederdi rûhu. Heyhât o nesîm-i sâf şimdi Nâzan, nâzan semâya gitti. Ey lâne-i târumâr söyle, Cânan sana artık inmiyor mu? Ey mâtem-i pâyidâr söyle, Sâhandaki nevha dinmiyor mu? Ey ebr-i semâ-güzîn-i seyyâr, Yâdında mıdır o nazlı reftâr ? Ey darbe-i bâda karşı, ra’şân , İnşâd-ı enîn eden nihâlân ! Bir şi’r-i revân olup da cânan, Geçmez mi bu gölgeden hırâman ? Ey dilber-i mihriban, zuhûr et! Ömrüm gibi ansızın mürûr et! Yâ kalb-i fezâya bir hutûr et: Âfâkımı lem’a lem’a nûr et. Bin nevha-i cân içimde pür-cûş Geldim bu garîb yurda, medhûş. Feryâdımı yok mu eyliyen gûş? Yâ Rab, bu nasıl cihân-ı hâmûş: Bir “yok!” diyecek sadâ da yokmuş!..
Tue, 25 Oct 2022 - 13min - 145 - 64. Tegabün (Aldanma) suresi KHMK Hasan Basri Çantay sesli meali
Teğabun Suresi (Arapça: سورة التغابن) adını, 9. ayette geçen kıyamet günü ve Yevmu’t-Teğabun (pişmanlık günü) kelimesinden almıştır. Bu sure sözcük ve hacim bakımından geniş surelerdendir, evrensel ve genel duaya işaret eden, Allah’ı tesbih (سَبَّحَ لِلَّـهِ) ifadesiyle başlayan ve “Müsebbihât” diye bilinen surelerin altıncısıdır.Teğabun Suresi adını, 9. ayette geçen kıyamet günü ve Yevmu’t-Teğabun (pişmanlık günü) kelimesinden almıştır. Teğabun kelimesi bu manasıyla Kur’an-ı Kerim’de bir defaya mahsus olmak üzere sadece bu surede geçmiştir. Ayetlerin sayısı noktasında kari ve müfessirler arasında hiçbir görüş ayrılığı bulunmayan bu sure, 18 ayet, 242 kelime ve 1091 harften ibarettir. Mushaf’taki resmi sırası itibarıyla 64. iniş tertibine göre ise Kur’an’ın 108. suresi olan Teğabun Suresi Medeni’dir ve başka bir görüşe göre Mekki’dir; ancak Medeni olması meşhur ve sıhhate daha yakındır. Teğabun Suresi lafız ve hacim bakımından geniş surelerdendir ve diğer surelere göre Kur’an’ın kısa surelerinden olmakta ve 28. cüzün üçüncü hizbinde yer almaktadır. Evrensel ve genel duaya işaret eden ve Allah’ı tesbih (سَبَّحَ لِلَّـهِ) ifadesiyle başlayan ve “Müsebbihât” diye bilinen surelerin altıncısıdır. Konuları Mead ve ceza günü, insanın yaratılış meselesi ve Allah’ın insanı en iyi şekilde yaratması, Allah’a tevekkül, Allah yolunda borç verme ve Karzu’l-Hasene(karşılıksız borç verme)’nin sevilmesi gibi birkaç ahlaki ve toplumsal emir ve cimrilikten sakınma konuları Teğabun Suresi'nin işlediği temel konularından bazılarıdır.[1] Meşhur Ayetler إِنَّمَا أَمْوَالُكُمْ وَأَوْلَادُكُمْ فِتْنَةٌ وَاللَّهُ عِندَهُ أَجْرٌ عَظِيمٌ Mallarınız ve evlâtlarınız, bir sınamadır size ancak ve Allah katındaysa pek büyük bir mükâfat var. Allah Teâlâ on dördüncü ayet-i kerime de insanın eş ve çocuklarını düşman olarak tanıtıyor. Allah Teâlâ bu ayet-i kerime de insanın eş ve çocuklarını, insan için bir sınama vesilesi (fitne) olarak beyan etmektedir. [3] Fitne insanın müptela olduğu acılara, zorluklara, musibetlere ve sınanmaya sebep olacak şeylere denilmektedir. [4] Tefsir kitaplarında bahsedildiğine göre evlat ve mal insan için en önemli sınama vesilelerinin başında gelmektedir. [5] Neden mi? zira insanın evladına olan sevgisi ve dünya malının insan yanın da değerli olması, insanı ahret ve bu ikisi arasında (mal ve evlat) ikilemde bırakmaktadır. [6] Emirü’l-Müminin İmam Ali’den (a.s) şöyle bir rivayet nakledilmektedir: Ya Rabbi fitne ve sınamadan sana sığınırız demeyin; zira her kes ona duçar olacaktır, aksine insanı saptıran fitnelerden Allah’a sığınırız diye dua edin. [7] إِن تُقْرِضُوا اللَّـهَ قَرْضًا حَسَنًا يُضَاعِفْهُ لَكُمْ Eğer Allah'a güzel bir tarzda borç verirseniz o, verdiğinizi kat-kat arttırır. (Ayet / 17) Karzu’l-Hasene Tefsir kitaplarında yazılanlara göre bu ayet-i kerimedeki Karzu’l-Hasene’den maksat; Allah yolunda infak etmektir. [8] Tefsir-i Tesnim, Karzu’l-Hasene’yi Kuran kültürü ve terimi açısından şöyle açıklamaktadır; İnsanın her hayır işi, Allah rızası için yapması, ibadet olabilir, infak olabilir yâda umuma faydalı bir iş olabilir. Öyleyse bu tanım, Fıkhi anlamda ki Karzu’l-Hasene’yi de kapsayacaktır. Bu tefsir kitabının açıklamalarına göre; Allah ‘‘hayırlı bir iş Allah katında muhafaza ediliyor’’ diyeceğine, hayır işin kat-kat artacağını söylüyor. Bunu anlatabilmek için de Karzu’l-Hasene sözcüğünden istifade ediyor. Karzu’l-Hasene de verilen borç, sahibine geri verilmek üzere muhafaza edilmektedir. [9] Fazilet ve Özelliklikleri Allah Resulünden (s.a.a) şöyle bir hadis-i şerif nakledilmiştir: Her kim Teğabün Suresi'ni okursa, ani ölümlerden âmânda olur. [10] İmam Sadık’tan (a.s) da şöyle bir rivayet nakledilmiştir: Her kim farz namazlarda Teğabün Suresi'ni okursa, Teğabün Suresi kıyamet günü ona şefaat edecektir. Kıyamet günü adil bir şahit gibi Allah katında Teğabün Suresi'ni okuyan şahsa, şahitlik edecektir ve Teğabün Suresi'ni okuyan şahsı, cennete dâhil edene kadar ondan ayrılmayacaktır. [11] İmam Bakır’dan (a.s) ş
Sat, 01 Oct 2022 - 05min - 144 - 63. Münafikun suresi (Arapça: سورة المنافقين), Hasan Basri Çantay sesli meali KHMK
münafıkların gerçek simasını resmetmekle birlikte, alamet ve nişanelerini zikrederek, Müslümanlara karşı yaptıkları komplolarla ilahi rahmet ve mağfiretten ve aynı zamanda Peygamber’in (s.a.a) duasından mahrum kaldıklarını konu edinmektedir. Bu sure lafız ve hacim bakımından mufassal surelerden olup Vakıa Suresi'nden sonra “اذا” (iza) ile başlayan surelerin ikincisidir. 180Harf Sayısı800 v t e Münafikun Suresi Bu sure, çoğu ayetlerinin münafıklar hakkında nazil olmasından ve onların sıfat, hal ve amellerinden bahsetmesinden dolayı “Münafikun Suresi” olarak adlandırılmıştır. İslam’da nifak ve münafıklar konusunun önemli bir yeri bulunmaktadır. Zira bundan dolayı da bu surenin konusu ve ismi olmuştur. Rivayette bu surenin Cuma namazının ikinci rekâtında okunması tavsiye edilmiş ve vurgulanmıştır. 11 ayetten oluştuğu noktasında hiçbir görüş ayrılığı bulunmayan bu sure, 180 kelime ve 800 harften ibarettir. Medeni olan bu sure Mushaf’taki resmi sırası itibarıyla 63. ve iniş tertibine göre ise, Kur’an’ın 104. suresidir. Münafikun Suresi lafız ve hacim bakımından “Mufassal” surelerden ve 28. cüzün hizblerinden bir kısmını teşkil etmekle birlikte, diğer surelere oranla daha kısadır. Bu sure Vakıa Suresi'nden sonra “اذا” ile başlayan surelerinin ikincisidir. Konuları Münafikun Suresi, münafıkların gerçek simasını tersim etmekle birlikte, alamet ve nişanelerini zikrederek, Müslümanlara karşı yaptıkları komplolarla, ilahi rahmet ve mağfiretten ve Hz. Peygamberin (s.a.a) duasından mahrum olduklarını konu edinmektedir. Bu surede ayrıca Allah’ın zikrinden gaflet etmenin etkenleri hatırlatılmakla birlikte, dünyevi ve fani yaşamın, mal, makam ve evlatların, Allah’a ibadet etmekten ve Allah’ı zikretmekten alıkoymaması gerektiğinden bahsetmektedir.[1] İniş Sebebi Münafikun Suresi'nin iniş sebebi hakkında Tefsir-i Kummi’de şu şekilde yazmaktadır: Peygamber Efendimiz’in (s.a.a) gazvelerinden birinde sahabeden iki kişi arasında kuyudan su çekme konusunda anlaşmazlık çıktı ve tartışma sırasında Ensar’dan bir kişi yaralandı. Bu haberi duyan Abdullah b. Ubey, haddinden fazla öfkelendi ve Medine’ye döndüklerinde sığıntı olanları şehirden çıkarmakla tehdit etti.[3] Abdullah b. Ubey’in bu sözü, bir bakıma Muhacirleri Medine’den sürgün etmek anlamına geliyordu. Münafikun Suresi'nin sekizinci ayet-i kerimesinde şöyle beyan edilmektedir: Bu olaya şahit olan Zeyd b. Erkam, Abdullah’ın konuşmalarını Allah Resulü'ne (s.a.a) aktardı. Abdullah, Allah Resulü’nün (s.a.a) yanına giderek, Allah’ın birliğine ve Peygamber Efendimiz’in (s.a.a) peygamberliğine şehadet etti ve Zeyd’in söylediklerini yalanladı. Bundan kısa bir süre sonra Münafikun Suresi 1-8. ayet-i kerimeleri nazil oldu. [4] Fazilet ve Özellikleri Mecmau’l Beyan Tefsiri’nde Allah Resulü’nden (s.a.a) şöyle bir hadis-i şerif nakledilmiştir: Münafıkun Suresi’ni okuyan herkes, her türlü nifaktan temizlecektir. [5] “Sevabu’l Amal” kitabındaki diğer bir hadise göre, İmam Sadık (a.s), Cuma günü öğlen kılınan namazda Şiilere Münafıkun ve Cuma surelerini okumalarını tavsiye ederdi. Hadiste yazılana göre her kim bu düstura amel ederse, Allah Resulü’nün (s.a.a) amelini yapmış gibi olur ve bu kişinin mükafatı da cennet olur. [6] Bazı fakihlerin görüşüne göre Cuma namazının ikinci rekatında Münafıkun Suresi'ni okumak müstehaptır
Sat, 01 Oct 2022 - 03min - 143 - 62. Cum'a suresi KHMK Hasan Basri Çantay meali Kur'an
Cum'a Suresi (Arapça: سورة الجمعة), lafız ve hacim bakımından “Mufassal” surelerdendir. Ancak Mufassal sureler içinde de “Tival” surelerden sayılmakla birlikte, Allah’ı tesbih (سَبَّحَ لِلَّـهِ) ifadesiyle başlayan ve “Müsebbihât” diye bilinen yedi surenin beşincisidir. Bu surede Cuma namazı ve Cuma namazından sonraki amellerin adabı konu edildiğinden (9 ve 11. ayetler) Cuma Suresi olarak adlandırılmıştır.Bu sureye "Cumua" (mim harfi ötreli) ve Farsçada “Cum’a” Suresi denmektedir. Arapçada ise, mim harfinin cezimli (sukün) olması durumunda "Cuma namazının kılındığı haftanın son günü" anlamına gelmektedir. Bu surede Cuma namazı ve Cuma namazından sonraki amellerinin adabı konu edildiğinden (9 ve 11. ayetler) mim harfi ötreli olarak (Cumua) zikredilmiştir. 11 ayetten oluştuğu noktasında hiçbir görüş ayrılığı olmayan bu sure, 177 kelime ve 768 harften ibarettir. Medeni olan bu sure Mushaf’taki resmi sırası itibarıyla 62. ve iniş sırasına göre ise, Kur’an’ın 110. suredir. Cuma Suresi lafız ve hacim bakımından “Mufassal” surelerdendir. Ancak Mufassal sureler içinde de “Tival” surelerden sayılmakla birlikte 28. cüzün hizblerinden bir kısmını teşkil etmektedir. Evrensel ve genel duaya işaret eden ve Allah’ı tesbih (سَبَّحَ لِلَّـهِ) ifadesiyle başlayan ve “Müsebbihât” diye bilinen yedi surenin beşincisidir. Cuma Suresi'ni okumanın fazileti hakkında, rivayetlerde şöyle denilmiştir: Allah-u Teâlâ, Cuma Suresi'ni okuyan herkese, Cuma namazına gelen ve gelmeyenlerin sayısınca 10 iyilik mükâfat verecektir. [12] Yada, Cuma Suresi'ni her Cuma akşamı okuyan kimse için, her iki Cuma arasında işlemiş olduğu günahlarının fidye ve keffaresi olacaktır. [13] Yine aynı şekilde Cuma günü sabah, öğlen ve ikindi namazlarında Münafikun Suresi ve Cuma Suresi'ni okumanın müstahap olduğu belirtilmiştir. [14] Yine aynı şekilde Cuma Suresi'nin okumanın fazileti hakkında, insanı korkudan ve şeytanın vesvesesinden koruyacağını nakledilmiştir. [15] Sanat Eserleri Cuma Suresi ve bazı ayet-i kerimeleri, İslami yapıtlara kitabe, yazıt, fayans ve çinilere işlenmiştir. İmam Rıza’nın (a.s) türbesinde Cuma Suresi, Ali Rıza Abbasi tarafından Sülüs hattıyla yazılmıştır. [16] Yine aynı şekilde Cuma Suresi Hz. Masume’nin (s.a) türbesinde 2. Şah Abbas revakındaki kubbeye kitabet edilmiştir. [17] Aynı şekilde Cemkeran Mescidi’nin fayans ve çinilerine işlenmiştir. [18] İshak b. Musa’nın türbesinde Feyz-i Kummi, Gencine-i Asar-i Kum, s 138. Bug’eyi Peygamberiye’de [19] dahi göze çarpmaktadır .Cuma namazı ve Cuma namazının farz oluşu hükmü bu surede belirtilmiş ve Cuma namazının ilk rekâtında bu surenin okunması müstehap olduğundan dolayı tavsiye edilmiştir. Cuma Suresi Allah’ı tesbihle, Allah’ı izzet ve hikmet sıfatıyla niteleyerek başlamakta, iş ve ticareti Cuma namazına tercih edenleri kınamayla, Allah’ın sevap ve ecrinin iş ve ticaretten daha iyi ve değerli olduğunu, rızık verenlerin en hayırlısının Allah-u Teâla olduğunu vurgulayarak son bulmaktadır.[1] İniş Sebebi: Ticaret Kervanı ve Namaz Kılanlar Cabir b. Abdullah Ensari’den şöyle bir rivayet nakledilmiştir: Allah Resulü (s.a.a) ile Cuma namazı kılıyorduk. O esnada ticaret kervanı geldi ve halk (Namaz kılanlar) kervana doğru perakende oldular. Sadece 12 kişi kaldı ve ben de onlardan birisiydim. Daha sonra şu ayet-i kerime nazil oldu (وَ إِذا رَأَوْا تِجارَةً أَوْ لَهْواً...:) Ve onlar, bir alış-veriş yahut eğlence görünce ona gidip dağıldılar ve seni ayakta bıraktılar; (Ayet/11). [2] Başka bir rivayetteyse şöyle nakledilmiştir: Medine’de açlık baş almış gidiyordu ve yiyecekler pahalanmıştı. Dehiye b. Halife’nin ticaret kafilesi Medine’ye girince, namaz kılan Müslümanlar onun kafilesine doğru koşuştu ve çok az sayıda kişi kaldı. Bu ayet-i kerime nazil olduktan sonra, Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu: Eğer tüm Müslümanlar gitseydi, ateş onları sarıverirdi. [3] Nakledildiğine göre Peygamber Efendimizin (s.a.a) yanında sadece İmam Ali (a.s), Hz. Fatıma (s.a), İmam Hasan (a.s), İmam Hüseyin (a.s), Selman Farisî
Sun, 25 Sep 2022 - 03min - 142 - 61. SAFF Saff Suresi (Arapça: سورة الصف) Kur’an-ı Kerim KHMK Hasan Basri Çantay meali
Saff Suresi (Arapça: سورة الصف) Kur’an-ı Kerim’in Medeni surelerinden olup, Mushaf’taki resmi sırası itibarıyla 60. ve iniş tarihine göre ise, Kur’an’ın 109. suresidir. Diğer İsmi "Havariyyun" (has ve özel yaranlar), "Hz. İsa"dır.Bu sure adını, 4. ayette geçen ve “saf tutmak” anlamına gelen "Saf" kelimesinden almıştır. Sure lafız ve hacim bakımından kısa surelerden, yani “Mufassal” surelerdendir. Ancak Mufassal sureler içinde de “Tival” surelerden sayılmakla birlikte, diğer surelere nispet daha küçüktür. Saff Suresi, Allah’ı tesbih (سَبَّحَ لِلَّـهِ) ifadesiyle başlayan ve “Müsebbihât” diye bilinen yedi sureden birisidir. Saff Suresi, adını 4. ayette geçen ve “saf tutmak” anlamına gelen "Saf" kelimesinden almıştır. Bununla birlikte Allah’ın kuşkusuz kendi yolunda, kurşun dökümü (sağlam) bir yapı gibi saf bağlayarak çarpışanları sevdiğine işaret etmektedir. Saff Suresi'nin ikinci ismi “Havariyyun” Suresi'dir.[Not 1] “Havari” kelimesi daha çok Hz. İsa’nın (a.s) Sıddık yaranlarına özgüdür ve bu surenin 14. ayetinde kullanılmıştır. Bu surenin üçüncü ismi ise, “İsa”dır. Zira Ulû'l Azm peygamberlerinden olan Hz. İsa’nın (a.s) adı, Saff Suresi'nin 6.Saff Suresi'nin 6. ayetinde Hz. İsa (a.s) Ben-i İsrail’e (İsrailoğullarına) kendisinden sonra Tevrat ve İncil’i doğrulayan ve adı Ahmed (Ahmed, Hz. Muhammed’in (s.a.a) isimlerinden biridir) olan bir peygamberin geleceğini müjdelemektedir. Ayetlerinin sayısı hakkında bir görüş ayrılığı bulunmayan bu sure, 14 ayet, 226 kelime ve 966 harften ibarettir. Mushaf’taki resmi sırası itibarıyla 60. ve iniş tarihine göre ise, 109. suredir. Sure Medenidir. Saff Suresi, lafız ve hacim bakımından kısa surelerden, yani “Mufassal” surelerdendir. Ancak Mufassal sureler içinde de “Tival” surelerden sayılmakla birlikte, diğer surelere nispetle daha küçük ve hizb’in bir bölümünü oluşturmaktadır. Allah’ı tesbih (سَبَّحَ لِلَّـهِ) ifadesiyle başlayan ve “Müsebbihât” diye bilinen yedi sureden birisidir. Allah’ın tesbih ve takdisi, sözü ile ameli bir olmayanları kınama ve serzeniş, asıl ve son zaferin Allah’ın dini üzere olacağı, din ve Allah düşmanlarının istememelerine ragmen Allah’ın nurunu tamamlayacağı, insanları Allah’a imana ve onun yolunda mal ve canla cihad etmeye teşvik etme ve Allah yolunda infak etmenin günahların bağışlanmasına sebep olduğu gibi konular bu surenin diğer konularındandır.[1] Kıraatinin Fazileti Bir rivayete göre İslam Peygamberi (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İsa (a.s) suresini okuyan kimseye hayatta olduğu müddetçe (o sure ona) selam göndererek, bağışlanma ve mağfiret talebinde bulunur. Kıyamet gününde ise, Hz. İsa’nın (a.s) refik ve dostu olur.”[2] Aynı şekilde İmam Bakır’dan (a.s) şöyle rivayet edilmiştir: “Her kim Saff Suresi'ni kıraat eder ve onu farz ve müstehab (sünnet) namazlarında her daim okursa, Allah-u Teâla onu melekler ve peygamberlerle birlikte aynı safta karar kılar.”[3] ve 14. ayetlerinde zikredilmiştir. Meşhur Ayetler «يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لِمَ تَقُولُونَ مَا لَا تَفْعَلُونَ كَبُرَ مَقْتًا عِندَ اللَّـهِ أَن تَقُولُوا مَا لَا تَفْعَلُونَ» Ey inananlar! Ne diye yapmayacağınız şeyi söylersiniz? Allah katında en nefret edilen şey, yapmayacağınız şeyi söylemenizdir. (Ayet 2 ve 3) Bu ayeti kerimenin iniş sebebi hakkında şu şekilde denilmiştir: Bir grup Müslüman şöyle diyordu: “Eğer biz bilseydik ki Allah katında hangi iş en çok sevilendir, canımızı malımızı ona sarfederdik”. Allah Cihadı tanıtarak onları Uhud savaşıyla sınadı; ancak onlar savaştan kaçtı. [4] “Tefsir-i Kummi” kitabında şöyle yazılmıştır: Sözlerine amel etmeyenlerden maksat, Allah Resulü’ne (s.a.a) yardım edeceklerine, emirlerine uyacaklarına ve İmam Ali (a.s) hakkında Peygamber Efendimizle (s.a.a) olan ahitlerine bağlı kalacaklarına dair vaatte bulunan Peygamber Efendimizin (s.a.a) sahabeleridir; ancak Allah onların ahitlerine vefa etmeyeceklerini bildirdi. [5] وَأُخْرَى تُحِبُّونَهَا نَصْرٌ مِّنَ اللَّهِ وَفَتْحٌ قَرِيبٌ وَبَشِّرِ الْمُؤْمِنِينَ Ve başka bir şey daha var ki severs
Thu, 01 Sep 2022 - 04min - 141 - 60. MÜMTEHİNE suresi. KHMK Kur'an-ı Hakim Meali Kerim Kur'an sesli meali
Hacim bakımından Mufassal surelerin Tival sureleri (Mufassal, Kur'an'ın sonundaki surelerdir. Rahman Suresi'nden sonuna kadar olan ayetler. Onlar da Tival, Evsat, Kısar olmak üzere üç bölüme ayrılır. Tivali Mufassal: Hucurat Suresi'nden Buruc Suresi'ne kadar, Evsatı Mufassal: Buruc Suresi'nden Lemyekün'e kadar, Kısarı Mufassal: oradan sona kadardır) grubundandır. Mümtehine Suresi'nde birkaç önemli fıkhi ve siyasi hükmün yanı sıra muhacir kadınların ahkâmını içermekle birlikte Mekke’nin fethinden sonra muhacir kadınların Allah Resulü (s.a.a) ile biati konularından da bahsetmektedir. Mümtehine Suresi Mümtehine Suresi, imtihan kelimesinden alındığı için “Mümtehine” olarak adlandırılmıştır ve eğer “ha” harfi esre (fethe) olursa ismi meful (yani imtihan olunmuş manasında) ve “ha” harfi kesre harekeli ise ismi fail (yani imtihan eden manasında) olmaktadır. İsimleri Mümtehine Suresi her iki surette de (yani ismi fail ve ismi meful olarak) adlandırılmıştır. Zira bu surenin 10. Ayetinde hicret eden kadınların kocalarını terk etme hedef ve nedenlerini ve aynı şekilde Mekke’den Medine’ye muhaceret edişlerinin sebeplerinin aşikâr olması ve onlar hakkında karar alınması noktasında, Allah Resulüne (s.a.a) muhacir kadınları imtihan etmesi emredilmiştir. Bundan dolayı muhacir kadınlar “Mümtehane”dir (ha harfi esreli; yani imtihan olunan) ve Allah Resulü (s.a.a) ise “Mümtehin”dir (ha harfi kesreli; yani imtihan eden). Bu yüzden bu surenin diğer bir adı da “İmtihan”dır. Bu surenin üçüncü ismi “Meveddet”tir; zira meveddet kelimesi bu surede üç defa geçmiştir. İki defa Müslümanların Allah düşmanlarını dost edinmemeleri vurgulanan birinci ayette ve bir defa da Müslümanların Allah düşmanları ile oluşabilecek irtibat ve dostlukları hakkındaki gaybi haberi içeren (bu gaybi haberler, Mekke’nin fethiyle Kureyş’in iman etmesi ve onların Müslümanlara olan düşmanlıklarının dostluğa dönüşmesiyle tahakkuk bulmuştur) 7. ayette zikredilmiştir. Mümtehine Suresi 13 ayet, 352 kelime ve 1560 harften oluşmaktadır. Medeni olan bu sure Mushaf’taki sıralamada 60. iniş sırasına göre ise 91. suredir. Bu sure lafız ve hacim bakımından Mufassal surelerin Tival sureleri (Mufassal, Kur'an'ın sonundaki surelerdir. Rahman Suresi'nden sonuna kadar olan ayetler. Onlar da Tival, Evsat, Kısar olmak üzere üçe bölünür. Tivali Mufassal: Hücurat Suresi'nden Buruc Suresi'ne kadar, Evsatı Mufassal: Buruc Suresi'nden Lemyekün'e kadar, Kısarı Mufassal: oradan sona kadardır) grubundandır ve yaklaşık bir hizb’in (Hizb: cüz’ün dörtte biri demektir) üçte biri kadardır. Konular Mümtehine Suresi, birkaç önemli fıkhi ve siyasi hükmün yanı sıra muhacir kadınların ahkâmını içermekte ve Mekke’nin fethinden sonra muhacir kadınların Allah Resulü (s.a.a) ile biati konularından bahsetmektedir. Ayrıca dostluk ve düşmanlığın ölçüsünün sadece ve kesinlikle Allah olması gerektiğine değinilmiş ve Hz. İbrahim’in (a.s) dua ve münacatlarının yanı sıra dua konuları da beyan edilmiştir.[1]
Sat, 18 Jun 2022 - 08min - 140 - 59. HAŞR SURESİ, Hasan Basri Çantay, KHMK Kur'an sesli meali.
Haşr Suresi (Arapça: سورة الحشر; Al-Hashr) "Allah’ı tesbih" (سَبَّحَ لله) ifadesiyle başlayan ve “Müsebbihât” diye bilinen yedi sureden biridir. [1] Bu surenin son üç ayeti Allah’ın Cemal ve Celal sıfatlarına, Esmaü’l Hüsna ve (Allah’ın) büyüklüğüne işaret etmektedir.Başka İsmiBen-i NadirSınıfıMedeniNüzul Sırası101Sure Numarası59Cüz28Sayısal BilgilerAyet Sayısı24Kelime Sayısı448 Harf Sayısı971” diye bilinen yedi sureden biridir. Bu surenin özelliklerinden biri, son üç ayetinin Allah’ın Cemal ve Celal sıfatlarının, Esmaü’l Hüsna ve Uzması’nın Camisi (kapsaması) olmasıdır. Ben-i Nadir (Nadir oğulları) Yahudilerinin yenilmesi ve sürgün edilişi olayı, bu surenin ana konularındandır. Savaşmadan Müslümanların eline geçen mal ve ganimetlerin taksiminin hükmü, münafıkların alameti ve Müslümanlara karşı münafıkça ve haince amellerinin ifşası ve melâmeti, Muhacirlerin yaptıkları fedakârlıkların övülmesi ve temcidi bu surenin diğer konularındandır. Haşr Suresi'nin başlangıcı ve sonu arasında özel bir bağ bulunmaktadır; yani bu sure Allah’ı zikir ve takdis ile başlamakta; bu tesbih ve takdisle de son bulmaktadır. Tarih-i Rivayetler ve Öyküler Ben-i Nadir Yahudilerinin, Müslümanlar karşısında yenilgiye uğraması ve sürgün edilmesi (Ayet/2). Münafıkların, Yahudilerle işbirliği yapacaklarına dair yalan vaatte bulunması (11 ve 12. ayetler). İniş Sebebi: Yahudilerin Müslümanlar Aleyhine Komplo Kurması Ana Madde: Ben-i Nadir Gazvesi Peygamber Efendimiz (s.a.a) Medine’ye hicret ettiğinde, Medine’de yaşayan Yahudi kabileleriyle yani Ben-i Nadir, Ben-i Kurayza ve Ben-i Kaynuka ile barış anlaşması imzaladı. Fakat Medine Yahudileri, Allah Resulü (s.a.a) ile imzalamış oldukları barış anlaşmasını, özellikle bu üç yerde ihlal ettiler: 1-Yahudilerin büyüğü olan ‘‘Kab b. Eşref’’in, Uhud savaşı sonrasında Peygamber Efendimiz’i (s.a.a) yok etmek için, Ebu Süfyan ile ittifak anlaşması imzalaması. Bu olay vahiy yoluyla Allah Resulü’ne (s.a.a) bildirildi. 2-Yahudi Ben-i Nadir kabilesinden ‘‘Amr b. Cehhaş’’ adlı birinin, Peygamber Efendimiz’e (s.a.a) suikast düzenlemek için komplo kurması. 3-İslam Peygamberi (s.a.a) aleyhine iftira ve hakaret içerikli şiirler okumaları. Medine’de bulunan Yahudi kabilelerin kurmuş oldukları tüm bu komploların ardından, Müslümanlardan oluşan İslam ordusu Yahudilerin yaşamakta olduğu sağlam ve dayanıklı kaleyi ablukaya alarak, kalenin etrafında bulunan hurma bağlarını ateşe verdi. İslam ordusu tarafından kuşatılan kale, birkaç gün içinde kan dökülmeden fethedildi ve Yahudiler teslim oldu. Kazanılan bu zaferin ardından, İslam Peygamberi’nin (s.a.a) önerisi üzerine Yahudiler Medine’yi terk etti. Yahudiler, bazı eşyalarını yanlarında götürdüler ve bazı eşyalarını da imha ettiler. Bir grubu Şam’a, bir grubu Hayber’e ve bir grubu da Hira’ya gitti. [7] Fazilet ve Özellikleri Allah Resulü’nden (s.a.a) şöyle bir hadis-i şerif nakledilmiştir: "Her kim Haşr Suresi'ni okursa, cennet ve cehennem, arş, kürsü ve hicapları, yedi gök, yedi yer, hava, rüzgârlar, kuşlar, ağaçlar, dağlar, ay, güneş ve melekler ona selam ve salâvat gönderir; onun için bağışlanma talebinde bulunurlar. Eğer Haşr Suresi'ni okuduğu gündüz veya gece dünyadan göçerse, şehit sayılır." [8] İmam Sadık’tan (a.s) şöyle bir rivayet nakledilmiştir: "Her kim ikindi vakti Rahman ve Haşr surelerini okursa, Allah-u Teâlâ sabaha kadar onu koruması için bir melek memur eder Ben-i Nadir (Nadir oğulları) Yahudilerinin yenilmesi ve sürgün edilişi olayı, bu surenin ana konularındandır. Savaşmadan Müslümanların eline geçen mal ve ganimetlerin bölüşümünün hükmü, münafıkların alameti ve Müslümanlara karşı münafıkça ve haince amellerinin ifşası ve melâmeti, Muhacirlerin yaptıkları fedakârlıkların övülmesi ve temcidi bu surenin diğer konularındandır. İsimlendirilmesi, Ayetlerin Sayısı ve Nüzul Sebebi Haşr Suresi adını 2. ayetteki "Haşr" kelimesinden almıştır. Bu ayette İslam düşmanı ve anlaşmaları bozan Ben-i Nadir (Nadir oğulları) Yahudilerinin sürgün edilişinden bahsedilmek
Tue, 10 May 2022 - 09min - 139 - 58. MÜCADELE Suresi (Arapça: سورة المجادلة) Hasan Basri Çantay KHMK sesli meali Kur'an
Mücadele Suresi adını, birinci ayetindeki (Zihar) fiilinden almıştır. Zira surenin başında Zihar (Cahiliye Döneminde bir boşama çeşidi) yaparak, kendisini boşayan kocasının davranışlarını, Allah Resulü (s.a.a) ile tartışan ve şikâyette bulunan kadından bahsedilmektedir. (Zihar; karısını haksız yere annesine benzeten erkeğe denir ve kendine has fıkhi hükümleri bulunmaktadır.) Bundan dolayı bu sure, “Zihar Suresi” olarak da adlandırılmıştır. Bu surenin diğer bir ismi de “Kad Semi’a”dır. Zira sure bu ibaretlerle başlamıştır. [1] Bu sure Kufe karilerine göre 22, Mekke ve Medine karilerine göre isei 21 ayettir. Ancak yaygın ve meşhur olan görüş birinci görüştür. Mücadele Suresi 475 kelime, 2046 harften oluşmaktadır. Medeni olan bu sure, Mushaf'taki sıralamada 58, iniş sırasına göre 104. suredir. [2] Sure, 28. cüz’ün başlarında yer almaktadır. [3] Hacim bakımından Mufesselat surelerinin tıval sureleri grubundandır ve bir hizipten daha azdır. [4] Konuları Mücadele Suresi'nin 2 ve 4. ayetinde Zihar konusunun şer’i hükmü ayrıntılı olarak beyan edilmiştir. Toplumda fısıldanmayı men etme, oturma-kalkma adabı, meclise yeni gelenlere saygı gösterme, Hizbullah ve Hizbuşşeytan’ın (şeytanın taraftarlarının) alamet ve mısdakları ve müminlerin nişaneleri, bu surenin temel konularıdır.Tarihi Rivayetler ve Öyküler Bir kadının, ‘‘Zihar’’ konusunda, Peygamber Efendimiz’e (s.a.a) şikâyette bulunması (Ayet/1) Sahabelerin, Allah Resulü (s.a.a) ile baş başa konuşabilmeleri için sadaka vermeye emredilmeleri ve daha sonrasında bu hükmün kaldırılarak lağvedilmesi (12 ve 13. ayetler). Meşhur Ayetler يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا نَاجَيْتُمُ الرَّسُولَ فَقَدِّمُوا بَيْنَ يَدَيْ نَجْوَاكُمْ صَدَقَةً ذَلِكَ خَيْرٌ لَّكُمْ وَأَطْهَرُ فَإِن لَّمْ تَجِدُوا فَإِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ Ey inananlar! Peygamberle gizlice konuşacağınız vakit, konuşmaya başlamadan bir sadaka verin; bu, sizin için hem daha hayırlıdır, hem de daha temiz; bulamazsanız artık Allah, suçları örter, rahîmdir. (Mücadele Suresi /12) Bir grup meşhur tefsirci, özellikle de Şeyh Tabersi ‘‘Mecmau’l Beyan’’ tefsirinde bu ayetin ve bundan sonraki ayetlerin iniş sebebi hakkında şu şekilde yazmıştır: Zenginlerden bir grup, Allah Resulü’nün (s.a.a) yanına gelerek, gizli saklı bir şeyler konuşuyorlardı. Yaptıkları bu işle, hem Peygamber Efendimiz’in (s.a.a) vaktini alıyorlar ve hem de fakirlerin rahatsız olmalarına neden oluyorlardı. Bunun üzerine Allah-u Teâlâ şöyle bir emirde bulundu: Bundan böyle her kim Peygamber (s.a.a) ile Necva ederek, gizli saklı ve özel bir şey konuşacaksa, fakirlere sadaka vermelidir. Bunu duyan zenginler, Peygamber Efendimiz (s.a.a) ile Necva etmekten sakındılar. Bu olay üzerine bir sonraki ayet-i kerime nazil olarak (Zenginler azarlandı ve önceki ayetin hükmü lağvedildi) Allah Resulü (s.a.a) ile Necva izni tüm herkese verildi. [7] Ayetül Ahkâm Mücadele Suresi'nin ilk (2-4) ayetlerini “Ayetü’l Ahkâm” olarak kabul etmektedirler. [8] Bu ayetler, Zihar hakkında konuşmaktadır. Zihar, Cahiliye Devrinde yapılan bir ameldi ve eğer bir erkek eşini ebedi olarak boşamak isteseydi, ona şöyle derdi: Senin arkan, aynı annemin arkası gibidir. [9] Yüce Allah bu ayet-i kerimelerde, Zihar’ı hoş olmayan ve beğenilmeyen bir amel olarak tanıtıyor ve şöyle buyuruyor: Bu amel, karı ve kocayı ebediyete kadar birbirlerine haram kılmaz. Ancak Zihar yaptıktan sonra tekrar evliliklerinde olduğu gibi cinsel hayatlarını devam ettirmek isterlerse, erkeğin kefaret vermesi gerekir. [10] [Not 1] Fazilet ve Özellikleri Mücadele Suresi'ni okumanın fazileti hakkında bazı rivayetler nakledilmiştir: Peygamber Efendimiz’den (s.a.a) şöyle bir hadis-i şerif nakledilmiştir: Her kim Mücadele Suresi'ni okursa, kıyamet gününde Hizbullah güruhundan olacaktır. [11] İmam Sadık’tan (a.s) şöyle bir rivayet nakledilmiştir: Her kim Hadid ve Mücadele surelerini farz namazlarında okur ve bunda devamlılık gösterirse, Allah-u Teâlâ ömrü boyunca ona asla azap etmez, kendisi ve ailesi asla kötülük görmez
Sat, 09 Apr 2022 - 08min - 138 - 57. HADİD Suresi (Arapça: سورة الحدید) Yani Demir suresiHasan Basri Çantay KHMK sesli Kur'an meali
Adını 25. ayet-i kerime'de geçen "hadid" kelimesinden almıştır. "Hadid" kelimesi, demir anlamına gelmektedir. Hadid Suresi, "sebbeha" ve "yüsebbihu" kelimeleriyle başlayan ve "Müsebbihat" olarak tanımlanan surelerin ikincisidir. Hadid Suresi, İsra Suresinden sonra "sebbeha lillah" «سبّح لله» ile başlayan yedi Müsebbihat surelerinin ikincisidir. Diğer Müsebbihat sureleri Haşr, Saff, Cuma, Tegâbün, İsra ve A'lâ Suresi'dir. 29 ayetten oluşan Hadid Suresi, Medine'de inmiştir. Mushaf’taki sıralamada 57, iniş sırasına göre 94. suredir. Hadid SuresiAnlamıDemirBaşka İsimleri-SınıfıMedeniNüzul Sırası94Sure Numarası57Cüz27Sayısal BilgilerAyet Sayısı29Kelime Sayısı576Harf Sayısı2545 v t Surenin Tanıtımı Kendisinde büyük bir kuvvet ve sertlik bulunan; insanlara çeşitli faydaları olan "hadid" (demir) kelimesinin 25. ayette geçmesinden dolayı, sure bu adla anılmaktadır. "Sebbeha" ve "yüsebbihu" kelimeleriyle başlayan ve Allah’ı tenzih ve tesbih etmek anlamına gelen Müsebbihat surelerinin ikincisidir. Bazıları, bazı rivayetler esasınca Hadid Suresi'ni, Mekki surelerden saymaktadırlar. Ancak meşhur görüşe göre, Hadid Suresi Medeni surelerdendir. [1] Irak karilerine göre 29 ve başka karilere göre ise, 28 ayettir. Ancak Iraklı karilerin görüşü daha meşhur ve yaygındır. Sure 576 kelime ve 2545 harften oluşmaktadır. Mushaf’taki resmi sırasına göre elli yedinci ve nüzul sırasına göre ise, doksan dördüncü suredir. Sure, Medine’de nazil olan surelerdendir. [2] Boyut ve uzunluk olarak mufassal ve tıval sureler kategorisindendir. [3] Bir hizipten biraz fazladır.[4] Surenin İçeriği: İnfak Etmeye Teşvik Sure, Allah’ı tesbih ve takdisle başlamakta, göklerin ve yeryüzünün altı günde yaratıldığına işaret etmekte, insanlar infak ve borç vermeleri konusunda teşvik edilmekte ve ruhbaniyet nefyedilerek ilahî bağış ve ihsanın sonsuzluğu ile sona ermektedir.[5] Hadid Suresi'nin asıl hedefi, Allah yolunda infak etmeyi teşvik etmektir. Zira surenin birkaç yerinde bu konuya değinmiştir. Allah yolunda infak etmeyi, Allah’a ve Resulü’ne (s.a.a) iman getirmenin menşei olarak yâd etmektedir. [6] İmam Ali’den (a.s) şöyle bir rivayet nakledilmiştir: "Demir’den maksat, demir’in yaratılmasıdır". Yine aynı şekilde İmam Ali (a.s) başka bir rivayette, demir’den maksadın, silah olduğunu beyan etmiştir. [7] Hadid Suresi'nin içerdiği konuları yedi bölümde ele alabiliriz: 1- Tevhid, zikir ve Allah’ın 20 sıfatı; 2- Kur’an'ın azameti ve büyüklüğü; 3- Müminlerin ve münafıkların kıyametteki durumları; 4- Geçmişteki kâfir kavimlerin, başlarından geçenler ve imana davet; 5- Allah yolunda infak etmeye, özellikle de Allah yolunda Cihat etmeye ve dünya malının değersiz olduğuna teşvik; 6- Sosyal adalet; 7- Ruhbaniyetin ve sosyal inzivanın reddedilmesi; [8] Tefsir Üçüncü ayet, Allah’ın sıfatları: Hadid Suresi'nin üçüncü ayet-i kerimesi, Allah için birtakım sıfatlar saymaktadır. Öyle ki bu sayılan sıfatlar hakkında, farklı tefsirler ve yorumlar beyan edilmiştir. Genel olarak bakacak olursak, Allah’ın ilk ve son sıfatlarıyla vasıflandırılması, Allah’ın ebedi ve ezeli olduğuna işaret etmektedir. Zira Allah-u Teâlâ sonsuz bir varlıktır. Yani varlığı özünden ve zatının derinliklerindendir. Öyleyse ezelden beri vardı ve ebediyete kadar da var olacaktır. Allah, varlık âleminin başlangıcıdır. Cihanın fani olmasının ardından var olacak olan, yine O'dur. Öyleyse evvel ve ahir sıfatlarıyla vasıflandırılması özel ve has bir zamanı içermediği gibi, belli bir süreye de işaret etmez. [10] Allah’ın kudret ve ihatasını göz önünde bulunduracak olursak, bizim evvel farz ettiğimiz her şeyden önce Allah vardı ve yine aynı şekilde bizim ahir olarak farz ettiğimiz her şeyden sonra da yine var olacaktır. Yine aynı şekilde Allah-u Teâlâ tüm mahlûkatı kuşattığı için, bütün her şeyden daha dışta ve daha içtedir. Zira tüm içleri ve tüm dışları kuşatmaktadır. [11] Allah’ın zahir ve batın sıfatlarıyla vasıflandırılması; yine aynı şekilde Allah’ın bütün her şeye ihatasının olduğunu beyan eden ba
Sat, 05 Mar 2022 - 10min - 137 - 56. VAKI'A Suresi (Arapça: سورة الواقعة) KHMK Hasan Basri Çantay sesli Kuran meali. VAKIA kıyamet
Vakı'a Suresi (Arapça: سورة الواقعة) adını ilk ayetinde geçen "Vâkı'a" kelimesinden almıştır. Hadise, olay gibi anlamlara da gelen bu kelime, Kur'an'da kıyamet anlamında kullanılmıştır. 96 ayetten oluşan sure, Ta-Ha Suresi'nden sonra, Mekke'de nazil olmuştur. Mushaf’taki sıralamada 56, iniş sırasına göre 48. suredir. Sure, 370 kelime ve 1.756 harften oluşmaktadır. Mushaf’taki sıralamaya göre elli altıncı, nüzul sırasına göre ise kırk sekizinci suredir. [2] Sure, Mekke’de nazil olmuştur. Uzunluk ve hacim olarak mufassal surelerden ve tıval kategorisindendir. Bir hizbin yarısı kadardır. [3] Konuları Surenin 79. Ayetinde Kur’an’a dokunmak ve el sürmek için abdestli ve taharetli olunması konusunda önemli bir fıkıh hükmü açıklanmış ve taharetsiz ve abdestsiz dokunmanın haram olduğu beyan edilmiştir. “İza” ile başlayan “Zamaniye Surelerinin” ilkidir. Vakıa Suresi, kıyamet gününü ve vukuunun kesin olduğunu ilan edip, nasıl yaşanacağı hakkında bilgi vererek başlamaktadır. Aynı zamanda cehennemliklerin (Ashab-ı Şimal), cennetliklerin ise (Ashab-ı Yemin) durumları Allah’ı tazim ve tesbih emri ile (kıyamet gününün vahşet dolu azabının tek kurtarıcısı unvanı ile Allah’a sığınmak ve Ondan yardım dileyerek, tesbih ve takdiste bulunmak) sona ermektedir.[4] Sâbikûn Ne Demek Vakıa Suresi 7-10. ayet-i kerimeleri, Vakıa Suresi'nin en meşhur ayetleridir zira insanları kıyamet gününde üç gruba ayırmaktadır. Vakıa Suresi 10. ayet-i kerimesi, 3. grubun ismini السابقون السابقون iki kez tekrarlamıştır. Bu ayet-i kerime hakkında müfessirler arasında birçok konuşma geçmiştir. [6] Seyyid Muhammed Hüseyin (Allame Tabatabai) Kur’an-ın diğer iki ayetinden şu neticeyi çıkarıyor; Birinci Sabikun’dan maksat; hayır işlerde yarışanlar ve öne geçenlerdir. İkinci Sabikun’dan maksat ise; Yüce Allah’ın mağfiretine ulaşmak için yarışanlar ve öne geçenlerdir. Zira insanın hayır işlerde yarışa girmesi, insanın Yüce Allah’ın mağfiretine ulaşmasına sebep olacaktır. [7] Yine aynı şekilde şöyle söylenmiştir; Sabıkun’dan (Öne geçenler) maksat; İmam Ali’dir (a.s) zira Allah Resulü’ne (s.a.a) iman getirme konusunda herkesten öne geçmiştir ve herkesten önce iman etmiştir. [8] Fazilet ve Özellikleri Vakıa Suresi'ni okumanın fazileti hakkında birçok özellik beyan edilmiştir özellikle de Mecmau’l-Beyan tefsirinde, Peygamber Efendimiz’den (s.a.a) şöyle bir hadis-i şerif nakledilmiştir: Her kim Vakıa Suresi'ni okursa, bu şahıs gafillerden değildir diye yazılacaktır. [9] Yine aynı şekilde bazı rivayetlerde şu şekilde beyan edilmiştir: Her kim Vakıa Suresi'ni okursa, dara düşmez, sıkıntı çekmez, fakirleşmez. [10] İmam Sadık’tan (a.s) nakledilen bir başka rivayete göre ise Vakıa Suresi İmam Ali’nin (a.s) suresidir ve her kim Vakıa Suresi'ni okursa, İmam Ali’nin (a.s) dostlarından olacaktır. [11]
Sat, 05 Mar 2022 - 09min - 136 - 55. Rahmân Suresi (Arapça: سورة الرحمن) Hasan Basri Çantay Kur'an-ı Hakim Meal-i Kerim sesli meali
sureye Esmaü’l Hüsna’dan olan kutsal ‘‘Rahman’’ kelimesi ile başlandığından dolayı “Rahman Suresi” denmiştir. Surenin bir diğer adı da “Alaa”dır (nimetler anlamına gelen ‘‘A’la’’ kelimesinin çoğuludur). Zira Allah, bu surede insanlara olan nimetinden bahsetmiş ve “A’la” kelimesi de 31 kez tekrar edilmiştir. [1] Surenin lakabı “Arusü’l Kur’an”dır. Bu lakaba, Peygamber Efendimiz (s.a.a) ve Masum İmamlardan (a.s) nakledilen rivayetler esasınca sahip olmuştur.Küfe ve Şam karilerine göre ayet sayısı 78 ve başka karilere göre ise, 77’dir. Ancak birinci görüş daha doğru ve daha meşhurdur. Sure 352 kelime ve 1648 harften oluşmaktadır. Mushaf’taki sırasına göre elli beşinci ve iniş sırasına göre ise, doksan dokuzuncu suredir. Sure, Medine’de nazil olmuştur. Hacim ve boyut olarak Mufassal surelerden ve tıval kategorisindendir. Yaklaşık yarım hizip kadardır. [7] Bu surenin özelliklerinden birisi de Medeni bir sure olmasına ve Medeni surelerin tipik özelliklerinden biri olan uzun sureler gibi olmasına rağmen, bu surenin ayetleri oldukça kısadır. Kur’an’ın en küçük ayeti (bir veya iki harften oluşan mukattaa harfler dışında) bu surenin 64. ayetidir ki yalnızca bir kelimeden (mudhemmetan= Her ikisi koyu yeşildirler) oluşmaktadır. [8] Bu surenin edebi özelliklerinden birisi de bir ayetinin (Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?) tam 31 kere tekrarlanmasıdır. Konuları Bu sure de Allah-u Teâlâ’nın yarattığı envai çeşit nimetlerini saymakta ve insanlardan adaletli olmaları, insaflı olmaları, insanların haklarına ihanet etmemeleri, terazide haksızlık yapmamaları ve ayrıca mead, yeniden diriliş ve yeniden dirilişin niteliği ele alınmıştır.[9] Rahman Suresi, Yüce Allah’ın dünya ve ahretteki nimetler mecmuasını saymaktadır. Başka bir deyişle Rahman Suresi, Yüce Allah’ın rahmaniyet sıfatını beyan etmektedir. [10] Rahman Suresi'nde işlenilen konuların içeriğini üç ana başlık altında ele alabiliriz: 1-Dünyevi nimetler: Bazı nimetlere işaret edilmesi, örneğin Kur’an-ı Kerim’in öğretilmesi, insan ve cinlerin yaratılması, ağaç ve bitkilerin yaratılması, gökyüzünün yaratılması, kanunların hâkim olması, yerkürenin sahip olmuş olduğu özellikler ile yaratılması, meyvelerin yaratılması, güzel kokulu gül ve çiçeklerin yaratılması, tuzlu ve tatlı denizlerin çakışması ve denizde varolan nimetler (1-30. ayetler). 2-Kıyametin kopması: Dünya nizam ve düzenlerinin dağılması, parçalanması ve kıyametin kurulması, kıyametin özellikleri, nasıl hesaba çekileceği, ceza ve cezalandırmalar (30 ve 31. ayetler) 3-Uhrevi nimetler: Cehennemliklerin çekeceği azaplara kısaca değinmenin ardından, iyi işler görenlerin nimetleri sayılıyor. Cennet nimetlerinden en önemlileri: Bağlar, pınarlar, meyveler, güzel ve vefalı eşler (31-78. ayetler). [11] İniş Sebebi Birçok müfessir bu surenin iniş sebebini, Kureyş müşriklerinin Allah’ın Rahman adının farkında olmadıklarından nazil olduğuna inanmaktadır. Kureyş müşrikleri, Furkan Suresi 60. ayet-i kerime (Onlara, secde edin rahmâna dendi mi, “rahmân da nedir ki” derler, “bize emrettiğine mi secde edeceğiz?”) nazil olduğunda, “Rahman da kim?” dediler. Allah-u Teâlâ, Kureyş müşriklerinin bu sözü karşısında Rahman Suresi'ni nazil etti. [13] Bazıları da İmam Sadık’tan (a.s) nakledilen bir rivayet esasınca, Rahman Suresi'nin Ehlibeyt (a.s) hakkında nazil olduğuna inanmaktadır. [14] İki Deniz ve el-Lü'lüü ve’l Mercan’dan Maksat Nedir İmam Sadık’tan (a.s) şöyle bir rivayet nakledilmiştir: Ayet-i kerimede bahsedilen iki denizden maksat, «مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ يَلْتَقِيَانِ بَيْنَهُمَا بَرْزَخٌ لَّا يَبْغِيَانِ: yani; Allah-u Teâlâ, iki denizi birbirleriyle çarpışması için akıcı kıldı. Aralarında bir engel olduğundan dolayı birbirine karışmayan iki denizden maksat, İmam Ali (a.s) ve Hz. Fatıma (a.s) dır. [15] «يَخْرُجُ مِنْهُمَا اللُّؤْلُؤُ وَالْمَرْجَانُ: ayet-i kerimesinde ki her iki denizden çıkan inci ve mercandan [16] maksat ise, İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin (a.s) dir. [17] Bu tefsir, Mecmau’l Beyan gib
Sat, 12 Feb 2022 - 07min - 135 - 54.Kamer Suresi (Arapça: سورة القمر) Hasan Basri Çantay KHMK Kur'an-ı Hakim Meali Kerim sesli meali
Tanıtım Surenin bir diğer adı yine aynı münasebetle “İkterebet” veya “İkterabetis-sâatu”dır. Bazı rivayetlerde nakledildiğine göre bu sure Tevrat’ta “Mubeyyeze”[Not 1] adıyla geçmiştir. [2] Tüm kari ve müfessirlerin görüşüne göre sure 55 ayettir. Sure 342 kelime ve 1470 harften oluşmaktadır. Mushaf’taki resmi sırasına göre elli dördüncü, [3] iniş sırasına göre ise, otuz yedinci suredir. Sure Mekki surelerdendir. Hacim ve boyut olarak mufassal surelerden ve tıval kategorisindendir. Yaklaşık yarım hiziptir. [4] İçeriği Bu sure kıyamet sahnelerini beyan etmekte, inkârcı, hava ve heves taraftarlarına hüccet ve kanıtın tamamlanması için ayın yarılışına, hakla olan inatlaşmalarına ve kıyamette nasıl bir araya getirileceklerine işaret etmektedir. Geçmişte yaşamış Nuh, Ad, Semud, Lut ve Firavun kavimlerinin inkâr ve küfrünü anlatmakta ve peygamberlerinin sözlerini dinlemeyerek Allah’ın azabına müstahak olduklarına değinmektedir. Ayrıca cennetliklerin bazı makam ve derecelerini anlatmaktadır.[5] Meşhur Ayetler وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ Ve andolsun öğüt ve ibret için Kur'ân'ı kolaylaştırdık, fakat bir ibret alan mı var? (Kamer Suresi / 17) Bu ayet-i kerimenin tefsirinde şu şekilde bir açıklamada bulunulmuştur: Kur’an’ı kolaylaştırmaktan maksat şudur: Yani Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’i öyle bir şekilde beyan etmiştir ki genel ve özel insanlar rahatlıkla onu anlayabilir. Tüm insanlar fert-fert olarak, kendi anlama kapasiteleri ölçüsünce, Kur’an’dan bir şeyler anlayabilir. [7] Doğrusunu söylemek gerekirse, uyarı ve müjdeleri, açık ve net, öyküleri, gerçek ve içeriği zengin, delil ve kanıtları güçlü ve sağlam, mantığı emin ve kararlı ve tesir etmek için gerekli olan tüm sözler Kur’an da toplanmıştır. [8] إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَنَهَرٍ فِي مَقْعَدِ صِدْقٍ عِندَ مَلِيكٍ مُّقْتَدِرٍ Şüphe yok ki çekinenler, cennetlerdedir, ırmakların başlarında. Gerçeklik makamında, çok kudretli bir büyük padişah katında. (Kamer Suresi / 54 ve 55) Bu ayet-i kerimeler, cennetliklere verilecek maddi (uçsuz bucaksız bağlar ve akan nehirler) ve manevi (güçlü ve muktedir olan Yüce Allah'a yakın olmak) nimetlerden bahsetmektedir. Takva ehline müjde makamında olan ayetler, iki özelliği kendinde barındırmaktadır: İlki şudur ki cennet, doğruluk ve hakikat yeridir. Hiçbir beyhude ve batıl şey ona yol bulamaz. Allah Teâlâ’nın tüm vaatleri orada aynen vuku bulacaktır. İkinci olarak şudur ki: Cennette Allah’a olan yakınlık, cismani değil manevi bir yakınlıktır. [9] Fazilet ve Özellikleri Kamer Suresi'ni okumanın fazileti hakkında Allah Resulü’nden (s.a.a) şöyle bir hadis-i şerif nakledilmiştir: Her kim Kamer Suresini bir gün aralıkla, yani iki günde bir okursa, yüzü ayın on dördündeki dolunay gibi parlar vaziyette kıyamet sahnesine dâhil olur. Ve her kim Kamer Suresi'ni her gece okursa, kıyamet günü yüzü bembeyaz parıldar. [10] Yine aynı şekilde İbn-i Abbas, Peygamber Efendimiz’den (s.a.a) şöyle bir rivayet nakletmektedir: Kamer Suresini okuyan, Tevrat’ta ay yüzlü olarak adlandırılmıştır. Yüzlerin ak ve kara olacağı gün, Kamer Suresini okuyan şahsın yüzü, nurlu ve ak olacaktır. [11] İmam Sadık (a.s) da şöyle buyurmuştur: Her kim Kamer Suresini okursa, Allah-u Teâlâ onu kabrinden çıkardığında, cennet bineklerinden bir bineğe binmiş vaziyette çıkarıverir. [12] El-Burhan tefsirinde, Kamer Suresini okumanın fazileti hakkında birtakım özellikler zikredilmiştir: Örneğin; halk yanında sevilen ve sayılan olur [13] ve zor işler ona kolaylaşır. [14] Tarihi Rivayetler ve Öyküler Hz. Nuh’un (a.s) risaleti, kavmi tarafından yalanlanması, Hz. Nuh’un (a.s) bedduası, tufanın gelmesi, Hz. Nuh (a.s) ve taraftarlarının kurtuluşu. 9-15. ayet-i kerimeler. Ad kavminin, peygamberin davetini kabul etmemesi, Ad kavminin şiddetli ve korkunç fırtına ve kasırgalarla azaba duçar olması, 18-20. ayet-i kerimeler. Semud kavminin, peygamberlerin davetini kabul etmemesi, dişi deve mucizesi ve suyun bölüştürülmesi emri, devenin kesilme
Fri, 11 Feb 2022 - 06min - 134 - 53.Necm Suresi (Arapça: سورة النجم) Hasan Basri Çantay KHMK sesli Kur'an Hakim Meali Kerim
Sure, “necm” kelimesi (yıldız veya yıldızlar) ve Allah’ın yıldızlara yemin etmesiyle başladığından dolayı bu adı almıştır. [1] Yeminle başlayan surelerin dokuzuncusudur. Aynı şekilde dört Azaim surelerin (secde edilmesi farz olan sureler) üçüncüsüdür. Son ayetinde (62. ayet) secde etmek vaciptir. [2] Farz Tilavet Secdesine Sahip Necm Suresi, içinde tilavet secdesi (Secde ayeti) olan 4 sureden biridir. [3] Tilavet secdesi farz olan surelere “Azaimi” (En üstün ) sureler denilmektedir. [4] Secde tilaveti olan sureleri okumanın hükümlerinden bir diğeri de cünüp şahsın, secde tilaveti olan sure ve ayet-i kerimeleri okumasının haram olmasıdır. [5] [6] Ayet sayısı bazı karilere göre 62 ve bazı karilere göre ise, 61 veya 60’dır; ancak birinci görüş daha doğrudur. Sure, 359 kelime ve 1432 harften oluşmaktadır. Mushaf’taki sırasına göre elli üçüncü ve iniş sırasına göre ise, yirmi üçüncü suredir ve Kur’an-ı Kerim’in 27. cüz’ünde yer almaktadır. [7] Sure, Mekke’de inmiştir. Hacim olarak mufassal surelerden ve tıval kategorisinde bulunmakta ve yarım hizip kadardır. [8] Bazılarının inancına göre, Necm Suresi, Peygamber Efendimiz’in (s.a.a) Mekke’de aleni olarak, İslam’a davet etmeye başladığı zaman yüksek sesle ve aşikârca okuduğu ilk suredir. [9] İçeriği Bu sure Hz. Muhammed Efendimizin (s.a.a) miracına (5. ayetten 18. ayete kadar) değinmiş ve Peygamber Efendimizin (s.a.a) “Kavseyn” katından daha da yukarı dereceye çıktığını haber vermiştir (bunun ilk bölümü İsra Suresi'nde zikredilmiştir). Müşrik ve putperestlerin, hurafe içerikli inanç ve ibadetleri. Tövbenin istifade şartları. Allah’ın özel lütuf ve mağfireti. İnsan amellerinin her iki cihandaki neticesi. Geçmişte yaşamış bazı kavim ve toplulukların yaşantısından kesitler, surede sunulmaktadır.[10] Tarihi Rivayetler ve Öyküler Necm Suresi, 7-18. ayet-i kerimelerde Allah Resulü’nün (s.a.a) Miraç’a yükselme öyküsü beyan edilmiştir. Bu ayetlerde, Peygamber Efendimiz’in (s.a.a) Sidretü'l Muntaha’ya ve Cennetü’l Me'va’ya yaklaştığına ve Yüce Allah’ın bazı nişanelerini gördüğüne işaret edilmektedir. Yine aynı şekilde 50-53. ayet-i kerimelerde Ad, Semud, Nuh ve Lut kavimlerinin helak edilişlerine işaret edilmektedir. Meşhur Ayetler وَمَا يَنطِقُ عَنِ الْهَوَى إِنْ هُوَ إِلَّا وَحْيٌ يُوحَى Ve kendi dileğiyle söz de söylemedi. Sözü, ancak vahyedilen şeyden ibaret. Necm Suresi / 3 ve 4) Tefsir-i Numune’ye göre, Allah Resulü (s.a.a) heva ve hevesiyle konuşmaz. Bu konu sadece Kur’an ayetleriyle sınırlı olmadığı gibi, Resulullah’ın sünneti olan ‘‘söylem ve eylem’’ini de kapsamaktadır. [12] Bu esas üzere bazıları bu ayet-i kerimeyi, Peygamber Efendimiz’in (s.a.a) Sünneti’nin muteber olduğuna delil ve kanıt olarak sunmaktadır. [13] Yine aynı şekilde Peygamber Efendimiz’in (s.a.a) ismet makamını ve masum olduğunu ispatlamak için bu ayet-i kerime kullanılmaktadır. [14] El-Burhan Tefsiri’nde bu konu hakkında farklı rivayetler nakledilmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.a) İmam Ali’nin (a.s) menzileti ve halafiyeti hakkında konuştuğunda, bazıları Allah Resulü’nün (s.a.a) amcaoğlu hakkında heva ve havesiyle konuştuğunu söylediler. İşte bundan dolayı Necm Suresi'nin ilk ayetleri nazil oldu. [15] ثُمَّ دَنَا فَتَدَلَّى فَكَانَ قَابَ قَوْسَيْنِ أَوْ أَدْنَى Sonra yaklaştı, yakınlaştı. İki yay kadar kaldı araları, yahut daha da yakın. (Necm Suresi / 8 ve 9) Miraç olayını anlatan ayetler arasında 8. ve 9. ayet-i kerimeler, Peygamber Efendimiz’in (s.a.a) Yüce Allah ile arasında olan mesafeden bahseden en meşhur ayetlerdir. Bazıları, Allah Resulü (s.a.a) ile araları ‘‘İki yay kadar kaldı’’ cümlesinden maksadın Peygamber Efendimiz (s.a.a) ile Cebrail arasındaki mesafenin olduğunu söylemişlerdir. [16] Bazıları da fasıla ve mesafeden maksadın, Peygamber Efendimiz (s.a.a) ile Allah-u Teâlâ arasındaki ‘‘Manevi Şuhud’’ olduğuna inanmaktadır. [17] وَأَن لَّيْسَ لِلْإِنسَانِ إِلَّا مَا سَعَى Ve gerçekten de insan, ancak çalıştığını elde eder. (Necm Suresi / 39) Tefsir’de şu şekilde beyan edilm
Fri, 11 Feb 2022 - 07min - 133 - Tur suresi/ESK HDKD orijinal Elmalı meali
Sure, adını ilk ayetinde geçen "Tûr" (وَالطُّورِ) kelimesinden almıştır. Allah Teâlâ, surede Hz. Musa’nın tecelligâh ve miad yeri olan mukaddes Tur dağına yemin etmiştir. [2] Yeminle başlayan sekizinci suredir ve Zariyat Suresi gibi beş konuya yemin ederek sureye başlamıştır. Allame Tabatabai şöyle söylemiştir: Tur dağından maksat; Hz. Musa’ya (a.s) vahiy nazil olan dağdır. [3] Küfe ve Şam karilerine göre 49, [4] Hicaz karilerine göre 47 ve başka karilere göre ise 48 ayettir ancak birinci görüş daha meşhur ve yaygındır. Mushaf’taki sıralamaya göre elli ikinci, iniş sırasına göre ise yetmiş altıncı suredir. Sure Mekke’de inen surelerdendir. [5] 313 kelime ve 1324 harften oluşmaktadır. [6] Mufassal surelerden olup, nispeten küçük ve hizbin bir bölümü anlamına gelen tıval sureler kategorisindendir.[7] İçeriği El-Mizan Tefsiri’nin yazdığına göre; Tur Suresi’nin asıl ekseni, hakka karşı inat eden kimseleri tehdit etme üzerine dönmektedir. Bu sure, kâfirleri kıyamet gününde kendileri için hazırlanmış azap ile korkutarak, surede beyan edilen yeminlerle vaat edilen azabın kesin olduğunu ilan etmektedir. Sure, daha sonra azabın bazı özelliklerini beyan ederek, cennetliklere sunulan nimetlerden bazılarını açıklamaktadır. Ondan sonrada, Peygamber Efendimiz’in (s.a.a) nübüvvetini inkâr edenleri ve töhmet altında bırakanları kınayarak azarlamaktadır. Bu sure, son olarak Allah Resulü’ne (s.a.a) Yüce Allah’ı tesbih etme fermanı vermektedir. [8] 1-16. ayet-i kerimeler, Allah Teâlâ’nın kıyamet azabının kesin ve kati olduğuna dair yaratıklara ve görüngülere art arda yeminleriyle başlamaktadır. 17-28. ayet-i kerimeler, kıyamet gününde ki cennet nimetlerinden ve İlahi nimetlerden bahsetmektedir. 29-34. ayet-i kerimeler, Peygamber Efendimiz’in (s.a.a) nübüvvetinin doğruluğundan ve Peygamberimize (s.a.a) düşman olanların itham ve suçlamalarına özet olarak cevap vermektedir. 35-43. ayet-i kerimeler, Tevhid hakkındadır. 44-47. ayet-i kerimeler, mead ve kıyamet gününün özellikleri hakkındadır. Daha sonra yalancılar ve tekzip ediciler cehennem azabıyla tehdit edilmektedir. Sonra, surenin son 2 ayet-i kerimesi, cennetteki nimetleri sıralanmakta ve Hz. Resulullah (s.a.a) hamt, tesbih, dua ve gece ibadetlerine davet edilmektedir. [9] [göster]Tur Suresi'nin İçeriği [10] Tur Dağının Yeri Tefsir-i Kummi’de yazılana göre; Tur ‘‘Tur-i Sina’’ olarak bilinen bir bölgede bulunan dağın adıdır. [11] Tur-i Sina veya Sina Yarımadası, Mısır’ın kuzeydoğusunda Akabe ve Süveyş kanalı arasında yer almaktadır. [12] Pertuyi ez Kur’an kitabında, Ferheng-i Muin sözlüğünden naklen şöyle yazmaktadır: Tur sözcüğü, Tevrat ve İncil’de zikredilmemiştir. Kur’an’dan önce hiçbir dağ, Tur dağı olarak adlandırılmamıştır. Şimdi de o bölgede, Tur dağı adında bir dağ bulunmamaktadır. [13] Fazilet ve Özellikleri Allame Tabersi, Allah Resulü’nden (s.a.a) şöyle bir hadis-i şerif nakletmiştir: Her kim Tur Suresi'ni okursa, onu cehennem azabından korumak ve cennete yerleştirmek, Allah Teâlâ’ya farz olur. [14] Allame Tabersi, yine aynı şekilde şöyle bir rivayet nakletmiştir: Peygamber Efendimiz (s.a.a) akşam namazında Tur Suresi'ni kıraat ederdi. [15] Sevabu’l-Amal kitabında, İmam Bakır (a.s) ve İmam Rıza’dan (a.s) şöyle bir rivayet nakledilmiştir: Her kim Tur Suresi'ni okursa, Yüce Allah ona dünya ve ahiret hayrını verir. [16]
Thu, 20 Jan 2022 - 07min - 132 - 52. Tur suresi (Arapça: سورة الطور) Hasan Basri Çantay KHMK sesli Kur'an meali
Sure, adını ilk ayetinde geçen "Tûr" (وَالطُّورِ) kelimesinden almıştır. Allah Teâlâ, surede Hz. Musa’nın tecelligâh ve miad yeri olan mukaddes Tur dağına yemin etmiştir. [2] Yeminle başlayan sekizinci suredir ve Zariyat Suresi gibi beş konuya yemin ederek sureye başlamıştır. Allame Tabatabai şöyle söylemiştir: Tur dağından maksat; Hz. Musa’ya (a.s) vahiy nazil olan dağdır. [3] Küfe ve Şam karilerine göre 49, [4] Hicaz karilerine göre 47 ve başka karilere göre ise 48 ayettir ancak birinci görüş daha meşhur ve yaygındır. Mushaf’taki sıralamaya göre elli ikinci, iniş sırasına göre ise yetmiş altıncı suredir. Sure Mekke’de inen surelerdendir. [5] 313 kelime ve 1324 harften oluşmaktadır. [6] Mufassal surelerden olup, nispeten küçük ve hizbin bir bölümü anlamına gelen tıval sureler kategorisindendir.[7] İçeriği El-Mizan Tefsiri’nin yazdığına göre; Tur Suresi’nin asıl ekseni, hakka karşı inat eden kimseleri tehdit etme üzerine dönmektedir. Bu sure, kâfirleri kıyamet gününde kendileri için hazırlanmış azap ile korkutarak, surede beyan edilen yeminlerle vaat edilen azabın kesin olduğunu ilan etmektedir. Sure, daha sonra azabın bazı özelliklerini beyan ederek, cennetliklere sunulan nimetlerden bazılarını açıklamaktadır. Ondan sonrada, Peygamber Efendimiz’in (s.a.a) nübüvvetini inkâr edenleri ve töhmet altında bırakanları kınayarak azarlamaktadır. Bu sure, son olarak Allah Resulü’ne (s.a.a) Yüce Allah’ı tesbih etme fermanı vermektedir. [8] 1-16. ayet-i kerimeler, Allah Teâlâ’nın kıyamet azabının kesin ve kati olduğuna dair yaratıklara ve görüngülere art arda yeminleriyle başlamaktadır. 17-28. ayet-i kerimeler, kıyamet gününde ki cennet nimetlerinden ve İlahi nimetlerden bahsetmektedir. 29-34. ayet-i kerimeler, Peygamber Efendimiz’in (s.a.a) nübüvvetinin doğruluğundan ve Peygamberimize (s.a.a) düşman olanların itham ve suçlamalarına özet olarak cevap vermektedir. 35-43. ayet-i kerimeler, Tevhid hakkındadır. 44-47. ayet-i kerimeler, mead ve kıyamet gününün özellikleri hakkındadır. Daha sonra yalancılar ve tekzip ediciler cehennem azabıyla tehdit edilmektedir. Sonra, surenin son 2 ayet-i kerimesi, cennetteki nimetleri sıralanmakta ve Hz. Resulullah (s.a.a) hamt, tesbih, dua ve gece ibadetlerine davet edilmektedir. [9] [göster]Tur Suresi'nin İçeriği [10] Tur Dağının Yeri Tefsir-i Kummi’de yazılana göre; Tur ‘‘Tur-i Sina’’ olarak bilinen bir bölgede bulunan dağın adıdır. [11] Tur-i Sina veya Sina Yarımadası, Mısır’ın kuzeydoğusunda Akabe ve Süveyş kanalı arasında yer almaktadır. [12] Pertuyi ez Kur’an kitabında, Ferheng-i Muin sözlüğünden naklen şöyle yazmaktadır: Tur sözcüğü, Tevrat ve İncil’de zikredilmemiştir. Kur’an’dan önce hiçbir dağ, Tur dağı olarak adlandırılmamıştır. Şimdi de o bölgede, Tur dağı adında bir dağ bulunmamaktadır. [13] Fazilet ve Özellikleri Allame Tabersi, Allah Resulü’nden (s.a.a) şöyle bir hadis-i şerif nakletmiştir: Her kim Tur Suresi'ni okursa, onu cehennem azabından korumak ve cennete yerleştirmek, Allah Teâlâ’ya farz olur. [14] Allame Tabersi, yine aynı şekilde şöyle bir rivayet nakletmiştir: Peygamber Efendimiz (s.a.a) akşam namazında Tur Suresi'ni kıraat ederdi. [15] Sevabu’l-Amal kitabında, İmam Bakır (a.s) ve İmam Rıza’dan (a.s) şöyle bir rivayet nakledilmiştir: Her kim Tur Suresi'ni okursa, Yüce Allah ona dünya ve ahiret hayrını verir. [16]
Thu, 20 Jan 2022 - 06min - 131 - 51. Zariyat suresi(Arapça: سورة الذاریات) KHMK Hasan Basri Çantay sesli Kur'an meali
Tanıtım Sure, zariyat (Ve'z-Zâriyâti Zerva) kelimesi, yeminle tozu toprağa katan rüzgârlar ve mucizevî yaratılış görüngüsü (duyularla anlaşılabilen her şey) ile başlamaktadır. Zariyat, ‘‘Zariye’’ kelimesinin çoğuludur ve rüzgârlar anlamına gelmektedir. [2] Bu kelime Kur’an’da yalnızca bu surede geçmiştir. Yeminle başlayan yedinci suredir. Mushaf’taki sıralama itibarıyla elli birinci, [3] iniş sırasına göre ise altmış yedinci suredir. Hacim ve uzunluk olarak tıval-ı mufassal surelerden ve yarım hizip kadardır. [4] İçeriği Surenin başında yüce Allah, ilahi vadenin doğru ve hakiki olduğuna dair arka arkaya ant içerek, uhrevi cezanın kesin ve kati olduğunu vurgulamaktadır. Salih insanların bazı vasıfları zikredilerek, bazı özelliklerine değinilmektedir. Tevhidin bazı nişaneleri. Hz. Musa’nın (a.s) Firavunla olan mücadelesi. Ad, Semud kavimleri ile Salih ve Hud (a.s) peygamberlerin kavimlerinin hikayelerine yer verilmiştir.[5].El Mizan tefsirine göre surenin en önemli konu başlıkları 'kıyamet' ve 'inkar'dır ve sure bunlarla başlayıp bunlarla son bulur. [6] İnatçı ve mutaassıp kavimlerin, geçmiş peygamberler ile mücadelesi, Peygamber Efendimiz’e (s.a.a) teselli verilmesi, muhaliflerin karşısında Allah Resulü’nün (s.a.a) istikamete davet edilmesi. [7] Meşhur Ayetler İnsanın yaratılış hedefi وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ Ve ben, cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım. Zariyat Suresi / 56) Bu ayet-i kerime, insanın yaratılış gayesinden bahsettiği için birçok kez müfessirlerin dikkatini üzerine çekmiştir. Mecmau’l-Beyan Tefsiri’nde nakledildiğine göre ‘‘Abdullah bin Abbas’’ ayet-i kerimenin ne demek isteğini şu şekilde açıklamıştır; Cinler ve insanlar isteseler de istemeseler de, Allah’a kulluk etmeyi ikrar etmek için yaratıldılar. [9] Bazıları da şöyle söylemişlerdir: Ayet-i kerimeden maksat şudur; Ben insanları ve cinleri bana tapmaları ve onlara emir ve nehiyde bulunmam için yarattım. [10] Tabersi, ayet-i kerimenin Allah’ın insanı yaratma gayesini, Allah’a ibadet olarak yorumluyor. Elbette bir grup insan, Allah’a ibadet etmiyor diye yaratılış hedefi batıl oldu anlamına gelmez. Zira hedef ve gaye, insan ve cinin ibadet ve mükâfat’a maruz kalmasıdır. [11] Allame Tabatabai’de ayet-i kerimede beyan edildiği üzere, insanın yaratılış gayesinin sadece ibadet olduğuna inanmaktadır. [12] Allame Tabatabai’ye göre bu ayeti kerimenin, diğer ayet-i kerimelerde beyan edildiği üzere, insanın yaratılış gayesinin Allah’ın rahmeti olduğunu açıklamasıyla herhangi bir çelişkisi bulunmamaktadır. Zira hem ibadet ve hem de Allah’ın rahmeti, insanı yaratılışın asıl hedefi olan saadete ulaştırmaktadır. [13] Tefsir-i Numune’de insanın yaratılış gayesi hakkında; ilim ve farkındalık, insanların sınanması ve Allah’ın rahmeti gibi şıklar zikredilmekte ve sonuç olarak da bu farklı hedeflerin birbirleriyle hiçbir şekilde uyuşmazlık içermediği belirtilmektedir. Tefsir-i Numune’ye göre Kurân’da insanın yaratılış hedefi için zikredilen hedeflerden bazılarının; orta amaç, bazıların nihai hedef, bazılarınınsa nihai hedefin neticesi olduğu konu edilmiştir. Tefsir-i Numune’de ilim ve sınama orta amaç, ibadet etmek nihai hedef, Allah’ın rahmetiyse nihai hedefin neticesi olarak beyan edilmiştir. [14] Meleklerin Hz. İbrahim’in (a.s) Evinde Misafir Olmaları Zariyat Suresi 24-37. Ayet-i kerimeler, meleklerin Hz. İbrahim’e (a.s) misafir olduklarından, Hz. İbrahim’i (a.s) evlat sahibi olmakla müjdelediklerinden ve kendilerinin Lut kavmini azap etmekle görevlendirdiklerini beyan eden bir öyküden bahsetmektedir. Tefsir-i Numune, bu olayı geniş bir şekilde ele alarak açıklamıştır. [15] Bu ayetlerde bahsedildiği üzere, Hz. İbrahim (a.s) ilk başta melekleri tanımıyor ve meleklere akşam yemeğinde Halil İbrahim Sofrası’nı açıyor. Hz. İbrahim (a.s) misafirlerin yemek yemediklerini fark edince, içini bir korku sarıyor ve neden yemek yemediklerini soruyor. Melekler, kendilerini tanıtıyor ve Hz. İbrahim’e (a.s) bir
Thu, 20 Jan 2022 - 07min - 130 - 50. Kaf suresi (Arapça: سورة قاف) Hasan Basri Çantay KHMK sesli Kur'an meali
Sure, "Kaf" harfiyle (Kaf, ve’l-Kur'ani’l Mecid; Kaf. Şerefli Kur'an'a andolsun) başladığı için bu ismi almıştır. Surede yüksek ağaçlardan bahsedildiği (10. ayet) için sureye yüksek ağaçlar anlamına gelen ‘‘basıka’’ kelimesinin çoğulu olan “Baskat” suresi de denmiştir. [2] Bu kelime burada olmak üzere yalnızca bir kere Kur’an’da geçmiştir. Kaf Suresi, Mukatta harflerle başlayan yirmi sekizinci suredir. Ayrıca yeminle başlayan surelerin altıncısıdır. Tüm karilere göre ayet sayısı 45’tir. Kelime sayısı 373 ve harf sayısı 1507’dir. Mushaf’taki sırasına göre ellinci ve nüzul sırasına göre ise, otuz dördüncü suredir. Sure, Mekke’de nazil olmuştur. Hacim olarak mufassalat surelerden ve tıval sureleri kategorisinde bulunmaktadır. Kur’an’ın yarım hizbi kadardır. [3] İçeriği Surede mead konusu ve kâfirlerin insanların öldükten sonra çürümelerine rağmen yeniden dirilişlerinden duydukları şaşkınlık ele alınmaktadır. Ayrıca kâfirlerin nübüvvet konusundan duydukları şaşkınlık ve göklerin dayanaksız olarak ayakta durması, insanların gözleri önünde ölü toprakların nasıl diriltildiği, tevhit ve ilahi kudret nişanelerinden bahsedilmektedir. Ayrıca surede Hz. Resul-ü Kibriya Efendimiz’e (s.a.a) birkaç tane sosyal ve ahlaki emirler verilmektedir.[4] Tefsir Ana Madde: Hurûf-u Mukattaa ق وَالْقُرْآنِ الْمَجِيدِ Kaaf, andolsun büyük ve şerefli Kur'ân'a. (Kaf Suresi / 1) Kaf «ق» harfi Hurûf-u Mukattaa’dan biridir. Bu harfler, Kur’an-ı Kerim’in 29 suresinde gelmiştir ve birbirinden ayrı olarak okunmaktadır. Meşhur Ayetler وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ …ve biz ona şahdamarından daha yakınız. (Kaf Suresi / 16) “Verid” kelimesi lügatte, şahdamarı, kalbe ve karaciğere bağlı damar, [6] dil altındaki damar, [7] ve tüm bedene yayılmış, kan dolaşımını sağlayan damar [8] olarak farklı şekillerde tefsir edilmiştir. Fakat Allame Tabatabai ‘‘el-Mizan’’ tefsirinde şöyle bir açıklamada bulunmuştur: Bu ayet-i kerime, gerçekte Yüce Allah’ın insana olan ihatasını, kapsayıcılığını ve ona olan yakınlığını en güzel şekilde anlatan bir teşbih ve benzetmeden ibarettir. [9] Rakib ve Atid مَا يَلْفِظُ مِن قَوْلٍ إِلَّا لَدَيْهِ رَقِيبٌ عَتِيدٌ Hiçbir söz söylemez ki yanında, onu zapteden, gözetip kollayan biri bulunmasın. (Kaf Suresi / 18) Bu ayet-i kerime, insanların amellerini yazan ‘‘Rakib’’ ve ‘‘Atid’’ adlı iki melekten söz etmektedir. Bazı rivayetlerde bahsedildiği üzere, insanın sağ omzunda olan ‘‘Rakib’’ adlı melek insanın yapmış olduğu iyi amelleri ve sol omzunda olan ‘‘Atid’’ adlı melek ise, insanın işlemiş olduğu kötü işleri ve günahları yazmaktadır. [10] Bu iki melek, ölüm anında insana görünür ve kıyamet günündeyse insanın amellerine şahitlik eder. [11] Kur’an-ı Kerim, bu meleklerden, Rusul «رُسُل» Kiramen Kâtibin «کِرامَاً کاتِبینَ» ve Hafizin «حافظین» olarak da bahsetmiştir. Sur’a Üflenmesi وَنُفِخَ فِي الصُّورِ ذَلِكَ يَوْمُ الْوَعِيدِ Ve üfürülür sûr'a, işte bu gündür azap günü. (Kaf Suresi / 20) Sur’a üflenmesi, kıyamet anında tüm gökleri ve yeri dolduracak, gökten gelen ve tüm canlıları öldürecek olan büyük bir nidadır. Bazı rivayetlerde bahsedildiği üzere, Sur’a üflenmesi dört kez gerçekleşecektir. [12] Ancak Kur’an-ı Kerim, ölüm Sur’u olan ve dünyanın sonunda tüm varlıkların ölümüne neden olacak birinci surdan; kıyamet ve diriliş öncesinde tüm ölülerin canlanmasına ve hayat bulmasına neden olacak ikinci Sur’dan bahsetmiştir. [13] Bu ayet-i kerimede “Sur’a üflenmesinden” maksat, ya ikinci Sur’dur veya her iki Sur’dur. Zira hemen arkasından şöyle buyrulmaktadır: Bu, vaad edilen gündür, yani sizi dünyadayken korkuttuğumuz gündür ve işte o gün bugün gerçekleşmiştir. وَلَقَدْ خَلَقْنَا السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ وَمَا مَسَّنَا مِن لُّغُوبٍ Ve andolsun ki biz, gökleri ve yeryüzünü altı günde yarattık ve bir yorgunluk gelmedi bize. (Kaf Suresi / 38) Bu ayet-i kerime, ölümden sonra yeniden diriliş ve mead’ın mümkün olduğunu gösteren bir kanıttır. Ayet-i kerimenin manası şudu
Mon, 17 Jan 2022 - 07min - 129 - 49. HUCURAT suresi (Arapça: سورة الحجرات) Hasan Basri Çantay KHMK sesli Kur'an-ı Hakim Meal-i Kerim
Hucurat Suresi (Arapça: سورة الحجرات) ismini 4. ayette geçen "hucurat" kelimesinden almaktadır. "Odalar" anlamına gelen hucurat kelimesi, söz konusu ayette peygamberimizin (s.a.a) Mescid-i Nebi'deki evi olarak kullandığı odalara işaret etmektedir. 18 ayetten oluşan sure, Medine'de Mücadele Suresi'nden sonra inmiştir. Mushaf’taki resmi sırası itibarıyla 49. ve nüzul sırasına göre ise, 106. suredir. Ayet Sayısı18Kelime Sayısı353Harf Sayısı1533 v t e Tanıtım Bu sure, adını odalar veya küçük odalar anlamına gelen "Hucurat" (hücreler) kelimesinden alır. Odalardan maksat, Hz. Fahr-i Kâinat efendimizin (s.a.a) eşlerine ait odalar olduğu, bunların hürmet ve saygınlığının korunması gerektiği, Hz. Resulullah’ın (s.a.a) ashabının, efendimizin evlerine davetli veya davetsiz olarak nasıl gitmeleri gerektiğinin adabını öğretmektedir. Kur'an'ın bütün müfessir ve karilerine göre, ayet sayısı 18, kelime sayısı 353 ve harf sayısı ise, 1533’tür. Mushaf’taki resmi sırası itibarıyla kırk dokuzuncu ve iniş sırasına göre ise, yüz altıncı suredir. Sure, Medeni surelerdendir. Mesani surelerin sonuncusu, hacim ve boyut olarak da bir hizbin yarısı kadardır. [4] İçeriği Bu sure, toplumsal ahlak, adap ve düzeni ele aldığı gibi, Hz. Peygamberle (s.a.a) muaşeret adabını, araştırılmadan her habere itibar edilmemesi gerektiğini, başkalarına kötü söz söylenmemesi ve gıybet edilmemesini, insanların ayıplarının araştırılmamasını, bazılarının günah olduğu her zanna kapılmaması gerektiğini ve Müslümanların kardeş olarak, kendi aralarında sulh ve barışın tesis edilmesi için çaba ve telaş göstermeleri gerektiğini istemektedir. [5] Danışname-i Kur’an, bu sureyi "ahlak", "edep" ve "toplumsal düzen suresi" olarak adlandırmaktadır. Zira bu sure, Hz. Peygamber Efendimiz’e (s.a.a) karşı davranış biçiminin nasıl olacağının anlatılmasının yanı sıra, şayialara araştırmadan teveccüh etmemeyi, başkaları hakkında gıybet ve kötü söz söylememeyi, insanların ayıbını araştırmaktan uzak durmayı, ihtimaller üzerine yola çıkmayıp, Müslümanlar arasında sulh ve barışın tesis edilmesini istemektedir. [6] Tefsir-i Numune, Hucurat Suresi'nin ihtiva ettiği konuları aşağıda görüldüğü üzere özetlemiştir: Birinci bölüm; Surenin başlangıcında yer alan ve Hz. Peygamber Efendimiz’e (s.a.a) karşı davranış adabını beyan eden ayetlerden oluşmaktadır. İkinci bölüm; En önemli ahlaki ve toplumsal esaslar, bu esasları hayata geçirmenin, camiada birlik-beraberliğin, muhabbettin, samimiyet ve emniyetin oluşmasına neden olan ayetlerden oluşmaktadır. Üçüncü bölüm; Müslümanlar arasında meydana gelebilecek tartışma, sürtüşme ve ihtilaflarla nasıl mücadele edilebileceğiyle ilgili düsturları içeren ayetlerden oluşmaktadır. Dördüncü bölüm; İnsanın Allah katındaki değerinin ölçüsü, takva meselesinin önem ve ehemmiyeti hakkındaki ayetlerden oluşmaktadır. Beşinci bölüm; İmanın sadece sözle olmadığı, kalbi inancın yanı sıra, imanın eser ve etkisinin amelde aşikâr olmasını gerektiren ayetlerden bahsetmektedir. Altıncı bölüm; İslam ve imanın, Allah’ın müminlere hediyesi olduğunu ve bu nedenle müminlerin inanmış kimseler olmalarından dolayı, kimseyi minnet altında bırakmamaları gerektiğini beyan eden ayet-i kerimelerden oluşmaktadır. Yedinci bölüm; Allah’ın ilminden, varlık âlemindeki sırlara ve insanların amellerine vakıf oluşundan bahsetmektedir. Meşhur Ayetler Nebe Ayeti يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِن جَاءكُمْ فَاسِقٌ بِنَبَأٍ فَتَبَيَّنُوا أَن تُصِيبُوا قَوْمًا بِجَهَالَةٍ فَتُصْبِحُوا عَلَى مَا فَعَلْتُمْ نَادِمِينَ Ey inananlar, buyruktan çıkmış biri, size bir haber getirdi mi doğru, yahut yanlış veya yalan olup olmadığını araştırıp iyice bir anlayın, yoksa bir topluluğa, bilgisizlikle bir kötülükte bulunur da yaptığınıza nâdim oluverirsiniz. ( Hucurat Suresi/6) Fıkıh Usûlü’nde "Nebe" ayetinden çokluca bahsedilmiştir. Fıkıh Usûlü alimleri, bu ayet-i kerimenin ‘‘Haber-i Vahid’’in hüccet, delil ve kanıt olduğunu ima ettiğini inceleyerek, araştırmışlardır. Müfessirlerin çoğunlu
Mon, 03 Jan 2022 - 11min - 128 - 48. Fetih Suresi (سورة الفتح), Hasan Basri Çantay KHMK (Kur'an-ı Hakim Meal-i Kerim) sesli meali
Mekke'nin fethinden bahsettiği için "Fetih Suresi" olarak isimlendirilmiştir. 29 ayetten oluşan surenin indiği yer hakkında farklı görüşler vardır. Ancak Medine'de indiği kabul edilmiştir. Mushaf’taki resmi sırası itibarıyla 48. ve nüzul sırasına göre ise, 112. suredir. Fetih SuresiAnlamıZafer, Galibiyet, FetihBaşka İsimleri-SınıfıMedeniNüzul Sırası111Sure Numarası48Cüz26Sayısal BilgilerAyet Sayısı29Kelime Sayısı560Harf Sayısı2509 v t e Fetih Suresi Mekke’nin fethini peşi sıra getiren Hudeybiye antlaşması ve Mekke’nin fethinden "açık fetih" diye bahsettiğinden dolayı da sureye "Fetih Suresi" denmiştir. Müslümanların şirk ve müşriklere nihai zaferini ortaya koyan Mekke fethi bu surede ele alınmıştır. Ayet sayısı tüm kari ve müfessirlere göre 29’dur. Kelime sayısı 560 ve harf sayısı ise, 2509’dur. Fetih Suresi, Kur’an-ı Kerim’in 26. Cüz’ün de yer almaktadır. [1] Mushaf’taki resmi sırasına göre kırk sekizinci ve iniş sırasına göre ise, yüz on ikinci suredir. Sure Medine’de nazil olmuştur. [2] Fetih’ten Maksat "Fetih’ten maksat nedir ve hangi zaferdir?" noktasında, müfessirler arasında farklı görüşler bulunmaktadır. [3] Müfessirlerin birçoğu, özellikle Ebu’l Futuh-u Razi, Feyz-i Kaşani, "Fi Zilali'l Kur'an" kitabının yazarı ve yine aynı şekilde "el-Mizan" Tefsiri’nin yazarı Allame Tabatabai, Hudeybiye Antlaşması sonrasında Müslümanlara nasip olan zafere işaret ettiğine inanmaktalar. [4] Özellikle "Fetehna" «فتحنا» cümlesinin mazi fiili şeklinde kıraat edilmesi, Fetih meselesinin bu surenin ayetlerinin nazil olmaya başladığı esnada gerçekleştiğini göstermektedir. Hâlbuki o zaman diliminde Hudeybiye antlaşmasından başka bir şey yoktu. Öyleyse Fetih’ten maksat Hudeybiye antlaşmasıdır. Bir grup müfessir de özellikle "Tibyan Tefsiri’nin" yazarı Şeyh Tusi, "Keşşaf Tefsiri’nin" yazarı Zemahşerî, "Tefsir-i Kebir'in" yazarı Fahreddin er-Râzî ve "Mecmau’l Beyan Tefsiri'nin" yazarı Tabersi, fetih’ten maksadın Mekke’nin fethi olduğuna inanmaktalar. Bazı müfessirler de Fetih’ten maksadın Hayber Kalesi’nin fethi olduğuna inanmaktalar. [5] Bazıları ise, Fetih’ten maksadın İslam’ın tüm düşmanlarına karşı güçlü mantık, üstün kanıtlar ve aşikâr mucizeler yoluyla zafer kazanacağına işaret ettiğine inanmaktalar. [6] Bilahare bazıları da Fetih’ten maksadın tüm ilimlerin sırlarının, Allah Resulü (s.a.a) için açıldığına işaret ettiğine inanmaktalar. [7] Konuları "Fetihten" maksadın hangi zafer olduğuna dair müfessirler arasında farklı görüşler vardır. [8] Bu surede, gelecekte yaşanacak olan bazı konular açık ve net bir biçimde ortaya konmuş ve hepsi sonradan yaşanmıştır (1, 18, 19 ve 27. ayetler). Bu sure, devamlı olarak Müslümanların ve Hz. Peygamberin (s.a.a) yarenlerinin fetih ve zaferinden bahsetmekte; onların Mekke’ye gireceklerini ve hac ibadetlerini yapacaklarının müjdesini vermektedir. 18. ayetinde Müslümanların tarihi anlaşmalarından biri olan “Rıdvan Biatı”ndan bahsetmektedir. Sonunda (18. ayetinde) Hz. Resul-ü Kibriya’nın (s.a.a) vefalı ve imanlı ashabı tersim edilmektedir. Arap alfabesinin tüm harfleri bu ayette ve Al-i İmran Suresi'nin 154. ayetinde kullanılmıştır.[9] Tarihi Rivayetler ve Öyküler Hudeybiye barışında zafere işaret. 1-3. ayet-i kerimeler. Bazı Arapların talepleri ve Allah Resulü (s.a.a) ile beraberliği kabul etmemeleri. 11-17. ayet-i kerimeler. Rıdvan biati. 18. ayet-i kerime. Barış sonrasında müminler ile kâfirlerin Mekke’nin kalbinde savaşmamaları. 24. ayet-i kerime. Müminlerin kâfirler tarafından Mescid-i Haram’a girmelerinin ve kurban kesmelerinin engellenmesi. 25. ayet-i kerime. Peygamber Efendimiz’in (s.a.a) Mescid-i Haram’a girişini rüyasında görmesi. 27. ayet-i kerime. Meşhur Ayetler Biat Ayeti Fetih Suresi'nin 18. ayet-i kerimesi, ‘‘Biat Ayeti’’ veya ‘‘Rıdvan Biatı’’ bu surenin en önemli ayetlerindendir. لَقَدْ رَضِيَ اللَّهُ عَنِ الْمُؤْمِنِينَ إِذْ يُبَايِعُونَكَ تَحْتَ الشَّجَرَةِ فَعَلِمَ مَا فِي قُلُوبِهِمْ فَأَنزَلَ السَّكِينَةَ عَلَيْهِمْ وَأَثَابَهُمْ فَتْحًا قَرِيبًا Ve andolsun
Sat, 01 Jan 2022 - 11min - 127 - 48. KHMK,ESK-HDKD Fetih Sûresi,
Fetih Suresi (Arapça: سورة الفتح), Mekke'nin fethinden bahsettiği için "Fetih Suresi" olarak isimlendirilmiştir. 29 ayetten oluşan surenin indiği yer hakkında farklı görüşler vardır. Ancak Medine'de indiği kabul edilmiştir. Mushaf’taki resmi sırası itibarıyla 48. ve nüzul sırasına göre ise, 112. suredir. Fetih SuresiAnlamıZafer, Galibiyet, FetihBaşka İsimleri-SınıfıMedeniNüzul Sırası111Sure Numarası48Cüz26Sayısal BilgilerAyet Sayısı29Kelime Sayısı560Harf Sayısı2509 v t e Fetih Suresi Mekke’nin fethini peşi sıra getiren Hudeybiye antlaşması ve Mekke’nin fethinden "açık fetih" diye bahsettiğinden dolayı da sureye "Fetih Suresi" denmiştir. Müslümanların şirk ve müşriklere nihai zaferini ortaya koyan Mekke fethi bu surede ele alınmıştır. Ayet sayısı tüm kari ve müfessirlere göre 29’dur. Kelime sayısı 560 ve harf sayısı ise, 2509’dur. Fetih Suresi, Kur’an-ı Kerim’in 26. Cüz’ün de yer almaktadır. [1] Mushaf’taki resmi sırasına göre kırk sekizinci ve iniş sırasına göre ise, yüz on ikinci suredir. Sure Medine’de nazil olmuştur. [2] Fetih’ten Maksat "Fetih’ten maksat nedir ve hangi zaferdir?" noktasında, müfessirler arasında farklı görüşler bulunmaktadır. [3] Müfessirlerin birçoğu, özellikle Ebu’l Futuh-u Razi, Feyz-i Kaşani, "Fi Zilali'l Kur'an" kitabının yazarı ve yine aynı şekilde "el-Mizan" Tefsiri’nin yazarı Allame Tabatabai, Hudeybiye Antlaşması sonrasında Müslümanlara nasip olan zafere işaret ettiğine inanmaktalar. [4] Özellikle "Fetehna" «فتحنا» cümlesinin mazi fiili şeklinde kıraat edilmesi, Fetih meselesinin bu surenin ayetlerinin nazil olmaya başladığı esnada gerçekleştiğini göstermektedir. Hâlbuki o zaman diliminde Hudeybiye antlaşmasından başka bir şey yoktu. Öyleyse Fetih’ten maksat Hudeybiye antlaşmasıdır. Bir grup müfessir de özellikle "Tibyan Tefsiri’nin" yazarı Şeyh Tusi, "Keşşaf Tefsiri’nin" yazarı Zemahşerî, "Tefsir-i Kebir'in" yazarı Fahreddin er-Râzî ve "Mecmau’l Beyan Tefsiri'nin" yazarı Tabersi, fetih’ten maksadın Mekke’nin fethi olduğuna inanmaktalar. Bazı müfessirler de Fetih’ten maksadın Hayber Kalesi’nin fethi olduğuna inanmaktalar. [5] Bazıları ise, Fetih’ten maksadın İslam’ın tüm düşmanlarına karşı güçlü mantık, üstün kanıtlar ve aşikâr mucizeler yoluyla zafer kazanacağına işaret ettiğine inanmaktalar. [6] Bilahare bazıları da Fetih’ten maksadın tüm ilimlerin sırlarının, Allah Resulü (s.a.a) için açıldığına işaret ettiğine inanmaktalar. [7] Konuları "Fetihten" maksadın hangi zafer olduğuna dair müfessirler arasında farklı görüşler vardır. [8] Bu surede, gelecekte yaşanacak olan bazı konular açık ve net bir biçimde ortaya konmuş ve hepsi sonradan yaşanmıştır (1, 18, 19 ve 27. ayetler). Bu sure, devamlı olarak Müslümanların ve Hz. Peygamberin (s.a.a) yarenlerinin fetih ve zaferinden bahsetmekte; onların Mekke’ye gireceklerini ve hac ibadetlerini yapacaklarının müjdesini vermektedir. 18. ayetinde Müslümanların tarihi anlaşmalarından biri olan “Rıdvan Biatı”ndan bahsetmektedir. Sonunda (18. ayetinde) Hz. Resul-ü Kibriya’nın (s.a.a) vefalı ve imanlı ashabı tersim edilmektedir. Arap alfabesinin tüm harfleri bu ayette ve Al-i İmran Suresi'nin 154. ayetinde kullanılmıştır.[9] Tarihi Rivayetler ve Öyküler Hudeybiye barışında zafere işaret. 1-3. ayet-i kerimeler. Bazı Arapların talepleri ve Allah Resulü (s.a.a) ile beraberliği kabul etmemeleri. 11-17. ayet-i kerimeler. Rıdvan biati. 18. ayet-i kerime. Barış sonrasında müminler ile kâfirlerin Mekke’nin kalbinde savaşmamaları. 24. ayet-i kerime. Müminlerin kâfirler tarafından Mescid-i Haram’a girmelerinin ve kurban kesmelerinin engellenmesi. 25. ayet-i kerime. Peygamber Efendimiz’in (s.a.a) Mescid-i Haram’a girişini rüyasında görmesi. 27. ayet-i kerime. Meşhur Ayetler Biat Ayeti Fetih Suresi'nin 18. ayet-i kerimesi, ‘‘Biat Ayeti’’ veya ‘‘Rıdvan Biatı’’ bu surenin en önemli ayetlerindendir. لَقَدْ رَضِيَ اللَّهُ عَنِ الْمُؤْمِنِينَ إِذْ يُبَايِعُونَكَ تَحْتَ الشَّجَرَةِ فَعَلِمَ مَا فِي قُلُوبِهِمْ فَأَنزَلَ السَّكِينَةَ عَلَيْهِمْ وَأَثَابَ
Sat, 01 Jan 2022 - 1h 21min - 126 - 47. Muhammed suresi (Arapça: سورة محمد), KHMK Hasan Basri Çantay sesli meali
Muhammed Suresi (Arapça: سورة محمد), ikinci ayetinde geçen Peygamberimizin (s.a.a) adına atfen "Muhammed Suresi" olarak isimlendirilmiştir. Bu surede, Müminlerin savaşmalarına izin veren ayetler yer aldığı için sureye "Kıtal Suresi" de denmektedir.Surenin Tanımı Hz. Muhammed Mustafa Efendimizin (s.a.a) mübarek ismi şerifleri ikinci ayetinde geçtiği için sureye bu ad verilmiştir. Surenin birçok ayeti savaşla ilgili olduğu için sureye Kıtal Suresi de denmiştir. Sure "Ellezine Keferu" (inkâr edenler) kelimesi ile başladığı için sureye "Ellezine Keferu" Suresi de denmiştir. [1] Konuları Surenin asıl ekseni müminlerin ve kâfirlerin sıfatlarını saymak ve her iki tayfanın akıbetini mukayese etmek etrafında dönmektedir. [4] Bu surede geçen konular, özet olarak şöyledir: Hapt veya ahbat (amellerin boşa çıkarılması) konusu (9 ve 32. Ayetler), şöyle ki kötü ameller, iyi amelleri boşa çıkarmaktadır. Bu konu İslami kelam konularının en önemlilerindendir. Savaş esirleri, Allah yoluna set çeken kâfirlerin amellerinin boş olduğu ve değerinin olmadığı. Allah Resulünün (s.a.a) Mekke’den çıkışı ve ihtişamlı bir şekilde yeniden dönüş vadesinin verilmesi. Cimrilikten kaçınmak ve infak etmenin teşvik edilmesinden oluşan dört önemli fıkhi konunun açıklanması.[5] Allah’a ve Resulüne (s.a.a) yardım etmek yan yana zikredilmiştir. [7] Nehcü’l-Belaga’da İmam Ali’den (a.s) şu şekilde nakledilmiştir: Eğer siz Allah’a yardım ederseniz, Allah da size yardım eder ve sizin adımlarınızı sağlamlaştırır, Allah Teala çaresizlikten dolayı sizden yardım istememektedir O sizlerden aziz ve hakim olduğu halde yardım istemektedir zira yerin ve göklerin orduları onun emrindedir. Allah’ın yardım istemesi, sizi sınamak ve en iyi faktörü belirlemek içindir
Mon, 08 Nov 2021 - 10min - 125 - 46.Ahkaf/ESK/HDKD/Tilavet ve meal Ahkaf Suresi (Arapça: سورة الاحقاف) ahkaf kelimesi "kum yığını" anlamına gelmektedir. Bu kelime ile kum tepelerinin kastedildiği anlaşılmaktadır. Ahkaf'ın Âd kavminin
Ayet ve meali ritmik okunuyor.
Ahkaf Suresi (Arapça: سورة الاحقاف) ahkaf kelimesi "kum yığını" anlamına gelmektedir. Bu kelime ile kum tepelerinin kastedildiği anlaşılmaktadır. Ahkaf'ın Âd kavminin yerleşim bölgesinin adı olduğu söylenmekle beraber, 21. ayette geçtiği gibi, Hz. Hud’un (a.s) kum tepesi üzerine çıkarak kavmini uyarmasından da bahsediliyor olabilir.
Toplam 35 ayetten oluşan sure, Mekke'de inmiştir. Ahkaf Suresi, Mushaf’taki resmi sırası itibarıyla 46 ve iniş sırasına göre ise, 66. suredir.
Mon, 08 Nov 2021 - 34min - 124 - 46. AHKÂF suresi (Arapça: سورة الاحقاف) KHMK Hasan Basri Çantay sesli meali
Ahkaf Suresi (Arapça: سورة الاحقاف) ahkaf kelimesi "kum yığını" anlamına gelmektedir. Bu kelime ile kum tepelerinin kastedildiği anlaşılmaktadır. Ahkaf'ın Âd kavminin yerleşim bölgesinin adı olduğu söylenmekle beraber, 21. ayette geçtiği gibi, Hz. Hud’un (a.s) kum tepesi üzerine çıkarak kavmini uyarmasından da bahsediliyor olabilir.Toplam 35 ayetten oluşan sure, Mekke'de inmiştir. Ahkaf Suresi, Mushaf’taki resmi sırası itibarıyla 46 ve iniş sırasına göre ise, 66. suredir. Surenin Tanıtımı Bu sureye "Ahkaf" denilmesinin nedeni, Ad kavminin hikaye ve yerleşim yerine, yani Hz. Hud’un (a.s) kavmine işaret edildiğindendir. [1] O topraklar kumlu olduğundan "ahkaf" demişlerdir [2] (21. Ayetten 26. Ayete kadar). Hurûf-u Mukattaa ile başlayan surelerin yirmi yedincisi, havamim surelerinin ise yedincisi ve sonuncusudur. Kufe karilerine göre ayet sayısı 35 ve başka karilere göre ise, 32’dir. Ancak Kufe karilerinin görüşü daha doğru ve meşhurdur. Sure, 648 kelime ve 2668 harften oluşmaktadır. Mushaf’taki resmi sırasına göre kırk altıncı, [3] iniş sırasına göre ise, altmış altıncı suredir. Bu sure, Mekke’de nazil olmuştur. Uzunluk olarak mesani surelerden ve tam olarak bir hizip miktarı kadardır. [4] Kavramlar Bu surenin bazı konu ve mevzuları şunlardan ibarettir: mead, mümin ve kâfirlerin öteki dünyadaki durum ve yerlerinin belirlenmesi, anne ve babaya iyilikte bulunma, göklerin, yeryüzünün ve yaratılış âleminin boşuna yaratılmadığı, Allah Teâlâ’nın yeryüzü ve göklerin yaratılmasından aciz olmadığı, Allah’ın ölüleri yeniden diriltmeğe ve ruha kalıcılık vermeğe gücünün yettiği.[5] Müşrikler, İslam dini ile mücadele etmelerinin yanı sıra, İslam dinini inkar, Kur’an ve Peygamber Efendimiz (s.a.a) ile de alay etmekteydiler. Ahkaf Suresi, işte sırf bu yüzden dolayı müşriklere uyarı niteliğinde nazil oldu. [6] Surede, müşriklerin İslam dini, Kur’an ve Allah Resulü (s.a.a) ile alay etmeleri, onların her iki dünyada çok kötü sonuçlara katlanacaklarını hatırlatan konulara yer verilmektedir. Yine aynı şekilde batıl yolda ilerlemeye devam etmeleri, Peygamber Efendimiz’in (s.a.a) hakkaniyetine teveccüh etmemeleri ve kıyameti inkar etmeleri, dünyada başarısız, ahirette ise zelil olmalarına sebebiyet vereceği hatırlatılmaktadır. Müşriklerin hakka karşı savaşma hastalıklarına derman olacak tek şey, kıyamet gününün elemli azabı olduğundan dolayı, surede birkaç ayet-i kerimede mead, kafirlerin azaba duçar olacakları ve onların cehennem ateşine sunulacakları konusu tekitle işlenmiştir. [7] Fazilet ve Özellikleri İmam Sadık’tan (a.s) şöyle bir rivayet nakledilmiştir: Her kim Ahkaf Suresi'ni her akşam veya her Cuma okursa, dünyada korku ve endişe onun üzerinden kaldırılır; kıyamet gününde ise, korku ve endişeden amanda olur. [10] Ahkaf Suresi'ni okumanın fazileti hakkında Allah Resulü’nden (s.a.a) şöyle bir hadis-i şerif nakledilmiştir: Her kim Ahkaf Suresi'ni okursa, dünyadaki tüm kum tanelerinin sayısı kadar ona on iyilik verilir, on günah ondan silinir ve on derece onun derecesine eklenir. [11] Müstedrek'ül-Vesail kitabında İmam Sadık’tan (a.s) şöyle bir rivayet nakledilmiştir: Eğer, Ahkaf Suresi'ni bir kağıda yazar, zemzem suyu ile yıkar ve sonra da o suyu içerlerse, hafızanın güçlenmesine, halk arasında mahbup ve saygın olmaya ve iyi bir nam salmaya vesile olur. [12] Peygamber Efendimiz’den (s.a.a) şöyle bir hadis-i şerif nakledilmektedir: Her kim Ahkaf Suresi'ni bir kağıda yazarak kendi veya bir çocuk yahut bir süt emen bebeğin üzerine asarsa veya Ahkaf Suresi'ni bir kağıda yazar ve suda yıkadıktan sonra o suyu içerse, sağlam ve güçlü bir bedene sahip olur; çocuklar başlarına gelecek afet ve tehlikelerden amanda olur, süt emen bebek de beşiğinde göz aydınlığına sebep olur. [13] "Kur’an İle Derman" kitabında problemlerden kurtulmak için Ahkaf Suresi'ni 3 kez okumak tavsiye edilmiştir. [14] Tarihi Rivayetler ve Öyküler Cinler tarafından Kur’an’ın dinlenilmesi, kendi kavimlerine doğru gitmeleri ve onları İslam dinine davet etmeleri. 29-32.
Sat, 06 Nov 2021 - 12min - 123 - Cuma gecesi ve gündüzü okumaları
Cuma" sözcüğü, “toplamak, bir araya getirmek” anlamındaki cem kökünden olan bir isimdir. Arapça’da üç şekilde okunur: “جُمُعَه، جُمْعَه و جُمَعَه” (Cumee’, Cum’e’, Cumue’).[1] Kur’an karilerinin çoğu, Cuma Suresi[2] olarak adlandırılan Cuma Suresi'ndeki ayeti, ‘cumu’e” olarak okumaktadırlar.[3] Farsça’daki karşılığı “adine”[4], Cahiliyet Arapça’sında ise, “Yevmu’l-Arube”’dir (Arube günü).[5] İsimlendirilme Gerekçesi Bugüne neden "Cuma" denildiği hakkında, söylendiğine göre Hz. Resul-ü Kibriya Efendimizin (s.a.a) dedelerinden ‘Ka’b b. Luey’ veya başka bir nakle göre ‘Kusay b. Kilab’, halkı bugün bir araya toplar ve onlara konuşma yaparak vaaz ederdi.[6] Bu sebeple, bazıları[7] "Arube" gününün "Cuma" günü olarak değiştirilmesini Ka’b b. Luey’e nispet vermişlerdir.[8] Bazıları bu isimlendirmeyi Medine Ensar’ına nispet vermiştir. Zira bazı hadislere göre Es’ad b. Zurare, Hz. Resulullah (s.a.a) Medine’ye hicret etmeden önce, halkı Cuma günü bir araya toplamış ve onlara namaz kıldırmıştır. Bundan dolayı, o günden sonra o güne "Cuma günü" denilmiştir.[9] Hadislerde bugünün "Cuma günü" olarak adlandırılmasında başka nedenler de zikredilmiştir. Örneğin, Hz. Âdem’in (a.s) toprağının bir araya getirilmesi, göklerin ve yerin yaratılışının sona ermesi, insanların namaz kılmak için toplanması[10], bütün mahlukların bugün toplanıp Allah’ın rububiyetine, Hz. Resulullah’ın (s.a.a) tanıklık ederek, biat ettikleri gündürHz. Fahr-i Kainat Efendimiz (s.a.a) Cuma guslü hakkında şöyle buyurmuştur: “Hiçbir zaman Cuma guslünü terk etme. Her ne kadar yeme-içme parandan kısacak olsan da Cuma guslü için harca. Çünkü cuma guslü en üstün ve önemli müstahaplardan biridir.”Cuma günü yapılacak en önemli ibadetler şunlardır: Müstahap namazların kılınması. Örneğin, Cuma gününün nafile namazları, Hz. Peygamberve Hz. Fatıma’ya hediye namazlar, Cafer-i Tayyar namazı ve A’rabi namazı.[14] Cuma gününe özgü dualarınokunması[15] Bugüne özgü ziyaretnamelerin okunması. Örneğin, İmam Hüseyin (a.s) ve İmam Mehdi’nin (a.f) ziyaretnameleri.[16] Hz. Resulullah’a (s.a.a) salavatgöndermek.[17] Başta bugün okunması tavsiye edilen sureler olmak üzere, Kur’an’ı tilavetetmek[18] Dua etmek ve Allah’tan bağışlanma dilemek[19] Dini öğrenmek Veli-yi Asr İmam Mehdi’nin (a.f) ferecini beklemek ve zuhuru için dua etmek[20] Ğurup vakti Semat Duasınıokumak. Hadislere göre, bugünde özel bir vakitte dua etmek müstahaptır.[21]Recep ve Ramazan ayıgibi bazı Cuma günlerinin kendine özgü ibadet ve amelleri vardır.[22] Yapılacak Bazı Ameller Parfüm, güzel koku ve güzel koku veren şeylerin kullanılması Dişleri fırçalamak Saç, tırnak ve bıyıkların kısaltılması En güzel elbiselerin giyilmesi Ev halkının ihtiyaçlarını gidermek Anne ve baba mezarları başta olmak üzere, mezar ziyaretinde bulunmak Teşyi cenazelerekatılmak Hasta ziyaretlerinde bulunmak Sadaka vermek[23 Özellikler Eğer birisi Cuma günü ölürse, kabir azabından (şartlarına göre) güvende kalır.[29] Bu gün Berzah âlemindekilerdenazap kaldırılır ve cennet kapıları açılır.[30] Cennetlikler için nimet ve hayırlar artar.[31] Müminlerin ruhları, geride bıraktıklarını (dünyadaki yakınları) ziyaret eder. Melekler, Hz. Resulullah (s.a.a) ve Ehlibeyt İmamlarıyla (a.s) ahitlerini yeniler.[32] İyi işlerin sevabı iki kat olur.[33] Cuma Gecesi Ana Madde: Cuma Gecesi Hadislerde, Cuma gecesi (Perşembe gününün akşamı sonrası) de Cuma günüyle aynı derecede sayılmıştır. Meleklerin yeryüzüne indikleri gece, insanların amellerinin Hz. Resulullah’a (s.a.a) sunulduğu ya da yeni ölmüş insanların ruhlarının[34] indiği gece ve İmamların (a.s) mutlu oldukları gece olarak tanıtılmıştır.[35] Tövbe etmek, ibadet etmek, dua etmek ve müstahap namazlar kılmak,[36] belirlenmiş bazı sureler başta olmak üzere, Kur’an tilavet etmek[37] Hz. Resulullah’a (s.a.a) salavat getirmek[38], Kumeyl duası[39] gibi, bazı duaların okunması olan ibadetler bugüne özel amellerdir.Hz. Resul-ü Kibriya’dan (s.a.a) bu konuda şöyle rivayet edilmiştir: "Cuma gecesi ve
Sat, 06 Nov 2021 - 1h 17min - 122 - 45. CASİYE (Şeriat) Suresi (Arapça: سورة الجاثیة) Hasan Basri Çantay KHMK sesli meali
Casiye Suresi (Arapça: سورة الجاثیة) adını, 28. ayette geçen "Câsiye" kelimesinden almıştır. "Câsiye" kelimesi, diz çökmek veya çömelmek anlamlarına gelmektedir. Diz çökmek, kıyametin dehşetinden güç ve kuvvetini kaybetmeyi ya da o gün çaresizlik yüzünden Allah'a mutlak boyun eğmeyi ifade etmektedir. Casiye SuresiAnlamıKıyamette diz üstü çökmekBaşka İsimleriŞeriatSınıfıMekkiNüzul Sırası65Sure Numarası45Cüz25Sayısal BilgilerAyet Sayısı37Kelime Sayısı489Harf Sayısı2085 v t Bu sureye "Şeriat" Suresi de denilmiştir. [1] Casiye Suresi 37 ayettir. Mekke'de, Duhan Suresi'nden sonra inmiştir. Mushaf’taki resmi sırası itibarıyla 45 ve iniş sırasına göre ise, 65. suredir. [2] Surenin Tanıtımı Bu sureye ‘‘Casiye’’ (diz çökmek) demişlerdir. Zira surenin 28. ayetinde her ümmetin kıyamet günü diz çökerek amel defterlerini alacaklarına işaret edilmiştir. Bu kelime, Kur’an-ı Kerim’de yalnızca bu surede olmak üzere bir kere geçmiştir. Mukatta harflerle (ha-mim) başlayan yirmi altıncı suredir. Havamim surelerinin ise altıncısıdır. [3] Sureye "Şeriat Suresi" de denmiştir. Bu kelime, Kur’an’da yalnızca bu surenin 18. ayetinde ve bir kere geçmiştir. Küfe karilerine göre 37 ve diğer karilere göre ise, 36 veya 39 ayettir. Ancak birinci görüş doğru ve meşhurdur. Mushaf sırasına göre kırk beşinci ve iniş sırasına göre ise, altmış beşinci suredir. Sure Mekki surelerdendir. Sure 489 kelime ve 2085 harften oluşmaktadır. Hacim ve boyut olarak mesani surelerden ve bir hizipten daha küçüktür.[4] İçeriği Sure, Kur’an’ın Allah tarafından inişine işaret ederek başlamakta ve göklerde, yeryüzünde, insanın yaratılışında, yaratıklarda, gece ve gündüzün değişmesinde müminler ve yakin ehli için ibretler olduğuna değinmiştir. Allah’ın ayetlerini görmezlikten gelen, alaya alan günahkâr ve yalancılar kınanmakta, elemli ve rezil edici bir azaba çarptırılacakları beyan edilmektedir. Ayrıca nefsin heva ve hevesine uyanların durumu açıklanmaktadır.[5] Meşhur Ayetler اللَّهُ الَّذِي سخَّرَ لَكُمُ الْبَحْرَ لِتَجْرِيَ الْفُلْكُ فِيهِ بِأَمْرِهِ وَلِتَبْتَغُوا مِن فَضْلِهِ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ Öyle bir Allah'tır ki üstünde gemi, emriyle kayıp gitsin ve siz de lûtfundan, ihsânından nasîbinizi arayıp elde edin de şükreyleyin diye râm etmiştir denizi size. (Casiye Suresi / 12) وَسَخَّرَ لَكُم مَّا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا مِّنْهُ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لَّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ Ve râm etmiştir size, ne varsa göklerde ve ne varsa yeryüzünde, hepsi de onun rahmetindendir; şüphe yok ki bunda da deliller var düşünen topluluğa. (Casiye Suresi / 13) Bu ayet-i kerimeler, her daim hatiplerin ve edebiyatçıların dikkatini üzerine çekmiştir. Zira bu ayet-i kerimeden, Tevhid ve Allah’ı tanımak gibi önemli dersler çıkarmışlardır. Bu ayet-i kerimeler yerde, gökte ve denizde olan her şeyi insan için yaratan bir Allah’tan bahsetmektedir. Zira insanoğlu hani olurda bu sayede Allah’ın fazl-u kereminden faydalanarak, Allah’ın vermiş olduğu nimetlere karşılık şükür vazifesini yerine getiriverir. Yüce Allah, Casiye Suresi'nin 13. ayet-i kerimesinde, insanların atife ve duygularından istifade etmektedir. Bir sonraki ayet-i kerimede ise, insanların düşüncelerine hitap etmektedir. مَنْ عَمِلَ صَالِحًا فَلِنَفْسِهِ وَمَنْ أَسَاء فَعَلَيْهَا ثُمَّ إِلَى رَبِّكُمْ تُرْجَعُونَ Kim iyilik ederse kendisinedir ve kim kötülükte bulunursa gene kendisine, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz. (Casiye Suresi / 15) Bu tabir, defalarca Kur’an ayetlerinde beyan edilmiştir ( Lokman Suresi 12- Zümer Suresi 41) "bizim, Allah’a isyan etmemizin veya itaat etmemizin O’na ne faydası ve ne zararı var?" diyenlere verilmiş bir cevaptır. Bu ayetler, şunu söylemek istiyor: Tüm bunların zarar ve karı sizin aleyh ve lehinizedir. Salih ameller karşılığında kemale erişenler sizlersiniz. İşlemiş olduğunuz günahlar sayesinde İlahi rahmetten sonra, İlahi gazaba duçar olan ve ebedi lanete uğrayan, yine sizlersiniz. [7] Şu atasözü (İyilik de yapsan, kötülük de yapsan, her ne yaparsan yap
Thu, 04 Nov 2021 - 09min - 121 - 44. DUHÂN Suresi KHMK Hasan Basri Çantay sesli meali (Arapça: سورة الدخان)
Sure, kâfirlerin duhan (duman) ile azap olunacağına dair ayetlerin (10. ayetten 15. ayete kadar) geçmesinden dolayı bu ismi almıştır. [1]Mukatta harflerle başlayan (ha-mim) yirmi beşinci sure, havamim surelerinin beşincisi ve yine yeminle başlayan surelerin beşincisidir. Küfe karilerine göre ayet sayısı 59 ve başka karilere göre ise, 56 veya 57’dir. Ancak birinci görüş daha doğru ve meşhurdur. Kelime sayısı 346 ve harf sayısı ise, 1.475’tir. Mushaf’taki resmi sıralamaya göre kırk dördüncü,[2] iniş sırasına göre ise, altmış dördüncü suredir. Sure, Mekke’de nazil olmuştur. Hacim olarak mesani surelerden ve bir hizipten daha azdır. El-Mizan’da yazılanlara göre Duhan Suresi'nin asıl hedefi, Kur’an’ın hakkaniyetinde tereddüt edenleri tehdit etmektir. Duhan Suresi, Kur’an’ın Kadir gecesinde Allah tarafından insanları hidayet etmek için nazil olduğunu beyan etmektedir. Ancak kâfirler heva ve heveslerinden ötürü Kur’an’dan şek etmekteler. Daha sonra onlar, dünyevi ve uhrevi azaplara duçar olacakları noktasında uyarılmaktadır. [4] Tefsir-i Numune’ye göre, Duhan Suresi diğer Mekki sureler gibi genellikle akait konularından bahsetmiştir. Tevhid, Mead ve Kur’an, surenin üç asıl ana temasıdır. Buna ilave olarak kâfirlerin azapları, İsrailoğulları ve Hz. Musa’nın (a.s) öyküsü, Firavun ve kavmi, yaratılış felsefesi gibi konular ele alınmıştır. Bu surede kıyameti inkâr eden kimselere değinilmekte, Allah’ın göklerde, yerde ve ikisi arasında olanları boşuna yaratmadığı ve herkesin ceza günü yaptıklarının karşılığını alacağı hatırlatılmaktadır. Kıyametin nişane ve sahneleri sergilenmekte ve günahkârların o günkü durumu tersim edilmektedir. Hz. Musa’nın (a.s) hikayesinin bir bölümüne değinilmekte, Firavun ve kavminin ibret verici akıbetleri gözler önüne serilmektedir.[5] Tarihi Rivayetler ve Öyküler İsrailoğulları ve Hz. Musa’nın (a.s) Öyküsü: Hz. Musa’nın (a.s) risaleti, Müminlerin Mısır’dan çıkması için Allah’ın emri, denizden geçiş, İsrailoğullarının kurtuluşu, Firavun'un sularda boğulması ve İsrailoğullarının âlemlere olan üstünlüğü; 15-32. ayet-i kerimeler. Fazilet ve Özellikleri Allah Resulü’nden (s.a.a) nakledilen bir hadis-i şerife göre: Her kim Duhan Suresi'ni Cuma akşamı (Perşembe günü akşam) okursa, günahları bağışlanır. [7] Yine aynı şekilde İmam Sadık’tan (a.s) şöyle bir rivayet nakledilmiştir: Her kim Duhan Suresi'ni farz ve sünnet namazlarında okursa, Allah-u Teâlâ onu kıyamet gününde müminlerin safında haşredecek, onu kendi arşının gölgesinde karar kılacak, amellerinin hesaplanmasında kolaylık tanıyacak ve amel defterini sağ eline verecektir. [8] Mefatihu’l-Cinan kitabında yazılana göre, Ramazan ayının 23. gecesi yani Kadir gecesi amellerinden birinin de Duhan Suresi'ni okumak olduğu belirtilmiştir
Sun, 31 Oct 2021 - 08min - 120 - ESK/HDKD/Meal/43. ZUHRUF Suresi (Arapça: سورة الزخرف) Elmalı orijinal sesli meali 25.cüzSat, 30 Oct 2021 - 31min
- 119 - ESK/HATİM:Ramazan HATMİ 2020Sat, 30 Oct 2021 - 6h 50min
- 118 - 43.ZUHRUF Sûresi KHMK (Arapça: سورة الزخرف) Hasan Basri Çantay sesli meali
Zuhruf Suresi (Arapça: سورة الزخرف), zuhruf kelimesi, "süslenmek" anlamına gelen "zahrefe" fiilinden türemiştir. "Mücevher" anlamına gelmektedir. Tabiatın güzelliği için "yeryüzünün süsü" şeklinde mecazi anlamda da kullanılmaktadır. Bu surede bahsedilen en önemli olay, nimet ile inkâr arasındaki ilişkinin gözler önüne serilmesidir. 35. ayette "zuhruf" kelimesi geçtiği için bu ismi almıştır. 89 ayetten oluşan Zuhruf Suresi, Mekke'de, Şûra Suresi'nden sonra inmiştir. Mushaf’ta 43, iniş sırasına göre ise 63. suredir. Surenin Tanıtımı Surenin, Zuhruf Suresi olarak adlandırılmasının nedeni, bu tür dünyevi süslerin değersizliğinden (33. Ayetten 35. Ayete kadar) bahsettiğinden dolayıdır. [1]Bu kelime Kur’an’da 4 kere geçmiştir. Bu surede ise 35. Ayette geçmiştir. Mukatta harflerle başlayan (ha-mim) yirmi dördüncü, havamim surelerinin ise dördüncüsüdür. Ayrıca yeminle başlayan dördüncü suredir.[2] Ayet sayısı 89’dur, ancak bazı karilere göre 88’dir, doğru olan ise birinci görüştür. 838 kelime, 3.609 harften oluşmaktadır. Mushaf sıralamasına göre kırk üçüncü, nüzul sırasına göre ise altmış üçüncü suredir. Sure Mekke’de nazil olmuştur. [3]Hacim olarak mesani surelerden ve bir hizipten biraz daha fazladır.[4] İçeriği Bu surede kavmi tarafından inkâr edilen peygamberlerden bahsedilmekte, müşriklerin yersiz itirazları zikredilerek onlara gerekli cevap verilmektedir. Sure’de Firavun ve Hz. İbrahim kavminin ibret verici hikayelerine değinilmekte, mead konusu ele alınmakta ve yeniden dirilme sahnesi ortaya konulmaktadır. Ayrıca salih insanlar için hazırlanan cennet anlatılmakta ve az da olsa Hz. İsa’nın (a.s) hikayesine yer verilmektedir.[5] Zuhruf Suresi'nin içerdiği konuları 7 ana başlık altında toplayabiliriz: Peygamber Efendimizin (s.a.a) Nübüvveti ve Kur’an’ın ehemmiyeti. Afakî Tevhid’in bazı delilleri ve Allah’ın insanlara bahşetmiş olduğu nimetlerin hatırlatılması. Şirk ile mücadele, Allah’a reva görülmeyecek nispetlerin nefyedilmesi ve körü körüne taklit. Geçmiş peygamberler ve kavimlerinin hikayeleri. Mead, müminlerin mükâfatı, kâfirlerin kaderi, mücrimlere uyarı. İmansız şahısların onları yanlışa sevk eden batıl ölçüleri. Nasihat ve korkutmak.[6] Tefsir Ayet 3; Kur’an, Arapça'dır: Zuhruf Suresi 3. Ayet-i kerimede, Kur’an-ı Kerim’in Arapça olarak, nazil olduğu beyan edilmektedir. Kur’an’ın Arapça olması ya; Kur’an’ın Arapça nazil olması veyahutta Fesahat anlamına gelmesi demektir. Zira Arapça'nın manalarından bir diğeri de Fasih demektir. Yani; tüm herkesin Kur’an-ı daha iyi anlayabilmesi ve hakikatlerin kelimeler ve cümleler arasından zahir olabilmesi için Kur’an-ı son derece Fasih olarak karar kıldık. [8] Allame Tabatabai, Kur’an’ın nazil olmadan önce, beşer aklının ulaşamayacağı merhalede olduğuna inanmaktadır. Ancak Kur’an, Arapça kalıbında nazil olduktan sonra beşer için anlaşılabilir olmuştur. Ayette; Kur’an-ı Arapça olarak nazil ettik ki düşünesiniz denilmesinden maksat yani; Kur’an-ın Arapça nazil olması ile birlikte, Kur’an beşer için anlaşılır olmuştur demektir. [9] Fazilet ve Özellikleri İmam Bakır’dan (a.s) şöyle bir rivayet nakledilmiştir: Her kim, Zuhruf Suresi'ni okumayı devam ettirirse, Yüce Allah’ın huzuruna çıkana ve Zuhruf Suresi gelip o şahsı Allah’ın emriyle Cennete sokana dek, Allah Teâlâ onu kabirde haşerelerden ve kabir azabından âmânda kılar. [10] Peygamber Efendimizden (s.a.a) şöyle bir hadis-i şerif nakledilmiştir: Her kim, Zuhruf Suresi'ni okursa, kıyamet gününde o şahıslara şu şekilde hitap edilecektir: Ey benim kullarım! Bugün size ne bir korku ve ne de bir üzüntü vardır; sorgusuz sualsiz Cennete giriverin. [11] Tarihi Rivayetler ve Öyküler Hz. İbrahim’in (a.s) putperestlikten beri olması. 26-28. Ayet-i kerimeler. Hz. Musa’nın (a.s) Firavun’u davet etmesi, Firavun’un kendisini büyük görmesi, halkın Firavun’a itaat
Sat, 30 Oct 2021 - 16min - 117 - 42. ŞÛRÂ (حمعسق) suresi (Arapça: سورة الشوری), Hasan Basri Çantay KHMK sesli meali Kur'an
(Arapça: سورة الشوری) adını, 38. ayette geçen "Şura" kelimesinden almıştır. Şura kelimesi, müşavere etmek ve danışmak anlamlarına gelir. 53 ayetten oluşan sure, Mekke'de, Fussilet Suresi'nden sonra inmiştir. Mushaf’taki resmi sırası itibarıyla 42, iniş tarihi bakımından ise 62. suredir. “Yine onlar, Rablerinin davetine icabet ederler ve namazı kılarlar. Onların işleri, aralarında danışma iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan da harcarlar.(38)” Surenin bir diğer adı “ha-mim-ayn-sin-kaf”tır, zira bu mukatta harflerle başlamıştır (1 ve 2. Ayetler). Mukatta harflerle başlayan yirmi üçüncü suredir. Havamim surelerinin ise üçüncüsüdür. Ayet sayısı Kufe karilerine göre 53, bir grup başka kariye göre 50 ve başka bir grup kariye göre ise 56’dır, ancak birinci görüş daha meşhurdur. Mushaf’ta 42., nüzul sırasınds ise 62. suredir. Sure Mekke’de nazil oldu. Şura Suresi'nin iniş tarihi, Miraç’tan sonra ve Efendimiz’in (s.a.) Medine’ye Hicretinden kısa bir süre öncedir. Sure Mekkidir, ancak surenin 23-26 ve yine aynı şekilde 38,39 ve 40. Ayet-i kerimeleri Medenidir.Sure, 860 kelime ve 3521 harften oluşmaktadır. Mesani surelerden ve bir hizipten biraz büyüktür. Allah Resulüne (s.a.a) vahyin nazil olması ve insanları Allah’a davet etme konusunda istikamet tavsiye edilmesi, semavi dinlerin vahdeti, Allah dininde anlaşmazlık ve ikilikten uzak durulması, başkalarının sürçmeleri durumunda af ve bağışta bulunulması, öfke ve sinirlere hâkim olunması, tevhit, mead, tövbe konuları, Allah’ın tövbeleri kabul edeceği ve Allah’ın salih kullar ve müminlere karşı lütuf ve rahmeti gibi ahlaki konularındandır Meşhur ayetleri Meveddet Ayeti ذَلِكَ الَّذِي يُبَشِّرُ اللَّهُ عِبَادَهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ قُل لَّا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ أَجْرًا إِلَّا الْمَوَدَّةَ فِي الْقُرْبَى وَمَن يَقْتَرِفْ حَسَنَةً نَّزِدْ لَهُ فِيهَا حُسْنًا إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ شَكُورٌ İşte. De ki: Sizden, tebliğime karşılık bir ücret istemiyorum, istediğim, ancak yakınlarıma sevgidir ve kim güzel ve iyi bir iş yaparsa onun güzelim mükâfâtını arttırırız; şüphe yok ki Allah, suçları örter, iyiliğe, mükâfatla karşılık verir. (Şura Suresi / 23) Bu ayette Allah, Efendimiz’e (s.a.) şöyle buyurmaktadır: De ki: Sizden, tebliğime karşılık bir ücret istemiyorum, istediğim, ancak yakınlarıma sevgidir. Kur’an-ı Kerim’de birçok yerde Peygamber Efendimiz (s.a.a) tebliğine karşılık, hiçbir ücret talep etmemiştir, ancak risalet ve tebliğ ücreti olarak davetini kabul etmelerini vurgulamıştır. Ancak bu surede Allah Teâlâ, Peygamber Efendimiz’in (s.a.a) risalet ve tebliğine karşılık, ücret tayin etmiştir. Diğer ayetleri de dikkate alacak olursak, bu ayet-i kerimenin de diğer ayetler gibi daveti kabul ve risalet doğrultusunda olduğunu anlayabiliriz. Başka bir deyimle istisna, istisnâ-i muttasıl değil, aksine istisnâ-i munkatı'dır. Bazıları, Allah Resulü’nün (s.a.a) peygamberliği döneminde, Mekke ahalisinin şöyle söylediğine inanmaktadır: Muhammed, sanki peygamberliğine karşı ücret istemektedir. Bu sözlerin ardından, Allah Teâlâ bu ayet-i kerimeyi nazil etti. İmam Seccad (a.s) hakkında şöyle bir rivayet nakledilmektedir: Kerbela vakıasından sonra, İmam Zeynelabidin’i (a.s) Şam’a götürdüklerinde, Şamlı bir adam İmam Seccad’a (a.s) şöyle söyledi: Allah’a şükürler olsun ki Rabbim sizi biçare etti. İmam Seccad (a.s) Şamlı adama, Şura Suresi 23. Ayet-i kerimeyi okuyarak, şu şekilde cevap verdi: el-Kurba (القربی) ‘‘yakınlar’’ biziz Meşveret Ayeti 38 وَالَّذِينَ اسْتَجَابُوا لِرَبِّهِمْ وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ وَأَمْرُهُمْ شُورَى بَيْنَهُمْ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ Ve Rablerinin dâvetine icâbet edenlere ve namaz kılanlara ve işlerini, aralarında danışarak yapanlara ve onları rızıklandırdığımız şeylerin bir kısmını ayırıp yoksulları doyuranlara, hayra harcayanlara. (Şura Suresi / 38)Bu ayet-i kerime, müminlerin bazı sıfatlarına işaret etmektedir: Namaz ikame etmek, işlerinde meşveret etmek (danışmak) ve rızıklarından infak etmek. Ayet-i kerimede ki «و أمرهم شوری بینهم
Sat, 30 Oct 2021 - 16min - 116 - 90. Beled Suresi Tefsiri (Arapça: سورة البلد) HDKD (Hak Dini Kur'an Dili) Orijinal Elmalı tefsiri
90 - BELED ٩٠- سورة البلد El-beled sûresi temamen mekkî dir. Âyetleri - yirmidir. Fasılası - د. ا . ن . ه harfleridir. Evvelki Sûre zamanın eşref saatlerine kasem ile başlamış, insanın refah veya darlıkla ibtilâsını, mal hırsı, mîrâs yiyiciliği, yetîme, fukaraya bakmamak gibi mezmum huyraliyle âkıbetinin acılığını zikr ettikten sonra nefsi mutmeinnenin ıydi ekber olan husni hâtimesiyle hıtam bulmuş olduğu gibi bu Sûrede mekânın en mübarek beldesine kasem ve onun fethine işaret ile başlayıp insanın meşakkatle yaratıldığını, mal sahibi olanlardan matlûb bulunan « فَكُّ رَقَبَةٍ أَوْ إِطْعَامٌ فِي يَوْمٍ ذِي مَسْغَبَةٍ » yüksek iki haslet ile nefsi mutmeinne için ıtmi'nan eseri ve yümün sebebi olan ba'zı hasletleri ve buna mukabil küfr-ü tekzibin şeâmetiyle sui âkıbetini hulâsa edecektir . Beled Suresi" beled’e (Mekke) yemin edilerek başlamakta ve bundan dolayı da bu adla anılmaktadır. “La uksimu bi haze’l-beled” (tercüme: Andolsun bu şehre.) Ayetlerinin sayısı noktasında görüş ayrılığı bulunmayan bu sure, 20 ayet, 82 kelime ve 343 harften oluşmaktadır. Mekke’de nazil olan bu sure Mushaf’taki resmi sırası itibarıyla 90. ve iniş sırasına göre ise, Kur’an’ın 35. suresidir. Lafız ve hacim bakımından “Mufassal” surelerden olup, Evsat sureleri grubundandır. Ayrıca yeminle başlayan surelerin on yedincisidir aynı zamanda sure üç konuya yemin ederek başlamaktadır. Konuları Beled Suresi, Mekke’nin azamet ve kutsiyetini gösterme doğrultusunda Mekke şehrine yemin ederek başlamıştır. Daha sonra insanın yaratılışına ve insanın yaşantısının her zaman zorluk ve meşakkatle beraber olduğuna işaret etmektedir. Ayrıca köle azat etmek, açlara yemek vermek ve fakirlere yardım etmek gibi, yapılması çok zor olan ama insanın çok değerli amellerini beyan etmektedir. Daha sonra iyi amel sahiplerini “Ashab-ı Meymene” (Ashab-ı Yemin, cennet ehli); münkir ve kötü amelleri olanları ise, “Ashab-ı Meş'eme” (Ashab-ı Şimal, cehennem ehli) unvanıyla zikretmektedir. [1]
Fri, 29 Oct 2021 - 59min - 115 - 41. FUSSİLET (Secde, Hâ-Mîm veya Mesâbih) suresi KHMK Hasan Basri Çantay sesli meali
Fussilet Suresi (Arapça: سورة فصلت) üçüncü ayette geçen "Fussilet" kelimesinden dolayı bu ismi almıştır.Secde, Hâ-Mîm ve Mesâbih olarakta isimlendirilir. "Fussilet" kelimesi "bir şeyi açıklamak", "iki şeyi birbirinden ayırmak", "detaylandırmak" gibi anlamlara gelen "Fassale" fiilinin edilgenidir. Söz konusu ayette Fussilet Suresi'nin anlamı, "düşünen ve bilen bir topluluk için, ayetleri okunsun ve anlaşılsın diye Arapça olarak ayrıntılı bir şekilde açıklanan" demektir.54 ayetten oluşan sure, Mekke'de ve Mü'min Suresi'nden sonra inmiştir. Mushaf’taki resmi sırası itibariyle 41. ve iniş sırasına göre ise, 61. suredir.Bu sureye "secde Suresi" de denilme nedeni, secde edilmesi farz olan dört Azaim surelerden biri olmasındandır (32. ayet). "Mesabih" denilmesi bu kelimenin 12. ayette geçmesindendir.[1] Küfe karilerine göre ayet sayısı 54, Hicaz karilerine göre 53, Şam ve Basra karilerine göre 52 ve bazı karilere göre ise, 56’dır. Ancak birinci görüş meşhurdur. Sure 796 kelime ve 3364 harften oluşmaktadır. Mushaf’taki sıralamaya göre kırk birinci, ve iniş sırasına göre ise, altmış birinci suredir. Sure, Mekki surelerdendir. Hacim olarak mesani surelerden ve bir hizipten biraz fazladır. Mukatta harflerle başlayan (ha-mim) yirmi ikinci suredir. Ayrıca "Havamim" surelerinin de ikincisidir. Fussilet Suresi 37. ayet-i kerimesi, farz tilavet secdesine sahiptir. Yani bu ayeti okuyan ve işiten şahsın secde etmesi farzdır. Beni Haşimi, Tilavet secdesi farz olan surelerin farz namazlarda okunması caiz değildir. Bu surenin en önemli konuları şunlardan ibarettir: Kur’an’ın nüzulü, özellik ve hususiyetlerine işaret, yeryüzü ve göklerin yaratılışı, mead ve kıyamet sahneleri, cehennemliklerin tüm aza ve organlarının kendileri aleyhine tanıklık etmesi, Allah yolunda sabır ve sonucu, ayrıca Ad ve Semud kavimlerine de değinilmiştir. قُلْ إِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ مِّثْلُكُمْ يُوحَى إِلَيَّ De ki: Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Bana ilâhınızın bir tek İlâh olduğu vahy olunuyor. (Fussilet Suresi / 6) Kehf Suresi'nin son kısmında tekrar olunan Fussilet Suresi altıncı ayet-i kerimesinin ilk başlangıcı, Allah Resulü’nün (s.a.a) melek olmadığını, "Allahlık" iddiasında bulunmadığını ve üstün ırka sahip bir insan olmadığını söylemektedir. Aksine Peygamber Efendimiz (s.a.a) de yaratılış açısından aynı diğer insanlar gibi cisim, ruh, gazap, akıl, vicdan ve diğer ruhi ve cismi ihtiyaçları olan bir insandır. Ancak Allah Resulü’nün (s.a.a) diğer insanlardan farkı şudur: Peygamber Efendimiz (s.a.a) kabiliyetleri ve çekmiş olduğu zahmetlerden ötürü, Allah’ın ona vahyetmesine layık olabilmiş ve Allah-u Teala onu kendi risaleti için, emim ve güvenilir bulmuştur. وَلَا تَسْتَوِي الْحَسَنَةُ وَلَا السَّيِّئَةُ ادْفَعْ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ فَإِذَا الَّذِي بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ عَدَاوَةٌ كَأَنَّهُ وَلِيٌّ حَمِيمٌ Ve eşit değildir iyilikle kötülük. Kötülüğü, en güzel bir muâmeleyle karşıla, gider; bir de bakarsın ki aranızda düşmanlık olan kişi, sanki senin en yakın bir dostun. (Fussilet Suresi / 34) Yukarida ki ayet-i kerimede içtimai ve ahlaki konular alanında çok önemli tavsiyelerde bulunulmuştur. Bu sebebten dolayı, bu ayet-i kerime ahlak konularında tefsircilerin ve ahlak üstatlarının dikkatini çekmiştir. İyilik ve kötülük çok geniş bir kavram olsa da bu ayet-i kerimede maksat, tebliğ yöntemleridir. Bu ayet-i kerime Allah, Resulü’ne (s.a.a) şu şekilde tavsiyede bulunuyor: Kötülüklere iyilikle karşılık ver başarılı olmak için intikamcı olma. [8] Kur’an Tahrif Edilmedi إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا بِالذِّكْرِ لَمَّا جَاءهُمْ وَإِنَّهُ لَكِتَابٌ عَزِيزٌ Kur'ân, kendisine tebliğ edildikten sonra kâfir olanlar ve hem de şüphe yok ki bu Kur'ân, eşsiz ve üstün bir kitaptır ki; (Fussilet Suresi / 41) لَا يَأْتِيهِ الْبَاطِلُ مِن بَيْنِ يَدَيْهِ وَلَا مِنْ خَلْفِهِ تَنزِيلٌ مِّنْ حَكِيمٍ حَمِيدٍ Ne önceden onun hükümlerini iptâl eden bir kitap gelmiştir, ne de ondan sonra gelir ve bâtıl, ona zarar veremez; hüküm ve hikmet sâhibinden, hamde lâyık mâbut tarafında
Fri, 29 Oct 2021 - 15min - 114 - 40. MÜMİN suresi KHMK Hasan Basri Çantay sesli meali 24.cüz
(Arapça: سورة المومن ) veya Gafir Suresi (سورة غافر); Firavun ailesinden olan mümin bir kişiden bahsedildiği için “Mümin” adını almıştır. “Gafir” (bağışlayan) ismini de, Allah’ın günahları bağışlayıcı sıfatından bahseden 3. ayetteki "Gâfir" kelimesinden hareketle almıştır.Bu sureye verilen adlardan bir diğeri de "Tavl"dır. Sure, 85 ayettir. Mekke'de, Zümer Suresinden sonra inmiştir. Mushaf’taki resmi sırası itibarıyla 40 ve iniş tarihine göre ise, 50. suredir. Mü'min Suresi, "Hâ-Mîm" harfleriyle başlayan yedi surenin ilkidir.Bu sureye “Gafir” demelerinin nedeni, “Gafir” isminin Allah’ın isim ve sıfatlarından olduğundan ve ayrıca üçüncü ayetinde geçen “Gafiru'z-Zenb” kelimesinden aldığından dolayıdır. [1] Aynı zamanda rahmet, mağfiret ve umut vermesinin de “Gafir” olarak adlandırılmasında önemli bir rolü vardır.[2] Firavun ailesinden olan mümin bir kişiden bahsedildiği için de “Mümin Suresi” adını almıştır.[3] "Tavl" da bu sureye verilen adlardan bir diğeridir.[4] Zira surenin üçüncü ayetinde Allah-u Teâlâ, “Zitavl” (güçlü) olarak tanıtılmıştır. Bu kelime de Allah’ın sıfat ve isimlerindendir. Surenin bir diğer adı ise “Ha-Mim ula”dır. Çünkü "Hâ-Mîm" harfleriyle başlayan yedi surenin ilkidir. Gafir Suresi "Hâ-Mîm" harfleriyle başlayan yedi surenin ilkidir. Bu surenin de dâhil olduğu "Ha-Him"le başlayan yedi sureye "Havamim" veya “Hamimat” (Hamim'ler) denir. Mukatta harfleriyle başlayan yirmi dokuz surenin yirmi birincisidir. Kufe ve Şam karilerine göre 85, Hicaz karilerine göre 84 ve Basra karilerine göre ise, 82 ayettir. Ancak birinci görüş daha doğru ve meşhurdur. Sure 1228 kelime ve 5109 harften oluşmaktadır. Mushaf sırasına göre kırkıncı,[5] iniş sırasına göre ise, ellinci suredir. Sure Mekke’de inmiştir. Hacim olarak mesani surelerden ve tam olarak yarım cüzdür.[6]Gafir Suresi, Mekki surelerden olup, nüzul sırasına göre Allah Resulü’ne (s.a.a) nazil olan 60. suredir. [7] El-Mizan tefsirine göre Gafir Suresi'nin asıl ekseni, Kur’an’ı ortadan kaldırmak için çalışan kâfirlerin cidal ve anlaşmazlıklarını batıl etmek için nazil olmasıdır. Hal böyleyken, Allah-u Teâlâ onlara vaat etmiş olduğu azapları hatırlatmaktadır. [8] Bu surede bazı ilahi sıfatlar açıklanmakta, insanlar Allah’a dua ve yakarışa çağrılmakta, duayı terk etmenin Allah katında tekebbür sayıldığı ve bundan sakınılması gerektiği istenerek, müminlerin ve peygamberlerin bazı duaları nakledilmektedir. İnsanın yaratılışına, mead, diriliş, haşır ve neşir konularına, Hz. Musa, (a.s) Hz. Harun (a.s), Firavun, Haman ve Karun hikayelerine değinilmektedir Meşhur Ayetler Duanın Kabul Olması وَقَالَ رَبُّكُمُ ادْعُونِي أَسْتَجِبْ لَكُمْ Ve Rabbiniz dedi ki: Çağırın beni, icâbet edeyim size (Mü'min Suresi / 60) Bu ayet-i kerimenin açıklamasında, duanın önemi ve kabul olma şartlarıyla ilgili birçok rivayet Tefsir-i Numune’de nakledilmiştir: Dua ibadettir ve çoğunlukla duayla meşgul olan kimse, çoğunlukla ibadetle meşgul olan kimseden daha iyi ve daha hayırlıdır. Bu rivayetlerde şu şekilde beyan edilmiştir: Allah katında birçok makam vardır ve o makamları elde etmek, sadece duayla olur. Dua etmek, Kur’an okumaktan daha iyidir. [11] Dört Grubun Duası Kabul Olmaz: 1-Evinde oturup da Allah’tan rızık isteyen kimse. 2-Eşinden razı olmayan ve ondan kurtulmak için dua eden adam (ona şu şekilde söylenecektir; (boşanma hakkına sahip değil misin?) 3-Malını boş yere israf eden ve Allah’tan rızık isteyen kimse. 4-Şahit olmaksızın birine borç veren şahıs (borç alan, aldığı borcu inkâr ettiğinde). Bu şahsa şöyle söylenecektir: “Sana borç verdiğinde şahit tut” diye demedim mi? [12] 28-45. ayet-i kerimeler ‘‘Mü'min-i Al-i Firavun’’ hikayesine yer vermektedir. Firavun’un amcasının oğlu ve aynı zamanda hazinedarı olan Mü'min-i Al-i Firavun, uzun yıllar tüm yaşamı boyunca imanını Firavundan gizlemiştir. [13] Firavun, her ne zaman Mü'min-i Al-i Firavun’dan şüphelenecek olsa, Mü'min-i Al-i Firavun takiye eder, tevriye yaparak canını muhafaza ederdi. [14] Hz. Musa (a.s) aleni olarak dav
Mon, 25 Oct 2021 - 22min - 113 - 39.Zümer Suresi (Arapça: سورة الزمر) Guraf suresi Hasan Basri Çantay KHMK sesli meali
Zümer Suresi (Arapça: سورة الزمر) adını 71 ve 73. âyet-i kerimelerde geçen "Zümer" kelimesinden almıştır. "Zümer", zümreler, gruplar anlamına gelmektedir. Bu sureye "Guraf" da denilmektedir. "Oda ve köşk" manasına gelen bu kelime, surenin 20. ayetinde geçmektedir. Sure, 75 ayettir.Mekke döneminin ortalarında, Sebe Suresi'nden sonra inmiştir. Allah'ın rahmetinden ümit kesilmemesi gerektiğini belirten 53. ayetten itibaren, üç veya yedi ayetin, Medine döneminde indiği yönünde rivayetler bulunmaktadır. Mushaf’taki resmi sırası itibarıyla 39, iniş tarihine göre ise 59. suredir. Tanıtım Zümer kelimesi, (Gruplar) Kur’an’da her ikisi de bu surede olmak üzere iki kez geçmiştir (71. ve 73. Ayetlerde). Bu ayetler cennetliklerin, cennete götürülmesine ve cehennemliklerin ise cehenneme sürülmesine değinmektedir. Surenin bir diğer adı ise oda, köşk ve stant anlamına gelen “Guraf”tır. Bu kelime, iki kez bu surenin 20. Ayetinde geçmiştir. Buradaki maksat, cennetteki köşk anlamındadır. Surenin bir diğer adı “Suretü’l-Arap”tır. Zira surenin 28. Ayetinde, Kur’an; Arap sıfatıyla vasıflandırılmıştır.[1] İçeriği Ayet sayısı 75, bazı karilere göre 73 ve başka bir grup kariye göre ise 72’dir, ancak birinci görüş daha doğrudur. Kelime sayısı 1.180, harf sayısı ise 4.871’dir. Mushaf’taki resmi sıralamaya göre otuz dokuzuncu,[2] iniş sırasına göre ise elli dokuzuncu suredir. Sure, Mekke’de nazil olmuştur. Hacim olarak, mesani surelerden ve yarım cüz kadardır.[3] Bu sure’de; Tevhidin eserleri, Allah’ın çocuk edinmekten tenzih edilmesi, halisçe ibadet edilmesi, insanların ihtiyaç ve ıstırar durumunda Allah’a yöneldiği, ancak genişliğe ve huzura çıkıldığında gaflete düşüldüğü, mead ve yeniden dirilme olayı, kıyametteki mümin ve kâfirlerin durumları, akıl edenlerle akıl etmeyenlerin bir olmadığı gibi konulara temas edilmiştir. [4] Tefsir خَلْقٍ فِي ظُلُمَاتٍ ثَلَاثٍ Üç karanlık içinde yaratıştan yaratışa düşürür (Zümer Suresi / 6) Üç Karanlıktan Maksat: Allame Tabatabai, el-Mizan Tefsirinde [6] Ayetullah Mekarim Şirazi, Tefsir-i Numune’de [7] Şu şekilde açıklamada bulunmuşlardır: Kur’an-ı Kerim’de yer alan şu ayet-i kerimeden de (فی بطون امهاتکم) ‘‘Sizi analarınızın karınlarında’’ anlaşılacağı üzere üç karanlıktan maksat; hamilelik döneminde ki anne karnındaki, rahimdeki ve Amniyotik kese’deki (bebeğin içinde bulunduğu su kesesi) karanlıktır. Ancak bazı tefsirciler, üç karanlıktan maksadın; Amniyotik kese (bebeğin içinde bulunduğu su kesesi) olduğu yönünde yorumlar yapmışlardır. Cenin, Amniyotik kesenin içerisindedir. Amniyotik kese, cenini korumak için üç kat kalın zarla kaplıdır. [8] Bu ayet-i kerimeden, Kur’an-ı Kerim’in mucizelerinden biri olarak bahsedilmektedir. Meşhur Ayetler  Nesih Hattıyla Yazılmış Zümer Suresi 7. Ayet-i Kerimesi  Hâkim Ganam’ın Sülüs Hattıyla Yazmış Olduğu Zümer Suresi 53. Ayet-i Kerimesi وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَى ve hiçbir kimse, bir başkasının yükünü yüklenemez (Zümer Suresi / 7) Bu ayet-i kerime, İlahi adaleti anlatmaya çalışmaktadır yani; hiçbir kimse onu çok sevmesine rağmen, bir başkasının günahını üstlenmeye razı olamayacaktır. [9] الَّذِينَ يَسْتَمِعُونَ الْقَوْلَ فَيَتَّبِعُونَ أَحْسَنَهُ أُوْلَئِكَ الَّذِينَ هَدَاهُمُ اللَّهُ وَأُوْلَئِكَ هُمْ أُوْلُوا الْأَلْبَابِ O kullarım ki sözü dinlerler de en güzeline uyarlar, onlar, öyle kişilerdir ki Allah, doğru yola sevk etmiştir onları ve onlardır aklı başında bulunanların ta kendileri. (Zümer Suresi / 17) Bu ayet-i kerime, Müslümanların farklı konularda özgürce düşünceye ve özgürce seçme hakkına sahip olduklarını beyan etmektedir. Ayet-i kerime, Müminlere başkalarının sözlerini mütalaa edip araştırma izni veriyor. İyice araştırdıktan sonra, seçmeleri gerektiğini belirtiyor. Bu ayet-i kerime, özgür düşünceyi teşvik ettiği için meşhur olmuştur. إِنَّكَ مَيِّتٌ وَإِنَّهُم مَّيِّتُونَ Şüphe yok ki sen de öleceksin ve onlar da ölecekler. (Zümer Suresi / 30) Ayet-i kerime, Allah Resulü’ne (s.a.a) hitaptır; Bu ayet-i kerime, ölümün genel anla
Wed, 15 Sep 2021 - 37min - 112 - 38. Sad Suresi (Arapça: سورة ص) KHMK Hasan Basri Çantay sesli meali
Sad Suresi (Arapça: سورة ص), sad harfiyle başladığı için sure bu adı almıştır[1] Surenin alfabeden bir harfle başlaması, Araplara meydan okumak ve Kur'an'ın icazını (mucize oluşunu) ispat etmek içindir. Bu sureye Hz. Davud'un (a.s) hikayesine daha çok yer verildiği için "Davud Suresi" de denilmektedir. Sad Suresi, 88 ayettir. Kamer Suresi'nden sonra Mekke'de inmiştir. Mushaf’taki resmi sırası ve nüzül sırası aynı olup 38. suredir. Ad ve Nuh kavminin tekzibi, Firavun, Semud kavmi, Lut kavmi, Ashab-ı Eyke, Peygamberler ve onların azaba duçar olması. 12-16. ayet-i kerimeler. Hz. Davud’un (a.s) öyküsü: Hz. Davud’un birçok imkâna sahip olması, dağların ve onunla beraber olan kuşların tesbih söylemesi, Hz. Davud’un (a.s) hükümranlığının istikrarlığı. Hz. Davud’un (a.s) hakemliği: İki kişinin Hz Davud’a (a.s) hakemlik için müracaat etmesi, Hz. Davud’un (a.s) davalılardan birini dinlemesi, Hz. Davud’un (a.s) cevabı, Hz. Davud’un (a.s) istiğfarı, Hz. Davud’un (a.s) yeryüzünde hilafeti. 17-27. ayet-i kerimeler. Hz. Süleyman’ın (a.s) öyküsü: Asil atların Hz. Süleyman’a (a.s) verilmesi, Hz. Süleyman’ın (a.s) atlara ilgi göstermesi ve namazı unutması, güneşin dönmesi için emir vermesi. [17] Diğer tefsirlere göre, Hz. Süleyman’ın (a.s) atlara ilgi göstermesi, atların yanına gitmesi ve atları sevmesi. [18] Hz. Süleyman’ın (a.s) tahtına ceset atılması, Hz. Süleyman’ın (a.s) istiğfar ve tövbe etmesi, eşsiz bir hükümranlık için dua, şeytanların ve rüzgârın emir altına alınması, şeytanların Hz. Süleyman (a.s) için mimarlık ve dalgıçlık yapması. 30-40. ayet-i kerimeler. Hz. Eyyub (a.s) : Hz. Eyyub’un (a.s) çekmiş olduğu bela ve musibetler, Hz. Eyyub’un (a.s) ayağını yere vurması ve su fışkırması, ailesinin yeniden Hz. Eyyub’a (a.s) bağışlanması, eşine yüz darbe yerine sap demetiyle vurması ve yeminini bozmaması. 41-44. ayet-i kerimeler. Hz. İbrahim (a.s), Hz. İshak (a.s), Hz. Yakup (a.s). Hz. İsmail (a.s), Hz. İlyas (a.s) ve Hz. Zülkifl’in (a.s) seçilmesi. 45-48. ayet-i kerimeler. Hz. Âdem’in (a.s) yaratılışı: Allah-u Teâlâ’nın meleklere “İnsan yaratacağını” söylemesi, meleklere Hz. Âdem’e (a.s) secde etmeleri emrini vermesi, İblis’in Hz. Âdem’e (a.s) secde etmekten kaçınması, İblis’e “Neden Hz. Âdem’e (a.s) secde etmediğinin” sorulması, İblis’in cevabı ve kendini Hz. Âdem’den (a.s) daha üstün görmesi, İblis’in cennetten kovulması, İblis’in kıyamet gününe kadar Allah’tan mühlet istemesi, İblis’in isteğinin kabul edilmesi, İblis’in insanları aldatacağına dair yemin etmesi. 71-85. ayet-i kerimeler. Fazilet ve Özellikleri Günahtan korur: Hz. Peygamber Efendimiz’den (s.a.a) şöyle bir hadis-i şerif nakledilmiştir: Sad Suresi'ni okumanın sevabı, Allah’ın, Hz. Davud’un (a.s) emrine verdiği dağların ağırlığından on kat daha fazladır. Allah-u Teâlâ, Sad Suresi'ni okuyan herkesi küçük ve büyük günahlardan korur ve muhafaza eder.[14][15] Peygamberler ve meleklerin mükâfatlarıyla mükâfatlanırlar: Yine aynı şekilde İmam Bakır’dan (a.s) şöyle bir rivayet nakledilmiştir: Her kim Sad Suresi'ni Cuma akşamı, yani Perşembe günü akşam okursa, peygamberler ve melekler dışında kimseye dünya ve ahiretten hiç vermediği kadar verir. Allah, Sad Suresi'ni okuyanı, ailesini ve sevdiklerini cennete götürür.
Wed, 01 Sep 2021 - 16min - 111 - 37. Saffat Suresi (Arapça: سورة الصافات) KHMK Hasan Basri Çantay sesli meali
Mrz - İlk üç ayette, saf tutmuş meleklere, bulutları sevk ve idare eden güce, zikri yapan dile yahut insana yemin edilerek, Allah'ın bir olduğu gerçeği ortaya konmuştur.Bu surenin ilk üç ayeti, meleklerden üç gruba yeminle başlar. Birinci grup, İlahi ferman için saf tutmuş melekler; ikinci grup, insanı günahtan alıkoyan veya gökteki bulutlardan görevli olan, onları her yöne süren ve çorak toprakları sulayan melekler; üçüncü grup ise, vahyin nazil olma esnasında Kur’an’ın ayetlerini Allah Resulü’ne (s.a.a) okuyan melekler. [1] Sure, adını ilk ayetinde geçen “ve’s-Saffat-ı Saffen” “Saffat” (sıra-sıra duran meleklere andolsun) kelimesinden almıştır. [2]Saffat kelimesi, “saff” kökünden ve “saffe” kelimesinin çoğuludur. Bazıları bundan maksadın İlahi emri bekleyen saflar halindeki müminlerin ve meleklerin olduğunu söylemişlerdir Anlamı Sıra-sıra dizilenler, saf-saf duranlar Sınıfı Mekki Nüzul Sırası 45 Sure Numarası 37 Cüz 23 Ayet Sayısı 182 Kelime Sayısı 866 Harf Sayısı 3903Rızkın bollaşması ve belalardan âmânda olmak: İmam Sadık’tan (a.s) şöyle bir rivayet nakledilmiştir: Her kim her hafta Cuma günü Saffat Suresi'ni okursa, her türlü beladan âmânda olur. Dünyada olduğu müddetçe tüm belalar ondan def edilir ve rızkı da mümkün olduğunca bollaşır. Şeytan onun bedenine, evlatlarına ve malına hiçbir şekilde zarar veremez. Eğer bu sureyi okuduğu gece veya gündüz vefat edecek olursa, şehit olarak haşredilir. Allah-u Teâlâ ona şehitlerle birlikte cennettin en yüce mertebesinde yer verir.[15] [16] Duanın kabul olması: Yine aynı şekilde Allah Resulü’nden (s.a.a) şöyle bir hadis-i şerif nakledilmiştir: Her kim Yasin ve Saffat surelerini Cuma günü okur ve ardından dua ederse, Allah-u Teâlâ onun duasını kabul ederAl-i Yasin سَلَامٌ عَلَى إِلْ يَاسِينَ Esenlik İlyas'a ve ona uyanlara. (Saffat Suresi / 130) Bu ayet-i kerimenin kıraati noktasında farklı görüşler bulunmaktadır. Bazıları «آل یاسین» (Al-i Yasin) okumuş ve maksadın Ehlibeyt (a.s) olduğunu söylemişlerdir. Bazıları da «ال یاسین» (el-Yasin) olarak okumuş ve ayet-i kerimenin de siyakına bakarak, maksadın Hz. İlyas (a.s) olduğunu söylemişlerdir. [12] İmam Sadık’tan (a.s) şöyle bir rivayet nakledilmiştir: «آل یاسین» Al-i Yasin’den maksat, biz Ehlibeyt’iz (a.s); zira Yasin’den maksat, Allah Resulü’dür (s.a.a). Allame Tabatabai bu rivayeti doğru bilmektedir ve «آل یاسین» (Al-i Yasin) sözcüğünü Nafi, Yakup, Zeyd ve İbn-i Amir kıratına uygun olması için «آل یاسین» Al-i Yasin okumalıyız. [13] Yine aynı şekilde Ehlisünnet alimlerinden İbn-i Ebi Hatem, İbn-i Merdûye ve Tabarani, İbn-i Abbas’tan nakledilen bir rivayete göre, “el-Yasin” ve “Al-i Yasin”den maksadın, İslam Peygamberinin (s.a.a) Ehlibeyt’i (a.s) olduğunu söylemişlerdirBu surenin 100. ayet-i kerimesinden 107. ayet-i kerimesine kadar olan bölümü, Hz. İbrahim’in (a.s) oğlu Hz. İsmail’i (a.s), kurban etmeye memur edilmesi olayını ele almaktadır. Hz. İbrahim (a.s) Allah-u Teâlâ’dan bir evlat istedi ve Allah, “ona bir oğlu olacağı” müjdesini verdi. Hz. İbrahim (a.s) Hz. İsmail (a.s) doğduktan sonra hatta buluğ çağına erinceye dek, birçok kez rüyasında oğlu Hz. İsmail’i (a.s) kurban ettiğini gördü. Nübüvvet ilmi sayesinde oğlu Hz. İsmail’i (a.s) kurban etmeye memur edildiğini anladı. Hz. İbrahim (a.s) bu konuda, oğlu Hz. İsmail’in de (a.s) görüşünü almak istedi. Hz. İsmail (a.s) babasına şöyle cevap verdi: “Memur edildiğin şeyi yerine getir”. Hz. İbrahim (a.s), oğlu Hz. İsmail’i (a.s) kurban etmek için alın üzere yatırdığı esnada, Allah-u Teâlâ Hz. İsmail’in (a.s) yerine kurban etmesi için bir koç gönderdi. Allah-u Teâlâ, imtihanın zorluğuna işaret ederek, şöyle buyuruyor: “Dünya ve ahrette en iyi mükâfatı onlara vereceğim”. “İmtihan” kelimesinden de anlaşıldığı üzere, Allah-u Teâlâ, Hz. İbrahim’i (a.s) sadece sınamak istiyordu
Fri, 27 Aug 2021 - 18min - 110 - 36. YASİN (S.439) (Arapça: سورة یس) KHMK Hasan Basri Çantay sesli meali
Diğer İsimleri Habib-i Neccar def edici Dafıa, Muammeme Sınıfı Mekki Nüzul Sırası 41 Sure No 36 Cüz 22, 23 Ayet Sayısı 83 Kelime Sayısı 733 Harf Sayısı 3068 Yasin, Kur’an’ın kalbi kabul edilmiş ve Müslümanlar arasında ayrı bir özellik kazanmıştır. Bu surenin faziletiyle ilgili birçok hadis nakledilmiştir. Bunların bazılarında Peygamberimiz (s.a.a), Yasin okuyanın çok sevap kazanacağını, mağfiret olunacağını, sabahleyin bu sureyi okuyana kolaylık verileceğini, gece okuyanın bağışlanmış olarak sabahlayacağını bildirmiştir. Başka bir hadis-i şeriflerinde ise şöyle buyurmuştur: "Yasin, Kur'an'ın kalbidir. Sadece Allah'ı ve ahiret yurdunu isteyerek onu okuyan kimseyi Allah mağfiret eder. Ölmüşlerinize Yasin okuyunuz." Nüzul Sırası 41 Sure Numarası 36 Cüz22, 23Sayısal BilgilerAyet Sayısı83Kelime Sayısı733Harf Sayısı3068 v t e Yasin Suresi, Kur’an’ın kalbi kabul edilmiş ve Müslümanlar arasında ayrı bir özellik kazanmıştır. Bu surenin faziletiyle ilgili birçok hadis nakledilm Bunların bazılarında Peygamberimiz (s.a.a), Yasin okuyanın çok sevap kazanacağını, mağfiret olunacağını, sabahleyin bu sureyi okuyana kolaylık verileceğini, gece okuyanın bağışlanmış olarak sabahlayacağını bildirmiştir. Başka bir hadis-i şeriflerinde ise şöyle buyurmuştur: "Yasin, Kur'an'ın kalbidir. Sadece Allah'ı ve ahiret yurdunu isteyerek onu okuyan kimseyi Allah mağfiret eder. Ölmüşlerinize Yasin okuyunuz." Kufe karilerine göre ayet sayısı 83, başka karilere göre ise 82’dir, ancak birinci görüş daha meşhur ve yaygındır. Sure, 733 kelime ve 3068 harften oluşmaktadır. Mushaf’taki resmi sırasına göre otuz altıncı, nüzul sırasına göre ise kırk birinci suredir. Sure, Mekke’de nazil olmuştur. Mukatta harfler ve yeminle başlayan surelerin ilkidir. [3] Hacim olarak mesani surelerden ve bir hizip kadardır. Sure’de Habib-i Neccar’ın hikayesi, mead ve yeniden diriliş, insanların kıyamet günü nasıl dirileceklerine dair açıklama, insanın organlarının kendisi aleyhine tanıklık ve şahitlikte bulunması gibi konulara yer verilmiştir. Ayrıca tıpkı nakledilen rivayetlere göre, Kur’an’ın en faziletli surelerinden birisi bu suredir. Öyle ki Kur’an’ın kalbi lakabını almış ve bu surenin hıfz ve tilavetinin sevabı, dünya ve ahiret mükâfatı hakkında oldukça fazla tekitte bulunulmuş ve bu konuda öteki surelerden daha fazla rivayetler nakledilmiştir وَكُلَّ شَيْءٍ أحْصَيْنَاهُ فِي إِمَامٍ مُبِينٍ ve sonradan bıraktıkları izleri ve her şeyi apaçık bir kitapta sayıp yazdık, takdîr ettik. (Yasin Suresi / 12) Tefsircilerin birçoğu «امام مُبین» İmam’in Mubin’i, tüm âlemde gerçekleşecek olay ve havadislerin kayıtlı olduğu kitap yani; ‘‘Levh-i Mahfuz’’ olarak yorumlamışlardır. Bazıları da ‘‘İmam’’ sözcüğünün kullanılma nedenini şu şekilde açıklamıştır: Bu kitap, kıyamette sevap ve azap memurları için insanların yapmış oldukları amellerinin ceza ve mükâfat değerini ölçme kriteri olacaktır. [6] Şii hadis kaynaklarında şöyle söylenmiştir: «امام مُبین» İmam’in Mubin’den maksat; İmam Ali’dir (a.s). İmam Bakır’dan (a.s) nakledilen bir rivayetteyse şöyle denilmiştir: Bu ayet-i kerime nazil olduğunda, Allah Resulü (s.a.a) İmam Ali’ye (a.s) doğru döndü ve şöyle buyurdu: «امام مُبین» ‘‘İmam’in Mubin’’ bu gördüğünüz şahıstır! Allah’ın her şeyin ilmini ona verdiği ‘‘İmam’’ işte o’dur.[Not 1][7] Yine aynı şekilde, Nuru’s-Sakaleyn tefsirinde İbn Abbas’tan şöyle bir rivayet nakledilmiştir: İmam Ali buyuruyordu ki: Allah’a yemin olsun ki hakkı batıldan ayıran «امام مُبین» ‘‘İmam’in Mubin’’ benim. Bu ilmi, Allah Resulü’nden (s.a.a) öğrendim. Bu ilim, ondan bana miras kaldı.[8] Bu ayet-i kerime yaratılışın nasıl olduğu hakkında bahsetmektedir. Allame Tabatabai, bu ayet-i kerimenin tefsirinde şöyle yazmaktadır: Bu ayet-i kerimenin asıl maksadı; Allah Teâlâ yaratmak için hiçbir şeye muhtaç olmadığını anlatmaktır. Öyleyse ‘‘ Bir şeye ol derse, anında oluverir’’ aslında bu bir temsildir; Allah gerçekte konuşmaz ve bir şeye emretmez. [9]İmam Al
Sun, 22 Aug 2021 - 2h 21min - 109 - TEVBE SURESİNİN SON İKİ AYETİ ELMALI TEFSİRİ (HDKD) FAZİLETİ KERAMETİ
128. لَقَدْ جَاءكُمْ رَسُولٌ - LE KAD CAEKÜM RESULUN Kasem olsun ki size hakikaten bir Resul geldi مِّنْ أَنفُسِكُمْ - MİN ENFUSİKUM bir Resul ki kendinizden -kendi cinsinizden, Melek değil Beşerden, Aslı ve nesebi ma'lûm Arabî, Kureşî, ehli haremden عَزِيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ - AZİZUN, ALEYHİ MA ANİTTUM sizin sıkılmanız gücüne gider. - Ya'ni azâb görmeniz şöyle dursun zahmet çekmeniz bile onu son derece müteessir eder. Yahûd sizi sıkan, zorunuza giden şeyler hasbelbeşeriyye onu da müteessir eder, Onun şedaidi iktihamı (şiddetleri gögüslemesi), müteessir olmadığından değil, risaletindendir. Bu tefsirlere göre cümlenin mecmuu bir sıfattır. Fakat İbni Kuşeyrînin muhtarına göre «Azîz» bir sıfat, « HARÎS » de diğer bir sıfattır. Buna işareten ba'zı Mushaflarda «azîz» üzerine bir «cim» secavendi konulmuştur ki bunda daha fazla bir ma'nâ vardır. Ya'ni bir Resul ki azîzdir: büyük ızzeti vardır. Sizi sıkan şeyler onun aleyhinedir. O yüksek ızzet, ebnayi cinsinin müteellim olmasını istemez, Cinsinizden olması ve ızzet sahibi bulunması hasabiyle bütün derd-ü kederinizi duyar حَرِيصٌ عَلَيْكُم HARÎSUN ALEYKUM üzerinize pek hırslıdır. -Üstünüze titrer. « ان تحرص على هداهم - İN TAHRIS ALA HUDAHUM » -ŞAYET SEN ONLARIN HİDAYETTE OLMALARINA HARİS OLURSAN 16/37 âyetinde işaret buyurulduğu vechile hidayet ve salâhınıza, hayr-ü nef'inize harıstır. Üzerinize toz kondurmak istemediği gibi Sizi aksayı saadet ve selâmete çıkarmak, Cennet ve rıdvana erdirmek için bütün hırsıyle uğraşır. Hem onun nazarı Kureyşe veya Araba, yahûd şu bu kavme değil, her hangi kavmden olursa olsun بِالْمُؤْمِنِينَ رَؤُوفٌ رَّحِيمٌ bütün mü'minleredir ki Raufdur. - Ziyadesiyle re'feti, ya'ni gayet ince bir şefekat ve merhameti vardır. Rahîmdir. -Fıtraten mintarafillâh pek ziyade merhametlidir. Günahkârlara bile acır. Binaenaleyh Ey insanlar Kur'anda varid olan tekâlif, bahusus bu Sûredeki beraet, tevbe, cihad ve saire hakkındaki evamir ve hıtabat, ağırınıza gelmemeli, gücünüze gitmemelidir. Bütün bunlar küfr-ü nifakın zarar ve şeâmetine karşı alel'umum mü'minlere gayet büyük bir re'fet ve şefekatin tecelliyatıdır. Onun için derhal bunlara iman edib mucebince amel etmelisiniz. Görülüyor ki burada Resulullaha esmai husnayi ilâhiyyeden rauf, rahîm isimleri verilmiştir. Hasen ibni-l Fadl demiştir ki: Allah tealâ, hiç bir Peygambere esmasından iki ismi cemetmedi, Ancak Peygamberimiz hakkında « بِالْمُؤْمِنِينَ رَؤُوفٌ رَّحِيمٌ - Müminlere Rauf, Rahimdir buyurdu, zatı sübhanîsi hakkında da « İNNELLAHE BİNNASİ LE RAUFUN RAHİM » Herhalde Allah insanlara refetli çok refetli rahimdir. 2/143 buyurdu. Filvaki' bu tesmiye ve tavsıfta Resulüne pek büyük bir tekrimi ilâhî vardır. Bundan anlaşılır ki esmai husnayi ilâhiyyenin hepsi «ALLAH, RAHMAN, RAB » isimleri gibi esmai muhtassadan değildir. Resulullah ahlâkı ilâhî ile mütehallık olduğundan mü'minlere rauf-ı rahîmdir. Ve getirdiği din ve şeriat da iman edenler için aynı re'fet ve rahmettir. 12.2 129. فَإِن تَوَلَّوْاْ فَقُلْ حَسْبِيَ اللّهُ لا إِلَهَ إِلاَّ هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ - Fe in tevellev fe kul hasbiyallâh(hasbiyallâhu), lâ ilâhe illâ hûve, aleyhi tevekkeltu ve huve rabbul arşil azîm(azîmi). فَإِن تَوَلَّوْاْ - FE İN TEVELLEV FEKUL Bunun üzerine i'raz ederlerse (Ya Muhammed) فَقُلْ - sen şöyle de: حَسْبِيَ اللّهُ - HASBİYALLAH Bana Allah kâfi ا إِلَهَ إِلاَّ هُوَ - LA İLAHE İLLA HU Ondan başka ilâh yok عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ - ALEYHİ TEVEKKELTÜ Ancak O'na dayandım. وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ - VE HÜVE RABBUL ARŞİL AZİM dir. - O azîm Arşın Rabbı, Bütün kâinatı muhıt olan en büyük hukm-ü saltanatın sahib ve şehinşahîdir. (Sûrei A'rafta « SÜMME-ESTEVA ALEL-ARŞİ YUĞŞİ-L-LEYLE-N-NEHAR» <> Araf 7/54 ayetinin tefsirine bakınız.) İşbu «لَقَدْ جَاءكُمْ » - LE KAD CAEKÜM ilâ ahırıhâ iki âyetin en son nâzil olan âyet olduğu hakkında bir rivayet vardır.
Tue, 10 Aug 2021 - 11min - 108 - Sokrates'in apologisi (müdafaası) : Sokrates'in kendini idama( ademe) mahkum eden hakimlere hitabı
Sokrates'in idama mahkum edilmesinden sonra Hakimlere yönelik retoriği; Şimdi Ey beni mahkum eden hakimler! Size bir kehanetimi söylemek isterim: Çünkü ben şimdi hayatın öyle bir anında bulunuyorum ki bu anda insanlar ölmeden önce kehanet gücüne erişirler. O halde benim katillerim (geleceğimin katilleri) olan sizlere haber vereyim ki: ölümümden çok geçmeden bana verdiğiniz cezadan daha ağır bir ceza sizi beklemektedir. Beni öldürmekle hayatınızın hesabını soranlardan kurtulacağınızı sanıyorsanız. Fakat bana inanınız, sandığınızın tam tersi olacaktır. Evet hiç şüphe etmeyiniz şimdiye kadar öne atılmalarına engel olduğum birçok kimseler karşınıza çıkacak sizi şiddetli suçlayacaklardır. Bunlar daha genç oldukları için sizi daha çok incitecekler sizinle daha çok uğraşacaklardır. Atinalılar! Eğer insanları öldürmekle (rakip gördüklerinizi mücrim ilan etmekle) halkın sizin berbat kötü hayatınızı kınamaktan alı koyacağınızı sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. Bu mümkün bir kaçış yolu, etkili ve onurlu bir kaçış yolu değildir. En kolay, en asil yol başkalarını hiçbir şey yapamayacak bir hale getirmek değil, kendinizi yükseltmektir. İşte buradan ayrılmadan önce beni mahkum eden hakimlere söyleyeceğim kehanet budur
Wed, 04 Aug 2021 - 02min - 107 - Tarihi Savunmalar: Müdaafa örnekleri
Sokratesin savunması , Dreyfus'un savunması, Bediüzzaman'ın Divanı Harbde idamla yargılanması, Ahmet Altan'ın silivri müdafaası, Ahmet Altan'ın generaller kışlanıza dönünüz müdafaası
Tue, 03 Aug 2021 - 5h 28min - 106 - CANAN YURDU - SAFAHAT: 1. Kitap -Mehmet Akif Ersoy - OKUYAN: Yusuf Ziya Özkan
Eyvâh, ıssız diyâr-ı dilber ... Her hatvesi bir mezâr-ı muğber! Uçmuş da içindeki terâne Kalmış sessiz bir âşiyâne. Yer yer medfûn durur emeller... Gûyâ ki kıyâm-ı haşri bekler! Yâ Rab! Niye böyle bir yığın hâk Olmuş yatıyor o buk’a-i pâk? Yâ Rab, ne için o lem’a nâbûd ? Yâ Rab, ne için bu sâye memdûd ? Yâ Rab, ne demek harîm-i cânan Üstünde bu perde perde hicran? Lâkin görünen kimin hayâli? Cânan gibi tıpkı yâl ü bâli... Gîsû-yi siyâh-ı târumârı, Altında cebîn-i lem’adârı, Zulmetler içinde subh-i mahmûr; Yâ gözbebeğinde nazra-i nûr; Yâ ebr-i bahâr içinde cevvâl Bârân şeklinde dürr-i seyyâl; Yâ sînede her zaman coşan yâd, Yâ kayd-i bedende rûh-i âzâd. Ey tayf-ı nigeh-firîbi yârın, Olmaz mı bir ân için karârın? Heyhât, serâb-ı şavka döndün... Karşımda parıldamanla söndün... Kimden sorayım ki nerde dilber? Makber gibi samt içinde her yer. Cânan! Cânan!.. dedim, arandım... “Bir aks-i nidâ” dedikçe, yandım! Yâ Rab, neye hem sağır, hem ebkem, Dağlar, dereler, bütün şu âlem? Ey sevdiğimin sevimli yurdu, Hâlin bana şimdi pek dokundu! Aç sîneni; yâd-ı nükhetinden Bir şemmeye kâilim bugün ben. Bir vakt o şemîm-i nâz-perver Tâ subha kadar yanımda bekler, -Ümmîde verip bekâ sabûhu - Sermest-i safâ ederdi rûhu. Heyhât o nesîm-i sâf şimdi Nâzan, nâzan semâya gitti. Ey lâne-i târumâr söyle, Cânan sana artık inmiyor mu? Ey mâtem-i pâyidâr söyle, Sâhandaki nevha dinmiyor mu? Ey ebr-i semâ-güzîn-i seyyâr, Yâdında mıdır o nazlı reftâr ? Ey darbe-i bâda karşı, ra’şân , İnşâd-ı enîn eden nihâlân ! Bir şi’r-i revân olup da cânan, Geçmez mi bu gölgeden hırâman ? Ey dilber-i mihriban, zuhûr et! Ömrüm gibi ansızın mürûr et! Yâ kalb-i fezâya bir hutûr et: Âfâkımı lem’a lem’a nûr et. Bin nevha-i cân içimde pür-cûş Geldim bu garîb yurda, medhûş. Feryâdımı yok mu eyliyen gûş? Yâ Rab, bu nasıl cihân-ı hâmûş: Bir “yok!” diyecek sadâ da yokmuş!..
Fri, 30 Jul 2021 - 32min - 105 - 35. FATIR (Melaike) suresi Hasan Basri Çantay KHMK sesli meali s.433 cüz 23
Fatır Suresi (Arapça: سورة فاطر) adını birinci ayette geçen "Fatır" kelimesinden alır. Fatır, Allah'ın sıfatlarından olup, "ilk olarak yaratan" anlamına gelir. Bu sure "Melâike Suresi" diye de anılır. Fatır, hamd ile başlayan beş sureden biridir. Sure 45 ayettir. Mekke'de ve Furkân Suresi'nden sonra inmiştir. Mekkidir. Nüzul Sırası 43 Sure Numarası 35 Cüz 22 Ayet Sayısı 45 Kelime Sayısı 780 Harf Sayısı 3228 Bu sure adını, birinci ayette geçen "Fatır" kelimesinden alır. Bu surenin bir diğer adı “Melaike” suresidir. [1]Zira birinci ayette meleklerden, onların misyon ve yaratılma gayesinden bahsedilmektedir. Bu ayet-i kerimede kullanılan "Fatır" sözcüğü, yerin ve göğün yaratıcısı ve Rabbi anlamına gelmektedir. [2]Bu ayette meleklerin “ecnehe” sahibi, yani, kanatlı oldukları zikredilmiştir.[3] Bu sure, hamd ile başlayan beş surenin sonuncusudur. Ayet: “el-Hamdulillah”, yani Allah’ın hamd ve şükrü ile başlamaktadır. Ayet sayısı 45, Şam ve Medine karilerine göre ise, 46’dır; ancak birinci görüş daha doğrudur. Sure, 780 kelime ve 3228 harften oluşmaktadır. Mushaf’taki resmi sırasına göre otuz beşinci[4] ve iniş sırasına göre ise, kırk üçüncü suredir. Mekki surelerdendir. Hacim olarak mesani surelerden ve bir hizip kadardır.[5] Bu sure, insanları dünya gururundan, şeytanın fitne ve vesveselerinden sakındırmakta; insanların fakir ve Allah’ın ise, zengin olduğunu vurgulamaktadır. İnsanlara, veliyi nimetlerini tanımaları için verilen nimetler hatırlatılmakta ve "mead", "yeniden diriliş", "kıyamet sahneleri", "kâfirlerin pişmanlık ve nedametleri" ve "yeniden dünyaya dönmek isteyişleri" gibi konulara değinmektedir.[6] İslam Peygamberinin (s.a.a) İnsanları Hidayet Etme Çabası Yüce Allah, sekizinci ayet-i kerimede Allah Resulü’ne (s.a.a) şöyle buyuruyor: "Allah dilediğini sapıklığa yöneltir, dilediğini doğru yola iletir. O halde onlar için üzülerek kendini helak etme. Allah onların ne yaptıklarını biliyor." Bu ayeti kerimedeki kavram, Şuara Suresi üçüncü ayeti kerimesindeki kavramla aynıdır. [8] Yüce Allah, Şuara Suresi üçüncü ayeti kerimede şu şekilde buyuruyor: "Kendine kıyacaksın inanmıyorlar diye âdetâ." [Not 1] Kur’an-ı Kerim’de bu tabirin tekrar edilmesi, İslam Peygamberinin (s.a.a) risaletini yerine getirmek ve insanları hidayet etmek için ne kadar canı gönülden çaba harcadığını ortaya koymaktadır. [9] Hidayet ve Sapkınlık Allah’ın mı, Yoksa İnsanın mı Elindedir? Yüce Allah, sekizinci ayet-i kerimede şöyle buyurmaktadır: "Hiç şüphe yok ki Allah, dilediğini saptırır ve dilediğini doğru yola sevk eder." Bu ayet-i kerimenin zahiri manasına göre, irade, ihtiyar insandan nefy edilmektedir. Ancak, Tabersi’nin ‘‘İhticac’’ kitabında naklettiğine göre, İmam Hadi’nin (a.s) Ahvaz halkı için yazmış olduğu mektubunu iki farklı şekilde mana edebiliriz: 1-Eğer Yüce Allah istediği herkesi hidayet edecek ve saptıracak olursa, o halde cezalandırmanın ve mükâfatın ne anlamı var. Halbuki insanın yapmış olduğu tüm işlerin iyiyse mükâfatı, kötüyse de cezası bulunmaktadır. Öyleyse ikinci mana daha doğrudur. 2-Allah tarafından hidayet bulmak, yani "tanıtmak" manasına gelmektedir. Yani Yüce Allah hidayet yolunu insana göstermektedir. Aynı Fussilet Suresi 17. ayet-i kerimede buyurduğu gibi. [10] Oysa bu durumda karar verme mekanizması insanın kendi ihtiyarındadır. [11] Her halükarda bazı tefsirciler, hidayet ve dalaletin iki merhalesi olduğunu söylemekteler. Birinci merhalede Allah, insanı mecbur etmiyor; yani insan ihtiyar sahibidir. Ancak eğer insan delalet ve sapkınlığı seçerse, birtakım cezalandırılmaları ve sapkınlıkları da beraberinde getirecektir. Öyle ki ikinci dalalet ve sapkınlık, Allah’ın fermanı iledir. Aslına bakılırsa bu, gerçekte insanın itaatsizlik yaparak, hak yoldan ayrılmasından kaynaklanmaktadır. İşte bundan dolayı, bu ayetlerin asıl maksadı, yani ikinci dalalet ve sapkınlık Allah’ın ihtiyarındadır. Hidayette aynı şekildedir. [12]
Sun, 25 Jul 2021 - 32min - 104 - 34. Sebe Suresi (Arapça: سورة سبأ) Hasan Basri Çantay KHMK sesli meali cüz 23 sayfa 427
Sure adını, 15. ayette geçen "Sebe" kelimesinden almıştır. Sebe, Yemen'de bir bölge veya kabile ismidir. Mealin başında sebe hakkında izah verdır. Şam ve Türkiye'deki arapların kökeni gassanilere dayanır. Sure 54 ayettir. Mekke dönemi 2. yarısında ve Lokman Suresi'nden sonra inmiştir. Kur’an’da hamd ile başlayan beş suredendir. Hamd ile başlayan diğer sureler; Fatiha, En'am, Kehf ve Fâtır sureleridir.Sebe” sözcüğü Kur’an’da iki kez zikredilmiştir. Birinci kez Neml Suresi'nin 22. Ayetinde ve ikinci kez ise, bu surenin 15. ayetinde. Bu surenin bir diğer adı ise “Davud”tur. Zira ilahî mucize ve lütuflara müstahak olmuştur. Surenin 10 ve 11. ayetlerinde buna değinilmiştir. Kur’an-ı Kerim’de sadece 5 sure Allah’a hamd-ü sena ile başlamaktadır. Öyle ki bu beş sureden üçü; Sebe, Fatır ve En’am surelerinin, Allah’a hamd-ü sena ile başlaması; yer, gök ve diğer varlıkların yaratılmasından dolayıdır.[3] Bazıları, Allah-u Teâlâ’nın Ahzab Suresi'ni iyilik yapanın mükâfatının yaptığı iyilik doğrultusunda, günah işleyen günahkârında işlemiş olduğu günah doğrultusunda ve mükellef olmanın hedefini zikrederek başlamasından dolayı, Sebe Suresi'ni, nimete şükür ve sonsuz kudretini zikrederek başladığına inanmaktadır. [4] Buna rağmen bazı tefsirciler Sebe Suresi'nin, Lokman Suresi'nden sonra nazil olduğuna inanmaktadır. [5] Sebe Suresi, birçok farklı konuyu barındırmaktadır; ancak tüm bu konuları Tevhid, Nübüvvet ve Mead olarak üç ana başlık altında toplayabiliriz.Sure'de Hz. Davud (a.s) ve mucizelerine, Hz. Süleyman’ın (a.s) hikayesine, görkem ve ihtişamına kısaca değinilmiştir. Sebe kavmi ve onların bahçelerine ve bu kavmin nimetlere şükür etmemesi ve itaatsizlikleri sonucunda hepsinin sele kapılmasına, inkârcıların Peygamberi (s.a.a) üzmesinden dolayı, Hz. Peygamber’in (s.a.a) üzülmemesine, mustazaf ve müstekbirlerin kıyamet günü münazara edeceklerine ve ayrıca bunun yanında mead ve kıyamet konuları bu surede ele alınmıştır.[8] Kıyamet gününde büyüklük taslayanların, zayıf sayılanlarla konuşması: Ayetlerin bir bölümünde zayıf sayılanların ve büyüklük taslayanların Mead hakkındaki konuşmaları nakledilmiştir. İlk başta zayıf sayılanlar, büyüklük taslayanları kendilerini yanlış yönlendirdiklerini ve bu nedenden dolayı cehennemlik olduklarını söylemektedirler. ‘‘Siz olmasaydınız, elbette biz inanan insanlar olurduk’’. [9] Ancak büyüklük taslayanların şu cevabıyla karşılaşmaktadırlar: “Size hidayet geldikten sonra sizi ondan biz mi çevirdik? Bilakis siz suç işliyordunuz” derler. [10] Zayıf sayılanlar bu açıklamalar karşısında razı olmuyor ve işlemiş oldukları kendi cürümlerini bilmelerine rağmen, kendi suçlarında büyüklük taslayanların etkisi olduğunu düşünmekteler. Zayıf sayılanlar da büyüklük taslayanlara: “Hayır! Gece gündüz (işiniz) tuzak kurmaktı. Çünkü siz daima Allah'ı inkâr etmemizi, O'na ortaklar koşmamızı bize emrederdiniz” derler.[11] mam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: Her kim, Hamd ile başlayan iki sureyi yani; Sebe ve Fatır surelerini gece okursa, tüm gece boyunca Allah’ın âmânı ve koruması altında olur. Eğer gündüz okursa, gün boyunca hiçbir zorluk ve meşakkat ona ulaşmaz. Dünya ve ahiret hayrından ona o kadar verirler ki gönlünden geçirmediği ve arzu etmediği şeylere de ulaşıverir. [15] İslam Peygamberi (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Sebe Suresi'ni okuyan herkes, kıyamet gününde tüm peygamberlerle beraber ve arkadaş olacaktır. [16]Hz. Davud’a (a.s) cömertlik verilmesi, dağlar ve kuşların onunla beraber Allah’ı tesbih etmesi, demiri yumuşatarak zırh yapması; 10 ve 11. ayet-i kerimeler. Rüzgârın Hz. Süleyman’ın (a.s) emrine verilmesi, bakırın eritilmesi, cinlerin Hz. Süleyman’dan (a.s) emir almaları, binalar ve kazanlar yapmaları, ağaç kurdunun Hz. Süleyman’ın (a.s) değneğini yemesinin ardından öldüğünün anlaşılması; 12-14. ayet-i kerimeler. Sebe bağları, nankörlük etmeleri ve Arîm seli, şehirlerinin birbirine bağlanması, şehirlerinin birbirinden ayrılması için dua etmeleri ve son olarak helak edilmeleri; 15-19. ayet-i kerimeler
Sat, 24 Jul 2021 - 18min - 103 - 33. AHZAB Suresi, سورة الاحزاب s417 c23 Hasan Basri Çantay KHMK sesli meali Kur'an
Kur'an'ın 33. ve Medeni surelerindendir. "Ahzab" kelimesi, "hizb"in çoğuludur. Hizb; grup, parti, bölük, topluluk anlamlara gelir. [1] Kur'an'ın dörtte birine ve her gün okunması alışkanlık haline gelen dua demetine de "hizip" denir.Müslümanlara karşı savaşmak üzere toplanıp, Medine'yi kuşatmaya gelen ve Hendek (diğer adıyla Ahzab) Savaşı'na sebep olan düşman kuvvetlerine "ahzab" denilmiş, surenin bir bölümünde bu savaştan bahsedildiği için de bu sureye "Ahzab Suresi" adı verilmiştir. Boyut olarak mesani ve nispeten orta boyutludur.[5] Üsve ( Güzel bir örnek ) Ayeti لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ Andolsun ki Allah'ın Resûlünde, sizin için uyulacak en güzel bir örnek var ( Ahzab Suresi / 21 ) El-Mizan tefsirinde yazıldığına göre, bu ayet-i kerime İslam peygamberinin (s.a.a) risaletinin hükümlerini beyan eden ayet-i kerimelerden biridir. Bu hüküm esasınca, Müslümanlar hem konuşmada, hem davranışta peygamberi takip etmeli ve onun Allah yolundaki çabasını kendilerine örnek almalıdırlar Tathir Ayeti İmam Ali (a.s) Türbesinin Kapısında Yazılı Tathir Ayeti إِنَّمَا يُرِيدُ اللَّهُ لِيُذْهِبَ عَنكُمُ الرِّجْسَ أَهْلَ الْبَيْتِ وَيُطَهِّرَكُمْ تَطْهِيرًا Ancak ve ancak Allah, ey Ehl-i Beyt, sizden her çeşit pisliği, suçu gidermek ve sizi tam bir temizlikle tertemiz bir hale getirmek diler. ( Ahzab Suresi / 33 ) Ahzab Suresi 33. ayet-i kerimenin bu bölümü ‘‘Tathir Ayeti’’ olarak meşhurdur. Bu ayet-i kerimede, Yüce Allah’ın iradesiyle Ehlibeyt’ten (a.s) her çeşit pislik ve suç giderilerek, tertemiz kılınmıştır. Şii alimler, İmamların (a.s) ismetini ve masum oluşlarını bu ayet-i kerime sayesinde ispatlamaktadırlar Salâvat Ayeti إِنَّ اللَّهَ وَمَلَائِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيمًا Şüphe yok ki Allah ve melekleri, salâvat getirir Peygambere; ey inananlar, siz de ona salâvat getirin, tam teslîm olarak da selâm verin. ( Ahzab Suresi / 56 ) Bu ayet-i kerime, akşam namazının ardından okunması tavsiye edilen ayet-i kerimelerdendir. [16] İran’da Şii camilerinde her namazdan sonra, bir kişi bu ayet-i kerimeyi yüksek sesle okur ve namaz kılanlar yüksek sesle 3 kez salâvat getirirler. Şii ve Sünni kaynak kitaplarında nakledilen rivayetler esasınca, Peygamber Efendimize (s.a.a) salâvat getirildiği zaman, Ehlibeyt’ine de (a.s) selam gönderilmelidir. [17] Hicap Ayeti يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ قُل لِّأَزْوَاجِكَ وَبَنَاتِكَ وَنِسَاء الْمُؤْمِنِينَ يُدْنِينَ عَلَيْهِنَّ مِن جَلَابِيبِهِنَّ ذَلِكَ أَدْنَى أَن يُعْرَفْنَ فَلَا يُؤْذَيْنَ وَكَانَ اللَّهُ غَفُورًا رَّحِيمًا Ey Peygamber, eşlerine ve kızlarına ve inananların kadınlarına söyle; dışarı çıkacakları vakit dışarıya mahsus elbiselerini giysinler; bu, onların tanınıp incinmemelerini daha iyi sağlar ve Allah, suçları örter, rahîmdir. (Ahzab Suresi / 59 ) Tefsircilerin dediğine göre, ayet-i kerime Müslüman kadınların kamil bir şekilde hicaba bürünmelerini emrediyor ve bu işin onlar açısından daha hayırlı olduğunu açıklıyor. Zira bu şekilde kadınlar erkeklerin eziyetlerine daha az maruz kalacaklardır. [18] Emanet Ayeti إِنَّا عَرَضْنَا الْأَمَانَةَ عَلَى السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَالْجِبَالِ فَأَبَيْنَ أَن يَحْمِلْنَهَا وَأَشْفَقْنَ مِنْهَا وَحَمَلَهَا الْإِنسَانُ إِنَّهُ كَانَ ظَلُومًا جَهُولًا Şüphe yok ki biz arzettik emâneti göklere ve yeryüzüne ve dağlara, derken onlar, onu yüklenmekten çekindiler ve ondan korktular ve onu yükledik insana; şüphe yok ki çok zâlim oldu, çok bilgisiz bir hâle geldi. (Ahzab Suresi / 72 ) Müslüman tefsirciler "Emanet" «امانت» sözcüğünün tefsiri üzerinde fazlaca durmuşlar ve bu alanda birçok farklı görüş bildirmişlerdir. Tefsir kitaplarında ‘‘Emanet’’ sözcüğü için dini teklifler, Allah’ı tanımak, özgür irade, akıl ve İlahi velayet gibi mısdaklar beyan edilmiştir
Sat, 17 Jul 2021 - 27min - 102 - Savunma/Ahmet Altan 1999: DGM de Generaller Kışlanıza Dönünüz yazısı üzeri hakaret davası savunması
.(Generaller Kışlalarınıza Dönün başlıklı yazısından dolayı yapılan yargılamada) Sayın yargıç, Ben buraya yargılanmaya değil, bu ülkede eksikliği çok hissedilen bir şeyi, adaleti aramaya geldim. Ben generalleri eleştirdiğim için buradayım. Eleştirdiğim insanlar ise hukukun dışına çıksalar bile dokunulmaz olarak kalıyorlar. İnanıyorum ki, bir mahkeme o ülkenin bir yazarını yargılayabiliyorsa, o ülkenin suç işlemiş bir generalini de yargılayabilir. Ama ben mahkemelerde ve hapishanelerde yalnızca yazarları görüyorum. 28 Şubat dâhil dört darbe yapmış, Lockheed rüşvet skandalına bulaşmış, Susurluk sanıklarıyla ilişkileri devlet belgeleriyle saptanmış, yazarlara, milletvekillerine, insan hakları savunucularına iftiralar atmak için raporlar hazırlayıp kampanyalar başlatmış olan, isimleri bilinen generallerden hiç birinin yargı önüne çıkmamış olması biraz garip değil mi? Bunları yapanların değil de, bu yapılanlara karşı çıkan yazarların yargılanması adalete ve hukuka uygun mu sizce? Yirminci yüzyılı, kendi ülkesini, kendi insanlarını, kendi devletinin hazinesini soyan siyasetçilerin, asker ve sivil bürokratların egemenliğinde tam bir fiyaskoya dönüştürmüş, devletinin içinde çeteler üretmiş, kendi ekonomisini bile yönetmekten aciz olduğu için başkalarının denetimine muhtaç kalmış, dünya sıralamasında doksanıncı sıraya düşürülerek paryalaştırılmış bu ülkede, sanık sandalyesine yalnızca yazarlarla aydınların oturtulması; bilmiyorum, bu ülkenin vicdanı olmasını beklediğimiz hukukçuların ruhunda nasıl yankılanıyor. İkide bir de çalışmalarımdan, yazılarımdan, kitaplarımdan kopartılıp, bazen bizzat Genelkurmay'ın talebiyle bazen de savcının isteğiyle mahkeme salonlarına getirtilip yargılanıyorum. Kendi görev alanlarının dışına çıkan, demokrasinin gelişmesine müdahale eden, parlamentoyu küçümseyen hatta zaman zaman yok sayan generallerle ilgili eleştirilerimi, savcılar orduya hakaret olarak değerlendiriyorlar. Hukukun bakış açısını bozarak, bireyle kurumu özdeşleştiriyorlar. Eleştiriyi ise hakaret telakki ediyorlar. Böylece, hukukun izin verdiği eleştirilmez birer padişah konumuna sokuyorlar. Benim yasalara uygun eleştirilerimi suç kabul eden savcıların, suç işledikleri belirlenen bazı generallerle ilgili hiçbir dava açmamasını bu ülkenin hukuk sistemi hiç mi yadırgamıyor? Suçlu oldukları resmi belgelerle ortaya konmuş generallere dokunulmazken yalnızca yazarların yargılanması, o ülkenin adaletine ve hukuk sistemine olan inancı zedelemez mi? Şu kaçınılmaz soru aklımıza gelmez mi?: Savcılar gerçek suçluları mı yoksa yalnızca güçlerinin yettiği insanları mı sanık sandalyesine oturtuyorlar? Ben bu mahkemeden sadece beni yargılanmasını değil, bu soruya da hukuk ve adalet adına cevap aramasını bekliyorum. Bakın, sayın savcı benim hangi satırlarımda suç unsuru bulduğu için hakkımda dava açmış: “Askerlerin Çankaya'ya çıkacak zatı tarif etmeleri, başbakanın bunu çok doğal bulması gazete köşelerinde istihbarat ajanlarının yerleştirilmiş olması, bu ajanların kimliklerinin açıklanmasına rağmen basının hiç ses çıkarmaması, medyanın çirkin bir suç ortaklığını sırtlanması, Ankara'dakilerin iktidarı ve parayı paylaşmak için birbirlerine ayak oyunları yapması. . . " "Hayatımıza her an her istediğinizde karışabileceğiniz inancı, eğer belinizdeki o silahtan kaynaklanmıyorsa nereden kaynaklanıyor? Neden bu ülkede yaşayan hiç kimsenin, kendi yaşadıkları topraklarda olacakları belirleme hakkı ve gücü olmadığını, bu güce yalnızca sizin sahip olduğunuzu yüzümüze vurmaktan böyle zevk alıyorsunuz?” “Hangi yasada yazıyor sizin Çankaya'ya çıkacak zati tarif etme yetkisine sahip olduğunuz? Böyle bir yasa yok. Bunu biliyorsunuz. Bizim korkumuza güveniyorsunuz. Ve bizi korkutuyorsunuz. Korkuyor ve susuyorsunuz. Bizi aşağılıyorsunuz. Bizi yönetmek istiyor, hiçbir konuda karar vermemize olanak tanımıyor, iplerimizi elinizde tutmak istiyorsunuz. Nereden alıyorsunuz bu hakkı? Burnuma bir silah dayanmasından ve ‘sizin konuşmaya hakkınız yok’ denmesinden bı
Tue, 13 Jul 2021 - 08min - 101 - 32. Secde Suresi (Arapça: سورة السجدة) Hasan Basri Çantay KHMK Sesli Meali
Kur'an-'ın ayetlerini dinledikleri veya okudukları zaman Allah'a secde eden ve onu tesbih eden müminlerin bu vasıflarını ihtiva etmesi sebebiyle "Secde Suresi" olarak adlandırılmıştır. Sure 30 ayettir. Mekke'de, Mü'minûn Suresi'nden sonra inmiştir. Mushaf’taki resmi sırası itibarıyla 32 ve iniş tarihi bakımından ise, 75. suredir.
Bu surede, kıraat edilmesi veya dinlenilmesi durumunda secdenin farz olduğu bir ayet bulunmaktadır (15. ayet). Ayrıca okunması veya dinlenilmesi durumunda secde edilmesi gereken on dört sureden biridir,[1] ancak bu surelerden dört tanesinde secde etmek farz ve diğerlerinde ise, müstahaptır. Secde edilmesi farz olan bu surelere “Azaim” sureleri denir.
Bu surenin bir diğer adı " Medaci' "dir (مضاجع) ve 16. ayetinde geçmiştir.[2] Mukatta harflerle başlayan (elif-lam-mim) on sekizinci suredir. Sure, Mekke’de nazil olmuştur. Ayet sayısı Basra karilerine göre 29’dur; ancak meşhur ve yaygın olan görüşe göre 30’dur. Sure, 375 kelime ve 1.564 harften oluşmaktadır. Hacim olarak mesani ve nispeten küçük surelerdendir. Bir hizipten biraz daha küçüktür. Bu sure, Mukatta harfleriyle başlayan surelerdendir. [4]
Gökler, yeryüzü ve tüm evrenin 6 günde (aşamada) yaratıldığı, insanın topraktan yaratılışı ve insan türünün yaratılması, tevhit, mead, kıyamet sahneleri, kıyamete inanmayanların durumu, yeniden dünyaya geri dönme talebi, namaz, halis kulların gece gündüz ibadet ve yakarışları gibi konular bu surede ele alınmıştır.[5]
Wed, 07 Jul 2021 - 07min - 100 - 31. Lokman Suresi (سورة لقمان) Hasan Basri Çantay KHMK sesli meali
Kur’an-ı Kerim’in, 31. suresi olan Lokman Suresi, aynı zamanda Mekki surelerdendir. [1] Bazıları 27. ve 28. ayet-i kerimelerin Medine’de nazil olduğuna inanmaktadır. [2] Bu surede iki kez geçen “Lokman” ismi, başka hiçbir surede geçmemiştir. Lokman’ın oğluna hikmet, nasihat, öğüt ve tavsiyeleri 8 ayette (12. ayetten 19. ayete kadar) ele alınmıştır. Mukatta harflerle başlayan (elif-lam-mim) yirmi dokuz sureden on yedincisidir. “Elif-lam-mim” harfleri ile başlayan yedi “lamat” surelerden altıncısıdır. Mushaf’taki resmi sıralamaya göre otuz birinci ve nüzul sırasına göre ise, elli yedinci suredir. Ayet sayısı, Hicaz karilerine göre 33 ve başka karilere göre ise, 34’tür. Ancak ikinci görüş daha doğru ve meşhurdur.[3] Sure, 550 kelime ve 2171 harften oluşmaktadır. Kur’an’ın “Mesani” surelerinden olup, bir hizipten daha küçüktür.[4] Bu sure muttakilerin vasıflarını saydıktan sonra, inkârcı ve müstekbirlerin özelliklerini açıklamaktadır. Müşriklerden, gökleri korunaksız yaratan Allah karşısında, onların şeriklerinin ne yarattığı sorulmaktadır. Daha sonra ahlaki noktaları içeren Hz. Lokman hikâyesine yer verilmektedir. Surede Yüce Allah'ın varlığını, birliğini ve kudretini gösteren deliller, yüce Allah'ın bazı sıfatları, şükür, ana babaya iyilik konularına da değinilmiştir. Surede Kıyametin dehşetengiz durumu canlandırılmakta ve o gün hatta baba ve oğlun bile birbirlerine fayda sağlayamayacağı vurgulanmaktadır.[5] Bazıları, Allah-u Teâlâ’nın Rum Suresi'ni İslam Peygamberinin (s.a.a) Nübüvvetine delalet eden ayetlerle sona erdirdiğine ve hemen ardından Lokman Suresi'ni Kur’an’dan bahsederek başladığına inanmaktadır. [6]
Sun, 04 Jul 2021 - 09min - 99 - Ahmet Altan'ın müdafaası (savunması) Tarih:12-16 Şubat 2018 Yer: Silivri Cezaevi Ağır Ceza Mahkemesi
Ahmaklığın Adaleti Sayın Yargıç, Ben bugün buraya yargılanmaya değil yargılamaya geldim. Binlerce masum insanı hapse atmak için yargıyı soğukkanlılıkla öldürenlerin işledikleri cinayetleri yargılayacağım. Bunu, hukuk tarihine bir “cinayet belgesi” olarak geçecek olan hakkımızdaki iddianame üstünden yapacağım. Benim insanları cezalandıracak, hapse attıracak bir gücüm yok, öyle bir gücümün olmasını da istemem zaten. Ama benim cinayeti ortaya çıkaracak, katillerin kimliklerini belirleyecek, kullanılan kanlı ve kalleş silahları sergileyecek, olanları dünyaya anlatacak ve işlenen suçları kayda geçirecek bir gücüm var. Yargılamak, hapse atmak yetkisine sahip olmak değildir. Yargılamak, gerçekleri kanıtlarıyla anlatmaktır. Her dürüst insan bu hakka ve yetkiye sahiptir. Bırakın darbe yapmayı, kendilerini hedef alan zulme itiraz etme imkânına bile sahip olmayan binlerce masum adına da konuşma hakkına sahibim çünkü onların uğradıkları haksızlıkları gördüm, taş duvarlar arasında onların kaderini paylaştım. Cinayeti anlatmadan önce izninizle size cinayet mahallini gösterebilmek amacıyla hukuku, yargıyı, adaleti bir kez daha tarif edeyim. Hukuk, insanlığın yaradılışından bu yana insanların birbirlerine çektirdikleri acıların demir gürzüyle biçimlenmiş bir değerler bütünüdür. Savaşlarla, soykırımlarla, katliamlarla, cinayetlerle, ihanetlerle, zulümlerle, sömürülerle, haksızlıklarla yaralanan insanlığın, kendini kendisinden korumak için yarattığı ve gölgesine sığındığı bir yeryüzü tanrısıdır. Yapılan her haksızlık bu tanrıyı biraz daha güçlendirip, biraz daha büyütür. Her haksızlıkla hukukun önemi ve gerekliliği biraz daha iyi anlaşılır. Her haksızlık çekicinin vuruşu hukuku biraz daha keskin ve belirgin çizgilerle biçimlendirir ama bu çekiç hukuku kıramaz, bozamaz, hiçbir parçasını koparamaz. Hukuk, Olympos’ta yaşayan bir Zeus gibi dokunulmaz ve ulaşılmazdır. Her zorba, her zalim, her diktatör hukuku öldürmek ister ama hiçbirinin gücü buna yetmez. Hukuk ölümsüzdür. İnsanlardan uzakta, kendisine ihtiyaç duyanların gelip kendisine sığınması için sabırla bekler. Hukuku, bulunduğu yüce zirvelerden alıp topluma taşıyacak olan yargıdır. Sağlam zırhlarla kuşanmış yargı, parlak ve güçlü kanatlarıyla hukuk tanrısını topluma ulaştırır. Hukuk, toplumla buluştuğunda Adalet Tanrıçası ortaya çıkar. Adalet Tanrıçasının emzirdiği toplumlar huzura, güvene, berekete kavuşur, haksızlıklar önlenir, soygunlar, zulümler sona erer. Hukuk, yargı, adalet üçgeninde, bu kutsal zincirde vurulabilecek, yaralanabilecek, ölebilecek tek zayıf halka yargıdır. Bu yüzden her zorbanın, her diktatörün ilk hedefi yargı olur. Hukuku kanatlarında taşıyarak göklerde uçan bir yargı ne kadar ışıklı, ne kadar güçlü, ne kadar görkemli, ne kadar hayranlık uyandırıcı, ne kadar güven vericiyse, vurulan, yaralanan, ölen bir yargı da o kadar çirkin, o kadar iğrenç, o kadar iticidir. Yargı vurulup düştüğü anda çürümeye başlar, kurtlanır, kokuşur. Damarlarından kan yerine irin akar. Ölen ya da ölmekte olan bir yargı öyle korkunç kokar ki cehennem bile o kadar kötü kokmaz. Bugün Türkiye’yi saran bu çürümüş ceset kokusu, ölmekte olan bir yargının bütün topluma yayılan, herkesi ürküten kokusudur. Biz, bugün bu davada ölmekte olan bir yargının çürüyüp dağılmakta olan acınası bedenini teşrih masasına yatıracağız. Hâlâ birkaç onurlu yargıcın çabalarıyla hayata dönmeye, yeniden hukuk tanrısının kanatlı ve kutsal taşıyıcısı olmaya uğraşan ve hepimize küçük de olsa bir ümit veren yargının, ölümü ve çürümeyi istekle kabullenmiş parçalarının ibret verici hâlini göreceğiz. Robert Müsil, 11 Mart 1937’de, Hitler Avusturya’ya girmeden bir yıl önce Viyana’da yaptığı “Ahmaklık Üzerine” adlı konuşmasında şöyle der: “Eskiden iyi bilinen bir psikiyatri ders kitabında, ‘adalet nedir’ sorusuna verilen ‘ötekinin cezalandırılması’ yanıtı ahmaklık örneği diye sunulmuştu. Oysa günümüzde bu soru ve bu yanıt üzerinde çok tartışılan bir hukuk anlayışının temelini oluşt
Fri, 02 Jul 2021 - 1h 11min - 98 - 30. RÛM Suresi ( سورة الروم) Hasan Basri Çantay KHMK sesli meali
Rum Suresi, ilk ayetlerinde, İranlılarla yapılan savaşta yenilgiye uğrayan Hazar bölgesinde bulunan Göktürkler ve Hürmüz boğazı bölgesinde bulunan Kaşkayıların da müttefiki oldukları Rumların (Bizanslılar) tekrar galip gelecekleri anlatıldığından, sureye bu ad verilmiştir. Yani Türkler de galip gelecektir, diyor sure. 60 ayettir. Mekke'de, İnşikak Suresi'nden sonra inmiştir. Rum Suresi, çok önemli bir gayb olayını haber vererek başlar. Bu olay, Bizanslılarla İranlılar arasında meydana gelecek savaşta, Bizanslıların galip geleceği olayıdır. Olay, Kur'an'in haber verdiği gibi meydana gelmiştir. Bu olay, Hz. Muhammed'in (s.a.a) getirdiği vahyin doğruluğunu gösteren en açık delillerden ve Kur'an'ın en büyük mucizelerindendir. Hacim olarak mesani surelerden ve bir hizip kadardır.[1] Kavramlar Surede “faizden uzak durulması”, “yakınların ve yoksulların elinden tutulması” ve “malda hakkı olanlara hakkının verilmesi” gibi konulara değinilmiştir. Bazı ilahî yasa ve kanunlara yer verilmiştir. Örneğin, çift konusu, insanlar arasında olan fıtri rahmet ve sevgi, gece ve gündüz, renkler ve dillerin farklılığı, ölü toprağın yağmurla yeniden dirilmesi, yeryüzü ve göklerin dengesi, fitne ve fesadın ortaya çıkmasında insan amellerinin etkisi, anlaşmazlık, ikiye bölünme ve ziyanların din ve toplumdaki zararlarına da işaretler edilmiştir.[2] Meşhur Ayet Fıtrat Ayeti فَأَقِمْ وَجْهَكَ لِلدِّينِ حَنِيفًا فِطْرَةَ اللَّهِ الَّتِي فَطَرَ النَّاسَ عَلَيْهَا لَا تَبْدِيلَ لِخَلْقِ اللَّهِ ذَلِكَ الدِّينُ الْقَيِّمُ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ Artık, yüzünü tam doğru dine döndür, Allah'ın ilk yarattığı selâmet haline ki insanları, o tabîî halde, selâmet halinde yaratmıştır; Allah'ın yaratışı, dîn, değiştirilemez; budur en doğru dîn ve fakat insanların çoğu bilmez. (Rum Suresi / 30) Rum Suresi 3. ayet-i kerime “Fıtrat Ayeti” olarak meşhurdur. Zira insanların yaratılış türevini ve ilahi fıtratı ele alarak, insanın dine ve Allah’a doğru yönelmesini, içten gelen fıtri bir özellik olarak bilmektedir. Fazilet ve Özellikleri Allah Resulü’nden (s.a.a) şöyle bir hadis-i şerif nakledilmiştir: Her kim, Rum Suresi'ni okursa, gök âlemi ve yer âlemi arasında Allah’ı tesbih eden tüm meleklerin on kat fazlasınca, ona iyilik ve hasane verilir; gündüz ve geceleyin kaybettiği her şeyi tekrardan elde eder. [4] “Sevabu’l Amal” kitabında İmam Sadık’tan (a.s) şöyle bir rivayet nakledilmiştir: Ramazan ayının 23. gecesinde Rum ve Ankebut surelerini okumanın sevabı, cennettir. İmam Sadık (a.s) rivayetin devamında şöyle buyurdu: Bu iki surenin, Allah katında çok büyük bir değere sahip olduğuna eminim. [5] İmam Ali’den (a.s) şöyle bir rivayet nakledilmiştir: Her kim, ilkindi vakti 17 ve 18. ayet-i kerimeleri 3 kez okursa, her iyi ve hayır işi yapmaya muvaffak olur; her şer ve kötü iş de onun üzerinden kaldırılır ve her kim, sabahları bu ayet-i kerimeleri 3 kez okursa, aynı şekilde bereketinden faydalanır. [6] Yine aynı şekilde, Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.a) bir hadis-i şeriflerinde Rum Suresi 17 ve 18. ayet-i kerimeleri okuyana cennet vaat etmiştir
Tue, 29 Jun 2021 - 18min - 97 - 29.Ankebut (Web, örümcek) Suresi سورة العنکبوت Hasan Basri Çantay sesli meali KHMK
Örümcek ağı surede temsili olarak verildiği (41. Ayet) için bu adla anılmıştır. Kur’an’da iki defa bu surede olmak üzere, "Ankebut" kelimesi iki kez geçmiştir. Bu sure Mukatta harflerle (elif-lam-mim) başlayan on beşinci suredir. Mushaf sırasına göre yirmi dokuz ve iniş sırasına göre ise, seksen beşinci suredir. Sure Mekke’de nazil olmuş ve ayet sayısı ittifakla 69’dur. Sure, 983 kelime ve 4.321 harften oluşmaktadır. Hacim açısından mesani ve orta boyutlu surelerdendir. Bir hizipten (bir cüzün dörtte biri) birazcık büyüktür.[1] Konuları Sure, kafirlerin ve inkarcıların akıbetini ele almakta ve kendilerine Allah’tan başka dost edinenlerin durumunu örümcek ağına benzetmektedir. Ancak Allah’tan başkasını dost edinenler, en çürük evin örümcek ağıyla örülmüş evler olduğunu bilmemektedirler. Bu sure "Allah'ın birliği", "peygamberlik", "öldükten sonra dirilme" ve "hesap" gibi temel inanç konularını işlemektedir. Dolayısıyla bu surenin ağırlık noktasını iman, imtihan ve sabır konuları oluşturmaktadır. Ayrıca Hz. Nuh, Lut, Şuayb, Salih ve Hud'un (a.s) kıssalarını, Karun, Haman ve Firavun'un akıbetini ve son olarak da Allah'ın iyilerle beraber olduğunu ve hak yolunda mücadele edenlerin Allah'ın özel yollarına hidayet olacaklarını müjdelemektedir.[2] Meşhur Ayetler Ankebut Suresi 57. ayet-i kerime Ankebut Suresi 41. ayet-i kerime وَإِنَّ أَوْهَنَ الْبُيُوتِ لَبَيْتُ الْعَنكَبُوتِ Ağ kuran örümceğe benzerler ve evlerin en çürüğü (Ankebut Suresi / 41) Surenin en meşhur ayetlerinden birisi de 41. ayet-i kerimedir. Surenin ismi de zaten bu ayet-i kerimede geçen ‘‘Örümcek’’ kelimesinden alınmıştır. Yüce Allah bu ayet-i kerimede, Rabbu’l-Aleminden başkasına bel bağlayan putperestleri örümceğe benzetiyor. Zira örümceğin bel bağladığı şey dayanıksız ve gevşek torlarıdır. Ankebut Suresi 57. Ayet-i kerime كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ ثُمَّ إِلَيْنَا تُرْجَعُونَ Herkes tadacak ölümü, sonra da dönüp tapımıza geleceksiniz. (Ankebut Suresi / 57) Allah-u Teâlâ bu ayet-i kerimede açık ve net olarak, tüm canlı varlıkların ölümü tadacağını ve herkesin dönüşünün Allah'a doğru olacağını vaat ediyor. Fazilet ve Özellikleri Ankebut Suresi'nin fazileti hakkında Allah Resulü’nden (s.a.a) şöyle bir hadis-i şerif nakledilmiştir: Her kim Ankebut Suresi'ni okursa, ona tüm müminlerin ve tüm münafıkların sayısınca 10 hasane ve iyilik verilir. [4] Sevabu’l-Amal kitabında İmam Sadık’tan (a.s) şöyle bir rivayet nakledilmiştir: Her kim Ankebut ve Rum surelerini Ramazan ayının 23. Gecesi okursa, Allah’a yemin olsun ki cennet ehlinden oluverir. Hiç kimseyi bu konu da istisna etmiyorum; bu kat'i ve kesin yeminimden dolayı, Allah'ın bana günah yazmasından da korkmuyorum. Hiç kuşkusuz bu iki sure Allah katında çok büyük bir değere sahiptir. [5] El-Burhan tefsirinde, İmam Sadık’tan (a.s) şöyle bir rivayet nakledilmiştir: "Eğer bu sureyi bir kağıda yazarlar ve sonra onu yıkar ve ondan elde edilen suyu içerlerse, ateş, cinsel soğukluk ve ağrılar onlardan bertaraf olur. Hiçbir çaresi olmayan ölümden başka hiçbir ağrı için kederlenmez ve yaşantılarında çok büyük bir mutluluğa ulaşıverirler". Yine aynı şekilde İmam Sadık’tan (a.s) şöyle bir rivayet nakledilmiştir: "Uyumadan önce bu sureyi okuyan herkes çok rahat ve huzurlu bir şekilde uyur". [6] Tarihi Rivayetler ve Öyküler Hz. Nuh’un (a.s) öyküsü: Hz. Nuh’un (a.s) kavmi arasında 950 yıl tebliğ etmesi, Nuh Tufanı, Hz. Nuh (a.s) ve destekçilerinin kurtuluşu, 14 ve 15. ayet-i kerimeler. Hz. İbrahim’in (a.s) Tevhid’e davet ederek putperestliği nefyetmesi, kavminin Hz. İbrahim’i (a.s) yakmaya çalışması, Hz. İbrahim’in (a.s) ateşten kurtulması, Hz. İbrahim’in (a.s) kıyamet günü hakkında uyarısı, Hz. Lut’un (a.s) imanı, Hz. İshak (a.s) ve Hz. Yakub’un (a.s) Hz. İbrahim'e (a.s) verilmesi ve Nübüvvetin ve peygamberliğin onun soyundan devam etmesi, 16-28. ayet-i kerimeler. Hz. Lut’un (a.s) öyküsü: Hz. Lut’un (a.s) Hz. İbrahim'e (a.s) iman etmesi, Hz. Lut’un (a.s) kavminin yapmış olduğu işin ne kadar kötü ve çirk
Mon, 21 Jun 2021 - 21min - 96 - 28. Kasas Suresi (Arapça: سورة القصص) Hasan Basri Çantay KHMK sesli meali cüz: 20 sayfa:384
Kasas Suresi (Arapça: سورة القصص) adını, 25. ayette geçen "Kasas" kelimesinden almıştır. "Kasas", "kıssalar, olaylar, hikâyeler" anlamına gelmektedir. "Musa ve Firavun" suresi de denir. Mekkidir. Ayet:88 Kelime:1443 Harf:5933Kasas Suresi, Allah'ın birliği, peygamberlik ve öldükten sonra dirilme gibi inanç konularına önem veren surelerdendir. Bu sure izlediği yol ve varacağı hedef bakımından Neml ve Şuarâ sûreleri ile aynıdır. Aynı zamanda, iniş sebepleri bakımından da birbirlerine uygundurlar. Bu sure, kendinden önce gelen iki surede kısaca anlatılan konuları açıklar veya tamamlar. Tanıtım İsimlendirilmesi Hikâye ve olaylara yer verdiği veya bazı peygamberlerin hikâyelerine değindiği için bu adı almıştır.[1] Hz. Musa’nın (a.s) hikâyesi bu surede ayrıntılı bir biçimde ele alınmıştır. (3. ayetten 46. ayete kadar) Nüzul Sırası ve Yeri Surenin bir diğer adı “Musa ve Firavun’dur”. Mukatta harfler ile (ta-sin-mim) başlayan on dördüncü suredir ve Mekke’de nazil olmuştur. Mushaf’taki resmi sıralamasına göre yirmi sekizinci ve iniş sırasına göre ise, kırk dokuzuncu suredir.[2] Ayet Sayısı ve Diğer Özellikleri Sure 88 ayettir. Ancak bazı karilere göre 87 ayettir. Birinci görüş daha doğru ve meşhurdur. Kelime sayısı 1443 ve harf sayısı ise, 5933’tür. Hacim olarak Kur’an’ın orta boyutlu surelerindendir. Yarım cüzden biraz çoktur.[3]Kasas Suresi, Mukatta harfler olan «طسم» ‘‘Ta-Sin-Mim’’ ile başladığından dolayı, ‘‘Tavasin’’ sureleri grubundan sayılmıştır.[4] İçeriği Kasas Suresi, Hz. Musa’nın (a.s) doğumundan Firavun’a karşı zafer kazanması ve Tevrat’ın nazil olmasına kadar gerçekleşen olayları beyan etmiştir. Bu sure, Firavunun gücü, kudreti ve İsrailoğullarına karşı uyguladığı zulümlere değinerek, aslında İsrailoğullarının hiçbir güce ve kuvvete sahip olmadığı halde Firavuna karşı nasıl da zafer kazandığını gözler önüne sermektedir.[5] Hz. Musa (a.s) ve Firavun’un hikayesi surenin başında, Karun’un hikayesi ise surenin sonunda yer almıştır. Hikâyelerin içinde Müslümanlara tüm gücün Allah’ın elinde olduğu ve onlara yardım ettiği belirtilmekte, Firavun ve Karun’un zahiri malının ise, Allah’ın kudreti karşısında bir şey olmadığı hatırlatılmaktadır. Sure'de, Hz. Musa (a.s) ve Hz. Şuayb’ın (a.s) hikâyesi, Hz. Musa’nın, (a.s) Hz. Şuayb’ın (a.s) kızıyla evlilik olayı, Hz. Musa’nın (a.s) kardeşi Hz. Harun’un (a.s) fesahat ve belagati, Hz. Resulullah’ın (s.a.a) müjdelenmesi, fetih ve zaferle vatana dönüş, güzel amellerin karşılığının birkaç kat olduğu, kötü amellerin karşılığının ise kendisi kadar olduğu gibi konulara yer verilmiştir.[6]Seyyid Muhammed Hüseyin Tabatabai’nin görüşüne göre, bu öykünün anlatılmasının asıl nedeni, o dönem Mekke’de sayıca az ve zayıf olan müminlere ümit vermekdi. [7] Meşhur Ayet وَنُرِيدُ أَن نَّمُنَّ عَلَى الَّذِينَ اسْتُضْعِفُوا فِي الْأَرْضِ وَنَجْعَلَهُمْ أَئِمَّةً وَنَجْعَلَهُمُ الْوَارِثِينَ Ve biz ise yeryüzünde zayıf bir hâle getirilmesi istenenlere lütfetmeyi ve onları, halka rehber kılmayı ve yeryüzüne, onları miras bırakmayı dilemedeydik. (Kasas Suresi / 5) Mehdilik konularında, bu ayet-i kerimeden çokluca bahsedilmektedir. Şu şekilde söyleyenler de vardır: Ayet-i kerime, İsrailoğullarının Firavun ve taraftarlarına karşı zafer kazanmasından bahsetse de, tarih boyunca cereyan eden İlahi sünnetin de açıklayıcısıdır. Tefsir-i Numune’de yazılanlara göre, bu ayet-i kerime tüm milletleri “hakkın batıla karşı zafer kazanması” konusunda ve mustazafları ise, hükümete ulaşacakları noktasında müjdelemektedir. [10] İmam Ali’den (a.s) nakledilen bir rivayete göre, ayetin müjdelemesi Ehlibeyt’i de (a.s) kapsamaktadır. [11] Fazilet ve Özellikleri İmam Sadık’tan (a.s) şöyle bir rivayet nakledilmiştir: Her kim Neml, Şuara ve Kasas surelerini Cuma akşamı okursa, Allah’ın dostlarından olacak, Allah’ın rahmetinin civarında yer alacak, hiçbir zaman zorluğa duçar olmayacak ve ahrette ise, razı olduğu miktarda hatta razı olduğu miktardan daha fazla
Sat, 19 Jun 2021 - 25min - 95 - 27. NEML suresi Hasan Basri Çantay KHMK sesli meali sayfa: 376 cüz: 19Thu, 17 Jun 2021 - 21min
- 94 - 26. Şuara suresi (Arapça: سورة الشعرا Hasan Basri Çantay KHMK sesli meali Sayfa: 366 cüz :19
Şuara suresi (Arapça: سورة الشعراء) adını, 224. ayetinde geçen ve "şairler" anlamına gelen "Şuarâ" kelimesinden almıştır. Müşrikler, Kur'an'ın bir şair tarafından meydana getirilmiş olduğunu iddia ediyorlardı. Bu surede, Hz. Peygamber'in (s.a.a) öğretisi ile daha önceki peygamberlerin öğretilerinin özde birleştiği ve Kur'an'ın bir şair eseri olmadığı ispat edilerek, bu iddia çürütülmekte ve reddedilmektedir. Sure 227 ayettir. Mekke'de, Vâkıa suresinden sonra inmiştir. Mushaf’taki resmi sırası itibarıyla 26, iniş sırasına göre ise 47. suredir Surenin bir diğer adı ise “Camia”dır, zira çeşitli ve farklı konulardan bahsettiği gibi bazı peygamberlerin, kavimlerin ve milletlerin durumundan da bahsetmektedir. Mushaf’taki resmi sıralamada yirmi altıncı, nüzul sırasına göre ise kırk yedinci suredir. Kufe, Şam ve Medine karilerine göre 227 ayet, başka karilere göre ise 226 ayettir, ancak birinci görüş daha doğru ve meşhurdur. Kelime sayısı 1.223, harf sayısı ise 5.630’dır. Boyut olarak mesani ve orta surelerdendir. Tam olarak yarım cüzdür.[4] Şuara suresi, Mukatta harfleri olan ‘‘Ta-Sin-Mim’’ ile başladığı için ‘‘Tavasin’’ surelerinden sayılmaktadır.[5] İçeriği Bu sure, farklı ve çeşitli konuları içermektedir. Örneğin: tevhit, ahiretten korku, Hz. Muhammed’e (s.a.a) vahyin tasdiki, peygamberi tekzip etmeninin dünya ve ahiretteki akıbetinden sakındırılması ve herkesin koşarak Resulullah’a (s.a.a) iman etmesi gerektiği beyan edilmektedir. El-Mizan tefsiri, surenin asıl hedefinin; kavminin yalanlama ve iftiraları karşısında Peygamber Efendimiz’e (s.a.a) teselli vermek olduğuna inanıyor. El-Mizan tefsirinin yazdığına göre; sure, geçmiş peygamberlerin öykülerini, peygamberlere düşman olanların akıbetini ve peygamberi inkâr edenlere uyarı niteliği taşımaktadır. [6] Tefsir-i Numune, Şuara suresinin içeriğini üç ayrı bölümde ele almıştır: Birinci Bölüm: Kur’an’ın azameti, Peygamberi teselli etmek, Tevhid ve Allah’ın sıfatları; İkinci Bölüm: Hz. Nuh (a.s), Hz. İbrahim (a.s), Hz. Lut (a.s), Hz. Hud (a.s), Hz. Salih (a.s), Hz. Şuayb (a.s) ve özellikle de Hz. Musa (a.s) gibi peygamberlerin öyküsü, peygamberleri inkâr edenlerin yanlış mantık yürütmeleri ve onların yürüttüğü yanlış mantığın Allah Resulü’nü (s.a.a) inkâr edenlerin yürütmüş olduğu yanlış mantığa benzemesi ve geçmiş peygamberleri inkar edenlerin akıbeti; Üçüncü Bölüm: Önceki bölümlerden sonuç alınması, Peygamber Efendimiz’e (s.a.a) İslam dinine davet ve müminlere karşı nasıl davranması gerektiği noktasında tavsiyeler, peygamberi teselli etmek ve müminlere müjde. [7] Ayrıca Hz. Musa (a.s) ve Hz. Harun’un (a.s) Firavun ve büyücülerle mücadelesi, Hz. İbrahim’in (a.s) babası (amcası) ve kavmi ile mücadelesi, Hz. Salih’in (a.s) Semud kavmi ile mücadelesi ve deve olayı, Hz. Nuh (a.s) ve gemi yapımı, Hz. Lut (a.s) ve kavminin durumu, Hz. Hud (a.s) ve Ad kavminin durumu ele alınmaktadır.[8] [göster]Şu'ara Suresi'nin İçeriği[9] Meşhur Ayetler İnzar Ayeti وَأَنذِرْ عَشِيرَتَكَ الْأَقْرَبِينَ Ve en yakın hısımlarını korkut. (Şu'arâ Suresi / 214) Sünni ve şia kitaplarında bu ayet-i kerime hakkında birçok rivayet nakledilmiştir. Şiiler, bu ayet-i kerimenin nüzulünün ardından Allah Resulü’nün (s.a.a) İmam Ali (a.s) hakkında söylemiş olduğu hadis-i şerifi, kendi mezheplerinin hak oluşuna kanıt olarak sunmaktalar. [10] Bu ayet-i kerimenin iniş zamanını, Peygamber Eefendimiz’in (s.a.a) peygamberliğe seçildiği ilk 3 yıl içinde olduğuna inanmaktadırlar. [11] Bu ayet-i kerimenin nazil olmasının ardından, İslam peygamberi (s.a.a) kendi akrabalarını ve yakınlarını İslam dinine davet etmek ve korkutmakla görevlendirildi. Şii ve bazı Ehli Sünnet tefsirlerinin yazdığına göre; bu ayet-i kerimenin nazil olmasının ardından, Peygamber Efendimiz (s.a.a) kendi akraba ve yakınlarından 40 kişiyi yemeğe davet etti ve Müslüman olmalarını istedi ve şöyle söyledi: Her kim bana iman ederse, benim vasim ve ardılım olacaktır. O meclis de sadece İmam Ali (a.s), Allah Resulü’ne (s.a.a) iman getirdi. [12]
Tue, 15 Jun 2021 - 26min - 93 - TAKDİM: Kur'an-ı Hakim ve Meal-i Kerim (Hasan Basri Çantay) sesli meali takdimiSat, 12 Jun 2021 - 06min
- 92 - 25. FURKAN suresi Hasan Basri Çantay sesli meali Kur'an sayfa 358 Cüz; 17 ve 18Fri, 11 Jun 2021 - 18min
- 91 - 24. Nur Suresi (Arapça: سورة النور) Hasan Basri Çantay sesli meali
Nur Suresi (Arapça: سورة النور), adını Allah'ın nurunu tasvir eden şu ayetten almıştır: "Allah, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun temsili, içinde lamba bulunan bir kandil gibidir. O lamba kristal bir fanus içindedir; o fanus da sanki inciye benzer bir yıldız gibidir ki, doğuya da, batıya da nispet edilemeyen mübarek bir ağaçtan, yani zeytinden tutuşturulur. Onun yağı, neredeyse, kendisine ateş değmese dahi ışık verir. Nur üstüne nurdur. Allah dilediği kimseyi nuruna eriştirir. Allah, insanlara (işte böyle) temsiller getirir. Allah her şeyi bilir." (35. ayet) Sure 64 ayettir. Surenin tamamı Medine'de ve Beyyine Suresi'nden sonra inmiştir. Mushaf’taki resmi sıralamada 24 ve iniş tarihine göre ise, 102. suredir. Nur Suresi Surenin “Nur” olarak adlandırılmasının nedeni, 7 kere “Nur” kelimesinin geçmesinden ve Kur’an’ın en meşhur ve güzel ayetlerinden olan Nur ayetinin (35. ayet) bu surede yer almasından dolayıdır. Bu ayet-i kerime, “Allah” ve “Nur” kelimeleri ile başlamakta ve “nur” kelimesi bu ayette tam olarak 5 kez tekrar edilmektedir. Mushaf’taki resmi sıralamaya göre yirmi dördüncü ve nüzul sırasına göre ise, yüz ikinci suredir. Sure, Medine’de nazil olmuştur. Kufe ve Basra karilerine göre 64 ve Medine karilerine göre ise, 62 ayettir; ancak birinci görüş daha meşhur ve yaygındır. Sure, 1.381 kelime ve 5.755 harften oluşmaktadır. Hacim olarak mesani ve orta surelerdendir. Yarım cüz kadardır. Konuları Bu surede önemli fıkhi hükümler açıklanmıştır. Örneğin: Zina haddi ve zina suçu isnat etmenin (kazf) haddi, lian haddi, kadınlar için örtünmenin farz oluşu, yaşlı ve işten düşmüş kadınların hicap konusunda biraz daha rahat oldukları, zinanın ispatı için dört erkek şahidin gerekliliği, nikâh konusu ve ifk olayı. Ayrıca müminlerin bilgileri olmadığı konularda konuşmamaları, iftira, töhmet, bühtan, fehşa işlerin yayılmasına şiddetle karşı çıkılması, başkalarının evlerine girme adabı gibi konular yer almıştır.[1] Meşhur Ayetler İfk Ayeti (İfk Olayı) Kur’an-ı Kerim, Nur Suresi on birinci ayet-i kerimede, Müslümanlardan birine atılan iftiraya işaret ederek, onları bu amellerinden dolayı kınıyor. Tefsirleri ve ayetlerin iniş sebeplerini dikkate almadan, sadece Kur’an-ı Kerim ayetlerinden yola çıkacak olsak dahi, iftira atılan şahsın meşhur ve Peygamber efendimizin (s.a.a) aile fertlerinden biri olduğunu ve iftira atanların ise, halktan bir grup olduğunu rahatlıkla anlayabiliriz.[3] Bu ayetler hakkında iki ayrı iniş sebebi zikredilmiştir: 1. Ben-i Mustalik Gazvesinden dönerken, bazı münafıkların Aişe’ye iftira atması[4] [5] 2. Aişe’nin, Mariye-i Kıbtiye’ye iftira atması [6] [7] Bu ayetlerde iftira atanlar büyük bir azapla tehdit edilmenin yanı sıra, müminler de delilsiz ve araştırma yapmadan dedikoduları kabullenmekten nehiy edilmişlerdir. [8] Nur Ayeti. اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ Allah, ışığıdır göklerin ve yeryüzünün. Işığının örneği, kandil konan bir yere benzer, orada bir kandil var, kandil, bir sırça içinde, sırça da parıl-parıl parlayan bir yıldız sanki doğuda da olmayan, batıda da olmayan kutlu zeytin ağacından yakılmış; ateş dokunmadan da yağı, hemen ışık verecek; nûr üstüne nûr. Allah, doğru yolu gösterir, nûruyla dilediğine ve Allah, örnekler getirir insanlara ve Allah, her şeyi bilir. (Nur Suresi / 35) Bazı tefsir kitaplarında nakledilmiş olan rivayetleri dikkate alacak olursak,
Wed, 09 Jun 2021 - 31min - 90 - 23. Mü’minun Suresi ( سورة الموُمنون) Hasan Basri Çantay sesli meali
Mü’minun Suresi (Arapça: سورة الموُمنون) adını, ilk ayetinde geçen ve "inananlar" anlamına gelen "Mü'minun" kelimesinden alır.Sure, müminlere değinerek (Kad eflehal mu'minûn) ile başlamakta ve onların yüce sıfatlarını açıklanmaktadır.[1] Nüzul Sırası ve Yeri Sure Mekki surelerdendir. Mushaf’taki sıralamada yirmi üçüncü ve nüzul sırasına göre ise, yetmiş dördüncü suredir.[2] Ayet Sayısı ve Diğer Özellikleri Kufe karilerine göre 118, Basra ve Medine karilerine göre ise, 119 ayettir. Ancak birinci görüş daha meşhur ve yaygındır. Sure 1.055 kelime ve 4.486 harften oluşmaktadır. Hacim açısından miun ve orta surelerdendir. Yarım cüzden biraz azdır.[3] İçeriği Bu sure, iki yerde ve toplam olarak 16 ayette (1. ayetten 11. ayete kadar ve 57. ayetten 61. ayete kadar) müminlerin sıfatlarını beyan etmektedir. Örneğin: namazda huşu, boş ve faydasız söz ve davranışlardan yüz çevirmeleri, iffetli oluşları, emanete riayet, ahde ve sözleşmeye vefa, namaza bağlılık, Allah’ın haşyetinden korku, hayır ve güzel işlerde öncü ve acele etmeleri gibi. Müminlerin özelliklerini beyan ettikten sonra, amellerinin akıbet ve sonucuna değinmekte ve onları cennetin varisleri olarak tanıtmaktadır. Hz. Musa ve kardeşi Hz. Harun’un (a.s) hikayeleri, Hz. Nuh (a.s) ve kavminin hikayeleri, insanın yaratılışı, yağmurun yağması ve faydaları, mead konusu ve mead’ı inkâr edenlere karşı Kur’an’ın delil ve burhan ortaya koyması gibi konular surenin diğer konularını oluşturmaktadır.[4] Tarihi Rivayetler Hz. Nuh’un risaleti, kavminin yalanlaması, gemi yapmaya emredilmesi, hayvanların gemiye bindirilmesi, Hz. Nuh (a.s) tufanı ve zalimlerin helak oluşu, 23-29. ayet-i kerimeler. Hz. Salih’in risaleti, kavminin yalanlaması ve onların üzerine azap nazil olması, 31-41. ayet-i kerimeler. Hz. Musa (a.s) ve Hz. Harun’un (a.s) risaleti, Firavun’un davet edilmesi, Hz. Musa’nın (a.s) yalanlanması ve Firavun taraftarlarının suda boğularak helak olması, 45-49. ayet-i kerimeler. Hz. Meryem (s.a) ve Hz. Musa’nın (a.s) ayet ve nişane olması, 50. ayet-i kerime. Meşhur Ayetler حَتَّى إِذَا جَاء أَحَدَهُمُ الْمَوْتُ قَالَ رَبِّ ارْجِعُونِ لَعَلِّي أَعْمَلُ صَالِحًا فِيمَا تَرَكْتُ كَلَّا إِنَّهَا كَلِمَةٌ هُوَ قَائِلُهَا وَمِن وَرَائِهِم بَرْزَخٌ إِلَى يَوْمِ يُبْعَثُونَ Sonunda, onlardan birine ölüm gelip çattı mı “Rabbim” der, beni geriye, tekrar dünyâya yolla da. (99) Belki iyi işler işlerim ve zâyi ettiğim ömrü telâfî ederim. Hayır, boş bir söz, onun söylediği söz. Onların önlerinde, diriltilip mezarlarından çıkarılacakları güne dek bir berzah var. (100) Bu ayetler, müşriklerin ve kötü işler yapanların ölüm anındaki durumlarını anlatmaktadır. İşte o anda, gözlerindeki perde kalkıverir ve sanki kendi başlarına gelecekleri görüverirler ve davranışlarının akıbetine vakıf oluverirler. İşte bundan dolayı, rablerinden amellerini telafi etmek için ikinci kez yeniden hayata döndürmesini istiyorlar ama yaratılış kanunu böyle bir izni kimseye vermemektedir ve artık geri dönüş de yoktur. [6] Fazilet ve Özellikleri Mü'minun Suresi’ni okumanın fazileti hakkında Allah Resulü’nden (s.a.a) şöyle bir hadis-i şerif nakledilmiştir: Her kim Mü'minun Suresi’ni okursa, melekler onu ölüm meleğinin nazil olduğu esnada ve kıyamet gününde rahat ve huzurlu bir şekilde gözlerinin aydınlanmasına neden olacak şeylerle müjdeleyecektir. [7] İmam Sadık’tan (a.s) ise şöyle bir rivayet nakledilmiştir: Her kim Mü'minun Suresi’ni okursa, Allah-u Teâlâ onun sonunu mutlu ve saadetli kılacaktır. Eğer Cuma günleri Mü'minun Suresi’ni okuma noktasında devamlılık gösterirse, onun mekânı cennet olacaktır. [8] El-Burhan tefsirinde, Mü'minun Suresi’ni okumanın faydaları arasında, alkollü içeceklere bağımlılıktan kurtulmak gibi özellikler de zikredilmiştir
Wed, 09 Jun 2021 - 21min - 89 - 22. HACC Suresi Hasan Basri Çantay sesli meali. (KHMK)
Hac Suresi (Arapça: سورة الحج), bazı ayetlerinde haccın hükümlerinden bahsedildiği için bu ismi almıştır. 25. ayet ve devamında Kâbe tavafı (hac) ve bununla ilgili bazı ritüellere (şe'âir) değinilmektedirİsimlendirilmesi Hac konusunun önemi, 25. ayetten 37. ayete kadar haccın hüküm ve meselelerine değinilmesi ve ayrıca haccın herkese farz oluşunun ilanı (27. ayette) gibi nedenlerden dolayı sureye bu adı vermişlerdir. Nüzul Sırası ve Yeri Sure, Medeni suredir. Hac Suresi, Peygamber Efendimizin (s.a.a) Mekke’den Medine’ye hicretinin ilk yıllarında, yani Bedir savaşı öncesinde nazil olmuştur. [1] Mushaf’taki sıralamasına göre yirmi ikinci ve nüzul sırasına göre ise, yüz dördüncü suredir.[2] Ayet Sayısı ve Diğer Özellikleri Kufe karilerine göre ayet sayısı 78, Mekke karilerine göre 86, Basra karilerine göre 75 ve Şam karilerine göre ise, 74’tür. Lakin birinci görüş daha meşhur ve yaygındır. Kelime sayısı 1282 ve harf sayısı ise, 5315’dir. Secde tilavetinin olduğu on dört surenin altıncısıdır. 18 ve 77. ayetlerinde müstahap secdesi vardır. Hacim açısından mesani surelerden olup, nispeten orta büyüklüktedir. Kur’an’ın yaklaşık olarak yarım cüzüne sahiptir. Müstehap Secdeye Sahiptir Hac Suresi'nin 18 ve 77. ayet-i kerimeleri müstehap secdelere sahiptir. Kur’an-ı Kerim'de müstehap secdeye sahip olan 14 sureden altıncısıdır. Kavramlar Bu surenin birkaç fıkhi hükmü bulunmaktadır: haccın farz oluşu, hacda kurban kesme hükümleri, açıklanan istisnalar ve haramlar dışında hayvan etlerinin helal oluşu ve hacda Allah’ın evinin (Kâbe'nin) tavaf edilmesi. Fıkıhta müçtehitler tarafından kullanılan “La Herec” kuralı, bu surenin son ayetinden istihraç edilmiştir. Surenin başında herkes Allah’ın emirlerine uymaya çağırılmakta ve insanlar kıyamet sarsıntılarından korkutulmaktadır. Habersiz ve bilgisiz bir grubun Allah ile mücadeleye kalkışmalarından ve önlerine gelen her şeytana tabi olmalarından bahsedilmektedir. Allah yolundakiler ile tağut yolunda olanların her daim mücadele halinde oldukları; zorba kâfirlerin acizlik ve yetersizlikleri bir deyimle örneklendirilmektedir.[3] Bu sure birkaç fıkhi hükme sahiptir: Haccın farz oluşu, Hacda kurbanlığın hükümleri, eti helal olan hayvanlar, haram olanlar ve istisna olanlar hariç, Hac’da Allah’ın evini tavaf etmenin farz oluşu. Aynı zamanda bir fıkıh kuralı olan ‘‘La Herec’’ kaidesi bu surenin son ayet-i kerimesinden istihraç edilmiştir. Surenin başlangıcında tüm insanlar Allah’a karşı itaatsizlikten kaçınmaya davet ediliyor. İnsanları kıyametin korkunç zelzele ve depreminden korkutuyor. Her serkeş şeytanı takip eden, bilinçsiz ve bilgisizce Allah hakkında mücadele eden bir gruba işaret ediyor. Biri Allah yolunda ve diğeri ise, tağut yolunda bir diğeriyle çatışma halinde olan iki grubun gerçek yüzünü resmederek, zorba kâfirlerin acizliği ve güçsüzlüğünü bir atasözü kalıbında beyan ediyor. Tarihi Rivayetler ve Öyküler Hz. İbrahim (a.s) ve Kâbe’nin perdedarlığı: ayet 26. Önceki peygamberlerin tekzip edilmesi ve kavimlerin azap edilmesi 42-45. ayet-i kerimeler. Fazilet ve Özellikleri Bu sure hakkında birçok fazilet nakledilmiştir. Onlardan birisi de Allah Resulü’nden (s.a.a) nakledilen şu hadis-i şeriftir: "Hac Suresi'ni okuyan herkes, aynı Hac ve umre yapmış kimse gibidir. Geçmişte ve gelecekte, hac ve umre yapmış ve yapacak olan kimselerin sevabı ona verilecektir." [5] Yine aynı şekilde İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Her kim, her üç günde bir Hac Suresi'ni okursa, o yıl içinde Allah’ın evini ziyaret etmeye nail olur; eğer Hac seferi sırasında dünyadan göçerse, cennete gider. [6] Ayatü'l Ahkâm Ayet SayısıAyetBabKonu5واحلت لکم الانعام الا ما یتلی علیکم26والبدن جعلناها لکم من شعائرالله28علی ما رزقهم من بهیمة الانعام فکلوا منها و..27-29واذن فی الناس بالحج یاتوک رجالا36والبدن..من شعائر الله... فکلوا منها واطعموا القانع و المعتر60ومن عاقب بمثل ما عوقب به ثم بغی علیه لینصرنه الله60-61واعدوا لهم ما استطعتم من قوة و من رباط الخیل77
Tue, 08 Jun 2021 - 23min - 88 - 21. El-ENBİYA suresi Hasan Basri Çantay sesli Kur'an meali
Enbiya Suresi (Arapça: سورة الانبیاء), Enbiya, "peygamberler" demektir. Bu surenin, çeşitli ayetlerinde pek çok peygamberden söz edildiği için, bu sureye "Enbiya" suresi denmiştir. Bu surede, 16 kez peygamberlerden bahsedilmiştir. Nüzul Sırası ve Yeri Dolayısıyla peygamberlerin hikayeleri ve adları, diğer surelerden daha çok bu surede anılmıştır (16’sı burada olmak üzere Kur’an’da toplam olarak 25 peygamberin adı geçmiştir). Sure, Mekki surelerdendir. Mushaf’taki sıralaması itibariyle yirmi bir ve nüzul sırasına göre ise, kırk beşinci suredir.[2] Ayet Sayısı ve Diğer Özellikleri Kufe karilerine göre 112 ve Basra karilerine göre ise, 111 ayettir. Ancak birinci görüş daha doğrudur. Sure, 1177 kelime ve 5093 harften oluşmaktadır. Boyutu açısından miun ve orta surelerdendir. Tam olarak yarım cüzdür.[3] İmam Rıza’dan (a.s) nakledilen bir rivayete göre, İmam Rıza (a.s) Enbiya Suresi'nin ikinci ayet-i kerimesine istinaden, Kur’an-ı Kerim dahi tüm semavi kitapların, Allah’ın fiili ve hâdis olduğuna inanmaktadır. [4] İçeriği Bu sure, inançlarla ilgili temel konulara değinmiştir. Örneğin tevhit, nübüvvet, mead, şefaat, insanın belalara düşmesi ve denenmesi, hakkın batıla galebesi, yeryüzünün sonunda salih insanlara kalacağı gibi konulara kısaca değinilmiştir. Kur’an’ın hudus ve kadim olma konusu (surenin ikinci ayeti ile ilgili) İslam fırkaları arasında kelami tartışmalara girmelerine neden olmuştur.[5] Enbiya Suresi'nin asıl konularını, aşağıda belirtildiği üzere özetleyebiliriz: Surenin asıl konusu, Nübüvvet meselesidir. Tevhit ve Mead konusu da onun altyapısını oluşturmaktadır. Kıyamet gününün yakın olması, fakat insanların bundan gaflet etmesi. Peygamberler ve İslam peygamberiyle (s.a.a) alay edilmesi; onlara kâfirler tarafından "şairlik" ve "hezeyan geçiren" nispetinde bulunulması. Kâfirlerin iddialarının ve sözlerinin reddini teyit için, bazı peygamberlerin hikayelerinin özeti. Kıyamet konusuna dönüş, mücrimlerin cezası ve takvalıların mükâfatı. Yeryüzü, Allah’ın Salih kullarına miras kalacak ve takvalıların mutlu sonu. Hakkın batıla, Tevhidin şirke ve adalet savunucularınınsa şeytan ordusuna karşı zafer kazanması. Kâfirlerin Nübüvvetten yüz çevirmelerinin sebebi, Tevhid’den yüz çevirmelerinden kaynaklanmakta ve Tevhid meselesi için hüccet ikame edilmesi. [6] Tarihi Rivayetler ve Öyküler Kur’an’a "sihir", "şiir" ve "perişanlık" ithamı; 3-5. ayet-i kerimeler. Hz. Musa (a.s) ve Hz. Harun’un (a.s) risaleti; 48. ayet-i kerime. Hz. İbrahim’in (a.s) hikayesi: Hz. İbrahim’in (a.s) babası ve kavmiyle konuşması, putların kırılması, *Hz. İbrahim’in (a.s) ateşe atılması; 51-72. ayet-i kerimeler. Hz. Lut’un (a.s) risaleti ve kavminden kurtulması; 73-75. ayet-i kerimeler. Hz. Nuh’un (a.s) kurtulması ve kavminin sularda boğulması; 76 ve 77. ayet-i kerimeler. Hz. Davut (a.s) ve Hz. Süleyman’ın (a.s) hakemliği, Hz. Davud’un (a.s) zırh örmesi, rüzgârın Hz. Süleyman’ın (a.s) emrinde olması, şeytanların Hz. Süleyman (a.s) için dalgıçlık yapması; 78-82. ayet-i kerimeler. Hz. Eyyub’un (a.s) çekmiş olduğu acıların bertaraf olması için, etmiş olduğu dua ve duanın kabul olması; 83 ve 84. ayet-i kerimeler. Hz. Zülkifl (a.s), Hz. İdris (a.s) ve Hz. İsmail’in sabrı; 87 ve 88. ayet-i kerimeler. Hz. Yunus’un (a.s) kavminden ayrılması, duası ve duasının kabul olması; 87 ve 88. ayet-i kerimeler. Hz. Zekeriya’nın (a.s) evlat sahibi olmak için ettiği dua ve Hz. Yahya’nın (a.s) doğumu; 89 ve 90. ayet-i kerimeler. Hz. Meryem’in (s.a) hamile kalması; 91. ayet-i kerime. Meşhur Ayetler لَوْ کانَ فِیهِمَا آلِهَةٌ إِلَّا اللَّهُ لَفَسَدَتَا Gökte ve yerde, Allah'tan başka bir mâbut daha olsaydı, gök de bozulup mahvolurdu, yer de. (Enbiya Suresi / 22) Surenin 22. ayet-i kerimesi ‘‘Burhân-ı Hulf’’ metodu ile Allah’ın birliğini kanıtlayan meşhur ayetlerdendir. Bu ayet-i kerime ve buna be
Mon, 07 Jun 2021 - 23min - 87 - 20. Ta-Ha suresi Hasan Basri Çantay sesli meali s.311 cüz 16
Taha Suresi (Arapça: سورة طه), İsmini surenin başındaki "tâ-hâ" harflerinden (huruf-u mukattaa) almıştır. Bu sureye "el-Kelim" Suresi de denilir. Tâ-Hâ Suresi 135 ayettir. Başka İsmi Kelimullah (Allah’la sohbet eden) (Hz. Musa’nın (a.s) lakabı Kelim) Mekki Nüzul Sırası 45 Sure No 20 Cüz 16 Ayet Sayısı 135 Kelime Sayısı 1534 Harf Sayısı 5399 Bir önceki Meryem Suresi'nde Hz. Zekeriyya, Hz. Yahya, Hz. İsa, Hz. İbrahim ve Hz. Musa gibi on peygamberin hikayesi anlatılmıştı. Bu surede de adı geçen peygamberlerin hikayeleri daha ayrıntılı bir şekilde anlatılmıştır. Hz. Musa’nın (a.s) öyküsü, Allah’la doğrudan konuşabilmesi ve bu lakabı nasıl aldığına dair tüm ayrıntılar, bu surede ele alınmıştır. Mushaf tertibine göre yirminci, nüzul sırasına göre ise kırk beşinci suredir [1] İniş Sebebi ve Yeri Sure Mekki surelerdendir. Nüzul sırasına göre Peygamber Efendimiz’e (s.a.a) nazil olan kırk beşinci suredir. Bu sure Kur’an-ı Kerim’in bugünkü düzenek sırasına göre yirminci suredir ve Kur’an’ın on altıncı cüz’ün de yer almaktadır. Kufe karilerine göre ayet sayısı 135, Hicaz karilerine göre 134, Basra karilerine göre 130 ve Şam karilerine göre ise 140’dır. Birinci görüş daha doğru ve meşhurdur. Ayet Sayısı ve Diğer Özellikleri Kelime sayısı 1.534, harf sayısı ise 5.399’dur. Hacim açısından miun ve orta surelerdendir. Tam olarak yarım cüzdür. Mukatta harflerle başlayan on birinci suredir.[3] İçeriği Hz. Peygamber Efendimize (s.a.a) hitap eden bu sure, onun vazifesini belirtmektedir. Bu görevin onun için bir sıkıntı yaratmadığı ve aksine insanları davet etmesi gerektiği ve gerisinin Allah’ın elinde olduğu beyan edilmektedir. Herkesin dönüş noktasının O’na olduğu, insanların tekzip ve inkârının Peygambere bir zarar vermediği, her şeyde itidal ve orta yolun seçilmesi, dua ve ibadet edilmesi istenmektedir. Hz. Âdem’in (a.s) hikayesi, cennetten çıkarılma öyküsü, ilahî af ve hidayeti, Hz. Musa’nın (a.s) hikayesinin ayrıntıları, İsrailoğullarının buzağıya tapmaları ve Firavunun Hz. Musa (a.s) ile mücadelesi, büyücülerin olayı, Hz. Musa’nın (a.s) münacat ve duası gibi konular, bu surede ele alınmıştır. Hz. Âdem (a.s) ve Hz. Havva’nın (s.a) öyküsü, İblis’in vesvesesi ve her ikisinin de dünyaya gönderilmesi. Tarihi Rivayet ve Öyküler Hz. Musa’nın (a.s) hikayesi: Mukaddes Tuva vadisinde ateş görmesi, Allah ile konuşması ve Hz. Musa’nın (a.s) seçilmesi, Yed-i Beyza ve asanın ejderhaya dönüşme mucizesi, Firavun’u davet etme emri, Hz. Harun’un (a.s) Hz. Musa (a.s) ile birlikteliği, Hz. Musa’nın (a.s) Nil nehrine bırakılması, Hz. Musa’nın (a.s) Firavun’un sarayına ulaşması, Hz. Musa’nın (a.s) annesine kavuşturulması, Hz. Musa’nın (a.s) Kıbtiyi öldürmesi, Medyen’de ki yaşantısı, Firavun’a doğru gitmesi, Firavun ile konuşması, sihirbazlar ile karşılaşması, sihirbazların iman etmesi ve Firavun’un onları ölümle tehdit etmesi, İsrailoğullarının denizden geçmesi, Firavun ve taraftarlarının suda boğulması, İsrailoğullarına nimetlerin nazil olması, Samiri’nin buzağısı, kavmin Hz. Harun (a.s) ile konuşması, Hz. Musa’nın (a.s) Hz. Harun’a (a.s) itiraz etmesi ve Hz. Musa’nın (a.s) Samiri ile konuşması 9-98. Ayet-i kerimelerde işlenmektedir. Hz. Âdem’in (a.s) hikayesi: Meleklerin, Hz. Âdem’e secde etmesi ve İblisin başkaldırısı, Allah’ın İblis hakkında Hz. Âdem’i (a.s) uyarması, İblis’in vesvesesi ve yasak ağaçtan yenilmesi, Hz. Âdem (a.s) ve Hz. Havva’nın (a.s) yeryüzüne inmesi olayları 115-123. Ayet-i kerimelerde anlatılmaktadır. Meşhur Ayetler Hz. Musa’nın (a.s) duası, Taha Suresi 25-29. Ayet-i kerimeler. (قَالَ رَبِّ اشْرَحْ لِی صَدْرِی ﴿۲۵﴾ وَیسِّرْ لِی أَمْرِی ﴿۲
Mon, 07 Jun 2021 - 28min - 86 - 19. Meryem (Kaf-ha)suresi ( سورة مریم), Hasan Basri Çantay KHMK Kur'an sesli meali sayfa 304 cüz 16
Meryem Suresi (Arapça: سورة مریم), konusu Hz. Meryem olduğu için, bu sureye “Meryem Suresi” adı verilmiştir. Mekke'de ve Müslümanların Habeşistan'a hicret etmelerinden önce, Fâtır Suresi'nden sonra inmiştir. Sure 98 ayettir. Mushaf’taki resmi sırası itibarıyla 19 ve iniş sırasına göre ise, 44. suredir. Meryem Suresi Anlamı Hz. Meryem (Hz. İsa'nın Annesi)Başka İsmi“khyas” (kaf, ha, ya, ayn, sad)SınıfıMekkiNüzul Sırası44Sure Numarası19Cüz16Sayısal BilgilerAyet Sayısı98Kelime Sayısı972Harf Sayısı3935 v t e Muhammed b. İshak'ın “Sire” kitabında belirtildiğine göre, Ca'fer b. Ebi Talip (r.a.) bu surenin baş taraflarını Necaşi'ye ve onun arkadaşlarına okumuştur. Bu sure, içinde tilavet secdesi bulunan surelerden biridir. Surenin Tanıtımı İsimlendirilmesi Bu sure, Hz. Meryem (s.a) hikâyesine işaret ettiği için, bu adla adlandırılmıştır. Surenin bir diğer adı “khyas” (kaf, ha, ya, ayn, sad) dır. Zira mukatta harflerle başlayan onuncu suredir.[1] İniş Sebebi ve Yeri Bu sureye kısaca “Kafha” demişlerdir ve sure Mekke’de inmiştir. Ayet Sayısı ve Diğer Özellikleri Surenin toplam 98 veya 99 ayeti vardır; ancak birin sayı daha doğrudur. Kelime sayısı 972 ve harf sayısı 3935’tir. Mushaf resmi sıralamasında on dokuzuncu, [2] iniş sırasına göre ise kırk dördüncü suredir. Uzunluk açısından mesani surelerin beşincisidir. Nispeten küçük ve yarım cüzden daha azdır. İçinde yemin geçen surelerdendir. 68. ayetinde haşır (mead) konusunda Allah’a and içilmektedir. Meryem Suresi mukatta harflerle başlayan surelerdendir.[3] İçeriği Surenin ana teması; Hz. Meryem’in (s.a) hikâyesi, Hz. İsa’nın (a.s) doğumu ve beşikteyken konuşması, annesinin iffet ve taharetine tanıklık etmesi, iki büyük peygamberin (Hz. Zekeriya ve Hz. Yahya) hikâyesi, Hz. İbrahim’in (a.s) hikâyesine kısa bir işaret, Allah’ın evlat edinmek ve şirkten tenzih edilmesi, Allah’ın vahdaniyeti ve kıyametten bazı kesitler sunulması. Şefaat [4] konusu, el-Mizan tefsirine göre Meryem Suresi'nin asıl mesajı peygamberlerin öykülerinde yer alan müjdelemek ve korkutmaktır.[5] Kaf, ha, ya, ayn ve sad’dan (کهیعص ) maksat nedir Meryem Suresi'nin başlangıcındaki mukatta harflerinin (کهیعص) manası hakkında, İslami kaynaklarda iki tür rivayet nakledilmiştir: 1-Bu harflerden her birerinin, Allah’ın büyük isimlerinden birine işaret ettiğini beyan eden rivayetler: “Kaf” harfi «ک» Allah’ın ‘‘Kafi’’ ismine, “Ha” harfi «ه» Allah’ın ‘‘Hadi’’ ismine, “Ya” harfi «ی» Allah’ın ‘‘Veli’’ ismine, “Ayn” harfi «ع» Allah’ın ‘‘Âlim’’ ismine ve “Sad” harfiyse «ص» Allah’ın Sadıku’l Vaat ( verdiği vaade sadık kalan kimse) ismine işaret etmektedir. 2-Mukatta harflerini, Kerbela vakıasına yorumlayan rivayetler: “Kaf” harfi «ک» Kerbela’ya, “Ha” harfi «ه» Peygamber (s.a.a) hanedanının katledilmesine, “Ya” harfi «ی» Yezid’e, “Ayn” harfi «ع» susuzluğa ve “Sad” harfiyse «ص» İmam Hüseyin (a.s) ve yarenlerinin sabır ve direnişine işaret etmektedir. [6] Allame Tabatabai, ilk bölümdeki rivayeti “Ya” harfinin «ی» “Veli” kelimesiyle herhangi bir irtibatı olmadığından dolayı doğru bulmamaktadır. [7] Ehlisünnetten bazıları da, Meryem Suresi'nin başlangıcındaki mukatta harflerinin, Allah’ın isimlerine işaret ettiğine inanmaktadır. [8] Tarihi Rivayetler ve Öyküler Hz. Zekeriya (a.s) ve Hz. Yahya’nın (a.s) hikâyeleri: 2-15. ayet-i kerimeler. Ana madde: Hz. Zekeriya (a.s) Hz. Zekeriya’nın (a.s) çocuğu yoktu ve bundan dolayı oldukça rahatsızdı. Allah’a şöyle dua etti: Yaşlandım; benden sonra yakınlarımın senin dinini koruyacakları noktasında endişeliyim; diğer taraftan eşim de kısırdır. Sen kendin bana bir veliaht ihsan eyle. Allah-u Teâlâ, Hz. Zekeriya’nın (a.s) duasını kabul etti ve ona “Yahya” adında bir erkek evlat vereceği konusunda müjde verdi. Hz. Zekeriya (a.s) zahiri sebeplerin hazır olmadığını görüyordu; kendisi yaşlanmıştı ve eşi de kısırdı. İşte bu nedenden dolayı, Allah-u Teâlâ’dan şöyle bir soru sordu: Ben, bu şartlarda nasıl çocuk sahibi olabilirim ki? Yüce Allah ise Hz. Zekeriya’nın (a.s) sorusuna karşılık
Mon, 07 Jun 2021 - 18min - 85 - 18. KEHF (HAİLE) suresi (Sırlı mağara ve rakam ashabı) Hasan Basri Çantay meali s: 292, 15.cüz
18. KEHF suresi Hasan Basri Çantay sesli meali Kur'an-ı Hakim Meal-i Kerim (Arapça: سورة الکهف), ismini, içinde söz konusu edilen ve "mağara arkadaşları" anlamına gelen "Ashab-ı Kehf" den almıştır. Ashab-ı Kehf, bir mağarada yıllarca uyuduktan sonra tekrar uyanan bir topluluktur. Putperest imparatorun baskısından bir mağaraya sığınan bu topluluk, orada yıllarca uyku hâlinde kalmıştır. Kehf Suresi Anlamı Mağara (Mağara arkadaşları)Başka İsmi Haile (Allah'ın Buyruklarına amel eden Kur'an karileri ile cehennem ateşi arasında mani ve engel anlamına gelir. Sınıfı Mekki Nüzul Sırası 69 Sure Numarası 18 Cüz15, 16 Ayet Sayısı:110 Kelime Sayısı:1589 Harf Sayısı:6550 Ashab-ı Kehf'in hikâyesi, öldükten sonra tekrar dirilişe örnek olarak anlatılmıştır. Kehf Suresi, 110 ayettir. Mekke'de nazil olmuştur. Mushaf’ta resmi sırası 18 ve iniş sırasına göre ise, 69. suredir. “Kehf” dağda mağara anlamına gelmektedir. [1] Kefh ashabından ve hikâyesinden bahsedildiği için bu adı almıştır. “Kehf” sözcüğü Kur’an’da 6 kez bu surede geçmiştir. Surenin bir diğer adı Haile’dir. Zira amel eden kariler ile cehennem ateşi arasında mani ve engel anlamındadır. Sure, Mekke’de nazil olmuştur. Mushaf’taki sıralamada on sekizinci, nüzul sırasına göre ise altmış dokuzuncu suredir. Tam olarak Kur’an’ın ortasında, yani on beşinci ve on altıncı cüzde yer almaktadır. [4] Küfe karilerine göre 110 ayet ve Basra karilerine göre ise, 111 ayettir. Ancak birinci görüş doğru ve meşhurdur. Kelime sayısı 1589 ve harf sayısı ise, 6550’dir. Hacim açısından miun surelerden ve orta boyutludur. Bu sure tam olarak Kur’an’ın ortasında yer almaktadır. [5] İçeriği Bu sure "elhamdülillah" ibaresiyle başlayan beş sureden biridir. Bu şekilde başlayan sureler: Fatiha, En'am, Kehf, Sebe ve Fâtır sureleridir. Bu başlangıç, insanın Yüce Allah'a kulluğunu, onun Allah'ın nimet ve lütuflarını kabul edişini, yüce Allah'ın şan ve şerefinin övülmesini, O’nun azamet, celal ve kemalinin itiraf edilmesini hissettirmektedir. Farklı surelerde ve bölüm-bölüm anlatılan hikâyelerin aksine, bu surede üç farklı hikâye bir arada ele alınmıştır (Ashab-ı Kehf, Hz. Musa ve Hz. Hızır hikâyesi ve Zülkarneyn ve Yecüc ve Mecüc hikâyeleri).[6] Bu hikâyelerin yanı sıra iki bahçe hikâyesi, Hz. Âdem ve İblis hikâyelerine de değinilmiştir. Mead ve ilahiyat, toplumun ıslahı için Kur’an’ın nazil olması, dünyanın hakikatinin ortaya konulması, dünyanın yok olacağı ve itibar edilemeyeceği ve ayrıca iyiler, temizler ve imanlı mahrum ve mustazaflarla birliktelik konularına da değinilmişr] Kehf Suresi'nin İçeriği Birinci Söz: Ayet 1-8 Kâfirlerin iman getirmeme nedeni; dünyaya tapmalarıdır İkinci Söz: Ayet 9-26 Ashab-ı Kehf öyküsü, kıyametin hakkaniyeti ve dünyanın yok olma nişanesidir Üçüncü Söz: Ayet 37-59 Dünyaperest kâfirler karşısında peygamberin vazifeleri Dördüncü Söz: Ayet 60-82 Hz Musa ve Hz Hızır’ın öyküsü dünyanın batını olduğunun nişanesidir Beşinci Söz: Ayet 83-102 Zülkarneyn’in öyküsü, dünyaperest kâfirlerin muradına erememelerin nişanesidir Altıncı Söz: Ayet 103-110 Dünyayı talep etme yerine Allah’ın lütfunu celp etme peşinde olun Birinci Konu: Ayet 1-5 Kur’an dünyaya tapan müşrikler için uyarıcıdır Birinci Konu: Ayet 9-12 Ashab-ı Kehf öyküsünde ki acayiplik Birinci Vazife: Ayet 27 Allah’ın kitabını tilavet etmek Birinci Konu: Ayet 60-64 Hz. Musa’nın Hz. Hızır’ı bulmak için araması Birinci Konu: Ayet 83-84 Zülkarneyn’in Allah vergisi kudret ve ilmi Birinci Konu: Ayet 103-108 Dünyaperestlerin Allah’ın lütfundan mahrum olması
Mon, 07 Jun 2021 - 31min - 84 - 17. İSRA Suresi İsrâ Suresi (Arapça: سورة الاسراء), Hasan Basri Çantay sesli meali s 281 cüz 14
İsrâ Suresi (Arapça: سورة الاسراء), adını "gece yürümek" anlamına gelen ve birinci ayette geçen "İsrâ" kelimesinden alır. İsra Suresi AnlamıGece yürüyüşüBaşka İsmi"Süphân", "Beni İsrail"SınıfıMekkiNüzul Sırası50Sure Numarası17Cüz15Sayısal BilgilerAyet Sayısı111Kelime Sayısı1560Harf Sayısı6440 İsimlendirilmesi Hz. Peygamber'in (s.a.a) Miraç mucizesinin Mekke'den Kudüs'e kadar olan kısmı bu surede anlatıldığından, sure "İsrâ" adını almıştır. Bu sureye "Süphân" ve "Beni İsrail" Suresi de denir. Çünkü bu sure fesat çıkarmaları sebebiyle İsrailoğulları'nın yeryüzünde iki defa sürgün edilmelerinden de söz etmektedir. Sure, Mekke'de inmiştir ve 111 ayettir. Mushaf’ta resmi sırası itibarıyla 17, iniş sırasına göre ise 50. suredir. Sure Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.a) miracıyla (cismani/ruhani) başlamaktadır. Bu sebeple kendisine İsra adı verilmiştir. Surenin bir diğer adı Süphan’dır, zira bu surenin ilk ayeti Allah’ı her türlü eksiklikten tenzih ederek takdis etmektedir. Ayrıca sure, süphan sözcüğü ile başlamaktadır. Surenin bir diğer adı ise "Beni İsrail"dir. Çünkü surede İsrailoğullarının öğretici kıssasından da bahsedilmektedir.[1] Nüzul Sırası ve Yeri Sure Mekki'dir.[2] Küfe karilerine göre 111, diğer karilere göre ise 113 ayettir, ancak birinci görüş daha doğru ve meşhurdur. Sure, 1.560 kelime ve 6.440 harften oluşmaktadır. Mushaf’taki resmi sıralamasına göre on yedinci, nüzul sıralamasına göre ise ellinci suredir. Ayet ve Kelime Sayısı Sure 1.560 kelime ve 6.440 harften oluşmaktadır. Boyutu açısından miun surelerden ve Kur’an’ın orta uzunluktaki surelerindendir. [3]Secde edilen on dört surenin dördüncüsüdür. 107. Ayetinde secde etmek müstahaptır. Ayrıca ilahî takdis ve tenzihle başlayan yedi Müsebbihât surelerinden ilkidir. Konuları Bu surede bazı fıkhi hükümler açıklanmıştır. Örneğin: zina ve gereçlerinin tertip edilmesinin haram oluşu, adam öldürmenin haramlığı, kısas, yetim malına el uzatmanın haram oluşu, namaz vakitleri, tartıda eksik tartmak ve insanları kandırmanın haram olduğu gibi konular. Ayrıca insanların sevilen ve güzel ahlakla donanması gerektiğine vurgu yapılmıştır. Hz. Peygamberin (s.a.a) miraç konusu da surenin önemli konularındandır. İsra ve miraç konusunun ayrıntılarında ve vuku tarihinde İslam fırkaları arasında fikir ayrılıkları bulunmaktadır. Mütekellim ve filozoflar arasında da çeşitli tatrışmalar yapılmıştır. Mescid-i Aksa’nın adı ve mekânı hakkında da araştırmacı ve müfessirler arasında görüş farklılıkları bulunmaktadır.[4] El-Mizan tefsirinin yazdığına göre; İsra Suresi'nin asıl konusu, Tevhid ve şirki nefyetmektir. Bu kitaba göre; bu surede Allah’ı tesbih etmeye övmekten daha çok dikkat edilmiş ve Allah’ı tesbih, defalarca tekrar edilmiştir. [5] Tefsir-i Numune şöyle yazmıştır: İsra Suresi, Kur’an’ın diğer Mekki sureleri gibi Tevhid, Mead ve Şirki nefyetmeye daha çok vurgu yapmıştır. Sure, bu konulara ilave olarak, Allah Resulü’nün (s.a.a) Miracına, Nübüvvetin delillerine, Kur’an’ın icazına, anne ve babaya iyiliğe, günahın insanın inançları üzerinde ki etkisine ve İsrailoğullarından da ayrıca bahsetmektedir. [6] Meşhur Ayetler سُبْحَانَ الَّذِي أَسْرَى بِعَبْدِهِ لَيْلاً مِّنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ إِلَى الْمَسْجِدِ الأَقْصَى Noksan sıfatlardan münezzehtir kulunu geceleyin Mescid-i Harâm'dan çevresini kutladığımız Mescid-i Aksâ' ya götüren (İsra Suresi / 1) Bu ayet-i kerime, Allah Resulü’nün (s.a.a) geceleyin Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya götürülmesinden bahsetmektedir zira bu olay Peygamber efendimizin (s.a.a) Miracının bir gerekçesiydi. Müslümanların inançlarına göre; bu seyir olayı bir gece zarfında gerçekleştirilmiştir zira bu olay o dönemin imkânlarına göre çok büyük bir mucize olarak kabul edilmekteydi. [8] El-Mizan tefsirinin yazarı merhum Allame Tabatabai şöyle yazmıştır: ‘‘İsra’’ sözcüğü geceleyin sefer etme manasına gelmektedir. ‘‘Leylen’’ kelimesi ise Allah Resulü’nün (s.a.a) bir gece zarfında Mekke’den Beytü’l-Mukaddes’e götürüldüğüne delalet etmektedir. [9] وَقَ
Mon, 07 Jun 2021 - 34min - 83 - 16. NAHL suresi (Arapça: سورة النحل), Hasan Basri Çantay sesli meali Kur'an-ı Hakim Meal-i Kerim
Nahl Suresi (Arapça: سورة النحل), ismini 68. ayette geçen "Nahl" kelimesinden almaktadır. Nahl ‘‘Bal arısı’’ demektir. Surenin ismi, Allah'ın yaratıcı kudretinin bir arıda nasıl tecelli ettiğine işaret etmektedir. Bu sureye "Niam Suresi" de denmektedir. Nahl Suresi AnlamıBal arısıBaşka İsmiNiam (nimet kelimesinin çoğulu)SınıfıMekkiNüzul Sırası70Sure Numarası16Cüz14Sayısal BilgilerAyet Sayısı128Kelime Sayısı1851Harf Sayısı7838
Mon, 07 Jun 2021 - 41min - 82 - 15. Hicr sûresi Hasan Basri Çantay sesli meali KHMK 14.Cüz sayfa 261Mon, 07 Jun 2021 - 15min
- 81 - 14. İBRAHİM suresi Hasan Basri Çantay sesli meali KHMK 14.Cüz Sayfa:254Sun, 06 Jun 2021 - 17min
- 80 - 12. YUSUF suresi Hasan Basri Çantay KHMK sesli meali 12. Cüz sayfa:234Sun, 06 Jun 2021 - 35min
- 79 - 11. HUD suresi Hasan Basri Çantay KHMK sesli meali Kur'anSat, 05 Jun 2021 - 43min
- 78 - 10. Yunus suresi s 207 Hasan Basri Çantay KHMK sesli meali 11.cüzSat, 05 Jun 2021 - 34min
- 77 - 9. TEVBE suresi(s.186) Hasan Basri Çantay KHMK sesli mealiFri, 04 Jun 2021 - 55min
- 76 - 8. ENFAL sûresi Hasan Basri Çantay KHMK sesli mealiWed, 02 Jun 2021 - 28min
Podcast simili a <nome>
- Hayati İnanç — Can Veren Pervâneler Ahmet Çadırcı
- Timurtaş Uçar — Vaaz Ahmet Çadırcı
- Alem FM Alem FM
- Anlatamadım Ayşe Balıbey, Cem İşçiler via karnaval.com
- Kendine İyi Davran Beyhan Budak
- Biraz Konuşabilir miyiz? Biraz Konusabilir miyiz?
- Cübbeli Ahmet Hoca Cübbeli Ahmet Hoca
- Mesnevi'den Hikayeler - Hz. Mevlana Celaleddin Rumi darknimbus
- Kur'an Yolu Meali Diyanet Dijital
- Kafa Radyo Podcast Kafa Radyo
- Metro FM - Aragaz Karnaval.com
- Virgin Radio - Mesut Süre ile Rabarba Karnaval.com
- Kuran Dinle Kuran Dinle
- Meksika Açmazı Mesut Süre, Anlatanadam, Fazlı Polat via Karnaval.com
- NOW Haber NOW Haber
- Radyo Tiyatrosu NTVRadyo
- Barış Özcan ile 111 Hz Podbee Media
- Radio Turquie Türkiye Radio Turquie
- Radyo Tiyatrosu Keyfi Radyo Tiyatrosu Keyfi
- Serdar Gökalp Serdar Gökalp
- Sesli Kitap Dünyası Sesli Kitap Dünyası
- Nasıl Olunur Storytel
- Radyo Tiyatrosu TRT Dinle
- Burda Olan Burda Kalır Zafer Algöz Can Yılmaz